NAZIM MUTLU
Emekli Öğretmen
05 Eylül 2023, Cumhuriyet
Milli Eğitim Bakanlığı’nın çalışma takvimine göre 2023-2024 öğretim yılı, 19 milyon dolayında öğrenci ve 1.3 milyon öğretmenle dün anaokulu ve ilkokul 1. sınıf öğrencileriyle, 11 Eylül günü de tüm ilk ve ortaöğretim okullarında başladı. 208 üniversitemiz de 7 milyon dolayındaki öğrencisiyle eylül- ekim aylarında öğretime başlayacak.
En az on yıldır her aşamadaki eğitim kurumlarımızda artarak yaşanan nitelik yitiminin bu öğretim yılında da eksiye doğru sürmesi kaçınılmaz. Bu yılki yükseköğretim kurumları sınavlarında (YKS) 100 bin öğrencinin sıfır çekmesi, çocuklarımızın yarısının Türkçeden, dörtte üçünün fen ve matematikten dökülmesi, temel eğitimde niteliğin düzeyini gösteriyor.
OKULLAŞMA ORANI AZALIYOR
Nitelik gerilemesi, yükseköğretim kurumlarımızda da aynı hızla sürüyor. Birçok taşra üniversitesinde en az beş değişik derse giren bir öğretim üyesiyle, kadavra görebilmek için yılda iki kez en yakınlarındaki tıp fakültelerine tur düzenlemek zorunda kalan tıp öğrencileriyle nitelik artabilir mi? Üniversitelerde kadrolaşmadan başka kaygıları olmayanların yarattığı sonuçla dünyanın ilk 500’ü bir yana, ilk 1000 üniversitesine de girememekten doğal sonuç olabilir mi?
Geçen öğretim yılında yaklaşık 1 milyon 740 öğrenci örgün eğitimin dışında, açık öğretimdeydi. Bu öğretim yılında bu sayı 2 milyonu bulur. Örgün eğitimde olmamak demek, bütünüyle göstermelik sınavlarla diploma almak demektir. Okul çağındaki 2 milyon çocuk okulda olmayacaksa doğal olarak ya ucuz işgücünün ya da sokaklarda kendilerini bekleyen türlü suçların içinde olacaktır.
Sekiz yıllık kesintisiz eğitim uygulamasından sonra on yıl öncelerine dek ilkokul düzeyinde %99’a çıkan okullulaşma oranının yıl yıl %93’e inmesi, 4+4+4’ün ürünü değilse neyin ürünüdür?
YAPTIRIMSIZ ANAYASA SUÇU
Ortaokul ve liseler de zorunlu eğitim kapsamında olduğuna göre, okullulaşma oranının ortaokullarda %89, liselerde %88 olmasının anlamı ne olabilir? Zorunluluğa karşın, demek ki ortaokula, liseye yazdırılmayan yüz binlerce öğrenci var. Yani anayasal suç (AS: anayasayı çiğnem-ihlal) suçu işleniyor, ama bunun bir yaptırımı yok! Okullulaşmada bölgesel ve cinsiyetler arası eşitsizlikler de işin cabası. Okulöncesi ve ilkokullarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Orta ve Doğu Karadeniz illerinin önemli bölümü Türkiye ortalamasının altındadır.
Yükseköğretim de bu yıl geçmişe oranla çok daha zorlu geçecektir. Çünkü her sekiz öğrenciden ancak birinin bir devlet yurduna yerleşeceği 2023-2024 yılında her sekiz öğrenciden yedisinin çoğu ya tarikat-cemaat vakıflarının işlettiği karanlık yuvalara teslim olacak ya da kirası 10 binlerle başlayan evlerde kalacak, kalabilirlerse…
KARŞIDEVRİM SALDIRISI
Ve ekonomik yıkımın tetiklediği yığınla sorun: Ulaşım ücretleri, beslenme, 2016’da biteceği söylenen ama hâlâ %20’lerdeki ikili öğretim. Özellikle büyük kentlerde yetmeyen okullar, derslikler, altyapı… İşte bunlar ve daha nice öncelikli sorunlar ortadayken başta AKP iktidarının 9. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’le 14 Mayıs seçimlerinde hem iktidarın hem muhalefetin TBMM’ye taşıdığı yeni karşıdevrim çığırtkanlarına göre eğitimde asıl sorun karma eğitimdir!
- Onlara göre çocuklarımızı karma eğitim işkencesinden kurtarırsak her şey yoluna girecektir!
Bu öğretim yılında AKP iktidarının 21 yıldır sürdürdüğü eğitimin bütün süreçlerini dincileştirme çabalarını karma eğitim atağıyla sürdüreceği anlaşılıyor.
- Öncelikli amacın kızlarımızı okulun, kadınlarımızı toplumsal yaşamın büsbütün dışına itmek olduğunu anlamamak için kör olmak gerek.
Özetle karşıdevrim, bu öğretim yılında Cumhuriyete, laik ve bilimsel eğitime karşı geleneksel düşmanlıkta kararlı. Ama unutulmasın ki;
– Cumhuriyet değerlerini,
– laik yaşamı,
– bilimin kılavuzluğunu
içselleştirmiş toplumsal çoğunluk, bu değerleri korumakta daha da kararlıdır.
- Yüzyılların kazanımlarından biri olan karma eğitim sahipsiz değildir,
ortaçağ ilkelliğine yedirilmeyecektir.
Sayı Mutlu doğru söylüyor.