- Enflasyonla katmerlenen çocuk işçiliği, çocukların kalıtımsal olarak sahip olduğu büyüme ve gelişme potansiyeline ulaşmasını engelleyen bir “kavrulma” süreci. Bu koşullarda çocuklar yaşının gerektirdiği büyüme ve gelişmeyi gösteremez.
Geri kalmış ülkelerin en önemli ekonomik ve sosyal gerçeklerinden biri çocuk işçiliğidir. Geri kalmış ülkelerde pandemi nedeniyle okulların kapatılması, işsizlik ve öbür ekonomik baskılar çocuk işçiliğini artırdı. Sorunların kamuoyundan gizlenmesine yönelik yaklaşımlar ve bilimsel araştırmalara bir tür dolaylı kısıtlama getirilmesi çocuk işçiliğini toplumun geleceğine yönelik bir “yeraltı etkinliği” durumuna getirdi. Enflasyonla katmerlenen bu süreç çocukların kalıtımsal olarak sahip olduğu büyüme ve gelişme potansiyeline ulaşmasını engelleyen bir “kavrulma” sürecidir. Bu koşullarda çocuklar yaşının gerektirdiği büyüme ve gelişmeyi gösteremezler. Temel besin ve tıbbi bakım gereksinimlerinin de giderilememesi onları ishal, kansızlık ve beslenme yetersizliği sorunlarına yatkın duruma getirir.
Çocuklar kimyasallar ve her türlü kirletici etkilenimine daha açık ve daha duyarlıdır. Çocuklarda eldiven ve çorap bölgelerinde çözücü emilimi yüksektir. Oysa örselenmeye, yaralanmaya yol açabilecek, süreğen etki yapabilecek uçardamla, uçartoz, duman; üretimde kullanılan çözücü, böcekkıran (pestisit), ağır metal ve yakıcı kimyasallarla etkilenim ve zehirlenmelerin söz konusu olabileceği birçok işte çalıştırılabilmektedirler. Burada tehlikeli bir açmaz söz konusudur: Büyüklerin koruyucu donanım olmadan çalışamayacağı kimi işlerde çocuklar koruyucu donanım olmadan çalışmaktadır. Çocuklara uyacak koruyucu donanım yoktur. Zaten olmamalıdır. Bu işlerde çocuğa yönelik donanım üretmek, çocuk emekçiliğini tescil eden (onaylayan) cinai (ölümcül) bir davranış olacaktır!
Temel bir uluslararası “İş ve Çevre Hekimliği” kitabının editörü olan LaDou (2021)
- “Bütün işçiler arasında en kolay sömürülenler çocuklardır.”
der ve “çocukların, kimi Asya ülkelerinde işgücünün %11’ini, Afrika’da %17’sini ve Latin Amerika’da %25’ini oluşturduğunu” belirtir.
Uluslararası verilere göre dünyada en az 250 milyon çocuk çalıştırılmaktadır
Bu 5-17 yaş arası her altı kişiden birine karşılık gelir. Bunların %70’i tarım sektöründedir.
Yaklaşık 180 milyon çocuk bedensel, zihinsel ya da ruhsal iyiliklerini tehlikeye atacak,
uluslararası anlaşmalarla “yasaklanmış”, çok kötü işlere “koşuluyor”;
en çaresiz ve en yoksul olanlar en kötüsüne olacak biçimde…
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) “emek” ve “çalışma” kavramlarından yola çıkarak bu kötü çalışma biçimlerine “çocuk işgücü, çocuk emekçiliği (child labor)” öbürlerine “çocuk işi (child work)” diyerek birinciyi yasaklar, biz her iki terimi de “çocuk işçiliği” diye çevirip işe iyi tarafından bakarız!
KÖLELİK
ILO 1992’de Uluslararası Çocuk İşçiliğinin Ortadan Kaldırılması Programı’nı (IPEC) başlatmıştır. Ancak ortadan kaldırmaya yönelik uygulamaların karşısına yoksulluk ve gelenekler dikilmektedir. Sözgelimi çocuğun statü kazanmasının, basit bir ifadeyle “adamdan sayılmasının” birincil koşulu durumuna getirilmektedir. Kimi kez “yaşamı öğrenmeleri”, “olgunlaşmaları”, “paranın değerini bilmeleri” vb. gerekçelerle vicdanlar susturulur. Kimi hükümetler çocuk işçiliğini rekabetçi özelliğin sürdürülebilmesinde temel zorunluk sayabilmektedir.
- Çocukların “köleliğe yakın” koşullara mahkûm olduğu, cinsel ve fiziksel sömürüye uğrayabildiği durumlar söz konusu olabilmektedir.
İşe, çocuklara “yurt” ve “eğitim” yardımı savındaki “hayır sahiplerinin”, “çocuk işçiliği” açısından denetlenmesini sağlayacak mevzuat düzenlemeleriyle başlanmalıdır!