Bana dava arkadaşını söyle…
“Bakla kazığı”
Diyebilirsiniz ki “Ohoo.. Bu gözler bugüne kadar neler gördü. Bu kulaklar neler duydu.”
Haklısınız. Ama zaten kullanılan ifadelerden ve bu ifadelerin kimden geldiğinden daha vahim olanı, siyasetin yani meşru siyasetin temsilcileri arasında bulunan birilerinin, bu sözlere ve seviyeye(!) arka çıkması, onaylamasıdır.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, bu sözlerin sahibi mafya liderine kol kanat geren, mahut “Dava arkadaşımdır” sözleri, bütün bu olupbitenlerin “zirve” noktası ve başlıca dert edinmemiz gereken unsurdur. Uzun yıllardır siyasetin içinde bulunan birinin, üstelik de halen iktidarın bir “unsuru” yani koalisyon ortağı konumundaki bir orta yaşlı siyasetçinin, “şiddete prim verir” tarzdaki bu “dava arkadaşı” sahiplenişi, siyasetin geldiği (getirildiği) noktanın tam ve hazin bir fotoğrafıdır.
Olup biteni izlerken, geçen yıllarda Avrupa ülkelerinden birinde (sanırım Fransa’ydı) İslami cihatçı terör eylemleri konusunda yapılmış ilginç bir sosyal deneyi anımsadım.
Deneyi yapan kişi, elindeki (kapağı gizlenmiş) kutsal kitaptan metinler okuyarak, sokakta gelişigüzel seçilmiş insanlara soruyordu, “Sizce bu sözler hangi kitaptan?” diye. Kutsal kitaptan okuduğu bölümler, özellikle seçilmiş ve “Şiddeti kutsayan, mazur ve haklı gösteren, başka dinden olanların ya da inançsız insanların katledilmesini, kafalarının kesilmesini, ortadan kaldırılmasını vb.” savunan satırlardı.
Mikrofonun uzatıldığı istisnasız herkes, bu satırları “Kuranıkerim”den alıntılanmış zannetti. Yerleşik varsayımlar ve “cihatçı terör”ün, genellikle hep İslamcı-şeriatçı teşkilatlardan gelmiş olmasının yarattığı önyargıya dayanıyordu bu tepkiler. Oysaki alıntı yapılan kitap, Hıristiyan dininin kutsal kitabı İncil’di.
Düşündüm de… Alaattin Çakıcı adlı mafya liderinin el yazısı ile yayımladığı mektupta kullandığı hakaretamiz ifadeleri ve tehditleri, bir kâğıda daktilo ile yazsak, imzasını gizlesek, her kesimden siyasi görüş sahiplerine (bu arada MHP’lilere) sorsak, “Sizin sayın genel bakanınıza hitaben yazmışlar bunu. Ne diyorsunuz?” desek? Cevabı ve belki de o kâğıdı alıp (Allah muhafaza) “ne yapacaklarını”, düşünmek bile istemiyorum. En hafifinden, “Kim yazmış lan bunu? Adresini, adını, telefonunu ver bize” diyeceklerinden emin olabilirsiniz.
Bakla kazığının (pardon zurnanın) “hart” dediği yer de burası işte!.
Bu tür siyaset dışı, akıldışı, edep dışı ve şiddeti savunan, meşrulaştıran çıkışları bugün “sizinki” (dava arkadaşı) yaptı diye sahip çıkarsanız, yarın başkasından size yöneldiğinde itiraz etmek, kınamak, hakkında işlem yapılmasını istemek ve belki de somut tavır almak hakkını yitirirsiniz.
Üstelik, bir başka “hakkınızdan” da feragat etmiş olursunuz…
Hani hep, Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) mensup siyasetçilere karşı sarf ettiğiniz bir söz var ya: “Terör örgütü ile aranıza neden mesafe koymuyorsunuz?” İşte bu soruyu, bir daha ne HDP’ye ne de başkasına sorabilirsiniz. Herkes sorabilir. Ama siz soramazsınız.
Bir meşru siyasetçinin ettiği sözler üzerine, onu doğru dürüst eleştirmek yerine, adam gibi fikir beyan etmek yerine “Seni bilmem ne kazığına oturturum” mealinde tepki gösterene sahip çıkmanın böyle bir bedeli olur. Yarın öbür gün, bir başkası sizi “şiddet uygulamakla” tehdit ettiğinde, aynı hakaret sıfatlarını kullandığında, söyleyecek lafınız kalmaz.
Ha, tabii ki “sıkıysa denesinler bakalım” diye efelenmek, racon kesmek hakkınız. Buyrunuz. Sizi rahatlatacaksa..
“Araya mesafe koymak”… Anahtar deyim bu işte.
Hani meşhur “sağlık” sloganımız var ya:
Maske – Mesafe – Temizlik
Maskesiz siyaset.
Meşruiyet dışı unsurlarla mesafeyi koruyarak siyaset.
Temiz siyaset.
Var mısınız?
Kendinize yapılmasını istemediğinizi, başkasına yapıldığı zaman da hemen, anında, koşulsuz, dipnotsuz, rezervsiz kınayacaksınız.
Ve “hemen” kınayacaksınız.
Birilerinin (kendilerini bilirler onlar) yaptığı gibi “Lan dur bi bakalım. İlk çıkışı biz yapmayalım. Nemelazım abi. Başımıza bişi gelmesin de… Bunlar tekin adamlar diil abi.. Sakata gelmiyelim abi..” de demeyeceksiniz.
Adamların sığınacak bir yerleri kalmamışta seviyesi iyice düşük köpeklerin pis dişlerini göstermesinden medet umuyorlar. Siyaset bu kadar da mı ayağa düşmüştü.