50 Yıllık Halk Sağlığı Uzmanı
Prof.Dr. Necati DEDEOĞLU’ndan tarihsel çağrı
Prof. Dr. Necati Dedeoğlu
Değerli Meslektaşlarım,
Sağlık Bakanlığı şimdiye dek hiç bu ölçüde yeteneksiz, işbirliğinden kaçan, bildiğini uygulamakta ısrarlı, bilgi gizleyen, yandaş kadrolarca yönetilmemişti.
Bu kişilerin Halk Sağlığı Uzmanlarına karşı tutumları çeşitli arkadaşlarımız tarafından daha önce dile getirildi; zaten yönetim kadrolarına yapılan atamalarda görüldüğü gibi bu düşmanlık oldukça açık.
- Bizler doğru söylediğimiz, yapılan yanlışları açığa çıkardığımız için sevilmiyoruz.
Çeşitli ortamlarda işbirliği yapma girişimlerimiz oldu ama düş kırıklığı ile sonlandı.
İşbirliği ve anlayış tek yanlı olmaz.
Bakanlığın bu tutumu Bilim Kurullarında da sürdürülüyor.
- Bilgi saklıyorlar, bilimsel önerileri kulak ardı ediyorlar, bir yığın yanlış yapıyorlar.
Salgın yönetimini ellerine yüzlerine bulaştırdılar, olgular baş edilemeyecek düzeyde arttı.
Bakan belki iyi niyetlidir ama “Tek Adam” ın emirlerine uymak zorunda kalıyor.
Bilim Kurulunun böyle bir zorunluluğu yok!!!
Her şeyi en iyi kendi bildiğini düşünen bir anlayış ile zaten çalışılamaz, bir katkıda bulunulamaz. Alınan yanlış kararların sorumluluğu paylaşılmamalı.
Bakan “Salgın denetim altında. Ek tedbirlere gerek yok.“ diyor.
“Türkiye’de yaptığımız filyasyon dünyada en iyisi“ diyor.
Bilim Kurulu bu görüşlere katılıyor mu?
Katılmıyorlarsa topluma, doğrusunu, kendi bilimsel görüşlerini bildirme sorumluluğu yok mu?
Bilim Kurulu üyeleri salgının yayılmasından suçlandıkları zaman “Alınan kararlarda bizim bir katkımız yok.” diyorlar.
- Göstermelik bir kurulda yer almayı arkadaşlarımız içlerine sindirebiliyorlar mı?
Ben, Bilim Kurulundaki meslektaşlarımın ellerinden geleni yaptıklarını biliyorum. Onların enerji ve çalışma şevklerini kırmaya da niyetim yok (Bu koşullarda hala çalışma şevkleri sürebiliyorsa).
Ama önerilerini göz ardı eden, güvenilip bilgi verilmekten bile kaçınılan bir Bakanlıkla çalışmayı sürdürmek ne denli anlamlı?
- Salgın aldı başını gidiyor…
Yarın, “Bakanlık bir yığın yanlış yapıyorken Bilim Kurulu neredeydi?“ diye sorulmaz mı?
O zaman, “Biz önerilerde bulunduk ama dinlenmedi.“ demek bizi kurtarır mı?
Şu anda pek çok gazete yazarının ve vatandaşın da söylediği gibi; “Bu durumda niye orada durdunuz?“ denmez mi?
Yarın Bakanlık, “Biz her şeyi Bilim Kuruluna sorduk, öyle yaptık.” derse nasıl yanıt veririz?
- Kuruldaki arkadaşlar, yalnızca kendilerini değil, tüm Halk Sağlığı Uzmanlarını temsil ettiklerini unutmamalı.
Ben Bakanlığın bu salgının kötü yönetimindeki sorumluluğunun paylaşılmasından yana değilim.
Biz, sesimizi çeşitli düzlemlerde duyurmayı yine sürdürelim.
Ama Bakanlık bizim söylediklerimize eskiden de sağırdı, şimdi de sağır.
Yalnızca bize değil; TTB’ye, Türk Toraks Derneğine de sağır.
- Saygı görmediğimiz, dinlenmediğimiz bir yerden ayrılalım.
Bilim insanının tutumu budur.
- Bu ortamda çalışmaya ısrar etmemek gerekir ve onurunla ayrılmak da bir “Lüks” değildir.
Hiç olmazsa, “Bilim Kuruluna danışarak kararlar alıyoruz” propagandasına alet olmayız, bilimden yararlanılıyor oyununa katılmış olmayız.
Saygılarımla.