SESİMİ DUYAN VAR MI?.. NACİ GÖRÜR AVAZ AVAZ BAĞIRIYOR: MARMARA DEPREMİNDE OLASILIK ARTIK %60, SON PERİYODA GELDİK, BEKLENEN BÜYÜKLÜK 7.2
Prof. Görür, beklenen büyük Marmara depremiyle ilgili olarak, “Biz artık 2020’ye geldiğimize göre son periyoda geldik. Olasılığın yüzde 60’lara tırmandığı periyoda geldik. O yüzden zamanın daraldığını söylemek mümkün. Beklenen depremin büyüklüğü 7.2” dedi. Bingöl ve Elazığ’da meydana gelen depremleri önceden tahmin eden, “Marmara’nın altındaki arz kabuğu çatırdamaya başladı” uyarısıyla dikkati çeken Bilim Akademisi üyesi ve yer bilimci Prof. Görür, SÖZCÜ TV’nin sorularını yanıtladı: Depremlerden yeterince ders almıyoruz. Her deprem hem halkı hem de yöneticileri uyarıyor. Depremi durduramayız ama zararlarını azaltabiliriz. 99 depreminin ardından gerekli önlemleri alsaydık, Marmara depremini böyle ürkerek beklemezdik, hazırlıklı olurduk. Deprem zamanı verme, tarihsel depremlere ve stres transfer hesaplarına göre yapılır. Böyle bir çalışma yapıldı ve söylenildi. Biz artık 2020’ye geldiğimize göre son periyoda geldik. Olasılığın % 60’lara tırmandığı periyoda geldik. O yüzden zamanın daraldığını söylemek mümkün. Beklenen depremin büyüklüğü 7.2.
DEPREM OLASILIĞI %62; İKİ FAY KOLU AYNI ANDA KIRILABİLİR
99 depreminden sonra yapılan araştırmalar 30 yıl içinde Marmara’da büyük bir depremin görülme olasılığının %62 olduğunu gösterdi. 2020 yılına geldiğimize göre depreme çok yakınız. Silivri açıkları ile Yeşilköy açıkları arasındaki Kumburgaz hattı dediğimiz fay hattı kırılacak. Bir de Adalar hattı var orada da bir kırılma bekliyoruz. O da kırılırsa en fazla 7.2 şiddetinde bir deprem bekliyoruz. Söylediğim iki fay kolu aynı anda da kırılabilir, belli aralıklarla da kırılabilir.
BİZİM DERDİMİZ KİMSEYİ KORKUTMAK DEĞİL
Celal Şengör, baştan beri Marmara’nın baştan başa ve birden kırılacağını söylüyor. Biz önce bu Kumburgaz kolunun kırılacağını düşünüyoruz.Deprem konuşulduğu zaman bu korku ve karamsarlık gibi söylemleri de ciddiye almamak lazım. Elbette sorumluluk alarak konuşmak lazım ama İstanbul halkının neyle karşılaşacağını bilmeye hakkı var. Çünkü siz tehlikenin boyutunu, büyüklüğünü bilirseniz tedbirlerinizi de ona göre alırsınız. Dolayısıyla bizi derdimiz bu, derdimiz kimseyi korkutmak değil. 1967’de, Adapazarı’nda deprem olduğu zaman, 70’li yıllarda “İznik yöresinde deprem olabilir, önlem alın, hazır olun” şeklinde yazılmış makaleler var. Dolayısıyla biz bu yayınlara, bu makalelere gereken önemi verseydik, belki 1999 yılında depremde 20 bin insanı kaybetmeyecektik. Tıpkı 1970’lerdeki uzmanların o gün söylediği gibi, biz de bugün söylüyoruz, hazırlıklı olun, önlem alın. Eğer bilim insanlarının sözlerine önem verilseydi belki 2010’da biz o kadar zayiat vermeyecektik ya da Elazığ depreminde elliye yakın insan ölmeyecekti. Ama biz ne zaman konuşsak, “Halkı korkutuyorsunuz” deniyor.
14 BİN ÖLÜ İYİMSER BİR RAKAM
Ben İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Bilim Kurulu’ndayım. Mesela oradaki arkadaşlar da bana göre çok iyimser, onlar Marmara depreminde en fazla 14 bin kişinin ölebileceğini öngörüyorlar, umarım dedikleri gibi olur ama bu iyimser bir rakam. İstanbul’daki tüm binaları baz alırsanız, %99’u depreme dayanıklı olsun. Bu durumda bile 125 bin kişilik bir kayıp çıkıyor. 14 bin, 1000’de 25 gibi bir rakama karşılık ve çok iyimser. Siz bu rakam üzerinden hareket ederseniz kimse yeterince önlem almaz. Öte yandan itfaiye, hastane, çadır gibi belediyeler tarafından alınması gereken önlemler de bu iyimser rakama göre yapılırsa depremden çok büyük hasarla çıkarız.
KIYILAR HEYELANA MÜSAİT, TSUNAMİ OLUR
Tsunami, Marmara’dan hiç ayrılmayan bir olay. Biz sanıyoruz ki tsunami okyanusta olur, öyle değil. Bunu bir dalga olayı olarak görün. Normal fayların harekete geçmesi tsunami üretir. Marmara’da, denizaltı heyelanları tsunami oluşturur. Karadenizdeki heyelanları düşünün, oradaki topraklar heyelana müsaittir, aynı şekilde Marmara’daki kayalar da heyelana müsaittir ve tsunamiye neden olur. Biz teknik üniversitede bir çalışma yaptık. 17 bin sene önce tüm adaların toplamı kadar hatta ondan da fazla bir deniz heyelanı olmuş. O zaman o tsunaminin dalga yüksekliği 10 m. Demek ki Marmara’da 10 metrelik bir yüksekliği bulan bir tsunami görülmüş. Beklenen depremde tsunami boyutları ne olur diye yapılan çalışmaların kimisinde 6, kimisi 4 m bir yükseklik çıkıyor. Tabi bu Marmara’nın kuzey kısmı için geçerli. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, depremle ilgili bir seferberlik oluşturdu, depreme karşı İstanbul’u hazır hale getirmek istedi ve bizlere de Bilim Kurulu üyesi olmamız için davette bulundu. Bu denli somut ve önemli bir adım atıldı biz de bu daveti kabul ettik haliyle. Daha yeni kuruldu, çalışmalara başlayacağız.
İSKİ’NİN HİZMETİ %10’A DÜŞER
Depremde altyapının ayakta kalması lazım. Düşünün Marmara’da bir deprem bekliyoruz, bu depremde İSKİ’nin hizmetinin yüzde 10’a düştüğünü düşünün. Bu bir deprem kadar daha etkiler bizi. Tekrar hizmet vermek aylar sürebilir ve hastalıklar meydana gelir, mahvoluruz. Halk bu kadar düşünmeyebilir, düşünmesine gerek de yok ama yetkililer bunları düşünmeli ve önlem almalı. Ben yıllardır bunları bağıra çağıra söylüyorum, dolayısıyla İSKİ’den bir davet geldi. Şimdi biz yer altı sularını taşıyan sistemlerin depreme dayanıklı hale getirilmesi için çalışıyoruz. BİZİM HABERİMİZ BİLE OLMADI! Deprem Konseyi, 1999 yılında, depremden hemen sonra bir Başbakanlık kararıyla kuruldu. Orada stratejik birtakım çalışmalar yaptık fakat daha sonra, başbakanlık kararıyla kurulan pek çok yapı, “Gerek kalmamıştır” diye kaldırılırken 2006 yılında deprem konseyi de kaldırıldı. Bizim haberimiz bile olmadı başta. Deprem ile ilgili bir kurulun “Gerek kalmamıştır” denerek kaldırılmasını hiç anlamadık.
DEPREM, KANAL İSTANBUL’U ETKİLER
Kanal depremi tetiklemez ama deprem kanalı olumsuz olarak etkiler. Kanal güzergahı bana göre doğru seçilmemiş, bana göre çok riskli bir güzergah. Faylı, heyelanlı ve aynı zamanda deprem ve sismik etkiyi büyütecek, depremin şiddetini daha da artıracak jeolojik yapıya sahip.Dolayısıyla beklenen depremde Kumburgaz Fayı kırılırsa, kanal güzergahındaki fayların da harekete geçme olasılığı fazla. Bu durumda Kanal İstanbul’un ayakta kalma olasılığı bana göre çok az. YILDA 2.5 cm HAREKET EDİYOR.. Erzincan ile Karlıova arasında bir deprem bekliyoruz. Orada en son 1794’te bir deprem görüldü, düşünün kaç yıl olmuş. Biz fayların tekerrür periyodunuz bilmiyoruz, bir bölgede görülen depremin ardından uzun bir zaman geçmişse biz oradan deprem bekliyoruz, çünkü faylar sürekli hareket halinde. Fay, yılda 2.5 cm hareket ediyor, Anadolu sürekli hareket ediyor. Fay bir yerde kilitlendiğinde geriliyor ve deprem oluşuyor.
DOĞU ANADOLU FAYINDA KIRILMA BEKLİYORUZ
Yedisu’daki 5 küsurluk bir deprem bizim beklentimizi gideren bir deprem değil, 5 şiddetindeki bir deprem o bölgedeki enerjiyi almada yeterli değil. Doğu Anadolu fayında bir kırılma bekliyoruz, çünkü orada en son 1866’da deprem oldu. Elazığ’da da en son büyük ve günlerce süren deprem 1875’te oldu, orada da deprem bekliyoruz. Siz bu söylediklerimi yayınlıyorsunuz, devlet de bunları görüyor olmalı, önlem alıyor olmalı. E gerekiyor peki? İrade, kararlılık, belirli bir bütçe ve devamlılık lazım sadece.1999 depremleri olduktan sonra biz, Marmara’nın tehdit altına girdiğini ilk söyleyenlerden olduk. “Deprem gelebilir, hazırlık yapalım” diye 1999’da söylemeye başladık. O dönemde NATO’ya başvurduk, uluslararası bir kurul oluşturuldu, NATO gerçekten bize yardımcı oldu. Uluslararası toplantılarda konuşmalar, anlaşmalar yapıldı. NATO ülkeleriyle birlikte çalışmalara başladık.
DEVLETTEN PARA ALMADAN YAPTIK
Avrupa Birliği, 2004 yılındaki Uzakdoğu’da olduğu gibi bir deprem sürpriziyle karşılaşmamak için su altında deprem izleme çalışmalarına başladılar. Biz İTÜ olarak hemen başvurduk ama bir devlet kurumunun başvurması gerektiği söylendi. Biz bu çalışmaları üniversitede yaparken devlet desteğimiz yoktu ve biz Türkiye’yi tehdit eden depremin tüm çalışmalarını devletten para almadan yaptık. NE YAPTIYSAK DEVLETE KABUL ETTİREMEDİK.. Denizaltı gözlem istasyonumuz olsaydı, devamlı ölçümler yapabilir, ölçümler ışığında tam zamanında “Depremin ayak sesleri geliyor” diyebilirdik ama ne yaptıysak devlete kabul ettiremedik. Depremde büyük ölçüde eski binalar yıkılır. Bunu İstanbul ile örneklersek, İstanbul’daki yapı stokunun önemli bir kısmı mühendislik hizmeti görmemiştir. Yani bu ne demek? Bu binaların planı, projesi, zemin etüdü yok ya da var olan plana, projeye uyulmamış. Bir de önceden yapılan binalar, şimdiye göre deprem tehlikesi çok da az gözetilerek yapılmış binalar. 1999’dan sonra, deprem yönetmeliklerine uyularak yapılmış binalar çok daha güvenli.
Eğer Celâl Şengör’ün dediği gibi iki fay hattı birbirini tetikleyip bir defada kırılırsa ülkemizin sonu olur.Bu düşünülmesi gereken en son durum.Umarım bunu yaşamayız.
1999 depremi üzerinden bunca zaman geçti
İşin bir de kişiler nasıl kendilerini koruyacak?
devletimiz bu bu durumu bildiği hâlde şimdiye kadar ne yaptı?
boyutları var.
Ekonomik durum ortada,galiba bize de depremi beklemek düşüyor.
Umarım deprem sırasında ya hayatta veya İstanbul’da olmam.