Büyümede elma ile armut karşılaştırılıyor
(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)
Tespite bakın: “AB ülkelerinde büyüme ortalaması %2,1.Biz ise %7,4 büyümüşüz. Buna muhteşem ekonomi denir!” Şaka gibi.AB ülkelerinin büyüme oranları ile karşılaştırma yapın ama refah ölçüsü olan kişi başına milli gelir (KBMG) ile de karşılaştırın bir de o farkı görün.
AB REFAH İÇİNDE
2017 yılı KBMG dolar olarak kalkınmış zengin ülkelerde şöyle:
Türkiye refah bakımından ilk yüz ülkede sonlarda. Ama ekonomimiz %7,4 büyümüş. Kalkınmış ülkeler, zavallılar %2,1 büyümüşler. Kıskandırıcı bir durum!
AB GSYİH AÇIK ARA ÖNDE
Büyüme oranı yanında ülkelerin GSYİH yani cirolarını da karşılaştırmak lazım. Türkiye yıllardan beri GSYİH’nı artıramıyor ve 800 milyar dolar dolayında geziniyor.
BÜYÜDÜK AMA BORCUMUZ ÇOK
Dış borç rakamlarına baktığımızda her zaman olduğu gibi biz büyümeyi yani zenginleşmeyi dış borçlarla finanse etmişiz. Yani zenginliğimizin sahibi yabancılar.
KAMU BORCU DA ARTMIŞ! ZENGİNLEŞMİŞ OLDUK MU?
Yani biz 2017’de %7,4 büyümüş olmakla zenginleşmiş olduk mu?
- Hayat ateş pahası,
- liramız giderek değersizleşiyor,
- dış ticaret açığı artıyor,
- cari açık artıyor,
- bütçe açık veriyor,
- işsizlik almış başını gidiyor,
- merkez bankası rezervleri azalmış,
- dış borçlar artık çevrilemiyor,
- reel sektör nakit darboğazında ve ancak borcunu borçla ödeyerek ayakta kalıyor. Ama büyüdük ne muhteşem ekonomi?
Ziya Paşa’nın dediği gibi
En ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun
Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?
Galiba öyleyiz…
================================================
Evet dostlar,
EKONOMİ DE ZAMAN DA TÜKENDİ!
Acı tablo böyle.. Türkiye’nin dış borcunun seyir defteri aşağıda. 2002 sonunda AKP 118,3 milyar $ toplam dış borç ile devraldı ülkemizi ve son verilerle 430 milyar $ borca dayanmış bulunuyoruz 15 yılda. Tam 3,63 kat büyüdü dış borç. Ulusal gelir 230 milyar $ idi, 2017 sonunda 800 milyar doları ancak aşıyor.. 800/230 = 3,48 kat büyüme var.. Borç büyümesinin gerisinde. “Büyüme” borçla sağlanmış.. Öz kaynaklara dayalı reel bir büyüme yok ortada. Ulusal gelir 2016 sonuna göre $ olarak geriledi. Kişi başına yıllık gelir de $ olarak geriledi. Gelir dağılım daha adaletsiz. İşsizlik ve enflasyon 2 haneli ve demirledi.
Dünyada ilk 10 ekonomi içine girme hayalleri 2023’te artık hayal ötesi.. 10. sıradaki ülke, bizim en az 2 katımız ulusal gelire sahip.
Country | 2000 | 2001 | 2002 | 2003 | 2004 | 2005 | 2006 | 2007 | 2008 | 2009 | 2010 | 2011 | 2012 | 2013 | 2014 | 2017 | 2018 |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Turkey | 104 | 109 | 118.3 | 118.3 | 147.3 | 16.9 | 170.1 | 193.6 | 247.1 | 277.1 | 268.3 | 270.7 | 306.6 | 336.9 | 359.5 | 410.4 | 429.6 |
https://www.indexmundi.com/g/g.aspx?c=tu&v=94, 06.4.2018
Ayrıca, kişi başına yıllık geliri 50 bin $ düzeyinde olan ülkeler bu muazzam rakamı her yıl hala %7’ler düzeyinde büyütebilir mi? İktisaden olanaksız. Ancak 10 bin $ dolayındaki KBMG “hızla” büyütülebilir belki.. Ama Türkiye’de o da olmuyor gerçekte.. TL döviz karşısında erirken, TL cinsinden ulusal gelir enflasyonun da katkısı ile, dış ticaret açığı ile, borçlanma ile, cari açık ile büyüyor!? Bu arada ülkede dolar milyarderleri sayısı AKP politikaları ile artırılarak 40’ı aşıyor. Devasa yolsuzluklar soruşturulamıyor.
Bütçe perişan, SGK onlarca milyar TL açık veriyor, sürekli yükümlülüklerini sınırlıyor aktüaryal dengesi için; salt moneter araçlarla!
Artık dışalım (thalat) daha pahalı, dışsatım (ihracat) daha ucuz.. 1 $ 4 TL, 1 € 5 TL ve 1 & 6 TL’ ye koşuyor 1 Lt benzin ile birlikte.. 1 TL’ye hemen hemen hiçbir şey satın alınamıyor. İcra dos-yaları milyonları aşıyor..
Kamu – Özel Ortaklığı (PPP) yöntemi ile dayatılan projeler onlarca milyar doları aşıyor ve gelecek onyılları ipotek altına alıyor. Yandaşların gününü ve torunlarını refah güvencesine alırken, bu hizmetlerden hiç yararlanmayanlar ve çocukları – torunları borçlandırılarak gelecekleri çalınıyor!
- Örn. ŞEHİR HASTANELERİ tam kapitülasyon değilse bile “yarı kapitülasyon, kapitülasyon eşdeğeri” (semi capitulation, quacy capitulation) niteliğinde ve Lozan Anlaşmasına aykırı!
- Geçelim “eksik imtiyaz” sınırını, “saf (pure) imtiyaz” hatta
- Açıkça kapitülasyon bu KÖO tuzağı! Bağımsızlık savaşımızı boşa çıkaran, kabul edilemez ve yıkım getirecek olan kapitülasyon!
Osmanlı devletini çökertip tükettiği gibi!
Bu arada 70 milyar dolara varan özelleştirme yaptı AKP; haraç mezat sattı her şeyi. Artık deniz bitti. “Olağandışı” zorlamalarla ekonomi yoğun bakımda tutuluyor. Ekonomiden sorumlu Başbakan Yrd. Ekonomist Dr. Mr. M. Simsek gerekli uyarıyı yaptı. Ancak RTE köpürdü. O’ndan iyi kim bilebilir ki!
- Korkarız Erdoğan, sanal dünyasında acı gerçeklerle yüzleşmekten kaçınarak hayalleriyle yaşıyor.. Bu doğruysa çok feci bir durum ülkemiz için. Ama bulgular bu yönde ne yazık ki.
- Ve bu durum sürdürülemez, Türkiye iç barışı başta, pek çok şeyini yitirebilir.
- OHAL dayatması ve FETÖ ile savaşım yanılsaması sürdürülüyor, açıkça istismar ediliyor.
- Adalet, geçelim “sopa” yı, neredeyse “çivili sopa” konumuna sürüklendi.
- Hukuk devleti bitti!
- Dış askeri harekatlar iç siyasette pervasızca ranta kurban edilmekte.
Yakıcı ve yıkıcı gerçeklerle bir an önce yüzleşmek ve gereğini ACİLEN yapmak zorundayız. Gerçekte beka sorunu tam da budur.
Üstelik bu kez zaman da tükendi..!
Sevgi ve saygı ile. 06 Nisan 2018, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
Geri izleme: Bayrağımız sonsuza dek özgürce dalgalansın.. – Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Değerli meslekytaşım Dr. Umur Gürsoy’a sitemizi izlediği için ve yorumlarıyla katkıları için teşekkür ediyoruz içtenlikle.
Engin birikimiinden yararlanmak istiyoruz.
Özgün makalelerini de bekliyoruz web sitemize..
Dostlukla.
Sevgi ve saygı ile. 06 Nisan 2018, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
http://www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com