Diyarbakır’da İndirilen Bayrak ve Kritik Kodları..
İstanbul Gaziosmanpaşa’da İndirilen Bayrak ve Kritik Kodları..
Güncelleme…
10 Haziran 2014 günü bu sitede yayımlamıştık yukarıdaki başlığı taşıyan yazımızı.
Aradan 20 gün gibi çoook uzun bir zaman geçti..
Ne yapıldı belirgin olarak?
Siyasal iktidarın başı, Fırat’ın – Dicle’nin kıyısında yitirilen koyundan bile kendisinin sorunlu olduğunu belirten Başbakan R. T. Erdoğan hangi iradeyi sergiledi
sorunun köklerine inmek ve çözmek adına??
Oysa bu konu değil 20 gün, değil 20 saat, 20 dakika içinde atak – kesin – kararlı
bir tutumla üstüne gidilmesi ve kökünün aydınlatılması gereken bir konudur.
28.6.2014 günü basından öğreniyoruz ki, İstanbul’da benzer bir olay daha oluyor ve
bir özel hastanenin gönderinden bayrağımızı indiren sefil, hızını alamayarak karakol direğinden de bayrağımızı indirmeye girişince polis, uyarılar ve biber gazı ile müdahaleden sonra ayağından vurarak düşürüyor..
(İstanbul Gaziosmanpaşa’da 28 yaşındaki Ali U. ‘Kürtlere özgürlük’ diye bağırdı.
Daha sonra hastane yakınındaki karakolun Türk bayrağını indirmeye çalıştı.
Polis ekipleri Ali U.’yu önce uyardı ve biber gazı sıktı. Bayrağı indirmeye çalışan
Ali U. polis tarafından bacağından vuruldu. Ali U.’nun 15 gün önce İstanbul’a geldiği öğrenildi. Hürriyet haber portalı, 28.6.14)
Bu olay apaçık, Diyarbakır’daki bayrak indirme girişiminin düzenleyenlerin AKP’nin “tepkisini” nasıl okuduklarını, bir anlamda ciddiye almadıklarını ortaya koymaktadır.
Cumhurbaşkanı seçimi öncesi R.T. Erdoğan’a bir ileti boyutu da olsa gerektir..
- “Oyumuzu istiyorsan istediklerimizi ver, yoksa terör vb……yaratırız…”
Yaralanan Ali U. ‘Kürtlere özgürlük’ diye bağırmış..
Sevgili Ali evladım,
Kürt kardeşlerimiz bu ülkede “tutsak” mı?
Neden hep kendini hem halkımızı kandırmaya çalışıyorsun?
Neden seni kullanmak isteyenlerin maşası oluyorsun?
Bu yaptığın düpedüz provokasyon..
Karakolda, polislerin gözü önünde bu çok yanlış ve senin de bir parçası olduğun Ulusumuzun onuru olan bayrağa en ağır saygı kusurunu işliyorsun..
Eyleminin doğru ya da yanlış olduğunu değerlendirmekten (tefrik) aciz olduğunu
hiç sanmıyoruz. Hukuksal olarak bu bağlamda “ergin” (farik) olduğunu düşünüyoruz. Dahası, bu eyleminin ne gibi sonuçlara yolaçabileceğini öngörmekten de aciz olduğunu sanmıyoruz. Yani Ceza hukuku ve adli tıp bakımından ek olarak “sezgin” sin (mümeyyiz) eminiz. Ceza sorumluluğun var..
Bu ülkede Kürt kardeşlerimiz Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakan,
Bakan….bile olmuyorlar mı? Örneğin İsmet İnönü Malatya’lı Kürt asıllı bir
devlet büyüğümüz değil miydi?? Sayısız örneği hepimiz gibi sen de bilmelisin..
Kürt kardeşlerimiz tutsak olsa böyle bir şey görülebilir mi?
Bu bölücü emperyalist oyunlara gelmeyelim; birbirimize düşmeyelim.
Asıl düşman seni de bizi de sömüren ve ülkemizde inanç ve etnisite temelinde bölücülük yaparak iç savaş çıkarmaya çalışan emperyalizm!
Kol kola girerek, gönül gönüle, Kurtuluş Savaşımızda olduğu gibi gene işbirliği yapmamız ve omuz omuza dövüşerek emperyalizmi ülkemizden kovmamız gerekiyor.
Şunu sakın unutma :
1. Kanlı ve iğrenç, insanlık düşmanı Emperyalizmin yeryüzünde özgürlüğüne kavuşturduğu halk yoktur; çünkü dokusuna uymaz.. O köleleştirici ve sömürgendir.
2. Özgürlük düşmanı Emperyalizm ile işbirliği yaparak özgürlük savaşı verilebilir mi?
Bu durum çok derin bir çelişkidir ayrıca ahlak dışıdır; hiçbir devrimciye yakışmaz.
Kavga birbirimizle değil anlıyor musun evladım Ali?
Sen, sözde Türk ırkçılığı yapılarak Kürtlerin haklarının gaspedildiğini
belki de Türkiye ve dünya gündemine taşımak istiyorsun ama
Kürt ırkçılığı çıkmazına düştüğünün ayrımında mısın??
Hem ayağındaki kurşun yarası için sana şifa diliyoruz hem de
asıl olarak beynine – gönlüne sokulan Kürtçülük hastalığı için şifa diliyoruz..
Sevgi ve saygı ile.
29.6.2014, Ankara
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
================================================
Dostlar,
İçimiz çok acılı, öfkemiz büyük ama bu iğrenç saldırının ulusal bilinci iyice uyarması bakımından bir parça teselli buluyoruz..
Tüm doğrudan – dolaylı sorumluların derhal bulunmasını ve adalete teslim edilerek cezalandırılmasını istiyoruz.
Bu konuda, zerrece içtenlikleri – dürüstlükleri varsa, HDP yetkililerinin ve
Diyarbakır Belediye Başkanı Gültan Kışanak hanımefendinin de desteğini dileriz.
- Dileriz ki; hiç utanmadan ve acımadan kullanılan bu genç bulunsun ve
aynı yerde bayrağımızı göndere çekerek özür dilemesi sağlansın.. - Bu girişimi HDP – PKK – KCK – Akiller (!) ve de açık – örtük yerli -yabancı uzantıları üstlensin..Fantazi işte..
*****
Korkarız altından gene AKP – RTE çıkacak..
Bunca kuru gürültüye – şamataya bakmayın.. Tam tersine, ne denli çok esme-gürleme,
o denli suçluların telaşıdır ve bilinçaltı kendini elevermedir.
Gariban yurdum insanı – AKP tabanı halk yutar nasılsa..
Üstelik gene mağduru da oynayabilirsiniz..
1 taşla vurulacak kuş sayısı öyle birkaç tane değil; epey..
Politik – stratejik mühendisliğin hiç de “fena” sayılamayacağını itiraf etmeliyiz.
Başbakan R.T. Erdoğan‘ın bugünkü AKP grubu konuşmasını çok yüksek mega piksel çözünürlüklü (UHR-UHD) kameralarla kaydetme ve yetkin NLP uzmanlarıyla
ultra HD ekranlarda teknik çözümleme olanağımız olsaydı daha neler yazabilirdik..
Ama bu olanaktan yoksun olan biziz..
Başta büyük yabancı ülkelerin ülkemizdeki temsilcileri, bu teknik yeteneğe sahipler…
Veee, vee onlar söylenene bakarak söylenmeyeni – saklananı ayırdedebiliyorlar..
Böylelikle tam denetim de kurmuş oluyorlar kurbanları – ajanları üzerinde..
Halimiz budur..
Türkiye’de de sınırlı birkaç yerli odak bu teknolojiyi kullanıyor olabilir..
*****
“Korkarız altından gene AKP – RTE çıkacak.. ”
dedik yukarıda..
Nedeni mi?
Çok basit : Cumhurbaşkanı seçimleri çok yaklaştı, HDP – PKK – Öcalan – Akiller – KCK ve dış payandaları – gerçekte kukla oynatıcıları (AB-ABD emperyalizmi!) sıkıştırıyorlar
Tayyip beyi en zayıf – kırılgan olduğu dönemde.
Yaşamsal ödünleri koparmanın tam da zamanı..
Üstad Cumhurbaşkanı olmak istiyor ya.. HDP – Kürtçü oyları %5-6 dolayında ve yaşamsal önemde.. Son kamuoyu yoklamalarına göre bu bile yetmiyor RTE’ye gerçi ama umut işte. RTE %40’larda çivilenmiş gibi.. Asla düşmemesi, tersine tırmanması gerek..
Ne yapıp yapıp Kürtçü oyları ile % 50’yi yakalaması gerek ki, aday olabilsin!..
Geçen hafta Diyarbakır’daki “açılım” (!?) çalıştayında 3 bakanın kuru vaatleri kesmedi.. Öcalan “yetmez” buyurdu, “sorun sokakta çözülecek” ve iyice tırmandırılacak.
“Biraz daha sabredin ..” kodlu yalvar – yakar ricacı iletiler reddedildi..
“Ya şimdi, ya yarın çok geç diyor” Kürt ayrılıkçıları..
Dedirtiliyor ya da dışarıdaki asıl aktörlerce..
Ne yapsın Tayyip bey, çıldırmak üzere.. Artık verilecek “sıradan” ödün kalmadı..
Apaçık ÖZERKLİK istiyorlar..
Arkaları da sağlam, bölücü AB-ABD emperyalizmine dayamışlar sırtlarını..
Tayyip bey giderek yalnızlaştırılıyor..
Bunun kökü dışarıda planın ne denli ayırdında acaba??
Dolayısıyla AKP tabanı, oy verenleri, müritleri, sadaka mahkumları, devşirilenleri,
öyle ya da böyle bağlananları.. bir arada tutmak yaşamsaldan da önemli
AKP’nin RTE’si ve RTE’nin AKP’si için..
Allta sakal, üstte bıyık.. Aşkolsun Tayyip beye.. Bunca stres nasıl yönetilir ki??
Adam en azından kurdeşen döker, uykularından karabasanlarla çığlık çığlığa uyanır..
*****
Bir olay çıkaralım, hem gündemi değiştirelim hem de PKK-HDP ve türevi uzantıları halkın genelinin gözünde birazcık itibarsızlaştıralım, halk tepki koysun, bunlar da biraz gerilesin.. Ben de zaman kazanayım, Cumhurbaşkanı seçimini geçirelim..
Sonra Allah kerim, gene içerden – dışardan istediklerini vermeye çabalarız…
Bizce senaryo böyle..
Böyle zor zamanlarda nefesler daraldıkça, çember sıktıkça gözler iyice kararır
ve daha riskli eylemler göze alınır. O ölçüde de hata yapılır ve iz bırakılır..
Bir süre sonra da, bakarsınız yıllar geçmeden, tüm gerçekler ortaya çıkar, okuruz.. Dileriz çoook da uzamaz..
Vah AKP, vah RTE ve de asıl kocaman vaaaah sizlere ki;
akılları – vicdanları mühürlü AKP’liler ve sadık mürit yandaşları..
Bürokrasideki tam teslim her düzeyden elemanlar..
Bakın nelere alet ve de suç ortağı ediliyorsunuz..
Vebaliniz, bu kezlerce cehennemlik suçu işleyen asıl faillerden çoook daha ağır..
Siz azıcık “olmaaaz” diyecek olsanız neler neler düzelmez ki..
Siz hiç utanmaz mısınız??
Sevgi ve saygı ile.
10 Haziran 2014, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
“Uzun” toplumu mahsus geriyor.
Bu bayrak olayının içinde mutlaka ya genç subayların parmağı vardır veya MİT vasıtasıyla hükümetin emriyle yapılmış bir eylem mevcuttur.
Hangisi olursa olsun, “Uzun” toplumu gere gere 2015 seçimlerinden önce PKK’ya yapacağı silahlı saldırıyla,
topluma,
“Bakın gördünüz mü, ben vatanımı işte böyle korurum..
diyerek bir daha gitmemek üzere iktidara gelme hesapları yapacaktır.
İşte o zaman, “Uzun” artık sultanlığı geri getirerek halifeliğini ilan eder.
Bu bir sinema senaryosu değildir. Bu yazımı 2015’e dek saklayıp şayet yanılırsam gözüme sokarsınız.
Güner bey,
Yorumunuz ve sitemize ilginiz için teşekkür ederiz.
Dikkat buyurursanız yorumunuzdaki imla hataları giderilmiştir.
Bu hususa dikkatinizi dileriz.
Bir de, sosyal bilimlerde sizin yaptığınız kertede “kesin” öngörülerde bulunmanın olanaksız olduğunu tüm bilim dünyası kabul ediyor.
Sizin de bu bilimsel gerçeği gözeteceğinizi umarım.
Sevgi ve saygıyla.
24.8.2014, Tekirdağ
Dr. Ahmet SALTIK
http://www.ahmetsaltik.net
YENİ BİR PİNOŞE ÇAĞIRMAK İÇİN BAYRAK İNDİRME PROVOKASYONU
Özel komando eğitimi almış James Bond gibi bir kişi, bizim yanına yaklaşmaya korktuğumuz üstünde kangal telörgü olan duvarın üstünden atlıyor, izinsiz askeri bölgeye gidiyor, izinsiz tören alanına yürüyor…
Ne duvarın önünde, ne tören alanında, ne kapıda nöbetçi yok… Nöbetçi Amiri yok!.. Adam görevli olmadığı hade izinsiz bayrak gönderine dokunuyor, bayrağı iplerle indirmesi olanaklı iken göndere çıkıyor, bayrağı alıyor, iniyor ve elini kolunu sallayarak gidiyor…
Apaçık içerden PKK’nın, ADD’lerin, CHP’nin, MHP’nin ve Cemaatın memnun olacağı “BİR PİNOŞE ÇAĞIRMA PROVOKASYONU,” tezgahlanmıştır.
Provokatör, 15-16 yaşında bir çocuk değil, yaşını başını almış, en ağır komando eğitiminden geçmiş, JAMES BOND gibi tam yetişmiş, bir özel kuvvet…
Senelerdir Ahmet bey, “BAYRAĞIMIZ NAZLI NAZLI DALGALANSIN!..” başlıklı bir yazıyı sık sık yayınlıyordu… Ben de “bu gereksiz yazıyı neden yayınlıyorsunuz?” diye sitem ediyordum.
Demek ki, böyle yazılar, böyle provokasyonlar içinmiş…
Rıza bey,
Görüşlerimiz hiç ama hiç örtüşmese de yazdıklarınıza sitemizde yer veriyorduk.
Yer değiştirsek siz bize böyle hoşgörülü davranır mıydınız, hiç sanmıyorum.
Bu yorumunuza da katılmak olanağı hiç ama hiç yok.
Bayrak indiren kişinin itirafları sizi yalanlıyor.
*****
Yorumlarınızı siteye koymayınca bana kızıyor ve ağzınızı ağır biçimde bozarak olmadık sözler yazıyorsunuz.
Kem söz sahibinin ama biz sizden böyle sözler işitmeyi hak etmiyoruz, sizin de hakkını yok.
Sizi çok uyardık.. Kezlerce..Bu ağız bozukluğu, hakaret ve suç niteliğinde sözlerle bir yere varılmaz.. diye.
Üstelik 60+ yaşta olgun ve üstüne üstlük İLETİŞİM okumuş bir insan bunu yapabilir mi?
Hatta sitede kimi süzgeç (filtre) sözcükleri koyduk.
Ama ne yapıp edip bu kabul edilemez üslubunuzu sürdürüyorsunuz.
Bizim demokratlığımıza bakınız ki, Kürtçülük ve ATATÜRK düşmanlığı yaptığınız halde yazı – yorumlarınız sitemizde yer buluyordu.
Ama terbiye sınırlarını zorlarsanız olacağı budur. Bu durumda da kendinize çekidüzen vermek yerine bana yine küfrediyorsunuz.
Bu reva mıdır? Bir ALEVİ’ye yakışır mı? Nerede kaldı “ELİNE – BELİNE – DİLİNE” sahip olma yolumuz??
Yazılarına kendinizce yorum yazarak sataştığınız insanları da kırıp geçirdiniz.
Sizi muhatap saymıyorlar.. Oysa siz tartışmak istemiyor musunuz??
Kendinizle kavganız öyle derin ki, aşamıyorsunuz.
Bu sitede yazı – yorum yapmak istiyorsanız “terbiyeli” – “saygılı” olacaksınız ve ağzınız kesinlikle bozuk olmayacak..
Bilginize son kez sunarım.
Sevgi ve saygıyla.
24.8.2014, Tekirdağ
Dr. Ahmet SALTIK
http://www.ahmetsaltik.net
Sevgili Ahmet Bey,
Ne sizin, ne de bizlerin insan yani yaratılmışların en şereflisi olmamız; bu yalın yaratılmışlığı, bilgi, beceri, vatanseverlik, insan kıymeti bilmek, terbiye ile donatmış olmamız bazılarının hiç algılayıp, tanıyamayacağı şeyler.
Çünkü onlar benzer değerlere sahip değiller, yazdıkları da bunlara delil.
En basit kimya ve psikoloji kuralıdır: Benzer benzeri çeker, sever.
O yüzden, meşhur fenomenimizin beni yada sizi beğenmemesi başlıbaşına en büyük şereftir.
Saygılarımla,
Dr. Perihan Aysal
Sayın hocam,
Yazınızı zevkle okudum..
Elinize, kaleminize sağlık.
İyi ki sizler varsınız..
Bir şarkı beyiti ile yorumlamak istiyorum. (izninizle)
Enginde yavaş, yavaş
Bülbülün çilesi doldu…
Saygılarımla..
Değerli Hüseyin Cavit Göktepe,
Sağolun yüreklendirici iletiniz için..
Uygun görüyorsanız sitemizin daha çok okuru olması için çabanızı bekleriz..
Sevgi ve saygı ile.
30 Haziran 2014, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
http://www.ahmetsaltik.net
Geri izleme: ADD Dergisi’ne Sürdürüm (Abone) Çağrısı ve Düşündürdükleri.. | Prof. Dr. Ahmet SALTIK