BÖYLE GİDERSE AKP SEÇİMLE DÜŞÜRÜLEMEZ!..


BÖYLE GİDERSE AKP SEÇİMLE DÜŞÜRÜLEMEZ!.. 

6_milyon_olu_secmen

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dostlar,

Türkiye gündemi bilindiği gibi..
İnsanlık tarihinin belki de en büyük yolsuzluk olayı ile dopdolu.

Öte yandan 30 Mart 2014  yerel seçim günü de geliyor..

  • SEÇİM GÜVENLİĞİ yaşamsal bir önem taşıyor..

Ancak teknik olarak pek çok ve sonucu belirleyebilecek boyutta gedik var sistemde.

Bizzat YSK’nın kendisi sorun..

Bu ciddi sorunları da Türkiye’nin tartışıp, mutlaka seçimlerin dürüstlüğü ile ilgili
en küçük kuşku kalmadan seçime gitmesi gerek. Aksi takdirde daha büyük çalkantı ve siyasal istikrarsızlık ülkemizi bekliyor ve de AKP karabasanından kurtulamamak..

Bu bağlamda sitemizde daha önce birkaç yazıya yer verdik..

CHP ve MHP gerekirse halkı sokaklara dökerek büyük mitinglerle
mutlaka sonuç alıcı bir eylem dizisi içine girmelidir..

Aşağıda ciddi bir yazıyı daha paylaşmak isteriz.

Sevgi ve saygı ile.
12 Ocak 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net 

========================================

BÖYLE GİDERSE AKP SEÇİMLE DÜŞÜRÜLEMEZ!..

İktidardaki siyasi partinin devlet olanakları ile propaganda yapmasına izin veren; bakanların istifa etmeden yerel seçimlere aday olarak katılabileceklerine ilişkin

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararı, bundan böyle yapılacak olan seçimlerin
adil, sağlıklı, güvenilir ve şeffaf olarak yapılabilirliğini kuşkulu hale getirdi.
Seçmen veri tabanının, YSK tarafından izlenen bağımsız bir seçmen kütüğü yerine, İçişleri Bakanlığı’nın üretip güncelleştirdiği ve dış kaynaklardan alınan verilerle güncellenen bir veri tabanının kullanılmış olması, seçimlerin tarafsızlığı ile güvenilirliğini tartışmalı hale getirmiştir ve kabul edilebilir bir durum değildir.

1 milyondan fazla Suriyeli sığınmacıya vatandaşlık statüsü verilerek “seçmen” haline getirilmeleri ise, kabul edilebilir bir durum değildir.

Son olarak; seçimlerin güvenliğinin, ortakları arasında GAMA ve KUTLUTAŞ gibi
özel şirketlerin olduğu, genel müdürlüğünü de AKP ile yükselmeye başlayan Sadık Yamaç adlı bir bürokratın yaptığı, 1982 yılında Türk-ABD şirketi olarak kurulmuş bulunan HAVELSAN‘a(1) teslim edilmesi, yargının tartışma götürmez şekilde “by-pass” edildiğinin en somut kanıtıdır…

Bu son hamleyle denebilir ki, Türk Milleti adına egemenlik hakkını kullanabilen organların başında gelen yargının elinde hiçbir güç bırakılmamıştır.
Söylenenlere inanırsak, güya seçim sonuçlarına dışarıdan olası müdahalelerin
önüne geçmek ve YSK içi güvenliği sağlamak için bu çok önemli iş HAVELSAN’a
ihale edilmiştir!..

Seçimlerin sonucunu doğrudan etkileyecek olan veri tabanı ile seçim güvenliğinin, yüksek hakimlerden oluşmuş bağımsız ve tarafsız bir kurum olması gereken
Yüksek Seçim Kurulu yerine, siyasal iktidarın etkisine açık veya doğrudan denetiminde olan kurum ya da şirketlere bırakılması, geçmiş yıllarda tartışılan ve fakat bir türlü sonuçlanamayan 6 milyondan çok (ölü) seçmenin nasıl oy kullanabildiği hususunu yeniden tartışmaya açmıştır!..

Suriyeli sığınmacılara seçmen olabilmeleri için vatandaşlık verildiğine ilişkin iddialar üzerine, CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar, son 6 yılda ülke nüfusu yaklaşık 5 milyon artarken, seçmen sayısının 12 milyon arttığına
dikkat çekerek, AKP’ye mezardan gelen desteği bir kez daha hatırlatmıştır…

Acar’ın bu iddiası ile başta CHP olmak üzere pek ilgilenen olmamıştır…
CHP’nin Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı
Emrehan Halıcı’nın bu konu ile ilgili değerlendirmesi ise, acıklı ve yürek yakıcıdır. (2) Halıcı, CHP’nin geleceğini doğrudan iktidarın vicdanına teslim etmekle,
Y-CHP‘nin acizliğini bir kez daha kanıtlamıştır. Yürekli yurtsever yazar Dr. Ali Rıza Üçer (3) dışında bu konuyu ele alıp inceleyen ne yazık ki, yok denecek kadar azdır. Halbuki, Antalya Milletvekili Acar, bu çıkışı ile “seçimlerin güvenliği” hakkında
çok önemli bir hususa işaret etmişti:

  • 2002-7 döneminde seçmen sayısı yaklaşık 1 milyon artmışken,
    2007-11 döneminde bu sayı, on kat artarak 10 milyona çıkmıştır!

Bu anormal artışın nedeninin birileri tarafından mutlaka açıklanması gerekir…
Sayılar ortadadır: 2007 yılındaki nüfusumuz 70.586.256 iken, 2012 yılı sonunda bu sayı 75.627.384’e çıkmıştır. 2007 yılında seçmen sayımız ise, 42.800.000 idi.
YSK, 24 Ekim 2013’te seçmen sayısını 54 milyon 971 bin olarak açıklamıştır.

Şimdi önümüzdeki soru şudur              :

  • 6 yılda nüfus yaklaşık 5 milyon artmışken,
    seçmen sayısı nasıl olur da 12 milyona çıkabilmiştir?..

Bu sorunun en doğru yanıtını nüfus istatistiklerinden (4) bulabiliriz…

Resmi kayıtlara göre; her yıl yaklaşık 1 milyon 300 bin kişi, yeni doğan olarak
nüfusumuza eklenmekte, 400 bin kişi de vefat ederek nüfusumuzu eksilmektedir (5).

Bu verilere göre, nüfusumuzun her yıl yaklaşık 900 bin kişi arttığını kabul edebiliriz. Başka bir ifade ile söylersek; 2008 yılında 17 yaşında olan 1991 doğumlular, 2009 yılı içinde 18 yaşını doldurarak “seçmen” sıfatını almış ve o yılın toplam nüfusu olan 72.561.312 sayısı içinde yerlerini almışlardır. Aynı şekilde, 2008 yılında 16 yaşında olan 1992 doğumlular da iki yıl sonra, 18 yaşını doldurarak 2010 yılı içinde, 73.772.988 olan toplam nüfusumuz içinde kayıt altına alınmışlardır. Bu şekilde her yıl yaklaşık
900 bin kişi nüfusumuza eklendiğinden, 6 yılda nüfus artışımız en fazla 900.000 x 6 = 5.400.000 kişi olabilecektir. Nitekim, 2012 yılındaki nüfusumuz 75.627.384 olup,
2007 yılındaki nüfusumuz olan 70.586.256 ile arasındaki fark da 5.041.128 olmakla
bu artış oranına uygun düşmektedir…

YSK, 2007 yılında 42.800.000 olan seçmen sayısını 24 Ekim 2013’te 54 milyon 971 bin olarak vermektedir… Yukarıdaki verilere göre, en çok 5.400.000 artabilecek olan
seçmen sayısına 6.600.000 fazlalık nereden gelmiş de toplam seçmen artışımız
12 milyona çıkmıştır?

Bu sorunun yanıtını öncelikle siyasal iktidarın vermesi gerekir.
Akla yatkın ve matematiğe uygun bir yanıt verilmedikten sonra,
sandığa gitmenin hiçbir anlamı olmayacaktır!

  • Ölü mü, sağ mı ve nerede oldukları belli olmayan “çantada keklik” 6.600.000 oyu hazır olan bir siyasal iktidar ile yarışmak ve seçimi kazanmak öyle kolay değildir.

Bu koşullar altında yapılacak olan seçim ile siyasal iktidar hiçbir biçimde değiştirilemez!.. Hele de iktidarın karşısında tek siyasal hedefi “muhalefette kalabilmek” olan
çapsız siyasetçiler olursa, AKP’yi hükümetten düşürmek olanaksız gibi gözükmektedir!..

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) HAVELSAN, resmi internet sitesinde misyonunu;
AKP’nin politikalarına paralel olarak, şu şekilde ifade etmektedir:

“Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’nın (TSKGV) bağlı ortaklığı olan HAVELSAN‘ın misyonu ülkemizin savunma, güvenlik ve bilişim alanındaki gereksinim
ve ihtiyaçlarının milli olarak karşılanmasına azami katkıda bulunmaktır.
HAVELSAN, misyonu doğrultusunda, Cumhuriyet’imizin 100. yılında,
ülkemizin “Vizyon 2023” hedeflerinin gerçekleşmesi için belirlenen strateji ve politikalarda, öncelikli olarak seçilen sanayi ve teknoloji alanlarında bu sorumluluğun bilinci ve heyecanıyla çalışmaktadır. Özgün ürün sahibi olmak amacıyla özkaynaklarımızı kullanarak Ar-Ge faaliyetlerimize yatırımlar yapmaktayız.” 

HAVELSAN’ın siyasal iktidardan bağımsız bir kuruluş olmadığını anlamak için
lütfen aşağıdaki bağlantıyı tıklayıp okuyunuz.

http://www.havelsan.com.tr/SirketProfili/BaskanM.aspx

(2) Yeni CHP’nin de kabul ettiği gerçek: SEÇSİS ile sağlıklı, güvenilir ve
saydam bir seçimden söz edilemez…

Emrehan Halıcı‘nın yaptığı değerlendirmede:

“YSK tarafından takip edilen bağımsız bir seçmen kütüğü yerine NVİ’nin üretip, güncellediği ve ASAL, Yargıtay, Adli Sicil gibi dış kaynaklardan alınan veriler ile güncellenen bir seçmen kütüğü veri tabanı kullanılmaya başlanmıştır.” denmektedir.

Bu değerlendirmenin tümünü okumak için bağlantıyı tıklayınız.

http://esecmen.chp.org.tr/secim_guvenilirligi.aspx

(3) İŞTE SEÇİM HİLESİNİN AÇIK KANITI (Dr. A.Rıza Üçer)

http://www.odatv.com/n.php?n=iste-secim-hilesinin-acik-kaniti-1509101200

(4) Nüfus İstatistikleri:

http://www.nvi.gov.tr/Hizmetler,Hizmetler_Ana_Sayfasi.html

(5) http://www.tuik.gov.tr/UstMenu.do?metod=temelist

BÖYLE GİDERSE AKP SEÇİMLE DÜŞÜRÜLEMEZ!..” hakkında 6 yorum

  1. Halit Toprak

    Yazılanlara %100 katılıyorum.
    Yazılanlar seçimlerde
    nasıl oy hırsızlığı yapıldığını anlatıyor, bu tabii ki lâzım ama
    biz nasıl oylarımıza sahip çıkacağız nasıl çaldırmayacağız
    bunun yöntemi nedir? lütfen bunu bizlere anlatın.
    Ben bu işi bir avukat dostuma sordum bana
    sadece barolar çalışıyor dedi.
    Evet çalışıyor ama elimizde somut bir şey yok.
    Böyle giderse korkarım önce gündem değiştirilerek
    yapılan yolsuzluğun üstü örtülecek sonra da oy hırsılığı.
    O zaman ülkemiz gerçekten yaşanmaz olur.
    Halit Toprak

    Cevapla
  2. ali vehbi karadağ

    Muhterem Saltık, “böyle giderse seçimle akp düşürülemez”demek ne demek? Matemetik hesabı olarak da; 5 yıl önce 13 yaşında olan çocuk bugün 18 yaşında. Böyle bir mantıksızlığı nasıl önümüze koyarsanız. Ve bir Mhpli olarak sokaklara düşmeyeceğimizi belirteyim.

    Cevapla
    1. Ahmet SALTIK Yazar

      Değerli Karadağ,

      Kumpası bütün boyutlarıyla sergilemeye çalışıyoruz..

      Siz de çabalayın lütfen..

      GörMEmek için değil, görmek için..

      Devlet Bahçeli’nin neye hizmet ettiğini de artık görün lütfen..

      Sevgi ve saygı ile.
      13 Ocak 2014, Ankara

      Dr. Ahmet Saltık
      http://www.ahmetsaltik.net

      Cevapla
  3. güner atakurt

    Sn.SALTIK.Stalin ne demiş.Oyları sayan ,oyları verenden çok daha önemlidir.Demokra- siye hala bağlısınız ve inanıyorsunuz.Doğrusuda bu.Fakat bu pislikler gitse nolucak??Demirel,özal,ciller,mesut,ecevit gittide ne değişti??Hırsızlık üzerine kurulmuş sistem değişmedikçe hiçbirşey olamaz.Sistemin değişmesi içinde demokrasi ve hukuğa ara vererek , parlemento dışında bir milli mutabakat heyyeti kurup,tüm devleti ve kanunları yeniden tanzim ederek yeniden yapılanmayı gerçekleştirmek şarttır.Çok yetkili ve bağımsız bir yüksek seçim kurulu oluşturularak işlere başlamak bu olayın başlangıcı olarak addedilebilinir.Gerisi çorap söküğü gibi gelicektir.İnanın bana.

    Cevapla
    1. Ahmet SALTIK Yazar

      Değerli Atakurt,

      Keşke olağan rejim dışına çıkmadan düzeltilebilse..

      Fakat, korkarım haklısınız, bunun başka yolu giderek kalmıyor..

      Bir DEVRİM HÜKÜMETİ ve 10 yıllık bir restorasyon dönemi..

      Bu Ulus bu çıkmazdan da çıkacaktır..

      Sevgi ve saygı ile.
      13 Ocak 2014, Ankara

      Dr. Ahmet Saltık
      http://www.ahmetsaltik.net

      Cevapla
  4. Rıza GÜNER

    AMAN AHMET BEY,

    Bu anlayışın adı faşizmdir!.. Demokrasi ve Hukuka ara vermeyi aklımıza bile getirmemeliyiz.

    “Demokrasi ve Hukuka ara vermek, Parlamento dışında bir Milli Mutabakat Heyeti kurmak,” Faşizmle ve yüz binlerce kişinin ölümüyle sonuçlanır!..

    Güner Atakurt gibi düşünen insanların, siyasetten uzak durmaları hem kendileri hem ülke için gereklidir.

    Şunu da kabul edelim ki, böyle bir kafayla, seçime girerseniz; OYLARI KİM SAYARSA SAYSIN SİZ KAYBEDERSİNİZ!..

    Demokrasiye ara vermeyi, Hukuku ortadan kaldırmayı, bir Milli Mutabakat Heyeti kurmayı, insan hayatına zerre kadar değer vermeyen Nazi ve Faşistler düşünürler…

    Dünyanın her yerinde Demokrasi ve Hukuk adına yapılan hatalar düzeltilerek sistem Demokrasi ve Hukuk sistemi güçlendirilerek sorunlar çözülür… Hiçbir yerde Demokrasi ve Hukuk ortadan kaldırılarak Milli Mutabakat Heyeti kurarak Faşizm ve Nazizimden medet umulmaz!..

    Ahmet bey, “keşke olağan rejim dışına çıkmadan sorunlar çözülebilse; korkarım haklısınız,” demeniz ve bu faşist kafayı onaylamaız yanlıştır.

    Bu yazın Sayın Başbakan’ın kurduğu AKİL ADAMLAR HEYETİ GİBİ, 150-200 KİŞİLİK BİR CUMHURİYET SENATOSU KURMAK VE 1923’DEN BERİ VAROLAN SİYASAL SİSTEMİ SORGULAMAK, HATALARINI DÜZELTMEK gerekmektedir.

    Neden, 12 Mart ve 12 Eylül benzeri bir Faşizmden medet umuyorsunuz?

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir