Dostlar,
Devlet Tiyatroları kapanmanın eşiğinde!
Siyasal iktidarın son 10,5 yılda ülkemize verdiği zararın haddi var hesabı yok..
Çağdaş yaşamın hemen her alanına sistematik bir politika kapsamında saldırılmakta ve tahrip edilmekte.. Yozlaştırılmakta, işlevsizleştirilmekte..
Bu saldırılardan biri de DEVLET TİYATROLARINA..
Halkın aydınlanmasının, sanatın – kültürün can damarlarından birine..
Bu bağlamda, Kültür Bakanlığı Eski Müsteşar Yrd. Sayın. H. Hüseyin Akbulut‘un
son derece yetkin uyarısını içeren yazısına sitemizde yer vermiştik.
“Devlet Sanat Kurumlarını Tasfiye Yasa Tasarısı”
başlıklı bu yazının bir kez daha okunmasında yarar var..
http://ahmetsaltik.net/devlet-sanat-kurumlarini-tasfiye-yasa-tasarisi/
Bir de film klibi var.. Onun da erişkesi (linki) aşağıda..
AKP iktidarını, çağdaş toplumsal yaşamın özüne dönük bu anlamsız ve ilkel saldırılarına son vermeye çağırsak; bir işe yarar mı acaba?? Nafile çünkü..
Yıllarca AB sürecini sömüren AKP hükümeti, 10 Uyum Paketi ile 500’ü aşkın yasayı değiştiren, AB AP’nin ulusal çıkarlarımızı çiğneyen tüm istemlerine uyan…
RTE kadroları, şimdi de AB Parlamentosu’nun kendilerini kınayan kararlarını tanımayacağını ilan etmektedir.. Ne hazin ve utandırıcı çelişkidir.
Hiç kuşku yok, bunca ayıp çuvala sığdırılamayacaktır.
Öncelikle sağduyulu AKP’liler olmak üzere, bu partiye iyi niyetle destek veren yurttaşlarımız, feci biçimde aldatıldıklarını anlayacaklardır, anlamaya başlamışlardır.
Bu bağlamda DEVLET TİYATOLARINA kitlesel sahiplenme gerekmektedir.
Yüce ATATÜRK‘ün Tiyatro ile ilgili bir anısına yer verelim :
Atatürk’ün Tiyatro İle İlgili Anısı
- Atatürk, Galip Arcan’ın yazdığı “Sırat Köprüsü” adlı piyese davetlidir.
Atatürk piyesin başında mutludur biraz sonra sinirlenmeye başlar ve bir müddet sonra oyun bitince; “Bana Galip Arcan’ı çağırın!” der. Galip Arcan gelince;
“Bu piyesi siz mi yazdınız? “der. “Evet paşam ben yazdım”. Ve Atatürk;
“Hayır, bu Flor Doranj adlı Boldvilin’in aynen çevirisi, neden bunu belirtmediniz? Hakkınızda soruşturma açtırıyorum.” diyecektir. Buna benzer pek çok anıyı da okuyunca, ne dedim biliyor musunuz? “A be Atam, Boldvilin’e varıncaya kadar, bunları ne zaman okursun? Ne zaman kafanda tutarsın?” “Sanat ve Atatürk” adlı araştırmamı yapıyorum baktım resimde Türk tarihinde ilk resim sergisini
O açıyor, heykelde dinin etkisini kaldırıyor ama karşıma 7. sanat dalı geldi. Sinema… Yönetmen Cezmi Ar, başrolde Mustafa Kemal, film çekiyorlar.
Ve Cezmi Ar Mustafa Kemal’e, tabii Cumhurbaşkanı ya, şöyle dur böyle dur diyemiyor ama diğer oyunculara şiddetle bağırıyor. Atatürk; “Gel Cezmi gel, burada başkomutan sensin. Ben bu işi bilmem. Önemli olan işin iyi çıkması. Bana da aynı şiddet ve hiddetle bağıracaksın” diyor. Cezmi Ar hayatının
son günlerinde; “Ben bir daha asla öyle bir oyuncuyla çalışmadım.” diyecektir.
Yıl 1937, Münir Hayri Egeli ile Çankaya’da odalarına çekilirler. Atatürk bir film senaryosu yazmıştır, adını da koymuştur adı; “Ben bir İnkilap Çocuğuyum” dur. Kendi yazdığı film senaryosunu, Münir Hayri Egeli çekecektir, Atatürk de oynayacaktır. Ama yıl 1937’dir, ömrü vefa etmemiştir. Derim ki, haydi filmciler bulun bu senaryoyu, filme çekin, çok faydalı olacağına ben kesin gözüyle bakıyorum…” (http://www.renkliweb.com/kultursanat/ataturkun-sanat-ve-tiyatro-ile-ilgili-sozleri.html)
Sevgi ve saygı ile.
21.6.2013, Ankara
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
Geri izleme: “TÜRKİYE SANATÇILAR HAREKETİ”NİN ÇAĞRISI | Prof. Dr. Ahmet SALTIK