Kaçırılmayacak Fizik Dersi !
“…Aydınlatan Güneş değil, ‘Gündüz’dür !! neden? çünkü Kur’an böyle diyor !… ”
Prof. Bayındır Kanada’dan bir dostum, bana tavsiyede bulunuyor:
Derin (!) fizik bilgisiyle halkımızı nura kavuşturan söyleşileriyle Kuran ayetlerini yorumlayan ilahiyatçı (şeriatçı) profesör’ün bu dersini kaçırmamak gerektiğine
işaret ediyor.
Ben de bencil davranmak istemedim, ereceğim bu hidayetten sizlerin de nasibi olduğunu düşünerek paylaşıyorum.
İşte ilim bu, işte irfan bu.
İşte 21. yüzyıl Türkiye’sini yöneten kafa yapısı bu;
işte alkışlarınızla Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır huzurlarınızda… æ
BU KAFA TEVHİDİ TEDRİSATLA EĞİTEN, DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞIYLA ÖRGÜTLENDİRİLEN, ALEVİLİĞİ YASAKLAYAN, SÜNNİ DİN ALİMLERİNİ HAZİNEDEN BESLEYEN SİZİN ATATÜRKÇÜLÜĞÜNÜZÜN GETİRDİĞİ KAFADIR!..
İstisnasız bütün Sünni din adamlarını besleyen, YEZİT GİBİ DİNİ ALİMLERDEN ÖĞRENMEYİ geri getiren, Tevhid-i Tedrisatla okul yüzü gören herkesi Sünni Yezitlik Tezgahından geçiren, Akıl ve bilimin üstünlüğünü savunan Aleviliği, Akıl ve Bilim yolunu gösteren Dedeliği yasaklayan Atatürkçü düşünce, BU YÜKSEK ALİMELERİ DE MEVKİ, MAKAM VE İTİBAR SAĞLAMIŞTIR.
Osmanlı, 620 yılda akıl ve bilim seviyesine yükselmiş; Türkiye yirmi otuz yılda Sünni din alimlerinin seviyesine inmiştir. Akıl ve bilimle inancı GÖKKUBBE SEVİYESİNE çıkaran Alevilik ve Dedelik yasaklanmış; inancı BÖŞÖRTÜSÜ SEVİYESİNE İNDİREN SÜNNİLik VE SÜNNİ DİN ADAMLARI hazineden beslenerek özgür bırakılmıştır.
Evet… Sayın Ali Ercan, yüz binlerce Sünni din adamı yetiştirmekle, Sünni Din Alimlerine fakülteler, İmam Hatip liseleri kurmakla, Okul yüzü gören herkesi Tevhid-i Tedrisatla Sünni Yezitlik tezgahından geçirmekle Abdülaziz Bayındır fiziğine erişmeniz gayet normaldir ve Atatürksüz Atatürkçülüğün zorunlu sonucudur.
Hiç boşuna Abdülaziz Bayındır beye kızmayın ve alay da etmeyin… Cumhuriyet’in getirdiği Laiklik de, bilim de, uygarlık da, fizik de, kimya da bu kadardır. Atatürksüz Atatürkçülük kimseye Hz. Ali gibi, “akıl aya, bilim yıldızxaraÜ bunları kullan becerisi de güneşe benzer… Kullanmadığınız akıl bilim size yıldızlar kadar uzaktır!” diyemedi. Aksine Yezit gibi; “KUR’AN’A, SÜNNNET’E, İCMA VE KIYASA GÖREYİ GETİRDİ.
Bu nedenle, Laik Cumhuriyet diye Yezid’in 7. Yüzyılda kurduğu Hilafet, 20. Yüzyılda yeniden kuruldu. Cumhuriyet Hilafeti, eşyanın doğasına uydu ve her tarafı Abdülaziz’lerle, Fethullahlarla doldurdu… Gurur duymalısınız…
“SİZİN ATATÜRKÇÜLÜĞÜNÜZÜN GETİRDİĞİ KAFADIR!..”
Bu ne biçim bir laftır? Beni tanımıyorsun, benim Atatürkçülük anlayışımı bilmiyorsun. Benim neye yandaş, neye karşı olduğumu bilmiyorsun ama hakkımda ulu orta, ezbere ve hasmane konuşuyorsun, Rıza Bey, anladığım kadarıyla “Atatürkçülük” hakkında da zerre kadar doğru bilgin yok. …
Yanıt vermek, polemiğe girmek gereğini duymuyorum; sadece daha dikkatli ve kibar olmaya davet ediyorum bir seferliğine… (Alevilikte gönül kırmak olmaz, değil mi?) İyi günler. æ
PROF.DR. ABDÜLAZİZ BAYINDIR, ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ MEZUNU VE İSLAM HUKUKU PROFESÖRÜDÜR!..
Sayın Ali Ercan, söz söyleyen yazı yazan insanlar, Yunus Emre’nin deyimiyle, “BİR MOLLA KASIM TARAFINDAN SİGAYA ÇEKİLİRLER;” söz söylemez, yazı yazmazsanız eleştirilmezsiniz… Yazı yazıyor ve kendinizce söz söylüyorsanız, siz kendiniz eleştirilirsiniz; söz ve fikirleriniz ise en ağır şekilde sorgulanır ve sigaya çekilir…
Bu nedenle, yazı yazan ve söz söyleyenlerin, “eğri büğrü söz söylemeye” hakları yoktur.
“Kaçırılmayacak Bir Fizik Dersi,” başlığıyla alay ettiğiniz kişi, Sözde Laik Cumhuriyet Türkiye’nin Üniversitelerinde yetişmiş, ünvan, mevki ve makam sahibi olmuş bir şahsiyettir. Yalnızca Sünnilere tanınan bir ayrıcalıktan yararlanmış Atatürk Üniversitesi’nde İslam İlimleri, yani Sünnilik ilimleri okumuş, İstanbul Üniversitesi’nde de doçent ve profesör olmuştur.
Türkiye’nin Tevhid-i Tedrisat Kanunu’yla kurumlaşan eğitim politikası, “deve gibidir ve doğru olan hiçbir biçimi,” yoktur.
Türkiye’nin, “Din ve Laiklik Politikası da deve gibidir… Din ve Laiklik Politikasının da” gene doğru olan bir tarafı yoktur.
Türkiye’nin fakülte ve üniversitelerinde, “Sünni İlimleri okutulmakta ve binlerce, on binlerce Sünni Alim,” yetiştirilmektedir. Abdülaziz Bayındır da bunlardan biridir. Okuduğu, doçenti ve profesörü olduğu ilimler alanında hakkı olan beyanlarda bulunmaktadır.
Yezid’in 7. Yüzyıldaki Hilafeti; Türkçe Ezan, Türkçe İbadet, Türkçe Kur’an, Türk İslamı, Kur’andaki İslamla 20. Yüzyılda Türkiye’de yeniden kurulmuş ve adına Laik Cumhuriyet denilmiştir.
“Yanıt vermek, gereğini duymamak,” gerçeği anlamamak, bilememek, görmemek ve idrak etmemek demektir. Siz bilmeyin, anlamayın görmeyin ve idrak etmeyin…
Ben bu sözde Laik Cumhuriyeti, eleştirmek ve sorgulamak zorundayım; “nerede özgürlük, nerede adalet, nerede eşitlik?”
Kimse 10 Kasım 1938’den sonraki Atatürkçülüğü bilmek zorunda değildir. Ben de 10 Kasım 1938’den sonraki Atatürkçülüğü öğrenmek zorunda değilim.