Dostlar,
Kütahya’da altın madeni işleten şirket “siyanür liçi” yöntemi kullanıyor.
Sızdırmaz olması gereken atık havuzları ne yazık ki standartlara uymuyor.
Hükümet de, inanılmaz ve kabul edilemez biçimde, -sanki bu şirketlerin sözcüsü gibi- davranıyor. Orada çalışan işçilerin kanında ağır metallere rastlanıyor.
Kütahya içme suyu şebekesinde de siyanüre!
- Bu bir insanlık suçudur.
Anayasa md 56, çevre sağlığının devlet ve yurttaşlar tarafından birlikte korunacağını buyurmaktadır. Sağlık temel bir insanlık hakkıdır. Ayrıca İnsan Hakları Öğretisinde (Doktrininde) çevrenin korunmasını devletten istemek, tarihsel – kültürel kalıtın korunarak gelecek kuşaklara aktarılmasını istemek 4. Kuşak İnsanlık Hakkı olarak tanımlanmaktadır.
Ancak AKP hükümeti ne bu görevini yerine getiriyor ne de halkın direnişine izin veriyor.. Orantısız güç kullanarak idare hukukundaki deyimiyle “Kolluk rejimini”
kötüye kullanarak hukuk dışına çıkıyor.
Ayrıca Avrupa Sosyal Şartı (European Social Chart / Convention) md. 3 de tüm çalışanların sağlıklı ve güvenli bir çevrede çalışma hakkı olduğunu düzenlemekte. Türkiye bu Konvansiyona taraf (1961’de çıktı, 28 yıl sonra 1989’da kabul ettik!). Anayasa’nın 90. maddesinin son fıkrası uyarınca da (Mayıs 2004 değişikliği)
yasa gücünde ve bağlayıcı!
Sonuçta çevre ve insan sağlığı bakımında ortaya, giderimi olanaksız zararlar çıkıyor.
İçme suyunda arsenik için sınır değeri litrede 10 mikrogramdır. İçme suyunda bu değeri aşan arsenik varlığı sağlık sakıncası taşımaktadır. Uzun süre arsenkli su içilmesi sonucunda; mesleksel ve çevresel etkileşim ile üst solunum sisteminde, burun bölmesinde delinme, alt-üst solunum yolu enfeksiyonu, akciğerde fibrozis, akciğer ödemi ve akciğer kanseri (Barış, 2003; Barış ve Atabey, 2009). Hipertansiyon, aritmiler, EKG değişiklikleri, Black foot denilen ayak damarlarının hasarı ile ayakların siyah renk alması… gibi.. Su ve gıdalarla vücuda giren arsenik, karaciğer kanseri, karaciğerde hemanjiyosarkom, karaciğer büyümesi, siroz, karaciğer işlevlerinde bozulma yapmakta. Sinir iltihapları, felçler, işitme yitiği, ensefalopati, düşükler, erken doğum, ölü doğum, Diabetes Mellitus (Şeker hastalığı) olabilmektedir..
Bu konuda, Jeoloj Y. Müh. Eşref Atabey tarafından hazırlanan bir raporu aşağıda
pdf olarak sunuyoruz. Erişkeyi (linki) tıklayarak okuyabilirsiniz :
Kutahya’da_Icme_Suyunda_Arsenik_Sorunu
Bu sorun hakkında TTB (Türk Tabipleri Birliği) Ankara Tabip Odası ve SES ANKARA ŞUBESİ bilimsel bir rapor hazırlayarak kamuoyuna ve ilgililere sunmuştu (Ağır metallere maruz kalan işçileri ve Kütahya halkını korumak devletin görevidir. 29 Temmuz 2011). Ancak işçiler ağır metal toksikasyonuna uğramaya devam ediyor. Önceki yıl 97 işçi Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi‘ne başvurmuş ve bir bölümü yatırılarak sağaltım almıştı.
AÜTF (Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi) 6. sınıfında “Dünya’da ve Türkiye’de
İş Sağlığı ve Güvenliği” dersimizde öğrencilerimize şu notları da aktarıyoruz (http://ahmetsaltik.net/turkiye-ve-dunyada-isci-sagligi-ve-guvenligi/) :
Kütahya Eti – Gümüş Dramı :
Mayıs 2011’de siyanürlü atık havuzunda bir set çöktü.
Kazadan birkaç ay sonra çevredeki köylerde zehirlenme olguları yaşandı, Çevre ve Orman Bakanlığı adeta madenci şirkete kefil olarak iddiaları yalanladı. Ancak, madende çalışan 65 işçinin kanlarında yüksek oranda arsenik ve ağır metal bulunduğu için
Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi’nde sağaltıma alınması, “mızrağın çuvala sığmadığını” gösterdi. Konuya ilişkin açıklama yapan Ankara Tabip Odası, madenin yarattığı ağır metal tehlikesinin madende çalışan tüm işçileri ve yöre halkını da tehdit ettiğini bildirdi. Tüm uyarılara karşın, maden çalışmasını sürdürüyor. Yalnızca çevreyi değil, insan sağlığını da tehdit eden Eti Gümüş A.Ş. işçilere düşmanca bir tutum alıyor. İşçiler istifa etmek zorunda kalıyor. Sendika olsaydı bu facia yaşanmazdı..
İşveren, sendikaya üye olanı atıyor!?
Sevgi ve saygı ile.
24.4.13, Ankara
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net