14 Mart’ta 14 Acil İstem

Dostlar,

14 Mart 1827, Türkiye’de modern anlamda tıp eğitiminin başladığı tarihtir
(2. Mahmut dönemi).

Aynı zamanda İngilizler başta olak üzere emperyalistlerin işgaline direnen,
baş kaldıran Tıbbiye’nin şanlı geçmişine denk düşmektedir.

Ne acıdır ki, AKP’nin iktidar olduğu 14 Kasım 2002‘den bu yana,
10.5 yıldır sağlık sektörü geçmişinde hiç bunalmadığı kadar tıkanıklık içinde.

Prof. Erinç Yeldan‘ın tanımıyla “Tarikatlar koalisyonu AKP”, yerli – yabancı bağlaşıklarına rant aktarmaya mahkum.. Bu ana eksende yürütüldü sağlık politikaları.
Bunun için iktidara getirildi.

Sağlık giderleri misyon gereği katlanarak büyüdü / büyütüldü..

Bütçe açığına karşın, SGK’nin devasa açıklarına karşın..
Ülkemiz  borçlandırılarak bu haramzade politikalar ülkeye dayatıldı.
DB – IMF ikilisi reçeteyi yazdı, AKP sadık bir bende edasıyla uyguladı.

Özel sektöre, yerli ve yabancı sermaye “yürü ya kulum..” dendi. Bu şirketlere
ortak olundu. SSK’nin hastanelerine el kondu ve “tek elden yönetim” gerekçesiyle
(Anayasa md.56) özelleştirme talanına hazırlandı. Bu kurumlar makyajlandı,
sağlık çalışanları büyük ölçüde güvencesiz taşeron işverenin kölelerine indirgendi.

2 Kasım 2012’de Kamu Hastane Birlikleri adıaltında kulağa hoş gelen bir tuzakla, İŞLETMELEŞTİRİLDİ.. Artık Devletin, Cumhuriyet’imizin ilk yıllarındaki “Memleket Hastaneleri” sonradan “Devlet Hastaneleri” yok.. “Sağlık işletmeleri” ve başlarında şirketlerin CEO’ları var. O CEO’lar ki, işletmeleri kâr etmediğinde görevleri bitiyor..

120 bin dolayında sağlık çalışanı (her 4 sağlık çalışanından 1’i!) taşeron elemanı yapıldı. İş güvencesi yok, düşük ücretle ağır çalışma koşullarında sömürüye mahkum.

Artan sağlık giderleri karşılanamaz olunca da 9 kalemde ek ödemeler alınmaya başlandı yurttaştan. Sağlıkçılar “performans” denen ucube ile kıskaca alındı.
Halk dalkavukluğu yapılarak halk şımartıldı ve kaçınılmaz sorunların sorumlusu gösterilen hekimlere saldırtıldı, hekim cinayetleri birbirini izledi.

Hedef, kamusal sağlık sektörünü tasfiye ederek yerli-yabancı sermayeye
peş keş çekmektir. Bu süreçte yandaşlar da elbet nemalanacaktır.

Günümüzde, 1. derecenin 4. kademesinden emekli, en az 30 yıl kamuya hizmet vermiş bir uzman hekimin emekli aylığı 1000 $ dolayındadır. Yılda 12 bin $ eder.
Oysa geçtiğimiz hafta, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, kişi başına 13 bin dolar eşiğini aşarak “Zenginler Kulübü” ne girmek üzere olduğumuzu müjdeledi. Demek ki, emekli hekim olmak yoksulluğa düşmek oluyor.. Peki kimler “yoksul” değil??

Türk Tabipleri Birliği, tüm bu sorunları vurgulamak üzere aşağıdaki metni hazırladı.

Paylaşalım ve sağlığımıza sahip çıkalım..
AKP popülzmine kanmayalım.
Oportünist olmayalım.
Dayanışalım..

14_Mart_2013'te_14_ivedi_istem

Sevgi ve saygı ile.
11.3.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir