Dostlar,
Ürdün Kralı Abdullah geçtiğimiz günlerde (5-6 Mart 2013) ülkemizi ziyaret etti.
Anıtkabiri ziyaretinde ise gözyaşlarını tutamadı ve içtenlikle ağladı..
Demek ki Krallar da ağlarmış..
Sayın Rifat SERDAROĞLU, 7.3.13 günü (bu gün) yazdığı ve bizim de sitemizde
yer verdiğimiz “3 Abdullah” başlıklı yazısında, Ürdün Kralı Abdullah için şunları yazdı :
(Bu yazı mutlaka okunmalı.. Öbür 2 Abdullah Cumhurbaşkanı Abdullah Gül
ve gerçek adı Agop Artinyan olan bölücü örgütün başı Abdullah Öcalan..)
ABDULLAH Ürdün Kralı;
Ülkemize ziyarete gelen Kral Abdullah, Anıtkabire giderek Atatürk’ün manevi huzurunda saygı duruşunda bulundu. Ziyaret esnasında Abdullah’ın gözlerinden yaşlar döküldü. Saygıdan, sevgiden, özlemden ve O’nu geç anlamış olmaktan kaynaklanan gözyaşları. Abdullah’ın, ülkesinde şimdi yapmaya çalıştığını, 90 yıl önce gerçekleştirmiş, fakat “Kral” olmayı değil, Cumhuriyeti seçmiş, milletine kendi kendini yönetmeyi armağan etmiş, milletine güvenen dünya çapındaki bir devlet adamına duyulan saygının sonucu dökülen gözyaşları idi onlar. Televizyonların ve yandaş basının görmezden geldikleri bu olay, yere-göğe sığdırılamayan milyon tane “Van Münit”(!) e bedeldir. Tabii ki anlayana.
Şimdi gelin de Yüce ATATÜRK‘ün şu sözlerini naımsamayın :
- “Beni inkâr edeceksiniz. Hatta bühtanla yad edeceksiniz.
Fakat Hint’e, Yemen’e ve Mısır’a giden fikirlerim,
orada filizlenerek gelip sizi boğacaktır.”
KRAL ABDULLAH’IN BİR GÖZÜNDEN HAVANIN SOĞUKLUĞUNDAN DOLAYI BİR DAMLA YAŞ GELMİŞ…
Hava soğukmuş ve Kral Abdullah’ın bir gözünden bir damla yaş gelmiş… Öteki gözü ise kuru kalmış… Tamamen soğuk karşısında kalan insanın farkında olmadan verdiği pasif bir tepki…
Bir kral, her yerde metanetini korur. babasının cenazesinde bile başkalarına ağladığını belli etmez ve herkesin huzurunda gözyaşı dökmez. Yetmiş beş yıl önce ölen bir Cumhurbaşkanına ağlamak ise dünyada hiç kimsenin elinden gelmez… Ve hiç kimse yetmiş beş yıl önce ölen bir lider için ağlamaz.
Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül varken, Üç Abdullah konusunda Rıfat Serdaroğlu’na cevap vermek bana düşmez.
Hani laiktiniz, Cumhuriyetçiydiniz, Çağdaştınız, Uygardınız!… Size ne bir adamın, Hırıstiyan ya da Müslüman olmasından?.. Size ne bir adamın ermeniyken müslüman olmasından, adını Agop Artinyan iken Abdullah Öcalan diye değiştirmesinden?
Ya bir de o adam, sizin gibi yedi göbek sülalesine kadar sizin gibi Sünni, Sizin gibi Sünni Yezitçiyse?..
Abdullah Öcalan, Rıfat Serdaroğlu gibi bir Sünni’dir… Sünni olmaktan gelen biraz da Alevi düşmanlığı vardır. Eğer “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk Halkına Türk Milleti deniyorsa;” ve bu kafaya göre de Türk’tür.
Evet… Ahmet bey, yetmiş beş sene önce ölen Atatürk’e ağlamakla insan olunmuyor, uygar, çağdaş ve laik de olunmuyor. Yapılan yanlışlar düzeltilmiyor. Elli altmış bin kedi değil, elli altmış bin insan ölmüştür. Dört bin köy boşaltılmış ve milyonlarca insan yersiz yurtsuz kalmıştır. Bunları bırakıp uydurulan ilk yalanlara dönmek yalnızca akılsız mantıksız olmaktır.
İnsan olmak, ölen elli altmış bin insana, boşaltılan dört bin köye, yersiz yurtsuz kalan milyonlarca insana göre düşünmeyi gerektirir. Bunlar varken bana ne Apo’nun ermeni ve eski adının Agap Artinyan olmasından… Kaldı ki, bunun bir yalan olduğunu herkes biliyor ve çok aşırı faşist ve çok aşırı Nazi’den başka kimse de inanmıyor.
Şu anda ölene ve ölecek olan insanlar dururken, yetmiş beş yıl önce ölen Atatürk’e ağlamak her hangi bir insan için bile doğru değildir. Eğer soğuk nedeniyle, Kral Abdullah’ın bir gözünden bir damla yaş gelmemiş ve gerçekten Atatürk için ağlamışsa; ya Krallık’tan istifa etmesi ya Krallıktan alınması gerekir…
“Kral öldü, yaşasın kral,”denilir. Bu nedenle krallar ağlamaz. Başka bir ülkenin yetmiş beş yıl önce ölen liderine gözyaşı döken bir kişi ise; hiçbir ülkede kral olamaz. Olmuşsa indirilir ve gerçekten ağlayacağı bir kadere mahkum edilir.