Etiket arşivi: Zeki Sarıhan : KİM KİMİN YANINA GİTTİ

Zeki SARIHAN : KİM KİMİN YANINA GİTTİ?


Zeki SARIHAN

Zeki_Sarihan_portresi

KİM KİMİN YANINA GİTTİ?

       Samsun’un Terme ilçesinde yaşamakta olan ablamın hatırını sormak için kendisine telefon ettim. “Nasılsın, iyi misin? Çocuklar nasıl?” muhabbeti yaptıktan sonra
merak dolu olduğu belli olan bir ses tonuyla:
      – Sana bir şey soracağım, dedi.
      – Buyur ablacığım, dedim.
      – Bu Kürt Açılımı hakkında ne düşünüyorsun?
     Ağır bir mahalle baskısı nedeniyle bunu öyle her yerde ulu orta söyleyemezdim ama o benim ablamdı. Bana bir zararı dokunmazdı.
      – İyi düşünüyorum, dedim.
      Sevindiği belliydi.
      – Sen de demek benim tarafta oldun, sağ ol! dedi.
      – Asıl sen benim tarafa geçmişsin. Benim yıllardır bu Türk-Kürt kavgasına karşı çıktığımı, barış istediğimi bilmiyor olmalısın. Senin de benim gibi düşündüğüne sevindim, dedim.
      Bu işten yan çizdiği için Kılıçdaroğlu’na serzenişte bulundu. Buna bir cevap vermedim…
      Sonra, bunun yalnızca bir ateşkesten ibaret olmadığını, sıranın Kürtlerin bazı isteklerini karşılamaya geleceğini söyleyerek, bakalım onu ürkütebilecek miyim  düşüncesiyle dedim ki:
      – Mesela ana dillerinde eğitim istiyorlar. Razı mısın?
      – Bunda ne var kardeşim, diye cevap verdi. Onlar da bizim gibi Müslüman. Hepimiz kardeş değil miyiz? Biz Türklerin böyle bir  imkânı olmasaydı  nasıl düşünürdük? Kendimizi onların yerine koyalım.
      Cep telefonum nedenini bilmediğim ve hiç yapmadığı bir cızırtı yapmaya başladı. Daha fazla konuşamadık… Devam edebilseydik, ablam beni ana dilinde eğitime ikna etmeye çalışacaktı…
     Ben ona tabii:
     – Biliyor musun abla,

bu ana dilinde eğitim Amerika’nın Türkiye’yi bölme projesidir.

Bizi parçalamak istiyorlar, demeyecektim. Çünkü ablam o zaman bana
şunu diyebilirdi:

     – Sen demek ki, yıllardır Amerika’nın Türkiye’yi parçalama projesi içinde yer aldın!
      Politika ne kadar da garip bir meslek. Bazıları yıllardır savundukları şeyin tam tersini de savunabiliyorlar. Çünkü bir fikri takip etmek yerine kişilere odaklanıyorlar. Rakibi onun projesine yaklaşırsa o da tam tersini, onun eskiden savunduğunu savunmaya geçebiliyor.
      Eklemeliyim ki, ablam çok dindardır ve iki kez de hacca gitmiştir. Yaşı 80’e yaklaşmıştır. Evceğizinde yalnız yaşamaktadır. Ortalama bir Türk’ten biraz daha fazla da politikayla ilgilenir. Yılda bir iki kez bir araya gelir serbestçe sohbet ederiz. Anlaştığımız konular da olur, anlaşamadığımız yerler de. Genelikle insanların çektiği acılar, yapılan haksızlıklar konusunda anlaşırız. Bu konuda anlaştığımıza, O’nun da benim gibi düşündüğüne sevindim.
      Sahi ben anlamıyorum. Türk-Kürt barışını savunanların hükümet tarafına geçtiğini neden ileri sürerler de hükümetin, savaşı bunca yıl sürdürdükten sonra bunun çıkmaz bir yol olduğunu anlayıp, nihayet aklını bir parça olsun başına toplayarak devrimcilerin yıllardır savunduğu görüşlere geldiğini söylemezler. Bizim gibi düşünenler bunun bedelini ne kadar ağır ödedi. Kürtlerin varlığını telaffuz etti diye az mı parti kapatıldı?
Az mı insan hapisleri boyladı, işkence gördü, gazete ve dergileri kapatıldı?
Kürtçe şarkı söyleyen birine az mı kaşık çatal fırlatıldı? (20.4.2013)