Etiket arşivi: Zeki Sarıhan : 30 AĞUSTOS BASINI

Zeki Sarıhan : 30 AĞUSTOS BASINI

Dostlar,

Değerli dostumuz Sayın Zeki Sarıhan, “uzuuun “tatilinden (?) Ayvalık’tan yazmayı sürdürüyor.. Engin tarih bilgisinden keyifle yararlanıyoruz.

Aşağıdaki makalesi, 26 Ağustos 1922 öncesi ve sonrasında Büyük Taarruz ve
30 Ağustos Zaferi odaklı olmak üzere İstanbul gazetelerinden seçkiler içeriyor.
Öğrenerek ve dersler çıkararak okuyoruz.

Teşekkür borçluyuz Sayın Sarıhan öğretmenimize..

Sevgi ve saygı ile.
Tekirdağ, 30.8.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=====================================

30 AĞUSTOS BASINI

Zeki_Sarihan_portresi

Zeki Sarıhan

Kurtuluş Savaşı yıllarında Türkiye’de canlı bir basın yaşamı vardı.
Mütareke’nin (A.S.: Mondros, 30 Ekim 1918) başında İstanbul’da yayımlanmakta olan İkdam, Vakit, Tasviriefkâr, Peyam, Alemdar, İleri gibi gazetelere, daha sonra Anadolu’da çıkmaya başlayan İradei Milliye, Hakimiyeti Milliye, Öğüt, Açıksöz, Babalık, Seyyarei Yeni Dünya gibi gazeteler eklendi. Yenigün gazetesi de İstanbul’un işgalinden sonra Ankara’ya taşındı.

Mütareke’den hemen sonra İstanbul basınına hem hükümet, hem Müttefikler tarafından sansür kondu. Gazetelerin birçok yeri boş çıkmaya başladı.
Hele İstanbul’un işgaliyle ve Damat Ferit Hükümetleriyle İstanbul, basın için nefes alınamaz bir yer halindeydi. Ancak 1920 Ekim’inde Damat Ferit Paşa’nın iktidardan düşürülüp yerine Tevfik Paşa Hükümeti gelince basın üzerindeki sansür hafifledi. İstanbul basınında Anadolu ile ilgili haberler daha gerçekçi olarak, hatta Mustafa Kemal Paşa’nın demeçleri bile yer almaya başladı. Bu dönemde vatanın kurtuluşu için bütün Türkiye basınının tek vücut olduğunu söyleyebiliriz.

Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Sakarya Savaşı’nın yapıldığı günlerde (Ağustos – Eylül 1921) bütün harekât planlarının İngilizlerin eline geçmesinden
ders çıkararak, 25 Ağustos 1922 günü Anadolu’nun İstanbul’la haberleşme kanallarının kesilmesini emretmişti. Büyük Taarruz, Müttefiklerden ve Yunanlardan bir süre gizlenmiş olacaktı.

İstanbul basının kulağı sesteydi, ancak Anadolu’dan resmî bir haber alamıyorlardı. (Ordu her gün resmî tebliği yayımlıyordu). Gene de Yunan tebliğlerinden bir anlam çıkarmaya çalıştılar.

27 Ağustos 1922 Pazar gününün Anadolu gazeteleri, Hâkimiyeti Milliye, Yenigün, Öğüt, Yeni Adana dün sabahtan başlayarak Ordu’nun bütün cephelerde saldırıya geçtiğini coşkun başlıklarla yayımladılar. İstanbul’da yayımlanan İkdam ise
“Bir taarruz hareketinin arifesinde miyiz?” diye yazdı. İstanbul basını daha çok doğu barışı için toplanılması düşünülen Venedik Konferansı ile meşguldü.

28 Ağustos 1922 Pazartesi günkü Anadolu gazeteleri, gitgide büyüyen başlıklarla Ordu’nun cephenin her noktasında düşman hatlarını yardığını, Afyon’un kurtarıldığını, çok sayıda tutsak (esir) ve ganimet ele geçirildiğini yazdı.

Öğüt “Ateşli bir sel gibi işgal edilmiş diyarlara akan Ordumuz” diye yazdı.

İstanbul’da yayımlanan Kuvayı Milliyeci Akşam gazetesi, “Ordumuz Afyonkarahisar Cephesi’nde Yunan hatlarına taarruz etti” diyebilecek kadar haber almıştı.

İkdam ihtiyatlıydı. “Bilecik önünde taarruz başladı mı?” diye soruyordu.
Vakit ise “Dün Anadolu’dan hiçbir haber gelmemiştir, telgraf da çekilmemiştir” diye yazarak Atina’dan gelen haberlere göre Kocaeli çevresinde büyük yığınak yapıldığını haber veriyordu.

29 Ağustos 1922 Salı günkü Anadolu gazeteleri coşmuştu.

Hâkimiyeti Milliye

  • Ey Türk yürü! Yürü ki senin bu yürüyüşün tarihte yeni bir devir açıyor.
    Şark âlemine saadet ve hürriyet temin ediyor. Yürü ki bütün İslamiyet gülsün. Yürü ki bütün Şark mesut olsun!” diye yazdı.

ÖğütNur, zulmete galebe çalıyor” başlığını attı. Bugün İstanbul basını da
Yunan tebliğlerinden Türk saldırısının iki gün önce başladığını öğrendi ve yazdı.

30 Ağustos 1922 Çarşamba günkü Hâkimiyeti Milliye’de Ruşen Eşref‘in yazısının başlığı “Vatan Gülüyor” idi. İstanbul basını savaşın gidişini hâlâ Yunan tebliğlerinden çıkarmaya çalışıyor, Tevhidiefkâr gazetesi, Anadolu’nun derin bir sessizliğe gömülmesini onun sinirlerine tümüyle egemen olmasına yoruyor, “Okuyucularımıza pek yakında en sevindirici haberleri vereceğiz” diyordu.

İstanbul’un Kuvayı Milliye’ye düşman tek gazetesi olarak kalan Peyamı Sabah’ta
Ali Kemal, “Hadisatın cereyan tarzı gösteriyor ki Anadolu’da harp ve ateş yeniden tutuştu” dedikten sonra “Bu milletin varlığı ile böyle oynamak en büyük siyasetsizliktir. Maazallah yenemezsek düşman isteklerini artırır” diye ekliyordu.

Vakit gazetesinin birinci sayfası tümüyle savaş haberlerine ayrılmıştı.
Karagöz mizah dergisinde Hacıanesti, elinde kırbaçla kendisini kovalayan
Mustafa Kemal’e şöyle diyor:

  • “Vay kafam vay! Ne oluyoruz a canım?
    Konferansa giderken böyle şaka olur mu yahu?”

Anadolu’nun resmî tebliğlerinin ilki o gün İstanbul basınına ulaştı. Bakalım ertesi gün, yani 31 Ağustos 1922 Perşembe günkü gazeteler hangi manşetlerle çıkmış:

Tevhidiefkâr (boydan boya manşet):

“Yunanlar Eskişehir’i tahliye ettiler. Düşmanın, cephesinin kilidi olan Afyonkarahisarı’nın zaptı üzerine bütün cepheleri sarsıldı. Dumlupınar da ordumuz tarafından işgal edilmiştir. Düşman Afyonkarahisar meydan muharebesinde yedi bin zayiat verdi. Ordumuz bütün cephe üzerinden taarruza geçerek düşmanı takibe başlamıştır.” 

-“Kocaeli Grubumuz Bilecik’i zapt etti.”

-“Askeri mütalaa: Afyonkarahisar zaferi çok mühimdir.”

İleri: Mazlum milletlerimizi ve bilumum Müslümanlarla haksever insanları büyük müjdelere şadan eyleyen resmî tebliğimiz dün geldi. Ordumuz düşmanın kuvvayı külliyesini evvela 60 kilometrelik bir cephe üzerinde bozdu.
Yunanların zayiatı azim. Esirler ve ganimet pek boldur.”

Vakit: (süslü çerçeve içinde): “Yunanlar şimendifer hattı boyunca ricat etmekte. Son haberlere göre Eskişehir de kahraman Ordumuz tarafından işgal edilmiştir.”

-“Askerî mütalaa: Afyonkarahisar muzafferiyeti.”
-“Atina’da galeyan baş gösterdi.”

İkdam: (başlıklar daha da büyümüş olarak): “Resmî tebliğimize göre Afyonkarahisar kurtarıldıktan sonra merkez ve sağ cenahta harekâtımız muvaffakiyetle inkişaf etmektedir. Esirler ve ganimet çoktur.”

Gazetenin köşe yazarı Yakup Kadri, yazısında 9 ay önce “İzmir’de görüşeceğiz” diyen İsmet Paşa‘ya sesleniyor:

“Vuslat saatini bekleyen bir sevdalı gibiyiz. Söyleyin vuslat ne zaman?”

Hâkimiyeti Milliye zafer haberlerini birkaç başlık altında verdi. Bunlardan biri
Afyon halkı şükran secdesindeidi. “İslam’ın İhyası” başlıklı başyazıda ise şöyle deniyordu:

“Bundan sonra tarihçiler 3 büyük olayı yan yana anacaklar:

1. Uhud Savaşı,
2. Peygamberimizin ölümü,
3. Anadolu’daki bugünkü harp.”

Yenigün gazetesi de öbürleri gibi Anadolu’da zafer şenliklerini anlatıyor,
Nebizade Hamdi “Misakı Milli’den fazlasını istemeliyiz.” diye yazıyordu.

Peyamı Sabah gazetesi, 27 ve 28 Ağustos 1922 tarihli resmi tebliğleri heyecansız başlıklarla verdi.

“Afyon batısında büyük bir muharebe başladı” diye yazdı.

Gazetenin başyazarı Ali Kemal, müşkül bir durumdaydı. Şöyle yazdı:

“Kuvayı Milliye, Afyon’dan sonra Eskişehir, Kütahya, Bursa vesaireyi kurtarsa da silahla zafere ulaşılamayacağı görüşümüzü değiştirmeyiz. Avrupa’nın nâzım ve hâkimi devletlere karşı Anadolu’da Türk hâkimiyetini devam ettirmek
eski zamanlarda olduğu gibi kılıçla, kuvvetle mi olur?”

O gün İstanbul basınında Ali Kemal’le eğlenen yazılar da vardı.

İleri gazetesi “Ali Peyami Efendi, evvelce ne diyordu, şimdi ne diyor?” diye yazdı.

Aydede
mizah dergisi zafer temin edilince Ali Kemal’in alacağı tavrı karikatürle ifade etti. Mustafa Kemal Paşa, bir duvarın üstünde gururla yükselmiş. Yerden Ali Kemal Şair Nedim’in bir dizesiyle ona yalvarıyor:

“Mesti nazım, kim büyüttü böyle bi perva seni?”

Güleryüz mizah dergisinde de Ali Kemal’le şöyle dalga geçildi :

Ali Kemal, Kral Konstantin’e yalvarıyor:

“Haşmetmeap, hasretinle günden güne sararıp soldum.
Bizi sakın yalnız bırakma, perişan oldum, beni bu diyardan kurtar.”
(Ayvalık, 29.8.2013)