Etiket arşivi: Yakup Kadri Karaosmanoğlu

DİL DERNEĞİ; HARF DEVRİMİ’NİN 94. YILI

Dil Derneği'nden kamuoyuna: Dilimizi de çalıyorlar! | Bilim ve Gelecek

HARF DEVRİMİNİN 94. YILI KUTLANIYOR,
EMİN ÖZDEMİR ÖDÜLÜ VERİLEMİYOR

1 Kasım 1928’de yapılan Harf Devrimi,
Türkçe üzerindeki boyunduruğu kaldırmak için atılan güçlü bir adımdır.

Harf Devriminin 94. yılını kutluyoruz.

Laik cumhuriyetimiz 1923’te kurulmuş ve tam 5 yıl Arap abecesini kullanmıştı.

94 yıl önce Arapça-Farsçanın boyunduruğu altındaki yapay dil Osmanlıca Arap abecesiyle yazılıyordu. Arap abecesi öğrenilmesi, kullanılması zor, içinde Türkçe’nin seslerini yansıtan tek bir harf olmayan, üstelik dinsel anlam yüklenen, halkın inançlarının kullanılmasına yol açan bir dizgeydi. Mustafa Kemal’in öncülüğünde yapılan Harf Devrimi, yazıyı araç yaparak halkın inancını kullanma yolunu sonsuza dek kapatmıştır.

  • Atatürk’le, devrimlerle hesaplaşmanın temelinde yatan da budur.

Harf Devrimiyle Türkçe’nin olanaklarını görme ve kullanma bilincimizi güçlendiren Mustafa Kemal Atatürk’ü; Atatürk’ün öncülüğünde devrime emek veren Emin Erişirgil, İhsan Sungu, Fazıl Ahmet Aykaç, Ragıp Hulusi Özden, Ahmet Cevat Emre, İbrahim Grandi Grantay, Falih Rıfkı Atay, Ruşen Eşref Ünaydın ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nu saygıyla anıyoruz.

1 Eylül 2017’de yitirdiğimiz Harf ve Dil Devrimlerinin ödünsüz savunucusu olan Emin Özdemir’i dilci, yazıncı ve devrimci kişiliğiyle yaşatmak; düşüncesini, yapıtlarını gelecek kuşaklara aktarmak; dil duyarlığını, dil ve yazın öğretimine getirdiği çağdaş anlayışı unutturmamak amacıyla Özdemir Ailesi ile Dil Derneği’nce düzenlenen

  • “Dil Derneği Emin Özdemir Ödülü”

her yıl Harf Devrimi‘nin yıldönümünde bir gazeteciye sunuluyordu.
Fikret Bila, Faruk Bildirici, Nursun Erel, Prof. Dr. Korkmaz Alemdar ile (aile adına) Prof. Dr. Özlem Özdemir Kumbasar’dan oluşan seçici kurulumuz ve ödülün koşulları duyurulmuştu. 2022’de de ödül bir “gazeteci” kitabına sunulacaktı; ödüle beş yapıt aday oldu; aday yapıtlar uzun süre duyurulan koşullara uymadığından,

  • Bu yıl Dil Derneği Emin Özdemir Ödülü verilemiyor.

Kuşkusuz bu ödül de öteki ödüllerimiz gibi Emin Özdemir’in anısıyla birlikte yaşatılacaktır.

Dil Derneği ile Çankaya Belediyesinin ortak etkinliğinde

  • 1 Kasım 2022 Salı günü, saat 18.00’de
  • Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezinde Harf Devriminin 94’üncü yılı kutlanacak;
  • törende pek çok cumhuriyetçi genç ve gazeteci yetiştiren Emin Özdemir anılacak.
  • Türkçenin ödünsüz savaşımcısı, görkemli Dilci-Yazar Emin Özdemir’i
    özlemle anıyoruz.

Töreni Ali Nihat Yavşan sunacak. Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel, Çankaya Belediye Başkanı Alper TAŞDELEN, Prof. Dr. Özlem Özdemir Kumbasar ile Gazeteci Işık Kansu Emin Özdemir’i anlatacak.

Değerli Sanatçı Zeynep Karababa, Ali Ekber Ergün’ün bağlaması, Ceren Tercanlı’nın gitarı eşliğinde türküler söyleyecek.

Bütün dilseverler törene çağrılıdır.

****
HARF DEVRİMİNİN 94. YILI VE
DİL DERNEĞİ EMİN ÖZDEMİR ÖDÜLÜ

Sunan: Ali Nihat YAVŞAN
Konuşmalar:
Sevgi ÖZEL – Dünyayı Şaşırtan Devrim
Alper TAŞDELEN, Çankaya Belediye Başkanı
Prof. Dr. Özlem ÖZDEMİR KUMBASAR – Babam Emin Özdemir
Işık KANSU, Cumhuriyet Gazetesi yazarı
*
Dinleti: Türküleriyle Zeynep KARABABA
Bağlama Ali Ekber ERGÜN
Gitar Ceren TERCANLI
*
Ağırlama
*

1 Kasım 2022 Salı -18.00-20.00
Çankaya Belediyesi Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi

SEN ÇÜRÜMENİN RESMİNİ YAPABİLİR MİSİN ABİDİN ?

SEN ÇÜRÜMENİN RESMİNİ
YAPABİLİR MİSİN ABİDİN ?

Av. Hüseyin Özbek
İstanbul Barosu Önceki Gn. Sekr.

(AS : Bizim katkımız yazının altındadır.)

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Mütareke İstanbul’undaki çürümeyi Sodom ve Gomore romanında işler. İstanbul sokaklarında İngiliz, Fransız askerleri devriye gezmekte, işgalci çizmeleri her gün Arnavut kaldırımlarıyla birlikte halkın onurunu da çiğnemektedir. Yenilginin utancı ve umutsuzluk bir karabasan gibi Dersaadet’e çökmüşken, vatansız elitler hiç vakit kaybetmeden işgali kazanca dönüştürecek işbirliğine başlamışlardır!

Mütareke İstanbul’unda Boğaz’ın iki yakasındaki yalıların, kasırların, köşklerin ayrıcalıklı sakinleri için uğruna ölünecek bir vatan yoktur. Sadece her dönem tabi olunacak velinimet,  kazanılacak servet, edinilecek makamlar vardır. İstanbul’un vatansız kreması, işgalci subayları yalılarında ağırlamak, onur konuğu olarak başköşeye oturtmak, bırakın selamlığı, haremlerini de açmak için birbirleriyle kıyasıya rekabet halindedirler. İşgalcilere sunulan hizmet, yapılan işbirliği, siyasi ve ahlaki düşkünlük karşılıksız kalmamakta, kendilerine servet olarak geri dönmektedir.

Ahlaksızlık, düşkünlük, geleceğe güvensizlik, toplumsal çöküşü, manevi yıkımı inanılmaz ölçüde artırmakta, ihanet, işbirliği, karaborsa, rüşvet, fuhuş, uyuşturucu, her türlü sefahat  İstanbul’u geçmişin Sodom ve Gomore’sine dönüştürmektedir. Bütün bu olumsuzluklar içinde vicdan sahibi, vatan duygusunu ve onurunu yitirmemiş, Esir Şehir’ de kurtuluşun kıvılcımını yakmaya çalışan bir avuç insan, zifiri karanlıkta boğulan toplumun umut ışıklarıdır.

Yazarlar, yaşadıkları dönemlerin sosyolojik, psiko-kültürel fotoğrafçıları gibidirler. Yaşanılan sürecin bireysel ve toplumsal tomografisini gelecek kuşaklara sanat prizmasından aktaran soylu insanlardır. Kalemini ve yeteneğini dönemin efendilerinin buyruğuna verenler elbette ki bu tanımın dışındadırlar. Onlar, sermayenin dolma kalemliğine soyunarak iktidar sahiplerinin mızrağı olmayı tercih etmişlerdir. Biz, mazlumların savunma kalkanı olan erdemli insanlardan bahsediyoruz.

Karl Marx, emeğin sömürüsüne işçinin ürettiği artık değere el koymaya dayalı kapitalist sistemde her şeyin meta olduğunu söylemişti. Ürettiğine yabancılaşan işçinin yarattığı artık değerin kapitalistin sermayesine dönüşmesi, üretim araçlarının mülkiyetinin üretenin değil sermayedarın elinde bulunması Marksist Kuramın temelini oluşturur. Kurama göre kar dürtüsü, her türlü insani ve ahlaki zenginliği yok etmekte,
kapitalist sistemin değerleri insanlığın evrensel değerlerini ortadan kaldırmaktadır.

Asr-ı Saadet, Hz.Muhammed döneminde yaşanan İslam anlamında kullanılır. Mutluluk Çağı olarak tanımlanan bu zaman kesitinde toplumsal düzenin iman, inanç, hak ve hakkaniyet üzerinde seyrettiği kabul edilir. İslam’ın tebliğ ve kurumsallaşma dönemi uygulaması her zaman ve dönem için değişmez model olarak düşünülür. Özlem duyulan ve değişmez yönetim sistemi olarak kabul gören Asr-ı Saadet günümüzde sıkça gündeme getirilmekte ve tüm sorunların bu modelin esas alınmasıyla çözümlenebileceği hararetle savunulmaktadır.

Sözün burasında işin esasına dönüp sormanın zamanıdır: İktidara ve güce ulaşmak için dinin metalaştırıldığı bir dönemi Asr-ı Saadet olarak kabul etmek doğru mudur? Günümüz Türkiye’si, bu sorunun 15 yıllık uygulamasının test edilmesi ve somut sonuçlarının ortaya çıkması  açısından çarpıcı verilere sahiptir. Türkiye, dinin siyasal ve ekonomik gücün kaldıracına, dönemsel çıkarların zırhına dönüştürülmesi halinde ortaya Asr-ı  Saadet yerine Asr-ı Rezaletten başka bir şeyin çıkmayacağını göstermesi açısından araştırmacılar için laboratuvar ülke özelliğini taşımaktadır.

Teolojik alandan, ideolojik alana geçişle birlikte metalaştırılan din, egemenlerin belirlediği yoz sistemin sorunsuz sürdürülebilmesinin dayanağına dönüşmektedir. Bir başka söylemle ezilenlerin ezenlere, yönetilenlerin yönetenlere itaat etmesinin teolojik dayanağına dönüştürülen bir din algısıyla sömürünün sonsuza kadar sorunsuz sürdürülebilmesi mümkün hale gelmektedir. Kısacası dinin bireylerin inanç ve iman dünyasının dışına çıkarılarak, siyasi iktidarın çıkarları doğrultusunda  ekonomik  ilişkilerin, toplumsal hayatın yeniden tanziminin payandası yapılması durumunda yozlaşma ve çürümenin kaçınılmaz hale geldiği görülmektedir.

Ekonomik ve toplumsal sistemin dümeninde bulunan iktidar sahiplerince yeniden kurgulanan biçimiyle dinselleşme, çürüme ve yozlaşmadan başka bir sonuç vermemektedir. Evlerde bulunan para sayma makinelerinin, ayakkabı kutularının, izah edilemeyen servet patlamalarının, kaynağı belirsiz Karunlaşmanın tetiklediği çürüme, ahlaki çöküşü baş döndürücü hale getirmektedir.

Bu durumda ortaya mutluluğun resmi yerine çürümenin altı dokuzluk fotoğrafı çıkmaktadır. Sokulduğumuz post-modern Sodom ve Gomore girdabından bir an önce kurtulamazsak, tarih her zaman olduğu gibi  yine tekerrür edecektir.
===============================
Dostlar,

Sn. Av. Hüseyin Özbek, İstanbul Barosu’nun önceki genel yazmanıdır (sekreter).
Başkan Sn. Ümit Kocasakal ile çalışmış ve son derece üretken, başarılı olmuştur.

Sn. Özbek çok nitelikli bir aydındır, yazardır. Makalelerinin tadına doyum olmaz. Sitemizde daha önce de pek çok yazısını yayımladık. Bu da öncekiler gibi öğretici:

  • … ezilenlerin ezenlere, yönetilenlerin yönetenlere itaat etmesinin teolojik dayanağına dönüştürülen bir din algısı..

AKP – RTE ile 15 yılda gelinen yer burası ve dur – durak da yoktur..
“Dininizi ve kininizi eksik etmeyin” talimatı bizzat Erdoğan’ındır..

Türkiye insanı, “tek adam” rejiminin dinci faşizme koşan rap raplarını duymaktadır.
16 Nisan 2017 halkoylaması bu bağlamda kritik bir kırılma noktasıdır. İktidarın cebir ve hilesi ile dayatılan, YSK verisiyle sözde resmileştirilen % 49 ama gerçekte dünya alemin çok iyi bildiği gibi en az %55 düzeyinde insanımız egemenliği tek adama devretmeye karşıdır. 25 milyonu aşkın “hayır” cı bu kitle, “evet” çi kitleden çok daha eğitimlidir, kentsel bölge insanlarıdır. AKP, az eğitimli ve yoksul bırakılmış, mütedeyyin insanlarımızı istismar ederek ayakta kalmaya çabalamaktadır. Görünen o ki, AKP – RTE’nin ayağının altından zemin artık kaymaktadır. Zaman aleyhe akmaktadır. Bir de %15 dolayında, 8 milyonu bulan kitle vardır ki halkoylamasında oy kullanmayan; bunların da büyük kesimi AKP – RTE yandaşı değildir.

Şimdi temel sorun, bu “HAYIR Bileşenlerini” canlı ve bir arada tutarak, hatta büyüterek seçime hazırlamaktır. Bu siyaset mühendisliğini Türkiye başaracak birikime sahiptir. CHP, eleştirileri dikkate alacak ve bu süreçte akıllıca “beyin – omurga” işlevi görecektir.

Sevgi ve saygı ile. 09 Mayıs 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Halide Edip Adıvar.. Mandacılığı ve..

Dostlar,

Halide Edip ve Adnan ADIVAR’ın yakın tarihimizde önemli yerleri var…

O’nu ABD mandaterliği yandaşlığı ile tanıyoruz..

Prof. Dr. Çetin Yetkin hoca der ki (mudafaaihukuk@superonline.com) :

portresi

 

 

 

 

 

  • Bugünlerde Atatürk’e sinsice saldırmak moda oldu ya, bunun yöntemlerinden
    biri de Atatürk’ün düşmanlarını gündeme getirmek, övmek, yüceltmek ve
    bu arada dolayısıyla
    Atatürk’ü eleştirip küçültmek girişiminde bulunmak… Halide Edip de bu amaçla gündeme getirilenlerin başında bulunuyor.
    Bu nedenle
    TÜRK EDEBİYATINDA BATILILAŞMA VE KİMLİK SORUNU
    başlıklı kitabımın (Salyangoz yyn., İstanbul, 2008) bu yazara ilişkin bölümünü buraya alarak, kitabı okumamış olan okurlarımızın dikkatine sunarak
    bu hanımı gerçek kimliğiyle tanımanın yararlı olacağını düşündüm.

**********

Bu bölüm 13 A4 sayfası tutuyor…

Şöyle başlıyor :

  • Ulusal Kurtuluş Savaşımız’ın adlarını yücelttiği kişiler var. Bunlardan biri de, Halide Edip Adıvar. Onbaşı Halide Edip! Halide Edip Hanım, bir ulusal kahraman gibi görülmüş, görülüyor da. Hatta öylesine ki, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Ankara adlı yapıtında belirttiği gibi ulusumuzun bu ölüm kalım savaşında
    Halide Edip, yolu izlenecek bir öndermişçesine bile görülmüş.
    Ankara’da o günleri anlatırken Yakup Kadri der ki…”

******

Ve şöyle bağlanıyor :

  • ” Bu noktada önce Halide Edip’in Sivas Kongresi’nde Türk ulusunun Amerikan mandası altına girmesi için karar alınmasını sağlamak amacı ile Atatürk’e yazdığı
    10 Ağustos 1919 günlü uzun mektuptan birkaç satır okuyalım:[2]

“Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine,

….süratle istememiz lazım gelen Amerika da, tabiî mahzursuz [sakıncasız] değildir. İzzetinefsimizden [onurumuzdan] epeyce fedakârlık etmek mecburiyetinde bulunuyoruz….

  ….Amerika’nın fikri, hafi [gizli] olarak şudur:
Umumî ve tek bir manda almak istiyorlar…..

  ….Kendimizi Amerika’ya müracaata mecbur görüyoruz.

  ….sergüzeşt ve cidal [kavga / savaş] devri artık geçmiştir….

10 Ağustos 1919, 
Halide Edip”

Halide_Edip_ADIVAR

 

 

 

 

 

*****

Metin 13 sayfa olduğundan pdf olarak aşağıda veriyoruz..
Okumak için lütfen erişkeyi (linki) tıklar mısınız??

HALIDE_EDIP_ADIVAR…

Sevgi ve saygıyla.
14.9.2014, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net