Etiket arşivi: Vatana ihanet suçu

Asmayalım da Besleyelim mi?

Asmayalım da Besleyelim mi?

(7 Temmuz 2016, Demokrasi ve Şehitler mitingi, Yenikapı – İstanbul)

Asmayalım da Besleyelim mi?

(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)

Bu soruyu 12 Eylül’ün 1 numarası, “Devlet başkanı ve Milli Güvenlik Konseyi başkanı ve Genelkurmay başkanı Orgeneral” Kenan Evren sormuştu. Eşitliği “bir sağdan, bir soldan” adam asmak sanan ve bununla övünen Kenan Evren…
***
Aradan 36 yıl geçti… Bu kez yeni dönemin 1 numarası, Cumhurbaşkanı Erdoğan aynı soruyu sordu: “Asmayalım da, besleyelim mi?” (CNN International’la söyleşi:
http://www.tccb.gov.tr/mulakatlar/1709/49689/cnnint-mulakati.html)
***
Erdoğan’ın kamuoyunca kabul edilmiş bazı özellikleri var biliyorsunuz. ilterertuğrul“Dobralık” bunlardan biri. Lafın sonunun nereye varacağını bilmeden gönlünden/aklından geçeni -ağzına geleni diye anlayın- pat diye söylemesi… Aslında bunu “bilgiye dayanmayan, duygusal tepkiler” olarak adlandırmak daha doğru. Kendini sıkıştırılmış hissettikçe duygularına daha çok sarılıyor ve daha duygusal tepkiler veriyor. Bu anlarda “bilgi”den ve “bilim”den giderek uzaklaşıyor ama, duygularının yoğunluğu ona “dobra”lık kazandırıyor ve inanılırlığı azalması gerekirken artıyor.

Oysa, bu bilimsel olarak bir “hata” anı. Sonuçları ağır, hatta kimi durumlarda vahim olabilir. Şu sözlere bakar mısınız?

  • “Halkın bu noktada kanaati şudur: Kesinlikle bu teröristler öldürülecek. Vatandaş bu noktaya geldi. Bunun farklı bir çıkış noktası yoktur. ‘Ben niye müebbet veya ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm olanı yıllarca cezaevinde besleyeyim? Ne gereği var?’ Vatandaş bunu söylüyor: ‘Bir an önce bu iş bitsin, benim canım gitmiş diyor, canım yanıyor benim, benim evladımı öldürdüler.’ 8 yaşında, 15 yaşında, 20 yaşında gençler, taze fidanlar şu olaylarda maalesef öldürüldü. Bunların tabii anneleri, babaları, hepsi şu an dertli. Onun için bu konuda çok hassas davranmamız gerekiyor ve adımı da biz buna göre atıyoruz. Ben de tabii halkıma şunu söylüyorum. Burada bir vatana ihanet suçu var. Sizin bu talebinizi hükümet asla reddetmez.”
    ***
    (Yıl, 1341. Mülkiye’deyiz. İlk dönem ceza genel, ikinci dönem ceza yargılama alıyoruz.
    -Hocamız Yüksel Ersoy’u sevgi ve saygıyla anıyorum.- Daha kitaplar çıkmamış, teksir dönemi. İdama karşı bir kuşağın genci olarak suç-ceza ilişkisi başlıbaşına ilgi çekici bir alan, teksirleri altını çize çize, tartışa tartışa okuyoruz. Aklında kalan ilk şey ne derseniz, şu:
  • Ceza, bir “intikam” değil,  bir “ıslah” aracı.

Suç ile ceza arasında bir orantılılık/ölçülülük olmalı ki, yeni duygusal tepkilere ve yeni suçlara ve cezalara yol açmasın… Cezanın sonucunda suçlu, suçunu anlasın ve yeniden topluma kazandırılsın. Suçluya “geri dönülmez” cezalar verilmesin. İdam cezası, bu “geri dönülmezliğin” en somut örneği.

“İhbar”, “itham”, “iftira” ve “itiraf” en kolay şey olduğu için, suç, “kuşku bıraktırmayacak biçimde kanıtlansın.” Tarih, iki yalancı şahitle insanların suçlandığı ya da işkence ile suçun kabul ettirildiği binlerce örnekle dolu olduğundan, ilke olarak suçlu olduğu kanıtlanana ve yargı yeri tarafından kesin olarak karara bağlanana kadar herkes “masum” vs vs vs…

Bu tartışmalara yoğunlaştığımız dönemde Türkiye’de 12 Eylül hukuku geçerli. Ortalık işkenceden, “itiraf”tan ve “iftira”dan geçilmiyor. 12 Eylül, 18 yaşını doldurmamış gençleri “asmayalım da besleyelim mi” diye idam etmiş, hem de “eşitlik” sağlamak için, “bir sağdan, bir soldan”. Oysa, ceza, bir intikam aracı değil, bir ıslah aracı…)
***
Suç ve ceza ilişkisi ya da daha genel anlamıyla “ceza hukuku”, tarih boyunca çok hata yapılan, çok ağır bedeller ödenen, bu hataların bir daha yapılmaması, o bedellerin bir daha ödenmemesi için sürekli geliştirilen ve evrensel değişmez kurallara bağlanan bir hukuk alanıdır. Bunlar öylesine “evrensel” ve “değişmez” ilkelerdir ki, yalnız ceza hukukunun değil, uluslararası sözleşmelerin ve doğrudan anayasa hukukunun konusu olurlar ve uluslararası sözleşmeler ve anayasa ile güvence altına alınırlar. Bizde de Anayasanın 15. maddesi şöyle der:

  • “Savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında,
    kişinin yaşama hakkına maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz (…)
    suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.”

***
O zaman anayasada idam cezası var. Mahkemelerce verilen idam cezası için son onay makamı TBMM. Özal, 1984’ten başlayarak, TBMM’ye gelen idam kararlarını gündeme almayarak “fiilen” idam cezasını kaldırmış. Türkiye daha sonra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 6 Nolu Protokolü imzalayacak. Bu protokol, idam cezasını kaldırıyor, ancak savaş ya da yakın savaş tehlikesi durumunda istisna getirilmesine olanak tanıyordu. 2001’deki Anayasa değişikliğiyle eklenen 6. fıkra ölüm cezasına şu sınırlamaları getirdi: “Savaş, çok yakın savaş tehdidi ve terör suçları dışında ölüm cezası verilemez.”

1 Temmuz 2003’te, Ek 13 Nolu Protokol yürürlüğe girdi. Bu protokol uyarınca hiçbir şekilde idam cezası verilemeyecekti. Türkiye, 9 Ocak 2004’te protokolü imzalamış, ancak Anayasa değişikliğinin yapıldığı tarihte henüz onaylamamıştı. AKP döneminde yapılan değişiklikle idam tümüyle kaldırıldı. Anayasa’nın 38. maddenin 9. fıkrası şu hale getirildi:

  • “Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.”Aynı değişiklik sırasında Anayasada ölüm cezasına yer veren 15., 17. ve 87. maddesindeki bölümler de çıkarıldı. Türkiye, 12 Aralık 2005’te de Ek 13 Nolu Protokolü onayladı.
    (Erdoğan, yukarıda aktarılan CNN International mülakatında “Bizi AB’ye alırlar diye
    idam olayını bizden önceki yönetimler kaldırmıştı..” derken de doğruyu söylemiyor.)
    ***
    Anayasanın “Suç ve cezalara ilişkin esaslar”ı düzenleyen Anayasanın 38. maddesi ise şöyle başlar:
  • “Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan
    cezadan daha ağır bir ceza verilemez.”

Türkçe meali şudur: “15 Temmuz darbe girişimine katılanlara, 15 Temmuz’da o suç için varolan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.”

Kim diyor? Anayasa diyor, uluslararası sözleşmeler diyor.
Yani, bugün Türkiye’ye idam cezası getirseniz bile, bunu 15 Temmuz darbe girişimindeki eylemlere uygulayamazsınız. Koca Cumhurbaşkanı bunu bilmez mi? Koca Başbakan, koca Adalet bakanı bunu bilmez mi? Bilir ama… Aması var… Seçimlere malzeme lazım. “Ben idamı getirelim dedim de, onlar getirmedi.”
***
Baştaki sorunun yanıtı ise şu:

  • Evet, asmayalım da, besleyelim. Çünkü, ceza, intikam aracı değildir.======================================

    Dostlar,

    15 Temmuz sonrası popülist politiklarla gündeme taşınan idam cezasının hukuksal boyutlarını bu sitede biz de manşette yazdık 15 Temmuz olayını irdelerken.. Günlerce “zorunlu anımsatma” diye tuttuk manşette. Ucuz şark kurnazlığına dikkat çektik iktidarın. Değerli dostumuz Sn. İlter Ertuğrul‘un bu yazısı da aynı hukukbilimsel gerçeğe vurgu yapıyor.

    Aaaah eğitimsiz bırakılan kitleler aaaahh.. Ne gelirse başmıza sizi eğitimsiz bırakan iğrenç siyasetçilerin mide bulandıran ilkel politikalarından geliyor.. Bütün oyun bu Aşil topuğuna! Eğitilmiş kitleler, elbette başlarına gerçek anlamda eğitilmiş / kendilerine benzeyen yöneticiler seçecekler ve bu yüz kızartıcı siyaset bezirganları tarihe gömülecek..

    Ama ne zaman ey halkım ne zaman farkedeceksin bu pranganı ve prangamızı da “koyun gibi” liği bırakacaksın (Nazım Hikmet’in deyimi) ?? Dah çook zamanın olduğunu mu sanıyorsun??
    Hayır, yanılıyorsun!
    21. yy’ın acımasız küresel rekabet çağında yok böyle bir hovardalık olanağın..
    Türk Halkı / Ulusu! Ne yapıp edip bu kadim zincirini kırmalısın artık. Geç kalıyorsun geç!
    Çünkü, sen emeklerken koşmaya çalışan biz aydınların bacaklarını kırıyorlar..
    Üstad İlhan Selçuk çok yakınırdı bu zalim olgudan..
    Haydi, 21. yy’ın şafağında ayağa kalk artık, öncü yurtsever aydınlarınla el ele tutuş ve geleceğini kurtar.. Yoksa Batı emperyalizminin ayaklarının altında un ufak olma riski var!

    Sevgi ve saygı ile.
    15 Ağustos 2016, Tekirdağ

    Dr. Ahmet SALTIK
    www.ahmetsaltik.net
    profsaltik@gmail.com

Abdullah Gül’ün İsviçre’de gizli hesabı..


Dostlar
,

Sitemizde teknik bir sorun var..
Dosya yüklemede çook çok zorlanıyoruz..
Dileriz sorun çok uzamasın.

Sn. Serdar Bolat bu gün de çok başarılı bir dosya hazırlamış.

Teşekkür ederek paylaşalım..

Sitemizin üst bölümünde sabit içerik bölümüne şu paragrafı ekledik :

*****

Sn. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül,

İsviçre Hükümetine açık resmi yazı yollayın;
Şaibe altındayım..deyin.. Aklanmak için hesaplarınızı kamuoyuna açıklamaya 
onları açıkça yetkilendirin! İddialar asılsızdır..” demekle olmaz..
Yalnız sizin de değil; 1. derece yakınlarınız dahil..
Yakın erim de değil; en az 10 yıllık hesap hareketleriyle..
Kayıp trilyon davasını kamuoyu unutmadı..
Cumhurbaşkanı’nın İsviçre’de gizli banka hesabı olması suçtur!

*****

Sevgili Bolat ile de paylaştık..

Sevgi ve saygı ile.
19 Ocak 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=======================================

—– Original Message —–
From: Serdar Bolat
To: Undisclosed-Recipient:;
Sent: Sunday, January 19, 2014 12:59 PM
Subject: [OzgurGundem] Abdullah Gül’ün İsviçre’de gizli banka hesabı var

Abdullah Gül’ün İsviçre’de gizli banka hesabı var
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Ali Serdar Bolat
19 Ocak 2014

H.B. Özbey‘in 17 Ocak 2014 günlü basın toplantısından önemli bölümler:

Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığı makamında oturduğundan ve Cumhurbaşkanlığına yeniden adaylığı gündemde olduğundan bu bilgiyi kamuoyuyla paylaşmak zorundayız.”

‘MİT’e resmen bildirildi!’

Abdullah Gül’ün İsviçre bankalarında gizli hesabı vardır.
ABD Abdullah Gül’ün İsviçre bankalarındaki bu gizli hesabını bilmektedir.

ABD’nin Abdullah Gül’ün gizli hesabını bildiği hususu, Türk Devleti kayıtlarına
2010 yılında girmiştir. Abdullah Gül’ün İsviçre bankalarındaki gizli hesabı,
Türk Devletinin bir kurumu tarafından Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Fidan’a resmi olarak ulaştırılmıştır.”

“Bu bilgi Türk Devletine bir ABD görevlisi tarafından ihbar edilmiştir. İhbarı alan
devlet kurumunun, bilgiyi resmen MİT Müsteşarı Fidan’a iletmesinin hemen ardından, bilgiyi veren ABD görevlisi Türkiye’den geri çekilmiştir.

  • Abdullah Gül’ün görevleri nedeniyle bugüne dek devlete verdiği mal bildiriminde İsviçre bankalarında hesap” bilgisi yer almamaktadır.”

‘Gül açıklamalıdır’

“Abdullah Gül’den açıklama bekliyoruz. Abdullah Gül, İsviçre bankalarındaki
gizli hesabında bulunan paraların kaynağını açıklamalıdır.

  • Abdullah Gül, bu serveti nasıl oluşturduğunu izah etmelidir!

Abdullah Gül’ün İsviçre bankalarındaki gizli hesabı olduğu bilgisi MİT Müsteşarı
Hakan Fidan’a resmen iletilmiştir. Hakan Fidan, derhal açıklama yapmalıdır.”

‘Vatana ihanet suçunun izleri’

  • “Cumhurbaşkanının İsviçre’de gizli banka hesabı olması suçtur!

Bu suç, basit, alelade bir suç değildir. Vatana ihanet suçu kapsamındadır.
Abdullah Gül’ün, Dışişleri Bakanı olduğu 2003 yılında, ABD Dışişleri Bakanı C. Powell ile bağıtladığı 2 sayfa 9 maddelik gizli hizmet sözleşmesi kendi itirafıyla sabittir. Devlet kayıtlarında bulunmayan bu gizli hizmet sözleşmesi dikkate alındığında,
gizli hesap anlam kazanmaktadır.

Suç kanıtlıdır! Kanıtımız, MİT’teki kayıtlardır!
Kanıtımız, MİT’e bunu resmen bildiren devlet kurumunun kayıtlarıdır.

‘O devlet kurumu suskun kalamaz’
“O devlet kurumunu da derhal açıklama yapmaya çağırıyoruz.
Suskunluk suça ortak olmaktır. Siz açıklama yapmasanız da, nasıl olsa aydınlanacak, her şey ortaya çıkacaktır. O zaman sorumlu olursunuz!

TBMM derhal olaya el koymalıdır.

Olay soruşturulmalı, MİT’ten bilgi alınmalı ve konu aydınlatılmalıdır.

Cumhuriyet Savcıları bunu seyredemezler. Derhal, soruşturma açmak zorundadırlar.

Milletvekilleri de derhal üzerlerine düşen görevleri yapmalıdır.”

AYDINLIK, 18 Ocak 2014

***********
arşiv:
Abdullah Gül – Powell gizli anlaşmasının maddeleri 15 Eylül 2013
http://aliserdarbolat.blogspot.com/2013/09/abdullah-gul-powell-gizli-anlasmasnn.html

Fikret Bila’nın Abdullah Gül’e cila gayreti 13 Eylül 2013
http://aliserdarbolat.blogspot.com/2013/09/fikret-bilann-abdullah-gule-cila-gayreti.html

Org. Karadayı Amerika’nın hedefinde idi 9 Ocak 2013
http://aliserdarbolat.blogspot.com/2013/01/org-karaday-amerikann-hedefinde-idi.html

AKP ile anlaşıp Türk Ordusu’nu kafese koyduk 23 Haziran 2012
http://aliserdarbolat.blogspot.com/2012/06/akp-ile-anlasp-turk-ordusunu-kafese.html

***********
http://aliserdarbolat.blogspot.com/2014/01/abdullah-gulun-isvicrede-gizli-banka.html