Etiket arşivi: uzun tutukluluk süreleri

10 baro ‘Saray’da adli yıl açılış törenine’ katılmayacağını duyurdu

Güncelleme (17.8.19).. Saraya gitmeyecek Baro sayısı 41’e yükseldi…

Adli yıl açılış törenine 41 baro katılmayacak

Yargıtay Başkanlığının 2 Eylül’de Cumhurbaşkanlığı Sarayında düzenleyeceği Adli Yıl açılış töreni için barolara gönderdiği daveti geri çeviren baro sayısı 26’ya yükseldi.

Törene katılacağını açıklayan Türkiye Barolar Birliği’ne (TBB) ise tepkiler sürüyor. İzmir Barosu TBB’ye “Bizi temsil etmiyorsunuz” ifadeleriyle tepki gösterdi.

İzmir Barosu’ndan Türkiye Barolar Birliği’ne hitaben yapılan açıklamada “İzmir Barosu 111 yıldır olduğu gibi bugün de hiçbir muktedirin önünde eğilmeyerek, temel hak ve özgürlüklerin korunması, demokrasi, insan hakları ve evrensel hukuk ilkelerinin uygulanması için erkler ayrılığı mücadelesini sürdürmektedir. Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezinde yapılacak olan adli yıl açılışına katılma kararı alarak nezdimizde meşruluğunuzu yitirmiş olduğunuzdan, düzenlenecek törende İzmir Barosu’nu temsil etmediğiniz hususunu bilgilerinize sunarız.” denildi.
*****

10 baro ‘Saray’da adli yıl açılış törenine’ katılmayacağını duyurdu

(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)
İzmir Barosu’nun Yargıtay Başkanlığı’na yazdığı ve kamuoyuyla paylaştığı cevap yazısının ardından İstanbul, Muğla, Antalya, Adana, Aydın, Ordu, Bursa ve Van baroları da Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yapılacak yargı yılı açılışına katılmayacaklarını bildirdi. Kocaeli Barosu Başkanı Av. Bahar Gültekin Candemir de twitter hesabından yaptığı paylaşımında açılışa katılmayacaklarını, ”Yürütme erkinin temsilcilerinin sadece ve sadece davetli olarak katılabileceği ‘Adli Yıl’ açılış töreninin Cumhurbaşkanlığı kongre merkezinde yapılacak olması ‘Yürütme’nin ‘Yargı’ya müdahalesini kabulden öteye bir anlam taşımamaktadır” ifadeleriyle duyurdu.

[Haber görseli]

İzmir Barosu’nun ardından İstanbul, Muğla, Antalya, Adana, Aydın ve Ordu Baroları da Yargıtay Başkanlığı’nın 2019-2020 Yargı Yılı açılışı için yolladığı davete olumsuz yanıt verdi.

İstanbul Barosu‘dan yapılan açıklamada, “Yargının kurucu unsuru olan savunmanın meslek örgütü olarak, yeni bir yargı yılının açılışında birlikte olmaktan kıvanç duyabilirdik” denilen cevap yazısında, toplantının Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezinde yapılacak olduğuna işaret edildi ve burada yapılacak bir açılış törenine katılmanın mümkün olamayacağı bildirildi.

İstanbul Barosu Başkanı Avukat Mehmet Durakoğlu’nun imzasıyla yayımlanan cevap yazısı “Tarihe not düşmek adına Başkanlığınızın takdirlerine sunarız” cümlesiyle sonlandırıldı.

MUĞLA BAROSU DA KATILDI

İstanbul Barosu’nun ardından Muğla Barosu da konuyla ilgili katılmayacağını duyurdu. Muğla Barosu Başkanı Avukat Cumhur Uzun’un imzasını taşıyan yanıt yazısında “2019-2020 Adli Yıl Açılış Töreninin Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezinde yapılıyor olması, bu anlayışa (yargının herkese eşit ve tarafsız olduğu) katkı sunmak yerine zarar verici olduğu değerlendirildiğinden, nazik davetinize icabet edemeyeceğimizi üzülerek bildiririz” denildi.

MEKANSAL SORUMLULUĞU BİLE PAYLAŞMAYIZ

Antalya Barosu Başkanı Av. Polat Balkan da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının adli yıl açılışına ilişkin daveti ile ilgili yaptığı açıklamada katılmayacaklarını duyurdu. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2019-2020 Adli Yıl Açılış Töreni ve Adli Yıl Açılış Kokteyli daveti bize de yapıldı. Şu ana dek bu konuyla ilgili kimi baro başkanlıklarınca açıklamalar yapıldı. Açıklamalara katılıyorum. Konuya ilişkim görüşümü özetlemeye çalışayım: Biz, adaletsizliklere, hak ihlallerine, hukuksuzluklara direnenlerdeniz; alkışlayan, boğun eğenlerden değil!
Biz, hukuk devleti ve insan haklarından yana taraf oluruz; iliksiz cübbelerinde düğme arayanlardan, sıraya dizilenlerden değil! Biz,

– gerçek bir hukuk devleti,
– bağımsız ve tarafsız yargı ve
– özgür savunma istiyoruz;

“Yargı denetimsiz iktidar, savunmasız yargı” değil. Yargıya duyulan güveni dibe düşüren, hukuku ve yargı bağımsızlığını hiçe sayan bir anlayış ile mekansal sorumluluğu bile paylaşmayız.”

BURSA BAROSU: BU TÖREN YARGI MEKANLARINDA YAPILSAYDI, KOŞA KOŞA GELİRDİK

Bursa Barosu da Yargıtay’ın adli yıl açılış töreni davetini reddetti. Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun’un Yargıtay Başkanlığı’na yanıtında şu ifadeler kullanıldı:

Yasalar hukuku gerçekleştirme aracıdır ancak yasalar her zaman hukuka uygun olmayabilir veya hukuka uygun yorumlanmayabilir. İşte o zaman adaleti amaç edinmiş hukukun üstünlüğünü şiar edinmiş yargı devreye girer. Ama yargının devreye girebilmesi “bağımsız” ve “tarafsız” olabilmesine bağlıdır. Yoksa gücün elinde araçsallaşır. O nedenle yargıya güvenin zaten sürekli zedelendiği bir toplumda yargının yürütmenin himayesinde olduğu izlenimi ile şekilden öte anlam ve sonuçlar çıkan nazik ama Anayasa’da belirtilen yargının bağımsız ve tarafsız olması ilkesine aykırı bulduğumuz, yürütmeye ait bir mekandaki davetinize, yargının kurucu unsuru olan savunma mesleğinin temsilcisi avukatların meslek örgütü olan Bursa Barosu olarak icabet edemeyeceğimizi üzülerek bildiririz.

Bu tören, keşke yargının ev sahipliğinde ve yargının kurucu unsurlarının bütününe konuşma olanağı sunulacağı; yargının sorunları, kısa, orta ve uzun vadedeki çözüm hedeflerinin konuşulacağı; uzun yargılamalar, uzun tutukluluk sürelerinin eleştirilebileceği, düşünce ve ifade özgürlüğü lehine iletilerin verileceği yargı mekanlarında yapılsaydı koşa koşa gelirdik. Lakin, tören için yargıya değil, yürütmeye ait olan bir mekanın tercihi tüm bunları olanaksız kılmaktadır.

VAN BAROSU DA KATILMAYACAK

Van Barosu da Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada törene katılmama kararı aldığını duyurdu. Barodan yapılan açıklamada, ”Baromuz; Yargıtay Başkanlığı’nın 2 Eylül 2019 Tarihinde ”Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi”nde yapılacak olan 2019-20 Adli yılı açılış töreni çağrısına, Yönetim Kurulu olarak törene katılmama kararı alarak durum resmi yazı ile Yargıtay Başkanlığı’na bildirmiştir.” denildi.

KOCAELİ BARO BAŞKANI: DAVETE İCABET EDEMEYECEĞİMİZİ BİLDİRDİK

Kocaeli Barosu Başkanı Av. Bahar Gültekin Candemir kişisel twitter hesabından yaptığı paylaşımında açılışa katılmayacaklarını bildirerek şu ifadeleri kullandı:

Kuvvetler ayrılığı ilkesi; adalet, demokrasi, temel hak ve özgürlüklerin güvencesidir. Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının tesisi, bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı kalınmasıyla olanaklı olacaktır. Bu nedenle ‘Yargı Yılı’ açılışının ‘Yürütme’nin idare merkezinde değil Yargı’nın merkezinde/evinde yapılması gerekli, değerli ve önemlidir. Yürütme erkinin temsilcilerinin yalnızca ve yalnızca çağrılı olarak katılabileceği ‘Adli Yıl’ açılış töreninin Cumhurbaşkanlığı kongre merkezinde yapılacak olması ‘Yürütme’nin ‘Yargı’ya müdahalesini kabulden öteye bir anlam taşımamaktadır. ‘Hukuk Devleti’, ‘adalet’, kavramları ile yargılama süreçlerinin ‘Hukukun Evrensel İlkeleri‘ne ne denli değer verilerek yapıldığının tartışma konusu olduğu ülkemizde bu durumun bağımsız savunmanın meslek örgütleri olan Barolar katında kabul edilmesi olanaklı değildir. Bu nedenle Yargıtay Başkanlığı tarafından yapılan nazik ve naif çağrıya icabet edemeyeceğimizi bildirdik.”

İZMİR BAROSU ‘KENDİNİZİ ÖZGÜRLEŞTİRİN, SİZ DE GİTMEYİN’ DEMİŞTİ

Yargı yılı açılışı ile ilgili Yargıtay Başkanlığı’na ilk tepki İzmir Barosundan gelmiş, Baro başkanı Özkan Yücel’in imzasını taşıyan ve kamuoyuna da duyurulan yanıtta;

“Halkın zerre kadar güven duymadığı bir yargı sisteminin parçası olmamak için sizlerin de ‘kendinizi özgürleştirmenizi’ temenni ederiz..” denilmişti.
==============================
Dostlar,

Baroların “red“ yanıtı ve tutumları son derece yerindedir. Gerekçeler de saygıdeğer ve gerçekçidir. AKP iktidarı son derece net biçimde, anti-demokratik ve dinci bir TEK ADAM yönetimini adım adım ve seçim hileleriyle ülkemize ne yazık ki dayatmıştır.

İtiraz salt 2019-20 Adli Yıl açılış töreninin mekanına da değildir. Güçler ayrılığını hiçe sayan eylemli despotik dayatmalara karşı çıkıştır asıl olan..

Hukuk ve savunma göstermelik duruma düşürülmüştür.  Bu törenler Yargının ev sahipliğinde yapılmalı, Yasama ve Yürütme organları yetkilileri Yargı erkini dinlemeli, sorunların çözümü için bilgilenmeli ve ardından gereğini yapmalıdır. Ne var ki, kutsal olan Savunma’nın temsilcisi olan Türkiye Barolar Birliğinin (TBB) başkanının bu törende konuşması, ilgili mevzuatta AKP = Erdoğan‘ın Başbakanlığı döneminde yasaklanmıştır. TBB Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu‘nun konuşmasında eleştirilere katlanamayan dönemin Başbakanı Erdoğan, oturduğu yerden “edepsizlik etme“ biçiminde hakaret etmiş ve yanıtını da hemen almıştı :

  • Edepsizlik eden ben değilim sayın Başbakan…“

Başbakan Erdoğan, Danıştay’ın 146. kuruluş yıldönümü törenleri sırasında (10 Mayıs 2014) TBB Başkanı Prof. Fevzioğlu’nun eleştirilerine tepki gösterip salonu terk etmişti. Cumhurbaşkanı Gül’ün RTE’nin kolundan tutup engellemeye çalışması işe yaramamış ve TBMM Başkanı da dahil protokol salondan ayılmıştı.

Başbakan Erdoğan toplantıyı terk etmek zorunda kalmıştı! Bu tarihsel sahne aşağıdaki erişkeden izlenebilir..

https://www.cnnturk.com/video/turkiye/erdogandan-metin-feyziogluna-sert-tepki 

*****
Ayrıca, İzmir Barosunun Yargıtay Başkanlığının çağrı yazısına yanıtı tarihsel değerdedir ve aşağıda paylaşılmaktadır :
******
İZMİR BAROSU BAŞKANLIĞI
15.08.2019, sayı; 070/ 13579

YARGITAY BAŞKANLIĞI’NA

02.09.2019 tarihinde yapılacak olan Adli Yıl açılış töreni için tarafımıza göndermiş olduğunuz davetiyeye teşekkür ederiz. Bir kişi rahatsız olduğu için, Türkiye Barolar Birliği Başkanının adli yıl açılış törenlerinde konuşma yapmasının önüne geçmek amacıyla yasa değişikliği yapanların salonlarında, avukatları dinleyici olarak törene çağırmanızı ancak naiflik olarak adlandırabiliyoruz. Anlaşılan o ki; halkından kopuk bir yargı sisteminin mimarlarının, vatandaşın adalete erişimini zorlaştıranların, hiçbir canlıya yaşama olanağı tanımayanların, hakimlik ve savcılık
teminatını yok sayanların, hayalleri avukatsız bir yargı olanların salonlarında adli yılı açmak, 2019 yılında da sizlere nasip olacak.
Bu yanıt yazımızla, siyasi kararlarla, mesleki faaliyetlerini gerekçe göstererek yüzlerce mensubunu tutsak ettiğiniz onurlu bir mesleğin temsilcileri olarak, yaptığınız nazik daveti geri çevirmek zorunda olduğumuzu bildiriyoruz.
Bize kalırsa, siz de o salona gitmeyin. Çünkü yapacağınız konuşmada muhtemelen, yargının bağımsızlığından ve tarafsızlığından söz edeceksiniz. Hak mücadelesi veren binlerce kişinin cezaevlerinde olduğunu bilmenize karşın;
kişi özgürlüğü ve güvenliğinden, ifade özgürlüğünden, adil yargılanma hakkından, basın özgürlüğünden dem vuracaksınız. Kimseden emir ve talimat almadığınızı, hukuktan üstün hiçbir şey tanımadığınızı, üstünlerin hukukunu reddettiğinizi, üstüne basa basa tekrarlayacaksınız. Peki nerede? Yürütmenin başının yaşadığı sarayın salonunda. Bizler, insan haklarının korunduğu ve geliştirildiği, hukukun yok sayılmadığı, yargının siyasi iktidarın güdümünden çıktığı günlerde, tam bağımsız bir yargı teşkilatının ev sahipliğinde yapılacak bir törene katılımı, savunduğumuz değerlere daha uygun görüyor ve bu günü umutla bekliyoruz.
Biz avukatlar, yargı bağımsızlığı için tarih boyunca mücadele ettik. Yeni adli yılda da bağımsızlığımızdan aldığımız güç ve tarihimizden gelen kararlılıkla bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Halkın zerre kadar güven duymadığı bir yargı sisteminin parçası olmamak için sizlerin de “kendinizi özgürleştirmenizi” temenni ederiz.

Saygılarımızla.
Avukat Özkan YÜCEL
İzmir Barosu Başkanı
******

Sevgi ve saygı ile. 17 Ağustos 2019, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

ABD’den AKP’ye ağır eleştiri

Cumhuriyet 21.04.2013
Yargı siyasallaştı,
ifade özgürlüğüne müdahale edildi,
gazeteciler cezaevine kondu’

ABD’den ağır eleştiri

Kerry gelmeden eleştirdi ABD Dışişleri Bakanı Kerry, Türkiye ziyaretinden önce
insan hakları raporunu açıkladı. Raporun Türkiye bölümünde önceki yıllara göre çok sert ifadeler yer aldı.

“Hükümetin ifade özgürlüğüne müdahalesi”

başlığı altında siyasi liderlerin kendilerini eleştirenlere hakaret davaları açtıkları belirtildi. Raporda, böcekle gizli dinleme ve telefonların dinlenmesinin sık görüldüğü vurgulandı.

Adalete erişim engellendi

Keyfi tutuklamaların olduğu, ön duruşma öncesinde uzun tutukluluk sürelerinin görüldüğü, davaların uzadığı belirtilen raporda, hâkimlerle savcılar arasındaki yakın bağlantının uygunsuzluk ve taraflılık görüntüsü çizdiği ifade edildi. Raporda, ceza yasası ve terörle mücadele yasası çerçevesinde suçlanan çok sayıda gazetecinin de cezaevinde olduğuna dikkat çekildi. ■

ABD Dışişleri Bakanlığı, Kerry’nin ziyareti öncesi insan hakları konusunda eleştiri yağdırdı

‘Türk yargısı siyasallaştı’

ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) – ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Suriye’nin Dostları Çekirdek Ülke Grubu toplantısı için Türkiye’ye gelmeden önce, insan hakları konusunda Türkiye’yi adeta topa tuttu. Kerry’nin sunumunu yaptığı ABD Dışişleri Bakanlığı’nın geleneksel yıllık insan hakları raporunda, özellikle ifade özgürlüğüne ilişkin Türkiye’ye ağır eleştiriler yer alırken yargının siyasallaştığı ve çok sayıda gazetecinin cezaevinde olduğu belirtildi.

• Çok sert ifadeler – Bir önceki yıllara göre çok sert ifadelerin kullanıldığı insan hakları raporunun Türkiye’yle ilgili bölümünde, adalete etkili biçimde erişilmemesi başlığı altında, devlete yönelik terörizm ve diğer tehditlerle ilgili geniş kapsamlı yasalara değinildi ve bunlarla ilgili davalarda yeterince şeffaf olunmadığına,
adalet sisteminin siyasallaştığına vurgu yapıldı ve

Terör ve devlete karşı diğer tehditlere yönelik birçok yasa ve bu tür davalardaki soruşturmalarda şeffaflık eksikliği adalete erişimi engelledi.” denildi.

• Hâkimlerle savcılar arasında yakın bağ Keyfi tutuklamaların olduğu, ön duruşma öncesinde uzun tutukluluk sürelerinin görüldüğü, davaların uzadığı belirtilerek hâkimlerle savcılar arasındaki yakın bağlantının, uygunsuzluk ve taraflılık görüntüsü çizdiği belirtilen raporda Hükümetin ifade özgürlüğüne müdahalesi” başlığında ise Türkiye’ye yönelik ağır eleştirilere yer verildi.

• Gazeteciler cezaevinde

Ceza kanunu ve terörle mücadele yasasının, basın ve internet özgürlüğünü kısıtlayan maddelerinin korunduğu, çoğu terörle mücadele yasası çerçevesinde veya yasadışı örgütle bağlantıları olduğu gerekçesiyle suçlanan çok sayıda gazetecinin cezaevinde tutulduğu dile getirildi. Ceza yasası ve terörle mücadele kanunu, birçok makaleyi
basın ve internet özgürlüğünden mahrum bıraktı
” denilen raporda, Yasal reformlar, cezaevlerinden binlerce kişinin salıverilmesini sağlarken yargı sistemi politize oldu
ve fazla iş yükü üstlendi
 değerlendirmesinde bulunuldu.

• Korkudan otosansür yapıyorlar 

Gazetecilerin, akademisyenlerin, yazarların ve kişilerin, haklarında soruşturma ya da dava açılması korkusuyla devleti veya hükümeti eleştirmekten çekinmesi sonucu otosansürün yaygın olduğunun bildirildiği dile getirilen raporda, siyasi liderlerin, kendilerini eleştirenlere hakaret davaları açtıkları, böcekle gizli dinleme ve telefonların dinlenmesinin sık görüldüğü iddialarının işyerlerinde ve evlerde otosansüre özendirdiği ve ifade özgürlüğünü kısıtladığı saptamaları yapıldı.

Yetkililer keyfi tutuklamalara, tutukluları yargılama öncesi uzun ve belirsiz bir süre hapiste tutmaya, uzun yargılamalar yapmaya devam etti. Soruşturmaların gizliliği kararları, yetkililere savunmanın delillere erişimini kısıtlama imkânı veriyor ve şüpheliler için yargı güvencesinin etkin bir şekilde uygulandığı konusunda endişeleri körüklüyordeğerlendirmesinin de yapıldığı raporda, aralarında çok sayıda öğrencinin bulunduğu binlerce kişinin, yasal gösteriler sırasında gözaltına alındıkları ve terörle mücadele yasası çerçevesinde suçlandıkları vurgulanarak, hükümetin, kadınlar, çocuklar, lezbiyenler, homoseksüeller, biseksüeller ve cinsiyet değiştirenler dahil olmak üzere savunmasız toplulukları tacizden, ayrımcılıktan ve şiddetten etkili biçimde koruyamadığı belirtildi.

• Kadına şiddet sürüyor

Yeni aile içi şiddet yasasıyla gelişme kaydedildiği ancak töre cinayeti dahil olmak üzere kadına karşı şiddetin hâlâ önemli bir sorun oluşturduğu, kadınların çocuk yaşta evlendirilmesinin sürdüğüne dikkat çekildi.

• Güneydoğu da raporda 

Güvenlik güçleri tarafından yasadışı biçimde adam öldürülmesi, gösterilerin engellenmesi, Kürt sorunu, öğrenci, işçi hakları ve muhalif faaliyetlerle ilgili gösterilerde bazen aşırı güç kullanılması, özellikle ülkenin güneydoğusunda insan hakları örgütlerinin faaliyetlerinin engellenmesi raporda sıralandı.

• Görevi kötüye kullanana nadiren ceza

Raporda, güvenlik güçlerinin görevi kötüye kullanmasıyla ilgili ihbarların soruşturulduğu ancak bunlarla ilgili tutuklama ve cezai takibat sayılarının düşük olduğu, hüküm kararlarının ise nadiren verildiği saptaması da yapıldı.

• İşkence sürüyor!

Anayasanın ve yasaların yasaklamasına rağmen bazı yetkililerin işkence ve diğer insanlık dışı eylemlere başvurduğu yönünde bilgiler olduğu dile getirilen raporda,
bu tür eylemlerin, özellikle polisin gözaltısında, gösterilerde ve cezaevine nakil sırasında yaşandığının ifade edildiği aktarıldı.

• Asker intiharları

Ordu içindeki insan hakları ihlallerine ve intiharlara da değinilen raporda,
cezaevlerinin yetersiz olduğu ve uluslararası standartları karşılamadığı dile getirildi.

• Binden fazla siyasi mahkûm

Raporda, 3. Yargı Reformu Paketi’nin, yargı prosedürlerini değiştiren kimi hükümler içerdiği, siyasal mahkûmların ayrı bir kategoriye alınmadığı, aralarında gazeteci, siyasal parti yetkilisi ve akademisyenlerin bulunduğu binden fazla kişinin siyasi mahkûm olduğu belirtildi.