Etiket arşivi: UYAP (Ulusal Yargı Ağı)

NACİ BEŞTEPE : Kindarlarla mücadele başlıyor


Kindarlarla mücadele başlıyor!

portresi_kucuk

NACİ BEŞTEPE

AYDINLIK
, 2.7.14

SUÇLU DEĞİŞİMİ

Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, cemaatin tekerine çomak sokmuştu.
Kayseri’de, evrak üzerinde sahtecilik yapan üç Fetocu astsubayı soruşturmaya aldı.
Adamlar itiraf etti.
Ancak Albay Üçok işi derinleştirip kaynağa inmek istedi.
Cemaat zaman kazandı. Önlem aldı. Albayı hedefe oturttu.
Albay Üçok suçlu durumuna düşürüldü.

Solcuların belalısı Hanefi Avcı‘nın aşırı sol örgüt üyesi yapılışı gibi.
Yetmedi, “Ergenekon”a sokuldu.
Yetmedi, “sahte çürük raporu”na sokuldu.
Ceza üstüne ceza kesildi.

ZOR HESAP

AYM kararı ile Balyozun sapı kumpasçıların elinde kaldı.
Albay Üçok Balyoz’dan tahliye oldu.
Kayseri’den aldığı ve kesinleşen cezanın yatarını da tamamlamıştı.
Yattığı sürenin hesaplanıp tahliye edilmesi gerekiyordu.
UYAP gibi bir sistem varken hesaplama ne denli zor oldu bir bilseniz.
Dosyalar dolaştı, karıştı, bulunamadı.
Yargıtay tutuklu kaldığı sürenin hesabını yapıp Kayseri’ye yollayamadı.
Avukatların çabası yetmedi.
Nereye başvuracağını şaşıran Berrin Üçok,
çareyi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na çıkmakta buldu.
Başsavcı’nın özel emri ile hesaplama yapılıp 15-20 dakikada dosya doğru adrese gönderildi.
Günlerdir neden beklenmişti bilinmez.
27 Haziran Cuma günü öğleden önce Kayseri ACM tahliye kararını verdi.
BALYOZ tahliyesinden dokuz gün sonra.

SAVCI BEY

Karar Ankara’ya geldikten sonra yeni bir savaşım başladı.
Cezaevi Müdürü, “kapalı cezaevinden denetimli serbestliğe geçeceği için
üç gün açık cezaevinde kaldıktan sonra tahliye olacağını” söyledi.
Oysa denetimli serbestliğin dokuz ayı geçmiş, üç ayı kalmıştı.
İnfaz savcısı arandı.
Savcı, kısa sürede, “derhal tahliye” kararı verdiğini bildirdi.
Cezaevi Müdürü, infaz savcısı kararının yeterli olmadığını,Cumhuriyet Başsavcı Vekili’nin talimatının zorunlu olduğunu söyledi.
Saat 14.30 dolaylarıydı.
Başsavcı vekili arandı.
Birkaç koldan.
Ara ki bulasın.
“Adliye Sarayı içinde” idi ama bulunamıyor, ulaşılamıyordu.
Hatta sekreteri olan hanımefendi “yatarsa yatsın” diyerek ilgi ve nezaket (!) gösterdi.
Savcı Bey saat 17.00’de talimatını verdi.
Cezaevinde çalışma süresi dolmuş, karar verecek olan infaz heyeti ve infaz yargıcı evlerine gitmişti.
Albay Üçok’a üç gün daha Sincan’da kalma cezası verilmiş oldu.
29 Haziran Pazartesi günü, Balyoz tahliyesinden 11 gün sonra Albay Üçok da özgürlüğüne kavuşabildi.

KİN/DİN-DARLAR ÜLKESİ

Belli ki ellerinden gelse; daha çok dava açacaklar, daha çok ceza verecekler,
daha çok içerde tutacaklardı.
Cemaatle uğraşmıştı ya.
Hesapları tutmadı.
Cemaatin tekerine sokulan çomak tekerin dönüsünü engelleyemedi ama yol açıldı.
Tekeri döndürenlerden hesap sorma zamanı başladı.
Ülkeyi kindar din tücarlarından kurtarma sürecine girildi.
Bütün davalarda haksız-hukuksuz yargılanan ve adalet isteyen herkesin görevi
bu mücadeleye katkı vermektir.

*****************

ÇARŞAMBA İĞNELERİ….

GERİCİ
İsmailağa Cemaati, plajda, kadınları aşağılayan 72 maddelik bildiri dağıttı.
Gezi bildirisi olsa polis el koyardı,
Geri bildirisi olunca ses çıkmadı…

AKLINDA

RTE, Pınarhisar yerine Pensilvanya’da yattığını söyledi.
Dervişin fikri neyse zikri de odur…

ŞAHSEN

RTE, Rize’de “Şahsen başta kendim olmak üzere Başkonsolosla görüştüm”
demesi üzerine, IŞİD Başkonsolos’un telefonuna el koydu.
Şahsen o kendi muhbir midir?

TARİH

Mehmet Cengiz’in (AS: Milletin a….’sına koyacağız diyen adam!),
restore etme kaydıyla TMSF’den aldığı tarihsel köşk beş gün sonra kül oldu.
Tarihin a’sına koydu…

Anayasa Mahkemesi’nin Fatih Hilmioğlu Kararı


ANAYASA MAHKEMESİ’nin Fatih HİLMİOĞLU Kararı

Haberler “Fatih Hilmioğlu tahliye edildi..” yönünde büyük çoklukla.
Keşke öyle olsa ama değil.
İnsanların sabrı ve dayanma gücü öyle azaldı ki, “wishfull thinking” yönlü davranışlar belki olağan.

Açıklayalım :

Anayasa Mahkemesi’nin kararları da öbür mahkemelerde olduğu gibi kendiliğinden sonuç doğuran (İcrai) hükümler değildir.

Mahkeme kararları, bu kararlarla bağlanan ilgili makamların edimleri ile
geciktirilmeden uygulamaya geçer, geçirilir; geçirilmesi hukuk devleti gereğince zorunludur.

Anayasa, AYM kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları ile gerçek ve
tüzel kişileri bağladığını emreder. Anayasa md 153/son şöyle :

  • “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanır
    ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını,
    gerçek ve tüzelkişileri bağlar.”

Buna göre, bu karara muhatap, kararın gereklerini yerine getirme zorunda olan
tüm kurumlar – kişiler yargı kararının gereğini yerine getirici (icrai) edim (işlem – eylem) sergilemek zorundadır.

Dolayısıyla Ergenekon davasında Sayın Prof. Fatih Hilmioğlu’na 23 yıl hüküm veren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi kurulu ve infaz savcılığı bu kararın gereğini “geciktirmeden” yerine getirmek durumunda olan ilk makamdır. UYAP (Ulusal Yargı Ağı) üzerinde elektronik imzalı olarak karar metni görüldüğünde, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi kurulu harekete geçmek zorundadır; ya da en geç yarın Resmi Gazete’de yayımlandığında..

Ancak dosya, karar zorunlu olarak temyiz edildiği için Yargıtay’dadır.
Bu bakımdan ilgili yerel (ilk derece) mahkemesi kendisini yetkisiz sayarak
dosyanın kendisinden çıktığını ileri sürerek Yargıtay’ın karar vermesini isteyebilir.
Veya tahliye (infazın ertelenmesi anlamında) kararı kendisi de verebilir.
Bize göre doğru olan ilkidir. Ancak istenci (iradesi) bu yönde ise, böylesi bir karar vermelidir ki, Hilmioğlu ve savunmanları bu kararla Yargıtay’a başvurabilsin.

SAĞLIK DURUMUNUN İNFAZ HUKUKU KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ

5275 sayılı Ceza Güvenlik ve Tedbirlerinin İnfaz Hakkında Kanun  (CGTİK) kapsamında ceza ve güvenlik önlemlerinin infazına ilişkin ilke ve yöntemler (usul ve esaslar) düzenlenmiş olup; söz konusu usul ve esaslar içinde tutuklu ve hükümlülerin, hak ve yükümlülükleri de belirlenmiştir.

Bu bakımdan, özellikle hükümlülerin sağlık durumuna ilişkin olarak hükümlünün muayene ve sağaltım (tedavi) istekleri, hükümlünün beslenmesi, hükümlünün muayene ve sağaltımı, sağlık denetimi, hastaneye sevk, infazı engelleyecek hastalık durumu gibi, çeşitli düzenlemelere yer verilmiştir. Bunun yanı sıra; CGTİK’nın

“Hapis cezasının infazının hastalık nedeni ile ertelenmesi” başlığını taşıyan
16. maddesinde olası tüm durumlar açıklanmıştır. Fatih hocanın durumu, daha önce de web sitemizde kezlerce yazdığımız, İstanbul Barosu Dergisinde kapsamlı makale konusu ettiğimiz, Sessiz Çığlık eylemlerinde dile getirdiğimiz, Ulusal Kanal’da
birkaç kez canlı yayınlarda vurguladığımız üzere 16/2’ye uymaktadır.

Dileriz serbest bırakma bir an önce gerçekleşir ve sevgili arkadaşım – meslektaşım – dostum – dava arkadaşım özgürlüğüne ve ardından da sağlığına kavuşur..

Çooook geç de olsa, teşekkürler Anayasa Mahkemesine (TBB Başkanı Sn. Metin Feyzioğlu da teşekkür etmiş sonradan öğrendiğimize göre..) ve öbür masumlar için de örnek (emsal) niteliğinde bir içtihat kararı olarak değerlendirilmesi dileğiyle;
hem de hiç gecikmeden.. Biz ayrıca, İstanbul Tıp Fakültesi’nde sağlık kurulu raporuna imza koyan 9 profesör arkadaşımızı – meslektaşımızı da hürmetle selamlıyoruz.

Geç kalan adaletin gerçek anlamda adalet sayılamayacağını hiç unutmadan..
Hele hele zindanlarda ölüm eşiğine gelmiş insanların YAŞAM HAKKINI ÇİĞNEMEDEN..

Anayasa Mahkemesi bu son kararında, Fatih hoca hakkında Sağlık Kurulu Kararına dayanarak -ki bizim de mezun olduğumuz İstanbul Tıp Fakültesi’de 9 hoca tarafından düzenlenmiştir- YAŞAM HAKKININ ÇİĞNEMİ (ihlali) gerekçesine dayanmış ve serbest bırakmayı (tahliyeyi, infazın ertelenmesini) olası geri dönüşümsüz, giderimi (telafisi) olanaksız durumları da gözeterek ivediliği saptayarak ilk aşamada “tedbiren” vermiştir.
Dileriz, bireysel başvuruyu hızla değerlendirirken ileri aşamada bu geçici kararını kaldırmaz, tersine kesin hükme bağlar. (Doğrusu tersini hiç beklemiyoruz..)

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Anayasa’nın 104. maddesindeki yetkisini kullanarak
ister infazın ertelenmesi, ister cezanın hafifletilmesi isterse tümden kaldırılması (hastalık nedeniyle) yönünde bir adım atabilirdi.

Hep yan çizdi. Bu sitede kendisine açık mektup yazıldı, hukuksal yol da gösterildi (http://ahmetsaltik.net/2014/02/10/fatih-hilmioglu-hakkinda-turk-tabipleri-birligi-bilim-kurulu-raporu/); bu çağrı ADD web sitesinde de yayımlandı (http://ftp.add.org.tr/index.php/makaleler/1327-pof-dr-fatih-hilmioglu-hakk-nda-tuerk-tabipleri-birligi-bilim-kurulu-raporu)..

Boşuna..

Abdullah bey yeniden Cumhurbaşkanı seçilmek için halkın önüne nasıl çıkacak?? İnternet sansürü yasasını da akıl almaz bir teslimiyetle uygun buldu, veto etmeden yürürlüğe koydu. Apaçık 2 maddenin hukuka aykırı olduğunu ama Hükümetin bunu düzelteceği sözünü aldığı itirafını twitter iletisiyle kamuoyuna duyurdu. Oysa Anayasa kendisine bu yetkiyi vermiyor. Hukuka aykırı ise Hükümetle pazarlık ederek sonraki bir başka yasayla düzeltilmesi diye bir yol yok Anayasada.. Bu yasayı yürürlüğe koymadan geri yollayacak ve düzeltilip gönderilmesini isteyecekti. Sn. Gül, Başbakan Erdoğan’ın etki alanından çıkamıyor ve hem kendini tüketiyor, hem AKP’ye hem de ülkemize ölçüsüz zarar veriyor; üstelik apaçık anaysa suçu işleyerek! Çok yazık, çok..

Sevgi ve saygı ile.
20 Şubat 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net