Etiket arşivi: Unipolar Majör Depresyon

2017 Yılı 7 Nisan Dünya Sağlık Günü Teması : Haydi Depresyonu Konuşalım!

2017 Yılı 7 Nisan Dünya Sağlık Günü Teması : Haydi Depresyonu Konuşalım!


7 Nisan
Dünya Sağlık Günü

 

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Anayasası 7 Nisan 1948’de yürürlüğe girmiştir.
Türkiye, Birleşmiş Milletlerin (BM) sağlıkla ilgili teknik uzmanlık kurumu olan DSÖ’ne üye olmak için, DSÖ’nün kuruluş sözleşmesini (Anayasasını) TBMM’de 1947’de 5062 sayılı yasa olarak kabul etmiştir. Bu yöntem, ülkemiz BM’nin kurucu üyelerinden olurken de uluslararası hukuk kuralları gereği BM Ana Sözleşmesini TBMM’de yasa olarak onamıştır.

dünya sağlık günü ile ilgili görsel sonucu

Bu nedenle her yıl 7 Nisan Dünya Sağlık Günü olarak, 7-13 Nisan tarihleri arası da Sağlık Haftası olarak kutlanmaktadır. Bu tarihlerde Halk Sağlığı ile ilgili bir konu seçilerek, bu konu bağlamında tüm dünyada çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Önceki yılın teması Diyabet idi ve seçilen savsöz (slogan) “HAYDİ DİYABETİ YENELİM” idi..

Sağlıklı yaşam, her insanın doğumuyla birlikte elde ettiği ve insan olmaktan dolayı kazandığı temel insan hakkıdır. Bu hak, 10 Aralık 1948’de BM Genel Kurulunda benimsenen İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ‘nin 25. maddesinde de açıkça vurgulanmıştır.

dünya sağlık günü ile ilgili görsel sonucu

Sağlık hakkı yaşamda başka hiçbir hakka tercih edilemez, değiştirilemez, ertelenemez
ve parasal karşılığı ölçülemez. Sağlıklı toplumlar için öncelikle toplumun temeli olan kişilerin sağlıklı olması gerekir. Kişiler sağlıklı olduğunda toplumlar da sağlıklı olur denir ama tek tek kişilere verilen sağlık hizmetinin basit aritmetik toplamı sağlıklı topluma denk değildir. Bu nedenle, özellikle risk altındaki toplumsal kümelere gereksindikleri koruyucu sağlık hizmetlerinin bütüncül (wholistic, integre) olarak etkin, yaygın, nitelikli ve sürekli olarak
kamu eliyle verilmesi zorunludur.

Bu hizmetler insanların yaşadıkları yerlere en yakın, hizmet gereğinde ayağa götürülerek, Basamaklı olarak verilmelidir… Birinci, İkinci ve Üçüncü Basamak Sağlık hizmeleri..

İnsan sağlığını büyük ölçüde etkileyen çevresel etmenlerin düzenlenmesi, sağlıklı yaşam hakkının korunması, insan sağlığının önemi konusunda toplumsal duyarlığın ve bilincin artırılması amacıyla her yıl 7 Nisan Dünya Sağlık Günü olarak kutlanmaktadır.
DSÖ bu yılın temasını ‘Depresyon’ olarak seçerek konuyla ilgili küresel bir ayrımında oluş (farkındalık) oluşturmayı amaçlamıştır. DSÖ 1996’dan bu yana her yıl böylesi bir temayı
öne çıkararak teknik bir yıllık rapora (World Health Report) bağlamaktadır.

  • Depresyon bir insanlık hakkıdır!

dünya sağlık günü ile ilgili görsel sonucu

KüreselleşTİRme = Yeni emperyalizm süreçleri ile 1980’lerden başlayarak dünyaya dayatılan ekonomo-politik düzen küresel toplumda başta gelir dağılımı olmak üzere eşitsizlikleri ciddi biçimde büyütmüş, derinleştirmiştir. Bu bağlamda DSÖ, 2001 yılında “Dünya Ruh Sağlığı” (World Mental Health) temasını seçmiş ve raporunu yayımlamıştı. O raporda bir İNTİHAR SALGINI (Suicide epidemics) temasına odaklanılmış; insanların baskı altında, istismar edildikleri, güvensiz – sağlıksız ortamlarda yaşadıkları… ve GELECEK UMUTLARINI YİTİRDİKLERİ vurgulanmaktaydı.

Son verilerle unipolar major depresyon, DALY yükü (pratik olarak hastalık yükü diyelim..) olarak 2. sıraya yükselmiş gözükmektedir. Üstelik 15-44 üretken yaş diliminde.. Nöropsikiyatrik bozuklukların küresel DALY yükü içinde payı son 20 yılda %9’lardan %14’e tırmanacak gözükmektedir.

Depresyon çok görülen, çok öldüren ve çok engelli bırakan / yeti yitimine neden olan önemli bir Halk Sağlığı sorunudur. KüreselleşTİRme = Yeni emperyalizm süreci ile birlikte koşut artış içindedir. Anti-depressan ilaç kullanımı çok önemli boyutlara ulaşmıştır. Öyle ki, ABD’de “Prozac dependent society” kavramı öne çıkmıştır : Prozac bağımlısı toplum… Giderek ünlenen ve kullanımı çok yaygınlaşan anti-deprssan ilaç Prozac, neredeyse her 2 ABD’liden 1’inin cebindedir!

dünya sağlık günü ile ilgili görsel sonucu

Oysa Devletin temel kamu görevlerini gereği gibi üstlenerek İNSAN HAKLARINA DAYALI – demokratik – laik – sosyal bir hukuk devleti olmasına ikincil politikalar ve toplumsal yaşam düzeni; gerçekte kişisel, giderek toplumsal depresyon sıklığını düşürecek, mutlu – sağlıklı – gönençli -esenlikli toplumlar yaratacak temel anahtardır. Ülkemizin halen yürürlükte olan 1982 Anayasasının 2. maddesinde Devletin bu temel nitelikleri sayılmıştır. Üstelik “toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde” olmak üzere 3 temel koşula dayalı olarak.. Ne var ki bu hedef ve ülküler önemli ölçüde kağıt üstünde kalmaktadır.

DSÖ, son onyıllarda sağlık giderlerinin rakamsal (nominal) ve oransal olarak (ulusal gelirdeki payı) önemli ölçüde arttığını ama küresel sağlık sorunlarının krizler yaratacak düzeyde patlamalar gösterdiğine özellikle dikkat çekmektedir. Kaynaklar verimsiz kullanılmakta;
– ilaç tekelleri,
– tıbbi teknoloji tekelleri,  
– hastane zincirleri, 
– sağlık sigortacılığı 
sektörleri her yıl 8 trilyon Doları aşan (toplam küresel gelirin yaklaşık %10’u) küresel sağlık harcaması pastasına el koymaktadır! Bu harcamaların sürekli tırmanmasını da “ustalıkla” başarmaktadırlar. Ancak küresel toplumun sağlık düzeyi göstergeleri, sağlık sektöründe harcanan kaynaklarla uyumlu değildir.. Kaynaklar verimsiz kullanılmaktadır ve sağlıkta özelleştirme bu olguda temel belirleyicidir.

Hükümetler, küresel sermaye tarafından rahatlıkla yönlendirilebilmektedir bu insanlık dışı tabloda! SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM (Health Transformation), 1992’den bu yana DB – IMF tarafından dayatılmaktadır. Ne yazık ki Türkiye de Haziran 2003’ten bu yana, AKP iktidarıyla kesintisiz ve büyük hızla bu dış güdümlü vahşetin içine sürüklenmiştir.

Son birkaç yıldır iyice Türkiye gündemine sokulan ŞEHİR HASTANELERİ, ne yazık ki soygun – talan düzenini ağırlaştırarak sürdürecek “görkemli” (!) araçlar olarak toplumsal bilinci kuşatıp teslim almada sahneye sürülen çoook pahalı araçlardır.
*****
DSÖ’nün uluslararası web sitesinde (www.who.int) epey bilgi – belge var..

Depression: let’s talk

7 April 2017 – WHO is leading a global campaign on depression for World Health Day 2017, celebrated today. Its goal is to enable more people with mental disorders to live healthy, productive lives. Depression is the leading cause of ill health and disability worldwide. More than 300 million people are now living with depression, an increase of more than 18% between 2005 and 2015.

Depression: let’s talk

7 April 2017 – WHO is leading a one-year global campaign on depression. The highlight is World Health Day 2017, celebrated today. The goal of the campaign is that more people with depression, everywhere in the world, both seek and get help. Depression is the leading cause of ill health and disability worldwide. More than 300 million people are now living with depression, an increase of more than 18% between 2005 and 2015.

Depression among older people is common. Yet is it often overlooked. Loneliness and loss of independence are among the causes. Depression can impact on people’s ability to carry out even the simplest everyday tasks, with sometimes devastating consequences for relationships with family and friends. At worst, depression can lead to suicide. Yet depression can be prevented and treated. A better understanding of depression will help reduce the stigma associated with the condition, and lead to more people seeking help.

This short video, focusing on depression among older people, highlights some of the causes of depression in this age group and the importance of talking as the first step towards getting help.

This video has been produced as part of the World Health Organization’s “Depression: let’s talk” campaign, which began on 10 October 2016 and runs for one year.

Find more information on the campaign website
http://www.who.int/depression/en and
online app:
http://apps.who.int/depression-campai… #LetsTalk

*********
İlginç biçimde ILO (Uluslararası çalışma Örgütü) 28 Nisan 2016 “World Safe Day” bağlamında yılın İş Sağlığı ve Güvenliği teması“Worksite Stress” (İşerinde Stres) olarak belirlemişti.

Temel çözüm paylaşımcı / dayanışmacı bir toplumsal düzen kurmaktan geçiyor..
Yabanıl emperyal kapitalizmin günümüzde geldiği utanılası kumarhane kapitalizmi evresi
hızla aşılmak durumundadır. DSÖ’nün hatırına, gelecek 7 Nisan’a dek 1 yıl boyunca

  • Haydi depresyonu konuşalım..

Sevgi ve saygı ile. 7 Nisan 2017, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı, AÜTF Halk Sağlığı AbD
Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net   profsaltik@gmail.com

Not : Önceki yıllarda web sitemizde yer verdiğimiz Dünya Sağlık Günü yazılarımıza da bakılmasını dileriz…

  • http://ahmetsaltik.net/2015/04/07/7-nisan-2015-dunya-saglik-gunu/
  • http://ahmetsaltik.net/2014/04/07/dunya-saglik-gunu-ve-cagristirdiklari/

“Ruh Sağlığı Yasası-Çok Geç Olmadan”

“Ruh Sağlığı Yasası-Çok Geç Olmadan”

  • Kampanyanın muhatabı: Sağlık Bakanı Dr. Mehmet MÜEZZİNOĞLU

Dostlar,

Toplum Ruh Sağlığı, sağlık sorunları bütünü içinde görece önemli bir pay alıyor.
Ve bu pay yine görece sürekli artmakta.
Son yıllarda, Dünya Bankasınca (DB) önerilen DALY (Hastalık Yükü – Disability Adjusted Life Year) ölçütüne dayalı irdelemelerde ilk 10 önemli sağlık sorunu içinde hep yukarılara tırmanmakta..

DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) 2001 Dünya Sağlık Raporu (World Health Report), doğrudan Dünya ruh sağlığı sorunlarına ayrılmış durumda..

Aşağıdaki tabloda 1999’da DALY yüküne göre 5. sırada yer alan
Unipolar Majör Depresyon, öngörülere göre 2020’de 2. sıraya tırmanacaktır.
Yine 1999’da en yüksek DALY kaynağı 15 neden arasında yer almayan
“Şiddet” (Violence), 2020’de en büyük 12. DALY kaynağı olabilecektir.
(DALY : Hastalık – yaralanma nedeniyle erken ölüm yüzünden yitirilen yaşam yılları +
bu nedenlerle engelli yaşanan yıllarına dayalı bir modern bir sağlık ekonomisi ölçütüdür)

DALY2

 

Keza, aşağıdaki çizime göre de nöro-psikiyatrik bozuklukların 4 ana DALY kaynağı içinde payı, 30 yıl içinde (1990… 2020) % 9’dan %14’e yükselebilecektir (DSÖ – WHO).

DALY1
Biz de konuyu sürekli işlemekte, Tıp Fakültesinde eğitimini vermekteyiz.

Bu sitede Toplumsal Ruh Sağlığı / Community Mental Health
b
aşlığı altında kapsamlı bir power point sunumunu bulabilirsiniz.
(http://ahmetsaltik.net/2012/05/21/toplumsal-ruh-sagligi-community-mental-health/)

Bugün ülkemizde 500 binden çok ağır derecede, en az 6-7 milyon da
sağaltım gerektiren, orta ve hafif şiddette ruhsal bozukluk tanısı alabilecek kişi olduğu
kestirilmektedir. Bu kişilerin hastalıklarına tanı konamaması ve sağaltımlarının
gecikmesi yalnızca tıbbi değil, sosyal ve ekonomik yitiklere de yol açabilmektedir.
(Türkiye Cumhuriyeti Ruh Sağlığı Politikası. Sağlık Bakanlığı TSH Gn. Mdl. 2006
http://temelsaglik2.saglik.gov.tr/dosya/Yayinlar/tcruhsag.pdf, 25.05.10)

*****

Uzun yıllardır Türkiye’de ULUSAL RUH SAĞLIĞI YASASI çıkarılması istenmektedir. Ancak son 20 yılda ciddi çabalara karşın TBMM önüne böylesi bir yasa siyasal iktidarlarca getiril(e)memiştir.

Vize’den duyarlı bir yurttaşımız (Astronomi eğitimi almış..) sorunu bir kez daha göndeme taşıyor.. Ne var ki Türkiye ateş çemberinde..

Asıl sorunlarına dönük enerji harcayamıyor. Kendi başına sardığı sorunlarla boğuşuyor AKP iktidarı.

Arada Orta Vadeli Program 2015-17 (OVP) birkaç gün önce açıklandı;
ertelenebilir yanı yoktu. Bir de ileti verilecekti iç – dış çevrelere;
“Biz duruma egemeniz.. gündem elimizde, tüm sorunlarla uğraşıyoruz..” gibisinden.
OVP tam bir acı reçete ve ekonomik çöküş ve tutarsızlıklar… metni, o başka..

Evet, biz de Türk Psikiyatri Derneği’nin yılllardır süregelen kurumsal çabasına ve
Sn. İlhan Vardar’ın çağrısına katılıyoruz :

  • “Ruh Sağlığı Yasası-Çok Geç Olmadan” !..

Web sitemizde yer alan Toplumsal Ruh Sağlığı / Community Mental Health
b
aşlığı altında kapsamlı power point sunumunu incelemenizi diliyoruz..
(http://ahmetsaltik.net/2012/05/21/toplumsal-ruh-sagligi-community-mental-health/)

Ve son olarak, Türkiye’nin karmaşaya sürüklenen ortamında, Başbakan Davutoğlu’nun verdiği sözü unutmayarak, son derece gerileyen Akademisyenlerin ücretlerinin mutlaka ve hızla iyileştirilmesini (15 Ekim’e yetiştirileceğini Başbakan belirtmişti..) bekliyoruz.

Sevgi ve saygı ile.
10 Ekim 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

=================================================

“Ruh Sağlığı Yasası-Çok Geç Olmadan

 

Başlatan Kırklareli, İlhan VARDAR


Her kırk saniyede dünyada bir kişi intihar ediyor!

Siz bu satırları okurken; bir kişi intihara hazırlanıyor olabilir ya da bu açıklamaları okuduğunuz dakikalar içinde kaç kişinin intihar (özekıyım) ettiğini varın siz hesaplayın.
İntihar eden insanların çoğunluğu akıl hastasıdır. Anoreksiya, major depresyon,
iki kutuplu bozukluk (manik-depresif hastalık), şizofren ve sınırda kişilik bozukluğu

en sık görülenlerdir.”

Bu duygu halini bir düşünün, tabulara, dine (en büyük günah intihar), kadere,
toplumsal baskıya karşın bir insan canına kıymayı nasıl düşünebilir ?

Daha da önemlisi son 30 yılda intihar edenlerin %440 artış göstermesi, son 10 yılda ise 25 000 insanımızın intihar sonucunda yaşamını yitirmesi olayın ürkünçlüğünü (vahimliğini) daha da artırmaktadır ki; bu oran belirtilen yıllardaki trafik kazalarında yaşamını yitirenlerin nerede ise yarısına ulaşmaktadır. Özellikle uzmanların belirttiğine göre dünyada intiharların en çok görüldüğü kümenin 15-24 yaş aralığındaki kuşak olması konunun önemini daha da büyütmektedir.

Çoğu psikiyatrik bozukluğun kesin nedeni bilinmemektedir. Uzmanlar psikiyatrik bozuklukların genetik veya kalıtsal eğilimleri bir tetikleme olayı birleşimi (kombinasyonu) sonucu olduğunu düşünüyor.

Ve tıp artık bu rahatsızlıkların bir akıl hastalığı, ruh hastalığı olmadığını, beynimizdeki enzimlerin düzensizliği ile ilgili olduğunu söylemektedir. Öbür genetik fiziksel rahatsızlıklar gibi kesin tedavileri olmamakla birlikte, beyin hastalıklarının denetim altına alınabileceğine inanıyor. Beyin hastalıklarının denetim altına alınabilmesi ve hastayı günlük yaşama döndürüp, topluma kazandırabilmesi tüm ülkelerin en birincil gündemi olması gerekmektedir.

Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan ‘Ruh Sağlığı Eylem Planı’ açıklandı.
Türk nüfusunun ruh sağlığına ilişkin ilginç veriler, saptamalar ve önerilerin yer aldığı plan, 2011-2023 tarihlerini kapsıyor. Planın en önemli ögelerinden biri artık Avrupa’nın kimi ülkelerindeki gibi Türkiye’de de toplum temelli ruh sağlığı modelinin uygulanacak olması. TÜRKİYE’NİN RUH SAĞLIĞI PROFİLİ Eylem Planı‘nda ruh sağlığına ilişkin yer alan verilerde şunlar ön plana çıkıyor:

– Türkiye’de nüfusun %18’i yaşam boyu bir ruhsal hastalık geçiriyor.
Çocuk ve ergenlerde klinik düzeyde sorunlu davranış oranı %11.

– Ruhsal hastalığı olan 6 kişiden yalnızca 1’i yardım arıyor.

– Kardiyovasküler hastalıklardan sonra %19 ile 2. sırada psikiyatrik hastalıklar bulunuyor.

– Hastalara ayrılan yatak sayısı toplam 7356. Avrupa’da her 100 bin kişiye 8 akut psikiyatri yatağı düşen İtalya’dan sonra 100 bin kişiye 10 psikiyatri yatağı ile
Türkiye 2. en az yatak sayısına sahip ülke.

– Türkiye’de Mart 2011’de etkin olarak çalışan 1625 Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı hekim bulunuyor. Bu kişilerin 862’si Sağlık Bakanlığı, 277’si üniversitelerde çalışırken 486 Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı özel sektörde hizmet veriyor.

– 100 bin kişiye düşen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı sayısı 2,20. Avrupa Birliği’nin 15 ülkesinde 100 bin kişiye ortalama 12,9 ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı düşüyor.”

Kimi hastanelerin içler acısı durumu yansıtıldıktan sonra alınacak önlemler ve
yapılacak olan işler sıralanıyor.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), dünya genelinde akıl sağlığına ilişkin bilinmesi gereken temel noktalar, rakamlar ve istatistikleri 10 başlık altında toplayarak üye ülkelerin dikkatine sundu.

WHO’nun Akıl Sağlığı Raporunun en önemli sonuçlarından biri fiziksel olmayan rahatsızlıklardan dolayı acil servislere başvuruların son on yılda %5 artarak % 6’dan % 11’e yükselmesi ve dünyada psikiyatri hastalarına yönelik insan hakları ihlallerinin çok yaygın olması.

İhlallerin başında fiziksel şiddet, ayrımcılık, temel gereksinimlerin ve mahremiyetin görmezden gelinmesi olarak belirtilmiştir. Çok az ülkede akıl hastalarının haklarını
net biçimde güvence altına alan yasal düzenlemeler bulunduğu ise özellikle vurgulanmıştır.

Evet yapılacak işler arasında Bakanlık yasal düzenlemelerden sözetmiyor. Sözedilenler hekim sayısının, hastane sayısının artması, mobil hizmetlerin gelmesi üzerinedir.
Peki yasal düzenleme olmadan bunlar nasıl gerçekleşecek?

Bu arada Türkiye Psikiyatri Derneği‘nce 1999’da başlatılan, 2002’den bu yana kezlerce Sağlık Bakanlığı’ndan ilgililere sunulan  Ruh Sağlığı Yasası‘nın gerçekleşmesi yönünde çalışma olmadığı gibi, Kasım 2006’da Meclis gündemine de yansıtılan kampanyalar ve Derneğin hazırladığı Ruh Sağlığı Yasa taslağı ne yazık ki
göz ardı edilerek görmezlikten gelinmektedir.

Türkiye’de ruh sağlığına toplam sağlık bütçesinin %1’inden daha az pay ayrıldığı kestirilmektedir. Son beş yılda ise ülkemizde antidepresan kullanımı %65 artmıştır. Büyük çoğunluğunun bilinçsiz biçimde tüketilmesi, var olan psikiyatrik rahatsızlıkların tetiklenmesine neden olmakta ve sorunları daha da içinden çıkılmaz duruma getirmektedir.

“Ruh Sağlığı Yasası-Çok Geç Olmadan” 

Yasa Çalışmaları sürerken öncelikli olarak;

1- Bu tür rahatsızlıkların tedavileri ve ilaçları, tanı ve denetim altına alınması süreci
çok pahalıdır. Ve sağaltımın sürekliliğinin önemi de düşünülürse, ülkemiz ekonomik koşulları göz önüne alındığında, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) desteğinin hemen hemen hiç olmaması, aileleri tedaviden vazgeçirmekte ve hastalar yazgılarına
terk edilmektedir. SGK özel hastanelerle birçok anadal için sağlık anlaşmaları yaptığı halde, özel hastanelerin birçoğunda psikiyatri klinikleri ile anlaşma yapmamaktadır.
Ayrı bir boyutta sözde aynı çatı altına toplanan SGK farklı uygulamalar yapmaktadır. Özel sigorta ve Vakıf’lara üye olan hastalar bir ölçüde de olsa özel hastanelerin psikiyatri kliniklerinden yararlansa bile, Devlet memurları bu haktan yoksun bırakılmaktadır. SGK tüm vatandaş için desteği artırmalı ve farklı uygulamalar yerine eşit uygulamalar getirmelidir. Ayrıca SGK normal koşullar altında alınması gerekenden yüksek ücret isteyen ve ödeme yapıldıktan sonra herhangi bir hak ileri sürülmeyeceğine ilişkin hastalara imzalatılan belgeleri gerek özel gerek vakıf hastanelerinde denetim altına almalı ve durum yasadaki gibi  işlemelidir.

2- Hastaların hekime (Psikiyatr) ulaşamaması, aslında yukarıdaki madde ile
bir bütün oluşturmaktadır. Devlet ve özel hastanelerin birçoğunda psikiyatr servisi bulunmamakta, üniversite hastahaneleri ise çok yoğun olduğu için yeterli olamamaktadır. Şöyle örneklersek, bu rahatsızlıklardan Manik Depresyon ve
Şizofreni
türü olanların tanısı ve hekimin sürekliliği çok önemli olduğu halde,
Devlet Hastahanesine başvuran hasta depresyon tanısı ile gönderilip depresyon ilaçları ile tedaviye çalışılmaktadır. Dolayısı ile depresyon ilaçları kimi rahatsızlıkları tetiklediği için hastada belirtiler düzelmediğinden, kendisi ve yakınları tedaviden vazgeçmekte ve yine yazgılarına terk edilmektedirler. Hasta ve yakını pes etmeyip yeniden gittiğinde
bu kez bir başka sorun çıkmakta karşımıza. Farklı bir hekimle karşılaşmak.
Çünkü bu konuda sağlıkta merkezi bir bilgi sistemi bulunmadığı için,
hekimlerin değişikliği bu kez tanının konulamamasına ya da sağaltım (tedavi) sürecini zora sokmakta ve hastaya yararlı olamamaktadır.

3- Son yıllarda gün geçmiyor ki bir kadın öldürülmesin. Kadın cinayetleri,
çocuk istismarı
, çocuk ve büyüklere cinsel istismar ve taciz (mobbing – yıldırı) konularında da bu tür rahatsızlıkların etkili olduğunu düşünüyorum. Özellikle ülkemizin akıl sağlığı konusunda gün geçtikçe kötüleşmesi ve bu olayların son yıllardaki artışı ile bir koşutluk (paralellik) gösterdiği düşüncesine sevk etmektedir insanı.
Örneklersek, Manik Depresif bir hastanın manik dönemlerinde cinselliğe daha çok ilgi göstermesi, makyajını abartılı yapması, seksi giysilere yönelmesi, özgüveninin
artış göstermesi ve eşe, aileye karşı çıkması özellikle hasta kadınsa bir Türk erkeği “namusum için öldürdüm” diyebilmektedir. Dolayısı ile bir Meclis Araştırma Komisyonu kurularak bu tür olgularda mağdur ve sanığın psikiyatrik durumları incelenerek daha sağlıklı bilgilere ulaşılabilir ve geç kalmadan önlem alınabilir.
Doğal ki, tüm olgular için aynı savda bulunmasam da, birçoğunda etkili olduğunu düşünüyorum.

Bu geçici önlemler ivedilikle (acilen) alınırken

“Ruh Sağlığı Yasası-Çok Geç Olmadan” !

**************

Bu dosyanın tümünü pdf olarak indirmek için lütfen tıklayınız..

Ruh_Sagligi_Yasasi_hemen