Etiket arşivi: ülkeyi fiili savaşa sürükleyerek

AKP-MHP “milliyetçi savaş hükümeti” mi geliyor?

AKP-MHP
“milliyetçi savaş hükümeti” mi geliyor?

Göksel Bozkurt

Göksel Bozkurt
YURT, 27 Temmuz 2015

Saray, yıllardır çeşitli bahanelerle geçiştirdiği, desteğini esirgediği IŞİD karşıtı koalisyona
ani bir kararla girerek, Suriye’de açtığı savaş cephesini PKK’yi de içine alacak biçimde
Kuzey Irak’a kadar genişletti.

Ordu, başta Kandil PKK kamplarını bombalıyor. PKK ise içeride misillemelere başladı. Bakmayın siz Davutoğlu’nun “Çözüm bitmez” açıklamalarına. O masa Saray’ın hırsları uğruna kuruldu, bugün de devrildi, yerle bir oldu.

Sırada Suriye’nin içine 40 km girerek “IŞİD’den arındırılmış bölge” diye tanımlanan
“güvenli bölge”oluşturmak var. Anlamı açık!

Yakında Ordu kara harekatına girişecek.

Türkiye Saray’ın ihtirası, istifasını vermiş hükümetin kararları ile savaşa koşuyor.
Bir önceki parlamentonun onay verdiği tezkereye dayanarak koşar adım Suriye bataklığına giriyor. 8 Haziran’da halk iradesi ile yeniden şekillenmiş Meclis’in onayını alma gereğini duymadan. CHP’nin olağanüstü çağrısı üzerine kerhen Suruç ve sonrasındaki gelişmeleri ele almayı kabul ediyor.

Anayasa’ya göre Saray’ın ve Hükümet’in ani bir düşman saldırısı yoksa savaş kararı alması mümkün değil. Buna ancak Meclis onay verebilir. İktidar partisi Çarşamba toplanacak Meclis’in önüne böyle bir kararla gelmeyi de planlamıyor. Meclis’te genel görüşmeyi yeterli buluyor. TBMM’ye hesap vermekten kaçıyor.

Kurtuluş Savaşı’nda dahi açık olan Gazi Meclis, müstafi hükümet tarafından “yok” sayılıyor!

***

Barış sürecinden hızlı bir manevra ile uzaklaşan ve savaş baltasını çeken Saray’ın politika değişikliğinin altında yaşamsal dış dengelerin yanında iç siyasi beklentilerin yattığı sır değil.
Hedef, kanlı savaşın iç yansımalarından iktidar kotarmak! Saray mutlak iktidar istiyor ve bunu elde etmek için coğrafyamızı kasıp kavuracak ateşe ülkeyi itmekten çekinmiyor.
Milliyetçi kamplaşmadan, bombadan, silahtan, iç savaş düzeninden medet uman iktidar, önümüzdeki süreçte nasıl bir oyun planı kurmayı tasarlıyor? Nihai amaç seçim ve muktedirin
tek başına iktidarı ama hangi koşullarda ve ne zaman?

Zira mevcut durumda AKP’nin tek başına iktidarı 7 Haziran kadar riskli. Kaostan, şiddetten, kandan beslenerek iktidar beklemek, erken gelen sandıkta tam tersi bir etki yapabilir.
Sokaktaki insan süreci 13 yılın ürettiği sorunların parçası olarak görüp, AKP’ye unutulmaz bir ders verebilir. Saray o riski göğüsleyebilir mi? Çıkarılan iç-dış savaş bu dengeleri
değiştirebilir mi? HDP’yi baraj altına itme umuduyla gidilecek bir seçim,
Saray’ı yeniden tek adam ve AKP’yi iktidar yapar mı?

Sarayın hesabı buysa seçimin zamanlaması önem kazanıyor. Üç ay sonra, Kasım’da seçim milliyetçi oyları geri çevirmekte, HDP’yi geriletmekte yeterli olmayabilir. Saray ve AKP
7 Haziran izlerini silmek, çözüm sürecini unutturmak, hatalarını örtmek, toparlanmak için
biraz daha zamana ihtiyaç duyabilir. Bülent Arınç’ın, “Hemen seçim demek ülkeyi sevmemektir” sözleri bu bağlamda anlamlı. Hükümet kurulmalı diyor ama nasıl, hangi parti ile?
İşte Ankara’da kulise düşen son senaryo bu teze dayanıyor. Saray’ın zaman kazanmak için
o yolu, savaş ortaklığı üzerinden MHP ile yürümeyi yeniden gündemine aldığı konuşuluyor.
***
Anımsayalım. Erdoğan, seçim öncesinde Öcalan/PKK/HDP ile masaya oturduğunu unutup,
“Kürt sorunu yoktur” noktasına gelmişti. Milliyetçi oyları almadan iktidarı elde edemeyeceğini görmüştü. Ancak çıkışları inandırıcı bulunmadı. Hem milliyetçi hem de
Kürt oylarından oldu. İktidarı kaybetti. Kurtuluşu yeniden seçimde gördü. Ancak mevcut durumu değiştirecek, seçim öncesi inandıramadığı seçmeni ikna edebilecek güçlü bir argümana ihtiyacı vardı. Onu da, ülkeyi fiili savaşa sürükleyerek, milliyetçi oyları almakta buldu.
IŞİD üzerinden o oyları devşiremeyeceğini bilerek, operasyonu PKK ve sol örgütlere yönlendirdi. O damara girebilmenin tek yolu PKK ile yeniden savaştan geçiyordu.
1984 sürecini hortlatmadan iktidar üretemeyeceğini anlamıştı. O da yarı başkanlığı uygulayabileceği tehlikeli oyuna girişti. O oyunun adı “savaş”tı. Türkiye’yi kan gölüne çevirecek, nerede duracağı kestirilemeyen bir savaş…
***
Saray, geçici hükümet ile savaş planını sürdüremeyeceğini, belli mesafe almadan gideceği seçimde hüsrana uğrayabileceğini öngörüyor. O nedenle yeni arayışlar peşinde. CHP’nin
savaş koalisyonuna girmeyeceğini hesapladığından dolayı gözlerini yeniden MHP’ye dikti. Ankara’da PKK’ye yönelik operasyonların ardından Saray’a yakın isimlerin MHP ile yeniden temaslar aradığı, nabız yokladığı konuşulmaya başlandı. Temel gerekçe gelinen noktada Bahçeli’nin koalisyon şartlarının en önemli maddesinin yerine getirilmiş olması.

Kulislerde “ MHP lideri Bahçeli çözüm sürecinin sonlanmasını istiyordu.
Süreç sonlandı. Bahçeli’nin şartı yerine geldi”
değerlendirmesi yapılıyor.

Bahçeli’nin dört bakan ve Saray’ın Çankaya’ya taşınma şartı ne olacak?
Yüce Divan konusu Meclis’e havale edilir, savaş ortamında Erdoğan’ın Saray’da ikametini Bahçeli’nin görmezden gelmesi de yadırganmaz! Saray, baştan beri Davutoğlu’nun aksine
MHP ile ortaklık istiyordu. Artık MHP’nin koalisyona girmemesi için bir neden kalmadığına göre…
***
Bahçeli’nin savaş öncesi tamamen kapıları kapattığı AKP -MHP olası ortaklığı bugün hangi koşullarda kurulabilir? Ankara’nın derin siyaset koridorlarında bazı formüller dillendiriliyor.
İlk seçenek uzun soluklu AKP-MHP ortaklığı; İki parti PKK ile mücadelenin ilk madde olduğu koalisyon protokolünde uzlaşır, iki yıllık denemeye girişirler. Bahçeli şartlarını kabul ettirmenin rahatlığı ile hükümete girer, başbakan yardımcısı olur. AKP-MHP Seçim Hükümeti;
AKP ve MHP savaş ortamında seçimin Kasım’da yapılmasını doğru bulmaz. 2016 İlkbahar
veya Yaz aylarında seçim şartı ile hükümette anlaşırlar.

AKP Azınlık Hükümeti; Devletin bekasını her şeyden önde tutan Bahçeli, PKK ve IŞİD’le savaştığı gerekçesiyle AKP’nin (zamanlı) Azınlık Hükümeti’ne destek verir. Seçim tarihi ortak saptanır, AKP Azınlık Hükümeti MHP’nin dışardan desteği ile bir süre daha iş başında kalır.
***
Türkiye 70’lerin derin yapılanmalarına hizmet eden, ülkede oluk oluk kan akıtan “Milliyetçi Cephe”hükümetlerini unutmadı. Ülke tüm bu acı deneyimlere rağmen bugün, adım adım “milliyetçi savaş hükümetine” doğru ilerliyor. Bir düşünün… Yüzde 60’a rağmen,
iktidardan düşen AKP’ye can suyu vermekte ısrar eden MHP’nin; 90’ları aratmayacak antidemokratik, hukuk dışı operasyonlara girişen, PKK’nin, sol örgütlerin üzerine giden
Saray ve onun iktidarına omuz vermesi şaşırtıcı olur mu?

===================================

Dostlar,

YURT Gazetesi, çok değerli gazeteci – yazar Merdan Yanardağ‘ın dönüşünden bu yana epey toparlandı. Kendisi ilk sayfada “Keskin Kalem” imzasıyla başyazıya ek olarak kendi köşesinde de yazıyor. Bu gazeteyi izlemek, desteklemek bizce yerinde olur..

Yukarıda, YURT’un değerli yazarlarından Göksel Bozkurt‘un bir makalesini paylaşmak istiyoruz. Bozkurt, aşağıdaki başlığı irdelemekte.

AKP-MHP “milliyetçi savaş hükümeti” mi geliyor?

“Havalar” hem meteorolojik olarak hem de “politik” olarak çok sıcak..
Hangisi daha sıcak dersiniz??

Sevgi ve saygı ile.
27 Temmuz 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com