Etiket arşivi: Tutukluk kararlarının çok sık verilmesi ve uzun tutukluluk süreleri kaygı verici

Yargıdaki Düzenlemeler Dünyadan Nasıl Görülüyor?


Dostlar,

Sayın Öymen’in aşağıdaki yazısı, özlü bir İNSAN HAKLARI metni gibi..
Ceza ve ceza usul hukukunun temel ilkeleri özetleniyor adeta..
Dileriz AKP hükümeti ve imam kökenli Adalet Bakanı da okur ve
hukuk sistemimizin yapılandırılmasında dinsel kaynaklar yerine,
evrensel hukukun oturmuş seküler (laik) ve ussal (akılcı, rasyonel) ilkelerine dayanırlar..

Bu arada teolojik referansların, pozitif hukuk biliminin ulaştığı yüksek aşama karşısında ne denli sığ, yetersiz, cılız hatta zavallı..
kaldığını görme olanağı da bulurlar dileyelim..

Sevgi ve saygı ile.
04 Şubat 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

========================================

Yargıdaki Düzenlemeler Dünyadan Nasıl Görülüyor?

Portresi_ATA_ile

 

Onur Öymen

 

 

Yargı alanında yapılmak istenen düzenlemeler yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da ciddi kaygılar yarattı. Türkiye’nin 60 yılı aşkın zamandan beri üyesi olduğu (AS: Üyelik tarihi 13.4.1950) ve hukuk ve insan haklarıyla ilgili sözleşmelerini imzalayıp onayladığı Avrupa Konseyi, Türkiye’nin yargıyı siyasallaştırmaya yönelik girişimlerinin devlete duyulan güveni zayıflatacağı ve demokrasiye zarar vereceği yolunda uyarıda bulundu.

Avrupa Konseyi’nin İnsan Haklarından Sorumlu yetkilisi Nils Muiznieks,
AFP’ye verdiği mülakatta, nedeni ne olursa olsun, yargı üzerine baskı yapılmasının Türkiye’nin demokratik yapısı için bir tehlike oluşturacağını söyledi.

Muiznieks, Türkiye’nin insan hakları standartlarına uyması için
yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını zayıflatması değil, tam tersine güçlendirmesi gerektiğini söyledi ve “siyasallaştırılmış bir yargının atacağı bütün adımların kuşkulu olacağını ifade etti ve

  • “Kaygım, önerilerin HSYK Genel Kurulunun sahip olduğu kimi yetkilerin
    geri alınarak onların Adalet Bakanına verilmesidir. Bu şimdiye dek
    Türkiye’ye yaptığımız tavsiyelerin tam tersine bir gidiş olur. Bu önerilerin
    ulusal ve uluslararası uzmanlara danışılmadan büyük bir hızla ortaya çıkartılmasına şaşırdım.”
    dedi.

AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu üyesi Stefan Füle de yargı sisteminde yapılacak herhangi bir değişikliğin Türkiye’nin Kopenhag Ölçütlerine uymak için yaptığı taahhüdü kuşkulu duruma getirmemesi gerektiğini söyledi.

Venedik Komisyonu yetkilisi Gianni Buquicchio da 14 Ocak 2014’te yaptığı açıklamada şunları belirtti.

-HSYK konusunda acele karar vermekten kaçınılmalıdır

Yargı bağımsızlığı çok önemlidir ve
yargı Adalet Bakanının denetimine bırakılmamalıdır.

-Uluslararası standartlarla ve Türk anayasasıyla bağdaşmayan hiçbir yasa çıkartmamalı ve uygulanmamalıdır.

-Bir yasa çıkartılır ve Anayasa Mahkemesine götürülürse
bu Mahkeme karar vermeden uygulamaya geçilmemelidir.

Daha önce, Avrupa İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammerbergt de
10 Ocak 2012 tarihli raporunda özetle şunları belirtmişti:

– İlerlemeyi engelleyen önemli etmenlerden biri, yargıç ve savcıların
devleti korumayı insan haklarını korumanın üstünde tutan tutum ve uygulamalarıdır

– Yargılamaların aşırı uzun sürmesi Türk adalet sisteminde
süregen (kronik) bir işlev bozukluğudur.

Adli kolluk sistemi geliştirilmelidir.

Tutukluk kararlarının çok sık verilmesi ve
uzun tutukluluk süreleri kaygı verici
dir.

Kişilerin tutuklu olarak geçirdikleri sürenin makul sınırların dışına çıkması tutukluluğun cezaya dönüşmesi anlamına gelir.

– Terörizm ve suç örgütüne üyelik ile ilgili kimi suçların tanımı ve bunların mahkemeler tarafından geniş olarak yorumlanması konusunda kaygılıyım.

– Adalet Bakanının HSYK’da ve yargıçların atanmasında oynadığı rol,
bağımsızlık görünümü üzerinde ters etki yapar.

– Yetkili makamları, savcılara ve yargıçlara karşı bu görünümü etkileyebilecek
disiplin cezaları vermekten sakınmaya ve HSYK kararlarının saydamlığını
ve bu kararlar üzerinde hukuk denetimini sağlamaya teşvik ediyoruz.

Hükümet bütün bu uyarıları dikkatle değerlendirmeli ve hukukun üstünlüğü alanında
geri adım atmaktan kaçınmalıdır. Ülkemizde son haftalarda yaşanan tartışmaların sonucu hiçbir şekilde demokrasi, hukuk ve insan hakları alanında daha da geriye gitmemize yol açmamalıdır.

Çağdaş ülkeler arasında yer almamız hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanlarındaki eksikliklerimizi giderip vatandaşlarımızın hak ve özgürlüğüne en ileri düzeyde
saygı göstermemize bağlıdır.

Hükümet yetkililerinin bile, “hukuk alanında yapılan yanlışların pek çok saygın kişiyi mağdur ettiği” yolundaki açıklamalarından sonra yapılacak iş;
yargıyı büsbütün siyasallaştırmak değil, siyasetin denetiminden kurtarmak ve
mağdur edilenleri hiç gecikmeden özgürlüklerine kavuşturmaktır.