Etiket arşivi: “TÜSAK Yasa Tasarısı”

SANAT ÇIĞLIĞI


SANAT ÇIĞLIĞI

Serdar KIZIK
 
Cumhuriyet, 7.2.15

Sanat aydınlanmadır kuşkusuz.

Sanata ve sanatçıya konulan engellerin amacı gölgedir, karartmadır.
Ülkemiz kültür ve sanatı, iktidarın cenderesinde güç bir dönem yaşıyor.
Bu durum doğal olarak topluma da olumsuz biçimde yansıyor.

Opera, bale, senfoni ve tiyatroya yönelik iktidarın baskıcı, dayatmacı
yer yer sansüre varan uygulamaları
bu alanda da mağduriyet yaratıyor.

İktidarın dünya ölçeğinde sanatçımız Fazıl Say‘a, tiyatro ve oyunculara, devlet bünyesindeki sanat kurumu ve yöneticilerine yönelik tutumu ortada.

AKP, TÜSAK adlı yapılanmayla sanat kurumlarını dönüştürmeye çabalıyor.

Buna karşın sanat ve sanatçı, doğası gereği direniyor.
Sanatçılar, çeşitli sanat kurumları, boyun eğmiyor
İzmir’de  15 yıldır sanata destek veren TOBAV‘ın İzmir Şube Başkanı Hale Gökalpsezer’in, Uğur Mumcu’yu anma etkinliğindeki konuşması durumu özetliyor.
Sanatın ve sanatçının çığlığı olarak sizlerle paylaşıyorum;

Uğur Mumcu ve O’nun kişiliğindeki demokrasi şehitlerini, Gezi ruhu yaratıcıları olan, sokak direnişlerinde kaybettiğimiz insanları hatırlamak öyle kolay bir iş değil.
Gözyaşlarını silip mücadele etmek, çözüm yaratmak, projeler üretmek, karşı duruş göstermek, ilkeli ve ahlaklı olabilmek, ülkemizin üniter (AS: Tekil) yapısını, bayrağını, halkını koruyabilmek için gereken direnişi gösterebilmektir…

Bu yıl sevgili Uğur Mumcu’nun nezdindeki hukuk, demokrasi ve sanatı masaya yatırırken, Türkiye’nin sanat camiasındaki çatlak sesleri, içimize sokulan Truva Atı’nın ne çok
işe yaradığını üzüntüyle seyrediyoruz.

Biz dik durduk. Korkmadan, yılmadan TÜSAK’a hayır dedik.
Bu gün TÜSAK’a hayır dediği için görevden alınan pek kişiliğin şahsiyetin kahraman
ilan edilmesi bile büyük yanılgıdır. Çünkü pek çoğu ördükleri TÜSAK duvarının
altında kalmıştır.

Bunun en büyük kanıtı da, şu anda daha da çok savaşmaları gerekirken,
büyük bir sessizliğe gömülmeleridir.

Bu süreçte kanaat lideri sayılan kimilerinin yapmaları gereken, Anadolu nun herhangi bir yerindeki festivali kurtarmak ya da yalnızca orkestra kurmak, yani kişisel etkinliklerde bulunmak değil, topyekun yok edilmek istenen kurumlarına, sanatçılarına ve emekçilerine siper olmaktır.
Hepsi bu kurumlar sayesinde bir yere gelen bu isimlerin, T.C.’nin kaleleri olan kurumlarına vefa borcu vardır.

  • Şu bilinmelidir ki; Yeni Türkiye planının içinde nasıl ki T.C. yoksa, sanat kurumları için yapılan düzenlemelerin içinde de sanatın var olabilmesi olanaksızdır.

TÜSAK‘la vatandaşın sanat etkinliklerinden yararlanabilme hakkı elinden alınacak, Türkiye’de sanat ve sanat seyircisi, Zorlu Center’in koltuk ve gişeleriyle sınırlı kalacak, Cumhuriyetten sonra halka arz edilen tüm faaliyetler tekrar sultanların emrinde olacaktır.”

========================================

Dostlar,

TÜSAK kısaltmasıyla geçen “Türkiye Sanat Kurumu” kurularak Türk sanat – kültür yaşamının iğdişleştirilmesi, AKP iktidarınca teslim alınması girişimini
AKP ısrarla sürdürmekte.

Mehtet takımı taktikleriyle.
Biliyorlar ki, Ülkemizin – Türk Ulusu’nun kökten gerici – dinci dönüştürülmesi
sanat – kültür yaşamına el koymadan olanaksız..
Dolayısıyla Türkiye’de dinci – gerici darbe yapmaya kilitlendiği artık saklanmayan,
itiraf edilen hatta gözdağı verircesine açıklanan planlar bağlamında AKP dayatmasını sürdürüyor.

Bu bağlamda sitemizde epey yazı yayımladık daha önceleri..
Başta, Kültür Bakanlığı eski müsteşar yardımcısı Devlet Sanatçısı (Keman)
Sayın H. Hüseyin Akbulut‘un bir uzman olarak yazılarını paylaşmıştık..

http://ahmetsaltik.net/?s=AKBULUT+%2B+T%C3%9CSAK
http://ahmetsaltik.net/2014/04/01/tusak-yasa-taslagi-sanat-ve-sanatcilar-icin-bir-tehdittir/ 

AKP bu demokrasi dışı – sanat/kültür düşmanı dayatmasını geri çekmelidir.

Artık yeter!..
Toplumu bunaltan, özgürlükleri budayan…. ülkeyi koyu bir dinci – faşist rejime sürükleyen tehlikeli gidişini frenlemek zorundadır..
Anayasa’yı askıya alan bir Devlet Başkanı ile karşı karşıyayız.
Fiilen partili davranışlar içinde ve meydanlarda eski (?!) partisine apaçık oy istiyor..
YSK (Yüksek Seçim Kurulu) itirazları görmezden geliyor..
Fiili biçimde anayasa askıda, ihlal edilmekte..
Açıkça ve meydan okurcasına ANAYASA SUÇU işleniyor..
Bu vahim ve gözü kara bir gidiştir.
Der-hal, AKP’nin frene basarak normalleşmesi gerekmektedir.

Sevgi ve saygı ile,
08.02.2015 

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Alman dergisi Bild : The New Dictator..

Almanya’nın en büyük haftalık gazetesi BILD‘in kapağı..

Dictator_The_New_Bild

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

http://sozcu.com.tr/2013/dunya/bildden-yeni-diktator-kapakli-gonderme-2-313440/

Almanya’nın 3.5 milyon tirajlı haftalık gazetesi BILD’in internet sitesi güncel gelişmeleri veriyor. BILD, internet sitesinde Türkiye’de yaşananları çok geniş duyurmuştu (12.6.13). Önce “Taksim muharebesi” başlığını kullanan BILD, altbaşlıkta

  • “Gaz, şiddet, plastik mermi. Erdoğan olayları tırmandırıyor.
    Sözde, eylemcilerle görüşecek.”  diye yazmıştı.

Batı cephesinde değişen bir şey yok..

Başbakan Erdoğan, politik çizgisini sertleştirerek ve tırmandırarak sürdürüyor..

ODTÜ dayatması,
– Dersaneler şantajı,
– Bir yönetmelik değişikliği ile Yüksek yargı organlarının içtihatlarını, Anayasa Mahkemesinin herkesi (Yasama – Yürütme ve Yargı) bağlayan kesin kararını,
AİHM’nin kesinleşmiş (temyizden geçmiş) yargı kararlarını, Anayasanın laiklikle ilgili
açık kurallarını ve Devrim Yasalarını hiçe sayarak kamuya türban giydirme,
TBMM’ye türbanı sokma eylemi,
– Gençlerin aynı evi paylaşmalarına kafayı takma.. ve yaşam alanlarını kadın – erkek ayırma dayatması..
– Sanat – kültür yaşamına dönük yıkım planı TÜSAK yasa tasarısı..
– Ülkeyi ve halkı bölecek pervasız girişimler.. Barzani ile Diyarbakır’da görüşme,
Türkiye topraklarının, kutsal Misak-ı Milli (Ulusal And) sınırlarının bir bölümü için “Kürdistan” sözcüğünü kullanma..
– Mısır’da yenen tokat (Türk Büyükelçisinin kovulması!)..
– Suriye’de apaçık iç savaş kışkırtıcılığı..
– Başbakan RT Erdoğan’ın oğlu Bilal’in dudak uçuklatan hızla büyüyen gemi filosu
(6. gemi-cik alındı!
– Başbakan’ın oğlunun demokrasi karşıtı – hilafet isteyen pankartla yürüyüşe katılması..
– Başbakan’ın eşi Emine hanımın uluslararası toplantılarda diplomasi kurallarını
yok sayarak konuşmalar yapması..
– Kimi yargıçların MİT tarafından ajan gibi kullanılması ve HSYK’nın soruşturmaya
izin vermemesi..
Melih Gökçek‘in Ankara’ya 5. kez (1994- 2014 arası 20 yıl yetmedi!) dayatılması..
– Ekonominin yükselen cari açık – borç -bütçe açığı sorunu şeytan üçgeni
ve serbest piyasaya müdahale ile taksit sayısının sınırlandırılması..
Anayasayı yenileme zorlaması da fiyaskoyla sonuçlandı..
Genel af ile PKK teröristlerini ve terörist başını salıverme “yoklaması”
ve sonra kıvırtması.. gibi..

*********

Liste uzayıp gidiyor ve RT Erdoğan bir sarmala dolanmış, kendini kurtaramıyor.
Kurtarma olanağı – olasılığı da kalmadı..

O denli çok ve ağır suç işlediler ki, altından kalkılası değil..

30 Mart 2014 yerel seçimleri ölüm – kalım sorunu durumunda AKP ve RTE için..
Gözler kararmış, nefesler tutulmuş, gerilim zirvede..

“Kaset savaşları” da başlıyor bu arada..,

Vee, RT Erdoğan’ı da her diktatörde olduğu gibi kendi hazin sonuna sürüklüyor..
Geniş bir suç ortağı partili ve bürokrat takımıyla birlikte..
Örümcek ağları örüldü; geri dönüş yok..

Çok söyledik.. Suya yazıyoruz belki de ama gene de uyaralım :

RT Erdoğan, örneğin sağlığını (sağlıksızlığını!) ileri sürerek yumuşak bir geri çekilme planı uygulayabilirdi.. “3 dönem yönettik ülkeyi.. yeter” diyebilirdi..

Kör hırs ve işlenen ağır – ölçüsüz suçlar engel oldu..

Çare yok, bu bedel ödenecek..
Tarih ders almayanları kötekleyerek, -yöntemlerinde ufak tefek değişiklikler olsa da-
özünde “tekerrür edecek”..
(Bu son sözümüz, tarihin ondan ders çıkarmasını bilenler için
yinelemesinin olanaklı olmadığı anlamına da gelmektedir..)

Üzerinde çok düşünülmesi ve elden gelen her şeyin yapılması gereken kritik nokta ise, Türkiye’nin bu diktatörlük ikliminde yerel seçimlere gidiyor olması..

  • Canalıcı önem taşıyan SEÇİM GÜVENLİĞİ sorunsalı!

Sevgi ve saygı ile.
28.11.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

KÜLTÜRÜNÜ VE SANATINI YOK EDEREK CUMHURİYETİ YIKMAK (!)


Dostlar
,

Sayın H. Hüseyin AKBULUT, Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevinden emekli olan, çekirdekten gelme bir Devlet (Keman) sanatçısı..

AKP’nin ülkemizin kültür – sanat alanına da en yabanıl (vahşi) biçimde saldırdığı
bir dönemdeyiz.

Sayın Akbulut hepimizin dikkatini çekmek için çırpınıyor..

Bu konuda 3 yazısına daha önce sitemizde yer verdik.

– Türkiye Sanat Kurumu Yasa Tasarısı
(
http://ahmetsaltik.net/2013/11/20/turkiye-sanat-kurumu-yasa-tasarisi/)

– Devlet Tiyatroları kapanmanın eşiğinde!
(http://ahmetsaltik.net/2013/06/21/devlet-tiyatrolari-kapanmanin-esiginde/)

 Devlet Sanat Kurumlarını Tasfiye Yasa Tasarısı
(
http://ahmetsaltik.net/2013/06/05/devlet-sanat-kurumlarini-tasfiye-yasa-tasarisi/)

Bir de kitap tanıtımına..

  • Türkiye’nin Kültür ve Sanat Siyaseti..

Hüseyin Akbulut : Türkiye’nin Kültür ve Sanat Siyaseti
(
http://ahmetsaltik.net/2013/11/07/huseyin-akbulut-turkiyenin-kultur-ve-sanat-siyaseti/)

*****

Şimdi ise 10 sayfalık kapsamlı bir raporunu sunuyoruz.

Bizimle paylaştığı ve soruna sahip çıktığı için kendisini kutlarız..

Yarın bilindiği gibi bu bağlamda bir SANATÇI GİRİŞİMİ yürüyüşü de var..

Saat 13:00’te 1. BMM önünden başlayacak..

Duyurusuna sitemizde yer vermiştik.

T.C. SANATÇI İNİSİYATİFİ’nden yürüyüş çağrısı..
(http://ahmetsaltik.net/2013/11/25/t-c-sanatci-inisiyatifinden-yuruyus-cagrisi/)

*****

Sayın Akbulut’un Raporu şöyle başlıyor :

******

KÜLTÜRÜNÜ VE SANATINI YOK EDEREK CUMHURİYETİ YIKMAK (!)

                               ( 2014’e Girerken Türkiye Görünümü )

Hüseyin Akbulut
Kültür Bakanlığı (E) Müsteşar Yard.
ADD Bilim – Danışma Kurulu Üyesi 

portresi

     1. Giriş:

Yazının başlığı, son 10 yılda yaşananların özü ve özetidir. 90 yıl sonra, 2014 yılına girerken büyük emeklerle yaratılan Cumhuriyetin kültür sanat alanının yok edildiği bir süreci yaşıyoruz.

Cumhuriyete ve kurucularına yöneltilen akıl almaz saldırılar, ulusal bayramlara getirilen utanç verici yasaklar ve bayram kutlamalarına getirilen engeller, her gün karalanan ve unutturulmaya, yok edilmeye çalışılan tarihimiz, siyasallaştırılan din ve inanç sistemi, 4+4+4 gerici medrese eğitimiyle dine ve
etnik yapıya dayalı bir Ortadoğu devleti, bir Ortaçağ toplumu yaratılmak istenmektedir.

Kuşkusuz bu gidişten ve saldırıdan kültür ve sanat da nasibini alacaktı. Yaşanan bu süreci, kapatılan ve turizme eklenen Kültür Bakanlığı’yla, yıkılmasına karar verilen Atatürk Kültür Merkezi örnekleriyle, Mehmet Aksoy’un “İnsanlık Anıtı”na yapılan utanç verici saldırıyla, yayınlanmamış kitabı toplamaya ve kitabı dinamitten de tehlikeli gören bugünkü iktidar anlayışı örnekleriyle çoğaltabiliriz. Günümüzün iktidarı, işi, özelleştirme – performansa dayalı çalışma söylemiyle hazırladığı
“TÜSAK Yasa Tasarısı”yla tiyatroyu, operayı, baleyi, orkestrayı, güzel sanatları kapatabilme düşüncesine ve eylemine kadar vardırmıştır.

Ancak günümüzdeki yıkımın boyutunu kavramak için daha önceyi, Cumhuriyetin kuruluşunda kültür/sanata verdiği değeri ve anlayışı yeniden anımsayalım:

2. Cumhuriyet’in Kültür/Sanat Anlayışı:

*********************
Rapor devamla :

      3. AKP İktidarında Kültür ve Sanata İndirilen Darbe:     

90 yıl sonra, 2013 yılının Türkiye’sinde ise, bugün büyük emeklerle yaratılan
kültür – sanat alanının yok edildiği bir süreci yaşıyoruz AKP iktidarı, işi, “özelleştirme – performansa dayalı çalışma” söylemiyle tiyatroyu, operayı, baleyi, orkestrayı,
güzel sanatları kapatabilme düşüncesine ve eylemine kadar vardırmıştır.

Günümüz Başbakanından sıklıkla duyarız. Bu yönde getirilen eleştirilere yanıt verirken, gerçekleştirilen birtakım imar çalışmalarını örnek vererek, “Atatürk çağdaş uygarlık düzeyinin üstünü hedef göstermedi mi? İşte biz de bunu yapıyoruz.” diyor.
Oysa Mustafa Kemal Atatürk 10. Yıl Nutku’nda;

“Ulusal kültürümüzü çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkaracağız.” diyerek, çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmanın, ancak kültürümüzü o düzeye çıkarmakla olanaklı olduğunu ifade etmektedir. Yaşadığımız süreçte ise cumhuriyeti ortadan kaldırmak için, bilerek, bu nedenle onun kültürü ve sanatı yok edilmek istenmektedir.

Biz bu bölümde, günümüz siyasal iktidarının kültür sanat alanında gerçekleştirdiği yıkımı, yaşanan birkaç örnekle ortaya koyalım:

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin işbaşına geldikten sonra, bu alanda kurumsal anlamda attığı ilk köklü adım, Kültür Bakanlığı’nı kapatıp, bu alanı turizme eklemek olmuştur. İcraat, 18 Mart 2003 tarihinde TBMM’ne sunulan yasa ile gerçekleştirilmiştir.
Bu kararla, Kültür Bakanlığı yarım bakanlığa düşürülmüş, kültür/sanat işleri ise
“bir bakanlığın iki işinden biri” durumuna indirgenmiştir.

*******************

Ve Sayın Akbulut şöye bağlıyor :

5. Sonuç                  :

İşin özüne gelelim:

“Sanat”, “sanatçı” ve “sanat alanında kurumsallaşma” bağlamında; gelişkin çağdaş toplumlar ve devletler ile geri bırakılmış Ortaçağ toplumlarının ve devletlerinin,
ayırıcı özelliklerinden birisi de, o ülkelerdeki sanat, sanatçı ve sanat kurumları varlığıdır. Daha doğrusu bu varlığın bulunup bulunmadığı, kamunun bu alana verdiği değerin
ve desteğin ölçütüdür.

Çünkü insan salt yiyen, içen, gezen, uyuyan bir yaratık değil;
duygu ve düşünce dünyasıyla var olabilen, yaratıcı bir varlıktır.
Öte yandan insan doğarken; düşünmeden ve davranmadan önce duygusal varlık olarak vardır, bu gerçeklikle de duygu faaliyeti, varoluşumuzun çıkış noktasıdır.
Onu beslemeden, geliştirmeden tam insan olmamız, hatta insan olmamız da olanaksızdır. Çünkü sonuçta, ancak duygu ve düşünce dünyamız zenginleştikçe
ve geliştikçe insan ve toplum olarak gelişir yücelir, yükselebiliriz.
Bunu besleyen ve geliştiren en başta gelen obje ise sanattır.

Sanat varlığı, bu nedenle gelişkin uygar toplum olmanın ölçütü olarak ele alınır.

Çağdaş uygarlık diye adlandırdığımız günümüz medeniyetinin temeli olarak gösterilen antik Yunan Medeniyetinde eğitim alanında bu anlayışla temel 4 eğitim alanı ve ders vardı. Aklın yüceltilmesi için Matematik, zihnin işlerlik kazanması için Mantık, Felsefe, bedenin yüceltilmesi için Spor ve duygunun yüceltilmesi için Müzik dersi ve eğitimi.

Gelişkin batı toplumları, sanatı bu anlayışla yaşamın merkezine koymuşlardır.
Bu toplumlarda devlet, yurttaşına nasıl iş-ekmek vermeyi görev biliyorsa, ona sanat sunmayı ve bunun için gerekli ortamı hazırlamayı da önemli bir görev olarak üstlenir. Cumhuriyetin kuruluşunda da kültür/sanat; üstün bir öngörüyle bu anlayışla
devletin kuruluşunda yapı taşı olarak yer aldı. Şimdi bu alanı kurutuyoruz.

  • Sanat; zenginleştirici, geliştirici ve ilerletici bu işleviyle ve yarattığı toplumla, gelişmişliğin, çağdaşlığın ölçütüdür.

Konservatuvarı, operası, balesi, tiyatrosu, orkestrası bulunmayan ülkelerde, gelişmiş, çağdaş toplum da oluşmuyor. Bu ülkelerde çoğulcu toplum da, parlamento da yoktur. Yaşadığımız coğrafya; bunun çarpıcı acı örnekleriyle gözler önündedir.

  • Cumhuriyetin kazandırdığı bu sanat varlığıyla, tarih sahnesinde uygar Dünyanın bir parçası olarak yer alan Türkiye, sorunlar yaşayan İslam Dünyasında sanatı kurumsallaştıran tek ülkedir.

Hazin olan, bizi bu coğrafyada farklı kılan ve çağdaş dünya ile bütünleştiren
sanat varlığımız, toplumun her kesimine yansıtılacak biçimde yaygınlaştırılması gerekirken; Cumhuriyetin kuruluşundan 90 yıl sonra, 2013’ün Türkiye’sinde 8-10 kentimizle sınırlı, yetersiz bu sanat varlığımızı da yok edecek çalışmaların yapılabiliyor olabilmesidir.

  • Görünen odur ki; Cumhuriyeti yıkmak için, onun üzerinde yükseldiği kültür ve sanatı yok etmek gerekiyor. Bugün yapılmak istenen de budur.

Ancak çağdaş ve evrensel ilkelerle kurulan Cumhuriyeti yıkmak, uygarlık ırmağını tersine akıtmaya çalışmak gibidir.

  • Unutulmasın! Uygarlık; ona kayıtsız kalanları yakar, yok eder.

Örneklerini ise yaşadığımız İslam coğrafyasında her gün görüyoruz.
Çıkartın tiyatroyu, orkestrayı, opera ve baleyi Türkiye’den;
İran’dan, Irak’tan, Suriye’den, Arabistan’dan farkımız kalmaz.

Ankara, 25 Kasım 2013

************************

Raporun tümünü pdf olarak okumak için lütfen tıklayınız..

2014’e_Girerken_KULTUR_VE_SANATI_YOK_EDEREK_Cumhuriyeti_Yikmak

Teşekkürler Sayın Akbulut..

Sevgi ve saygı ile.
26.11.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net