Etiket arşivi: Türkiye kaos içinde ama çoğu farkında değil

AVUKATLAR GÜNÜ MESAJI


Dostlar
,

Dün, 5 Nisan, “AVUKATLAR GÜNÜ” ydü.
Biz 4/5 Nisan gecesi CEVİZKABUĞU programında Sn. Hulki Cevizoğlu‘nun konuğu idik ve Yeni AKİT Gazetesi İmtiyaz Sahibi Sn F. Uğurlu ile
YEREL SEÇİM SONUÇLARINI tartışmakta idik.

Bu program bu gece 22:30 sonrasında yinelenecek..

Gecenin çok ilerleyen saatlerinde otelimize gelebilmiş ve birkaç saat uykudan sonra Ankara’ya dönüşe geçmiştik. O yorgunluk içinde atladık..

Tüm Avukat dostlarımızdan, başta Avukat kızkardeşimizden bağış diliyoruz..
Günleri kutlu ve mutlu olsun dileriz.
Ülkemizin şu çoooook zor günlerinde onlara çok gereksinimimiz var..
Her şey gönüllerince olsun ve hakka –  adalete – hukuk devletine hizmet eden
tüm dürüst ve yürekli avukatlara bizden de selam olsun..

Gazi Üniv. den Öğr. Gör dostumuz Nurullah AYDIN bizim düşüncelerimizi de
kağıda dökmüş sağolsun.. Yazısını paylaşalım teşekkür ederek..

Sevgi ve saygı ile.
6 Nisan 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net 

Bu gece, CEVİZKABUĞU Programındaki programımız yinelenecek..
Sokak TV, 22:30 sonrası..
Konu YEREL SEÇİMLER..
Bilgi ve ilginize sunarız.

==============================================

AVUKATLAR GÜNÜ MESAJI

portresi

 

Nurullah AYDIN
5 Nisan 2014, ANKARA

 

 

Türkiye kaos içinde ama çoğu farkında değil.
Devlet kavramının altüst edilişi,
Ülkenin yeraltı yerüstü kaynaklarının yabancıların eline geçişi,
Zengin yoksul/fakir farkının artması,
Tarafsızlık ve yansızlığın terkedilmesi,
Millet kavramının azınlık radikal dinci zihniyetin inancı düşüncesi imiş gibi yansıtılması,

Hukukun, adaletin katledilmesi.

Ayrımcılığın ve nefret söyleminin egemen duruma geldiği, bir dönemde, aydınların hukukçuların görevi, öbür meslek kümelerine göre daha da önem kazanmaktadır.

Halk derin bir uyku içindedir. Rahat, huzurlu memnun.
Olup bitenleri görememenin, uyandırılacağını düşünememenin keyfini sürüyor. Saadetin hep böyle devam etmesini, hiç uyandırılmamasını ister.
Ama bir gün gelecek, uyandırılacaklar. 

Biliyorum; halk okumayı, düşünmeyi sevmiyor. Düşünürse rahatının kaçmasından korkuyor. Mücadeleden ürküyor. Öylesine ürküyor ki; sizin için yapılan mücadelelerle ilgisinin olmadığını, göstermek ihtiyacını duyuyor.

Ülkenin birçok sorunu var. Şer güçler, sayılamayacak kadar çok. Diken üzerinde. Fakat halk dikenli bir yolda ayağını yaralamadan yürümenin, mümkün olmayacağını unutuyor. 

Tehlikeyi görünce, korkulu bir rüya görürmüşçesine sırtını dönüyor.
Yeni ve eskisinden daha derin bir uykuya dalıyor.

Hiçbir feryat halkı uyandıramıyor; tehlikeyi anlamasını temin edemiyor.

Yaklaşan düşmanın, ara sıra yumruğunu yiyor; hassas bir yerinize iğne batırılmış gibi şöyle bir sıçrıyor; şaşkın şaşkın bakıyor ve sonra da başını yastığa gömüyor. 

Nasıl mı? Türkiye’de, Siyasetin Yargı’yı Kuşatmasından öte;
Yargı’nın Siyaset tarafından teslim alınması ve yapılandırılması
gerçeğiyle karşı karşıyayız.
 

Yargı dahil olmak üzere, devletin ve toplumun kurumları,
köhnemiş çağdışı zihniyete sahip olanların birimi durumuna dönüştürülmüştür.
 

Siyasete tabi olan Yargı kimliği sergileniyor. Belli zihniyete sahip kişilerce
devlet bünyesinde oluşturulan Yargı’nın dramatik bir örneği ortaya konulmuştur.
Yargı, siyaset iç içedir, birbirine şirin görünme yarışı içine girmişlerdir.
 

Uygulamalarla; yasama, yürütme ve yargı arasındaki danışıklı ilişki, bağımsız ve
tarafsız Yargı anlayışıyla bağdaşmayan ögeler bütün gerçekliğiyle ortaya çıkmaktadır.
 

Türkiye; kin, nefret ve öfke ile intikam diye sayıklayan, dini istismar eden,
adaleti katleden bir kesimle karşı karşıyadır.
 

Üstünlerin Hukukunu gerçekleştirmenin hazzıyla birbirlerini kutlayanlar artmaktadır. Devlet nüfuzunun kötüye kullanılması suretiyle oluşan böyle bir tablodan demokrasi, insan hakları, kamu hizmeti verimliliği ve toplumsal barışın çıkmayacağı açıktır. 

Türkiye, hukuku askıya alan bu ilişkiye mahkûm olmayacaktır.
Kendisini kuşatan yapıyı kıracak ve Hukuk Devletini yeniden inşa edecektir.
 

İnanıyor ve umut ediyorum ki;

Ülke sathında kamu gücünün kötüye kullanılmasıyla oluşturulmuş çıkar ilişkilerine girmeden ve tenezzül etmeden; 

Sivil Toplumun sesi olacaklardır.
Mağdurların hak ve hukukuna sahip çıkacaklardır.
Çevre katliamına karşı çıkacaklardır.
Yaratılan korku ve baskı iklimine karşı haykıracaklardır.
Hukuktan yana, adaletten yana, haktan yana olacaklardır.
Üstünlerin hukukunun temsilcisi olmayacaklardır.
Güçsüzlerin, mazlumların ve mağdurların sesi olacaklardır. 

Bu gerçekler ortamında Türk Milleti’nin avukatlarının avukatlar gününü kutlarım.