Etiket arşivi: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)

ENFLASYONUN TOPLUMSAL YAŞAMA -HALKIN GEÇİM DÜZEYİNE- OLAN BAŞLICA ETKİLERİ ÜZERİNE KISA NOTLAR…

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

ENFLASYONUN TOPLUMSAL YAŞAMA –HALKIN GEÇİM DÜZEYİNE
OLAN BAŞLICA ETKİLERİ ÜZERİNE KISA NOTLAR…

Türkiye ekonomisin 2022 yılı Ocak ayı enflasyon göstergeleri, resmi istatistiklere göre % 50 dolayındadır; ekonomistlerin farklı ağırlıklarla hesapladıkları enflasyon ölçümüne göre ise %100 oranını aşmıştır. Bu oranlardan hangisi daha gerçekçi kabul edilirse edilsin; gelişmiş ülkelerin ortalama enflasyon oranları %4-6 dolayında olduğuna göre, hem Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından hesaplanan hem de bağımsız ekonomistlerce (ENAG) hesaplanan %100 ya da %50 enflasyon oranları ekonominin ve halkın katlanma sınırlarının çok üstündedir.

Memur, işçi ve emekli gibi sabit ücretle geçinen kesimlerin ücret ve maaşlarına yapılan zamlar %25 ile %35 aralığında kalmıştır. Ancak fiyat artışları bu oranların çok ütünde olduğu için toplumun tüm sabit gelirlilerinin gerçek (reel) gelir ve refah kaybına (AS: gönenç yitimine) uğradıklarını kabullenmek gerekir.

Ekonomistlerin şöyle bir klasik benzetmeleri vardır:

  • Fiyatlar asansörle, ücretler ise merdivenle yükselir.

Eğer ülkelerin siyasal iktidarları sermaye sınıfı yanlısı olurlarsa ücretlerle fiyatlar arasındaki makas işçi, memur, emekli… gibi sabit gelirliler zararına daha da açılır. Yoksullaşma (AS: YoksullaşTIRma!) hızlanır. Başka bir söylemle, enflasyon sermaye sınıfını daha zengin, sabit gelirlileri ise daha da yoksullaştırarak gelir dağılımını bozar ve yaşam koşullarını zorlaştırır.

Enflasyon, yani fiyatların yükselmesi, kamu ve özel mal ve hizmetleri fiyatlarına eklenmiş dolaylı vergiler gibidir. Halkın gelirinde azalma etkisi yaratır ve satınalma gücünü düşürür. Bilindiği gibi dolaylı vergiler en adaletsiz vergilerdir. Çünkü dolaylı vergiler gelirden ya da kazançtan değil mal ve hizmet fiyatlarına bindirilerek tahsil edilir. Aynı malı alan ya da aynı hizmetten yararlanan kişi, milyarder ya da emekli ve asgari ücretli de olsa yine aynı miktar vergi ödemek zorunda bırakılır.

Türkiye’deki vergi sistemi zaten adaletten uzaktır. Yaklaşık olarak kamu gelirlerinin %73 kadarı dolaylı vergilerden, % 27 kadarı ise sermaye sınıfından alınan gelir ve kurumlar vergisinden oluşur. Özellikle aşırı enflasyon yükü ile birlikte temel gıda, elektrik, doğal gaz, su vb. zorunlu mal ve hizmetler üzerine eklenmiş olan dolaylı vergiler ve yapılan aşırı zamlar, dar gelirli halkın daha da yoksullaşması ve geçim sıkıntısı çekmesine neden olur.

Enflasyonun reel ve parasal olmak üzere 2 ana nedeni vardır.

  • Reel nedenler üretim artışını, mal ve hizmet üretimini kısıtlayan etkenleri yeterince dikkate almayan plansız, programsız ve çoğu tutarsız ekonomi politikaları;
  • parasal nedenler ise emisyon, borçlanma ve kredi genişlemesi gibi finansal yanlış politikalardan oluşur.

Eğer bir ülkede sürekli olarak yüksek enflasyon varsa, o ülkedeki toplam arz ya da piyasaya sürülen mal ve hizmet miktarı, ekonomideki toplam talebi (istemi) karşılayamıyor demektir.

Eğer toplam mal ve hizmet arzındaki eksiklik gıda, enerji, sağlık gibi sektörlerde daha çok ise halkın enflasyondan olumsuz etkilenmesi daha ağır olur. Yoksulluk dar gelirlilerce daha derinden duyumsanır ve yaşanır.

Peki eğer özetlemek gerekirse, enflasyonun şimdiye dek gözlenmiş ölçülmüş ya da toplumca duyumsanan başlıca sonuçları neler olabilir?

– Enflasyonda ulusal paranın değeri düşer; yabancı dövizlerin ulusal para cinsinden fiyatları yükselir. Kamu ve özel sektörün yabancı para cinsindeki borç yükü ise artar.

Enflasyon gelir dağılımını bozar. Enflasyon sürecinde dar gelirliler yoksullaşmış, sermaye sınıfı daha da zenginleşmiş (varsıllaşmış) olur.

– Enflasyon iç fiyatları artırdığı için ihracatı (dışsatım) azaltır, ithalatı (dışalımı) artırır. Turizmi pahalılaştırır. Döviz kıtlığını çoğaltır.

– Enflasyon tasarrufları (birikimleri) ve dolayısıyla yatırım kaynaklarını azaltır. Üretim ve mal arzı  (sunumu) azalır.. İşsizlik artar. Geçim zorlaşır. Gelecek kuşkusu yaygınlaşır. Umutsuzluk genelleşebilir.

-Enflasyon ulusal gelirin yapısını bozar. Varolan yatırımlar ülkenin temel gereksinimi olan alanlardan kısa vadeli (erimli) spekülatif alanlara kayar. Temel ekonomik girdilere, mesleksel ve teknik eğitime, bilime, teknolojiye aktarılacak kaynak kalmaz.

– Enflasyonda ticaret ahlakı dejenere olur (yozlaşır). Zora düşen esnaf borcunu ödeyemez duruma düşerken, kimi kuruluşlar da finansal olanakları olmasına karşın borçlarını ödemekten kaçınırlar. Protesto edilen senetler hızla çoğalır. İşletmelerin borç ödemekten kaçınmalarının ana nedeni, gelecekte borcunu değeri daha düşük para ile ödeyerek firmasının borç yükünü hafifletmektir.

Enflasyon toplumu görece yoksullaştırdığı için halkın sağlığa, eğitime, kültüre ve sanata yapacağı harcamalar azalır. Toplumsal refah (gönenç) ve gelişme düzeyi bundan zarar görür.

– Sürekli ve kronikleşmiş (yerleşmiş) enflasyon, yarattığı işsizlik ve yoksullaşmaya bağlı olarak toplumsal ahlakı ve aile içi barışı bozar. Aile içi geçimsizlikler ve boşanmalar artar.

– Enflasyon, sonuçta, ekonominin ve ülkenin gidişinden rahatsızlık duyan ve umutsuzluğa kapılan nüfus oranını yükseltir. Bu durum toplumsal huzursuzlukları, siyasal gerilimleri, grevleri, uyuşmazlıkları ve sokak gösterilerini artırır.

Peki Çözüm nedir?

Halkın yaşadığı bu olumsuz sosyo-ekonomik sorunların çözümü ivedilik kazanmıştır.
Üretime, yatırıma, istihdama, döviz kazanmaya, verim ve üretim artışı sağlayacak teknolojilere yatırım yapan, topluma ve ekonomik üretim ve tüketim birimlerine yani halkın tümüne yeniden güven ve özgüven sağlayan, sosyal adalete, hukukun üstünlüğüne ve demokrasinin erdemine yürekten inanan bir paradigma ve politika değişimine şiddetle gereksinme vardır.

Ya görevdeki siyasal iktidar bu vb. paradigma ve politika değişikliğine gidecek ya da halk demokrasi yoluyla bunları başaramayanları iktidardan indirecek ve başarabileceğine halkı inandıracak yeni bir iktidar arayışına gidecektir.

TÜİK 2018 Doğum İstatistiklerini Açıkladı

Image result for TÜİK

TÜİK 2018 Doğum İstatistiklerini Açıkladı

(AS: Bizim katkımız ve sorularımız yazının altındadır..)

Canlı doğan bebek sayısı 2018 yılında 1 248 847 oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2018 yılı doğum istatistiklerini açıkladı. Buna göre; canlı doğan bebek sayısı revize gözden geçirilen (revize edilen) 2017 yılı verisine göre 1 295 784 iken 2018’de 1 248 847 oldu. Canlı doğan bebeklerin %51,3’ü erkek, % 48,7’si kız oldu.

  • Toplam doğurganlık hızı 1,99 çocuk oldu.

Toplam doğurganlık hızı, bir kadının doğurgan olduğu dönem olan 15-49 yaş diliminde doğurabileceği ortalama çocuk sayısını ifade ettiği kaydedilirken, toplam doğurganlık hızı 2017’de 2,07 çocuk iken 2018’de 1,99 çocuk olarak gerçekleşti. Bir kadının doğurgan olduğu dönem boyunca doğurabileceği ortalama çocuk sayısı 1,99 oldu. Bu durum, doğurganlığın nüfusun yenilenme düzeyi olan 2,10’un altında kaldığını gösterdi.

Doğurganlık hızının en yüksek olduğu il 4,13 çocuk ile Şanlıurfa oldu
Toplam doğurganlık hızının en yüksek olduğu il 2018’de 4,13 çocuk ile Şanlıurfa. 3,6 çocuk ile Şırnak, 3,26 çocuk ile Ağrı ve 3,23 çocuk ile Muş izledi. Toplam doğurganlık hızının en düşük olduğu il ise 1,3 çocuk ile Gümüşhane oldu. Bu ili 1,43 çocuk ile Kütahya, Zonguldak ve Edirne izledi.

  • Kaba doğum hızı binde 15,3 oldu

Kaba doğum hızı (KDH), bin nüfus başına düşen canlı doğum sayısını ifade edilen veriye göre; kaba doğum hızı, 2017’de binde 16,1 iken 2018’de binde 15,3 oldu. Bir başka anlatımla 2017’de bin nüfus başına 16,1 doğum düşerken, 2018’de 15,3 doğum düştü.

KDH’nın en yüksek olduğu il binde 31,3 ile Şanlıurfa oldu. KDH illere göre incelendiğinde, 2018’de en yüksek olduğu il binde 31,3 ile Şanlıurfa. Bu ili binde 27,2 ile Şırnak, binde 25,7 ile Muş ve binde 25,3 ile Ağrı izledi. KDH’nın en düşük olduğu il ise binde 9,5 ile Edirne oldu. Bu ili binde 9,7 ile Zonguldak, binde 9,9 ile Giresun, Gümüşhane, Kırklareli, Bartın ve Kastamonu izledi.

En yüksek yaşa özel doğurganlık hızı 25-29 yaş diliminde görüldü
Yaşa özel doğurganlık hızı, belli bir yaş diliminde bin kadın başına düşen ortalama canlı doğan çocuk sayısını gösterdiği belirtilirken, yaş dilimine göre doğurganlık hızı incelendiğinde,
en yüksek yaşa özel doğurganlık hızı 25-29 yaş diliminde. Bu yaş diliminde doğurganlık hızı 2013’te binde 130 iken 2018’de binde 128 oldu. Başka bir anlatımla, 2018’de 25-29 yaş dilimindeki her bin kadın başına 128 doğum düştü.

Ergenlik (Adölesan dönemi) doğurganlık hızı düştü

Ergenlik dönemi (Adölesan dönem) doğurganlık hızı, 15-19 yaş diliminde bin kadın başına düşen ortalama canlı doğan çocuk sayısını anlatırken; ergenlik dönemi doğurganlık hızı, 2013’te binde 29 iken 2018’de binde 19’a düştü. Başka bir anlatımla, 2018’de 15-19 yaş diliminde her bin kadın başına 19 doğum düştü.
================================
Dostlar,

TÜİK’in açıklığa kavuşturması gereken önemli noktalar var..

Nüfus artış hızını 2018 için %1,47 olarak verdi TÜİK. Bu hız, 2018 boyunca 1,2 milyon (1 193 357) net nüfus artışından hesaplandı. Ne var ki 2018 boyunca doğumların toplamı 1 248 847. Henüz ölüm verileri açıklanmadı ama 2017’de bu rakamın 425 bin olduğunu TÜİK yayınlamıştı. 2018 için bu rakam 430 bin kabul edilse; doğumlar (1 248 847) ve ölümlerin (425 bin) farkı yaklaşık 814 bin eder Bu rakama dayalı nüfus artış hızı ise 80 810 525 olan 2017 sonu nüfusuna göre %1,001 düzeyinde bir hıza karşılıktır. Oysa TÜİK %1,47 gibi bir hız verdi. Arada %0.46 gibi, 1/3 (ya da 1/2!) düzeyinde muazzam bir fark var.. Bu farkın kaynağı nedir? Dışarıdan alınan göçün payı nedir, ülkemizdeki 5 milyona varan Irak – Suriye’li göçmenlerin doğumları mıdır? Bu göçmenler gelmiş geçmiş en yüksek artış olan %6-6,5 düzeyinde çoğalsalar, 5 milyon nüfusta %6,5 hızla 330 bin canlı doğum yapar.

Yaklaşık 100 bin dolayında ayrıca dışarıdan göç alınmış olmak gerekir. Bu doğru ise bunca büyük bir dış göç rakamı nasıl savunulabilir? Hangi ülkelerden kimlere Türkiye’ye girme ve kalma izni, niçin verilmektedir? Bu ithal nüfusun donanımı, eğitimi, ülkesi, dili – dini – soyu nedir? Ne oranda ve hangi ölçülerle bu göçmenlere vatandaşlık verilmektedir, verilmiştir??

ADNKS, adresleri belli nüfusun tümünü belirleme amaçlıdır. Ancak tanımlı olan bu nüfusun doğurganlık eyleminin sayısal boyutları neden kapalıdır?

  • TÜİK ve AKP iktidarı saydam olmak, kamuoyunun bilme hakkına saygılı davranmak durumundadır.

Üstelik ölüm hızları, TÜİK’in verdiği üzere binde 5,5 gibi alınmıştır. Dünya ortalaması binde 7,5-8 dolayında iken bizde neden 1/3 oranında daha eksiktir, bu konu da açıklanmak zorundadır.

  • TÜİK’i saydamlığa ve geçerli – güvenilir bilgi vermeye çağırıyoruz. 
  • İktidarı da TÜİK’i görevlerinde tümüyle özerk bırakmaya çağırıyoruz..

Ülkemizin yaşamsal (vital) verilerini bilmek hakkımız, TÜİK’in de açıklamak temel görevidir.
Demografik veriler hiçbir bulanık nokta bırakılmadan tüm netliği ile açıklanmalıdır.
AKP iktidarı, Anayasa m. 41 ve 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun‘un gereklerini hukuka saygılı olarak “ama” sız biçimde, içtenlikle yerine getirmek zorundadır..

AKP = Erdoğan 3, 4 hatta 5 çocuk çağrısı gibi çağın ve Türkiye’nin gerçekleri ile asla bağdaşmayan ve Dini alet eden akıl ve bilim dışı dinci ve doğurganlığı kışkırtıcı çağdışı söylemlerini derhal ve mutlaka durdurmak zorundadır.

Sevgi ve saygı ile. 20 Mayıs 2019, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

2014’te 3065 kişi intihar etti!

TÜİK:
2014’te 3065 kişi intihar etti! 

Kaba intihar hızının en yüksek olduğu il yüz binde 11,63 ile Tunceli oldu.

Yurt Gazetesi
19 Haziran 2015 

http://www.yurtgazetesi.com.tr/yasam/tuik-2014-te-3-bin-65-kisi-intihar-etti-h90782.html

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre; ölümle sonuçlanan intihar sayısı,
revize edilen (AS: gözden geçirilen) 2013’te 3252 iken, 2014’te 3065 oldu. İntihar edenlerin %74,3’ünü, %25,7’sini kadınlar oluşturdu. Kaba intihar hızının en yüksek olduğu il yüz binde 11,63 (AS: 11.63E10-05) erkekler ile Tunceli oldu. Kaba intihar hızı 2013’te yüz binde 4,27 iken, 2014’te yüz binde 3,97 oldu. Başka bir anlatımla 2014’te her yüz bin kişiden yaklaşık 4’ü intihar etti. Kaba intihar hızı illere göre incelendiğinde, 2014 yılında kaba intihar hızının
en yüksek olduğu il yüz binde 11,63 ile Tunceli oldu. Tunceli’yi yüz binde 9,03 ile Bingöl ve yüz binde 8,26 ile Edirne izledi. Kaba intihar hızının en düşük olduğu il ise yüz binde 1,06 ile Bartın oldu. Bartın ilini yüz binde 1,07 ile Çankırı ve yüz binde 1,28 ile Bayburt izledi.

EN YÜKSEK YAŞA ÖZEL İNTİHAR HIZI 80-84 YAŞ DİLİMİNDE

Yaşa özel intihar hızları incelendiğinde, 2013’te en yüksek intihar hızı yüz binde 9,92 ile
85+ yaş diliminde, 2014’te ise yüz binde 8,07 ile 80-84 yaş diliminde görüldü. Her iki yılda da en düşük intihar hızı 2013 için yüz binde 0,84 ve 2014 için yüz binde 1,17 olarak 15 yaş altında gerçekleşti. En yüksek yaşa özel intihar hızının 2013’te erkeklerde yüz binde 20,97 ile 85+ yaş diliminde, kadınlarda ise yüz binde 5,52 ile 15-19 yaş diliminde olduğu; 2014 yılında erkeklerde yüz binde 15,08 ile 80-84 yaş diliminde, kadınlarda ise yüz binde 4,30 ile 15-19 yaş diliminde olduğu görüldü. İntihar sayıları yaş dilimi ve cinsiyete göre incelendiğinde,
2013’te olduğu gibi 2014’te de yaş dilimleri arasındaki cinsiyet farklılığının belirgin olduğu görüldü. Erkek intiharlarının 15 yaş altı intiharlar dışında tüm yaş dilimlerinde kadın intiharlarından daha çok olduğu belirlendi. Cinsiyetler arasındaki farklılığın en yüksek olduğu yaş diliminin 20-24, en az olduğu yaş diliminin ise 15 yaş altı ile 85 yaş ve üzerinde olduğu görüldü.

İNTİHAR EDEN KİŞİLERİN %24,9’u İLKÖĞRETİM BİTİRMİŞ

İntihar eden kişilerin 2013’te %21,2’si ilköğretim mezunuyken 2014 yılında bu oran % 24,9 oldu. İlköğretim bitirenlerini 2014’te %22,5 ile ilkokul, % 19,9 ile lise ve dengi okul ve %10,6 ile okuryazar olup bir okul bitirmeyenler izledi. Nedeni belirlenemeyen intihar oranı, 2013’te % 54,1 iken 2014 yılında bu oran %52,9’a düştü. İntihar nedenleri arasında 2013’te ilk sırada %16,1 ile hastalık gelirken, bunu %9,3 ile aile geçimsizliği ve %6,8 ile geçim zorluğu izledi. Bu oranlar, 2014’te sırasıyla hastalık %17,9, aile geçimsizliği %9,0 ve geçim zorluğu %8,4 oldu.

İNTİHAR EDEN KİŞİLERİN % 47,7’Sİ EVLİYDİ

İntihar eden kişilerin medeni durumu ele alındığında, 2013’te intihar eden kişilerin %48’inin evli, % 39,3’ünün hiç evlenmemiş, % 5,5’inin boşanmış, %4,2’sinin eşi ölmüş olduğu görüldü. Medeni durum dağılımının 2014’te %47,7 ile evli, %39,1 ile hiç evlenmemiş, %7,3 ile eşi ölmüş ve %4,4 ile boşanmış kişilerden oluştuğu gözlendi. Cinsiyete göre medeni durum incelendiğinde, 2014’te intihar eden erkeklerin %49,3’ünün evli, %38,8’inin hiç evlenmemiş, intihar eden kadınların ise %43,1’inin evli, %40,2’sinin hiç evlenmemiş olduğu görüldü.

==========================================

Dostlar,

AKP döneminde 14 Kasım 2013 – 8 Haziran 2015 arasında yaklaşık 12,5 yılda 40 bine yakın yurttaşımız canına kıydı.. (Dünyada 170 ülke içinde 93. sıradayız, E yüksek Guyana,
en düşük S. Arabistan, DSÖ – 2013)

Neden toplumumuzda acılar, onlarla başetme olanaklarından daha ağır basıyor??

Ya canına kıyılanlar ?

14 katına dek artan kadın cinayetleri??

SHÇEK yurtlarında ırzına geçilen Devlete emanet kız çocukları??

Hangi iktidarın sicili böylesine acı ve utanç verici olaylarla ve bunca doluydu??

Bu bağlamda bir Hükümet ya da TBMM araştırması – raporu var mı; niye yok?

Sevgi ve saygı ile.
19 Haziran 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

TÜİK asgari ücrete %60 zam istedi!


TUIK

TÜİK asgari ücrete %60 zam istedi!

TÜİK, asgari ücretin net 1425 TL olması gerektiğini söyledi.
Asgari ücretin bu miktara yükselmesi için mevcut asgari ücrete %60 zam yapılması gerekiyor.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu‘nun 3. toplantısında Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK),
asgari ücretin 1424,70 TL olmasını önerdi. Şu an asgari ücret 891 lira (AS: Evli 2 çocuklu 18+ yaş işçi için 930 TL). Asgari ücretin TÜİK’in önerdiği miktara yükselebilmesi için geçerli asgari ücrete %60 zam yapılmasıı gerekiyor.
Toplantıya ev sahipliği yapan Türk-İş‘in Genel Eğitim Sekreteri Nazmi Irgat,
basın mensuplarına yaptığı açıklamada, hükümet yetkililerinin ekonominin iyi olduğu yönünde açıklamalarda bulunduğunu anımsatarak, söz konusu bu iyi tablodan asgari ücretliye düşen refah payının verilmesi gerektiğini söyledi.

Asgari ücretin en düşük devlet memurunun ücreti seviyesine yükseltilmesi
yönünde istemlerinin olduğunu ama Komisyonun öbür üyelerinin buna sıcak bakmadığını ifade eden Irgat,“Bizim istemimiz insan onuruna yakışan bir ücreti geçerli kılmak. Alım gücünün iyice düştüğü, kriz senaryolarının dillendirildiği bu ortamda, dar gelirliye bir simit parası kadar artışın yapılmasını kabul etmemiz mümkün değil. Bundan dolayı da TÜİK’in hesapladığı rakam müzakerelerin temelini oluşturmalıdır.” dedi.

PLANDA %3+3

Başbakan Ahmet Davutoğlu
, 2015 yılı bütçe programında, asgari ücrette bu yılın ilk ve ikinci 6 ayı için %3′er artış planlandığını açıklamıştı. Bu açıklamaya göre asgari ücret 2015’in ilk 6 ayında 917 TL 73 kuruş, 2015’in ikinci 6 ayında ise 945 TL 26 kuruş oluyor.
(AS: Bekar 18+ yaş işçi için..)

=============================
Dostlar,

Tam da bu gün TÜRK-İŞ 4 kişilik bir ailenin salt gıda giderlerini = AÇLIK SINIRINI 1232 TL/ ay / Aralık 2014 olarak açıkladı.
Aynı açıklamada 4 kişilik bir ailenin YOKSULLUK SINIRI ise 4014 TL/ ay / Aralık 2014!

Aralık 2014 zammı ile Üniversite doçenti aylığı 3657- 4265 TL arasında..

Sevsinler sizin ileri demokrasinizi ve AKP ile şahlanan (!?) ekonominizi!
Enflasyon 2014’te kesin olarak % 10 üstünde..

Şu sorulara yanıtınız var mı  ?

– Neden enflasyon farkı ödenmedi ücretlilere?
– 2014’te enflasyonun % 6’da kalacağına inanan var mı?? Niçin yalan söyleyerek
halkı aldatıyorsunuz ve bunu her yıl yaparak sömürüyü sürdürüyorsunuz!
– Ekonomik büyümeden çalışanlara neden refah payı yok??
– 2014’te iktidar yandaşı kaç kişi daha Dolar milyarderi yapıldı Türkiye’de?
– 1 Dolar milyarderinin 1 milyon insanı yoksullaştırma demek olduğunu saklayabilir misiniz?

 – Gelir dağılımı ölçütü Gini Katsayısı kaç oldu  bu yıl?
UNDP’nin İnsansal Gelişim İndeksi (HDI) bakımından skorumuz kaç ve
Dünyada sıralamamız nerelerde?
– İşsizlik 3 milyonu ve %10’u resmen aştığı halde ve yukarıdaki acı tablo ile nasıl oluyor da Bay RTE halka en az 4 çocuk yapmalarını öğütleyebiliyor!? İhanet hangisi?
Anayasa’nın 41. maddesi emri gereği halka aile planlaması hizmeti sunma yükümü mü,
bunu görmezden gelerek akıl ve bilim dışı biçimde anormal – hızlı – gereksiz nüfus artışı
tahrik ederek halkı yoksulluğa – işsizliğe – eğitimsizliğe – kulluğa – niteliksiz bir kalabalık – olmaya mahkum etmek mi? 

*****
Danıştay 6. Daire kararı çiğnenerek, apaçık Anayasa suçu işlenerek yaptırılan
KAÇAK AK-SARAY
için öğrenebildiğimiz yaklaşık 5 milyar Dolar harcanmasa idi,
kamu çalışanlarının ücretlerinde ne denli iyileştirme yapılabilirdi acaba??3,2 milyon toplam kamu çalışanı + 9,9 milyon emekli = 13,1 milyon emekçi

5 milyar Dolar x 2,3 TL = 11,5 milyar TL

11,5 milyar TL / 13,1 milyon emekçi = 878 TL / kişi / yıl

878 TL / kişi / yıl 12 aya dağıtılırsa 73,2 TL

Demek ki salt KAÇAK AK-SARAY yapılmasa idi, 2015 için her çalışana ayda 73,2 TL
zam yapılabilecekti. Oysa 891 TL olan asgari ücrete % 3 zamla 27 TL zam yapılıyor.
6 ay sonra bir o kadar daha..

Ve Başbakan AD, acınacak biçimde kamuda plaket yasağı getirerek tasarrufa yöneliyor!?
Halkımızla apaçık alay ediliyor.. (Haberlere göre Belediyelerde zaten epeydir yasakmış!?)

Vahşi kapitalist sömürü, AKP iktidarlarıyla, başlıca bay RTE eliyle 13. yılını sürüyor..
Vahşi Batı’da ve post-modern sömürgesi Türkiye’de insancıllaşan hiç bir şey yok..
İslam dininin adalet emreden Kur’an hükümleri ne gönüllerde ne de akıllarda..

Ve “necip” milletimiz, bu yoksulluğundan – sefaletinden – aşağılanmasından daha da beter olabileceği kaygısıyla – korkusuyla güdülerek – baskılanarak AKP’ye 21 milyon oy yağdırmayı sürdürüyor her şeye karşın.. Toplumsal bir kollektif sado -mazohizm yaşanıyor Türkiye’de.

Siyasal literatürde celladına aşık olma / Stockholm sendromunun daha tipik örneği var mı?

Oysa parti – cemaat – tarikat – hayırsever kişiye kul edilen / biat ettirilen, zavallı olmaktan çıkarılarak kendine yetecek iş sahibi olacak (alık tutmayı öğrenecek!) emeğin iktidarında..

Bu orta – uzun erimli hedefe erişene dek de Devletin yasal sosyal sigortalarının
güvencesinde olacak.. Bu kahreden korkuyu – kuşkuyu aşması gerek yoksul halk yığınlarının!

(Yazıya pdf olarak erişmek için tıklayınız : TUIK_asgari_ucrete_%60_zam_istedi)

Sevgi ve saygı ile.
26 Aralık 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Barolar Birliği’nden : “Temiz ve Adil Seçim” Sempozyumu


Barolar Birliği’nden : “Temiz ve Adil Seçim” Sempozyumu

Dostlar,

Türkiye’nin bu hengamesinde 30 Mart 2014 yerel seçimleri hızla yaklaşyor..

Seçim güvenliği açısından son derece ciddi sorunlar ortada..

Mutlaka tartışılması, kamuoyuna maledilmesi ve çözüme kavuşturulması gerek..

Topal ördek” R.T. Erdoğan ve AKP hükümetine, seçim güvenliği ve
temsilde adalet
adına makul olan, demokrasinin gereği olan ve ona yakışan
tüm çözümler kabul ettirilmeli..

Bu bağlamda aşağıdaki toplantı son derece önem taşıyor..

Temiz Seçim Platformu olarak bu uğurda çaba gösterenlere
şükranlarımızı sunuyoruz..

Sorunun Barolar Birliğince sahiplenilmesi ve tarafların geniş katılımı ile
uygar bir diyalog zemininde tartışılması elbette büyük önem taşıyor..

Sevgi ve saygı ile.
23 Aralık 2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==================================

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ (TBB)
UNION OF TURKISH BAR ASSOCIATIONS 

“Temiz ve Adil Seçim”  Sempozyumu  

25 Aralık 2013, Av. Özdemir Özok Kongre ve Kültür Merkezi* (Balgat)

Program

09.30-10.30 Açılış

Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu (TBB Başkanı)

  • Siyasi Parti Temsilcileri
  • Yüksek Seçim Kurulu (YSK)
  • Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)

10.30-12.30 1. Oturum  (Demokrasi ve Seçim Sistemleri)

Başkan : Yaşar Okuyan (Çalışma ve Sosyal Güvenlik E. Bakanı, TSP Sözcüsü) 

  • Prof. Dr. Hikmet Sami Türk (Adalet E. Bakanı)
  • Prof. Dr. D. Ali Ercan (Savunma Sanayi E. Müsteşarı)
  • Av. Sema Aksoy (Ankara Baro Başkanı)
  • Sn. Hasan Fehmi Güneş (İçişleri E. Bakanı)
  • Prof. Dr. Mehmet Tomanbay (22. Dönem Ankara Milletvekili)

 12.30-13.30 Yemek

13.30- 15.30 2. Oturum. (Türkiye’de Seçimler ve Seçim Güvenliği) 

Başkan : Prof. Dr. Necdet BASA (E. Müsteşar, YÖK Üyesi)
 

  • Yrd. Doç. Dr. Şeref Hoşgör (Başkent Üniv. Öğretim Üyesi)
  • Sn. Kemal Değirmendereli (Edirne Milletvekili)
  • Sn. Tacidar SEYHAN (23. Dönem Adana Milletvekili)
  • Prof. Dr. Kemal YILDIRIM (Gazi Üniv. Öğretim Üyesi)
    15.30-16.30 Sorular ve Yanıtlar

*Oğuzlar Mahallesi Barış Av. Özdemir Özok Sok. 8.
06520 Balgat-ANKARA.
Tel: 0312 292 59 00