Etiket arşivi: “TÜRKİYE İÇİN JEOPOLİTİK ROTA”

11 EYLÜL SALDIRILARININ ÜZERİNDEN 15 YIL GEÇTİ!

11 EYLÜL SALDIRILARININ ÜZERİNDEN 15 YIL GEÇTİ!

(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)

Amerika Birleşik Devletleri tarihinin en büyük terör saldırılarından bir olarak kayıtlara geçen
11 Eylül (AS : 2001) saldırılarının üzerinden 15 yıl geçti.

Dünya’da da büyük değişimlere neden olan terör saldırıları başta New York olmak üzere ABD’de törenlerle anılmaya başlandı.

ABD Başkanı Barack Obama, Beyaz Saray’dan bir anma mesajı yayınladı. ABD Başkanı Obama, “El Kaide ve DAEŞ (AS : doğrusu DEAŞ olacak) gibi teröristlerle aralıksız şekilde mücadele ediyoruz ve ülkemizi güvende tutabilmek için onları yok edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Geçen 15 yılda çok şeyin değiştiğini kaydeden Obama, “11 Eylül saldırılarını yapan El Kaide liderlerini ortadan kaldırdıklarını” ve “Usame bin Ladin’e adaleti götürdüklerini” belirtti.

Ancak bu süre içinde terörle ve teröristlerle yüzleşmeye devam ettiklerini dile getiren Obama, “El Kaide ve DAEŞ (AS : doğrusu DEAŞ olacak) gibi teröristlerle aralıksız şekilde mücadele ediyoruz ve ülkemizi güvende tutabilmek için onları yok edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

“Trajik olarak Boston’dan Chattanooga’ya, San Bernardino’dan Orlando’ya kadar gördüğümüz üzere terörist tehdidi gelişti. Afganistan’da, Irak’ta Suriye’de ve bunlarında ötesinde EL Kaide ve DAEŞ (AS : doğrusu DEAŞ olacak) gibi teöristlere karşı acımasız olacağız. Onları yok edeceğiz ve gücümüz çerçevesinde vatanımızı korumak için her şeyi yapacağız.”

Resmi anma törenleri bu gün TSİ 16:00’da başlayacak olmasına rağmen New York Belediye Başkanı Bill de Blasio Dünya Ticaret Merkezi’nin yerine yapılan anıta çiçek bıraktı.

Ne olmuştu?

11 Eylül 2001’deki terör saldırılarda, 4 yolcu uçağı kaçırılmış, uçaklardan ikisi İkiz Kuleler’e çarpmıştı. Kaçırılan bir diğer uçak başkent Washington’da Pentagon’u hedef alırken dördüncü uçak ise F-16’lar tarafından Pensilvanya kırsalında düşürülmüştü.

İkiz Kuleler’de 2606 kişi, Pentagon’da 125 kişi ve kaçırılan uçaklarda ise 246 kişi hayatını kaybetmişti. Saldırılarda 19 teröristle birlikte toplam ölü sayısı 2996 olarak açıklanmıştı.

Tarihin akışını değiştiren 11 Eylül saldırılarının ardından eski Başkan George W. Bush, Afganistan ve Irak’a girme kararı almış, Beyaz Saray’ın Ortadoğu’daki savaş yanlısı politikası büyük tepkilere neden olmuştu.

Bush’un ‘‘Terörizmle Savaş Kampanyası’‘ çerçevesinde kurulan ABD Ulusal Güvenlik Kurumu (NSA) ülkede yasa dışı dinlemelerine başlarken, “Medeniyetler Çatışması“na ve İslamofobiye zemin oluşturan 11 Eylül saldırıları, başta ABD olmak üzere, Batılı devletlerde Müslümanlara karşı işlenen nefret suçlarında büyük artışa yol açtı.

=================================

Dostlar,

“ABD, Afganistan harekatına (AS: işgaline!) kendi ülkesinde tezgahladığı bir komployla başladı. ABD’de 9/11 olarak adlandırılan bu saldırılarda New York’taki Dünya Ticaret Merkezi ve Başkent Washigton’daki Savunma Bakanlığı (Pentagon) hedef alındı.

Binlerce günahsız ABD vatandaşı öldürüldü. Bu olay tek başına, emperyalizmin kendi yurttaşlarını bile nasıl acımasızca katledebileceğini gösteren bir ibret belgesidir..

9/11 konusundaki gerçekler çok sayıda internet sitesinde kendine yer buluyor. Ayrıca bu konuda onlarca bilimsel tabanlı analiz yapıldı. Biraz merak eden biri, çok kısa bir araştırmayla bu olayın bir tertip olduğunu hemen anlar. Zaten ABD’de yapılan kamuouı araştırmaları, ABD vatandaşlarının ezici bir çoğunluğunun -neredeyse %80’inin- bu konuda ABD hükümetinin yaptığı açıklamaya inanmadığını gösteriyor.

9/11 komplosunda ABD Başkanı Bush bile devre dışı bırakıldı. Çok istemesine rağmen uzun süre Wasington’a sokulmadı; korumasız olarak havada dolaştırıldı. Neler döndüğünün farkında olmadığı için verdiği tüm demeçler birbiriyle çelişiyordu. Komplonun bir nükleer savaşa yol açmasından endişe eden Bush, Nebraska eyaletindeki Offutt hava üssüne gitti. Burası Amerikan nükleer gücünün komuta ve kontrol merkeziydi.

Bush birşeyler döndüğünü anlıyor, ama ne olup bittiğinin tam olarak farkında olmadığı için panik içinde kararlar alıyordu. Ayrıca saldırıdan önce bazı şirketler hisselerine çok sayıda satış emri vermişlerdi.

ABD’nin Irak’a saldırısı da bir sahtekarlık üzerine inşa edildi. Iak’ta nükleer, biyolojk ve kimyasal (NBC) silahların olduğu ileri sürüldü. Ama müdahale yapıldıktan sonra bu silahların varolmadığı, bir istihbarat hatası (!) yapıldığı bizzat ABD yetkilileri tarafından açıklandı.

ABD eski Ggenelkurmay başkanı ve Dışişleri Bakanı emekl, orgrneral Colin Powell, Mayıs 2005’te Amerikan ABC televizyonua verdiği demeçte ‘Irak’ta kitle imha silahları yalanını desteklediği için kendisini çok kötü hissettiğini’ söyledi.
*****
Yukarıdaki dizeleri, E. Tümamiral Sayın Soner Polat‘ın “Türkiye İçin Jeopolitik Rota” adlı çok değerli kitabından aldık (s. 77-78, Kaynak yay. 2015).

İşte ABD emperyalizmi böyle bir şeydir..
Türkiye hala “stratejik müttefik” rollerini oynamaya devam edecek, kendisini ve halkını aldatarak felakete sürüklemeyi sürdürebilecek midir??

9/11 komplosunun Hitler’in Reichstag yangınından daha beter olduğunu söylemeye gerek var mı??

Sevgi ve saygı ile.
12 Eylül 2016, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

‘Kriz yönetimi’nin doğasını kavrayamayanlar

‘Kriz yönetimi’nin doğasını kavrayamayanlar

portresi

 

E. Tümamiral Soner POLAT
AYDINLIK
, 02.122015

Kriz yönetimi ince bir sanattır… Harbi yönetmek bile daha kolaydır! Bu sanatın derinliklerine nüfuz eden onlarca faktör vardır. Askeri birliklerin manevraları, askeri-politik analizler, hüner dolu bir diplomasi işin doğasında yer alır…

ANGAJMAN KURALLARINA TESLİM OLMAK

Ayrıca bölgesel dengeler, küresel aktörler, iç politik durum, ekonomik zorunluluklar, ülkeye yönelik risk ve tehditler, uluslararası hukuk dikkatle gözden geçirilir. Ancak en önemlisi içinde bulunduğunuz özel durumdur… Daha açık bir ifadeyle, karşınızda küresel düzeyde bir nükleer ve konvansiyonel güç varsa, hesap kitaptaki ince ayar daha da büyük önem kazanır… Böyle bir durumda, güncel dış siyasi atmosfer ile angajman kuralları, ikiz kardeşler gibi birbirine yapıştırılır!

Angajman kuralları krizin yönetimindeki faktörlerden sadece birisidir. Tetiğe basan kadar inisiyatif sizin elinizdedir… Ancak tetiğe bastığınız andan itibaren bütün kontrolü kaybedersiniz. Çünkü muhatabınız, sınırlı bir çatışmadan topyekûn bir harbe kadar hiç beklemediğiniz tarzda size karşılık verebilir! Bu aşamadan sonra hiçbir şeyin garantisi yoktur… Kriz yönetimi biter ve bambaşka bir gerçeklikle karşı karşıya kalırsınız. Reklamlardan aşina olduğumuz, “Kontrolsüz güç güç değildir!” olgusu hayatın her alanına hâkim olur!
NEHİR DENİZE DOĞRU AKIYORDU!

Gelişmeleri sözde değil özde izleyenler ve emareleri yan yana koyanlar, Türkiye’nin uçuruma doğru sürüklendiğini görüyorlardı… Bu nedenle 20 Kasım 2015 günü bu köşede, “Suriye’de Avrupa-Atlantik cephesi Avrasya ile karşı karşıya” başlıklı bir yazı kaleme aldım. Bu yazıda , içimizdeki bazı kişilerin de buna çanak tuttuğunu anlatmaya çalıştım.

“Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür!” ifadesi ile TSK’ya, 31 Temmuz 2015 günü Sayın Sabahattin Önkibar’a gönderdiği bilgilerin yer aldığı yazıyı hatırlattım. Çünkü Sayın Önkibar’ın bu önemli yazısından, “TSK’nın bölgedeki gelişmelerin farkında olduğu” izlenimi edindim… TSK’yı kastederek, bu değerlendirmeleri yapan bir devlet aklının, “ülkemizi salimen limana götürecek bir rota çizeceğine inandığımı” ifade ettim. “Türkiye’nin Amerikan postalı giymeyi kabul etmemesi gerektiğini” vurguladım.

Bu görüşlerimi Ulusal Kanal’ın canlı yayınında birçok kez dile getirdim. Akıl tutulmasının yaşandığı dönemde, 24 Kasım 2015 günü maalesef Rus uçağı düşürüldü! Sosyal medyaya baktığımda, şu yazının paylaşıldığını gördüm: “Rus uçağı neden düşürüldü? İşte yanıtı: Soner Polat’ın öngörüsü bugün doğrulandı. ABD, Türkiye’ye Avrasya’ya karşı hamle yaptırdı!” O üzücü günde sıcak saatler yaşanırken, Ulusal Kanal’da Sayın Gizem Güneş’in öğlen haber bültenine bağlandım. “Böyle bir sonucun benim için sürpriz olmadığını!” canlı yayında belirttim…
DÜŞÜRÜLEN UÇAĞIN RADAR İZİ

Radarda iz takibi yapmak profesyonel bir yetkinlik gerektirir ve teknik bir meseledir. İzler şarkıdaki sözlere benzer: “Gözler kalbin aynasıdır; asla yalan söylemez onlar…” İzler de benzer şekilde her şeyi söyler… Meslek hayatımın neredeyse yarısı radar ekranlarındaki temas izlerine bakmakla geçti. Şüpheli bir vasıtanın düşmanca bir niyet ve maksadının olup olmadığı iz takibi ile kolayca anlaşılır.

Düşürülen uçağın radar izini dikkatle inceledim… Türkiye coğrafyası o alanda dar bir hat ile güneye doğru bir çıkıntı yapmaktadır. Rus uçağı doğudan batıya doğru seyretmektedir. İhlal olsa bile, kayış istikameti, uçağın çok kısa süre içinde Türk hava sahasını terk edeceğini göstermektedir. Korumasız Rus uçağı rotasını kuzey, kuzeydoğu, kuzeybatı yönlerine, yani Türkiye’nin derinliklerine çevirmiş olsaydı, belki o zaman ileri tedbirlere geçilmesi düşünülebilirdi… Bir geminin savaş harekât merkezindeki en kıdemsiz subay bile bu izin bir çatışma nedeni olamayacağını görürdü! Bu koşullarda düşürme kararı çok aşırı bir değerlendirmedir!

KRİZ YÖNETİMİ KARNE NOTU!

İmparatorluklar kurma geleneğine sahip Türk devleti, üzülerek söylemeliyim ki bütün kurumlarıyla Kriz Yönetimi’nden sıfır çekmiş ve sınıfta kalmıştır! Aydınlık’ın manşetine taşıdığı, “YAŞ’tan Rusya’ya dostluk mesajı!” başlıklı haber, yapılan büyük hatanın itirafı niteliğindedir… Yangını çıkaranların yangın söndürme faaliyetlerine katılması kaderin garip bir cilvesidir. Ancak bu yeni adım son kerte olumlu ve yapıcı bir yaklaşımdır… Bu tutum Ruslarla el sıkışıncaya dek, Batı’nın sinsi tuzaklarına yem olmadan inatla ve kararlılıkla sürdürülmelidir!

“Russia Today” televizyonu benimle yaptığı söyleşide ısrarla düşen uçak ile ilgili sorular sordu. Şunu söyledim: “Bu tartışmanın bir faydası yok! Türk milleti çok üzgün! Ölen pilotunuzun ailesine ve Rus ulusuna başsağlığı diliyoruz. Bu konunun gündemde tutulması sadece iki ülke halkını birbirine düşman eder! Biz yeniden Atatürk döneminde olduğu gibi dostluğu öne çıkaralım! Batılı emperyalist çetelerin kirli oyunlarını bozalım…”

Bir askeri gemi en fazla bir saat içinde karasularını terk eder ve uluslararası sulara girer… Denizci diplomat olmak zorundadır! Uluslararası alanda kriz yönetimi ve angajman kuralları ile birlikte yaşar ve bunların doğasını öğrenir. Her denizci meslek hayatı boyunca onlarca defa bu tür olaylarla karşı karşıya kalır… Tetik, angajman kuralı, radar dili ve arka plan arasındaki dengeyi çok iyi kurar ve asla yaş tahtaya basmaz! Tertip davalar sürecinde Türkiye’de en fazla yıpranan ve kayıp veren kurum Türk Deniz Kuvvetleri olmuştur. Rakamlar ortadadır! Bunu tesadüfle açıklayamayız… Türk devleti ve Türk milleti, Genelkurmay Başkanlığı makamı da dâhil olmak üzere denizcilerin tecrübe ve birikiminden her alanda yararlanmalıdır…

DERS ALMAZSAK TEKERRÜR EDER!

Türk devleti, sistem içindeki kontrol ve denetim (check and balance) mekanizmalarını yeniden ve etraflıca gözden geçirmeli ve boşlukları kapatmalıdır. Konu, hassasiyeti ve uluslararası boyutu nedeniyle bütün çıplaklığı ile kamuoyu ile paylaşılmayabilir… Ama bu vahim hadise bütün boyutlarıyla sorgulanmalı, soruşturulmalı ve köklü tedbirler mutlaka alınmalıdır!

Çünkü “üç beş bomba atarım!” diyenler, her an Türkiye’nin başını daha büyük belalara sokabilirler… Bütün komşularla kavgalı olmayı, “değerli yalnızlık!” olarak pazarlayan zihniyet, şimdi de meydanı boş bularak bir küresel devi ülkemize karşı kışkırttı!

Dünyada göze göz, dişe diş, kora kor kıyasıya bir mücadele var…
Bu kavgaya zihnen ve fiziken hazır olmayanlar, sadece kendilerini değil, Türk milletini de ateşe atarlar…

Son sözü Atatürk’e bırakalım      :

– Milli mücadelenin sonunda bir telgraf aldım. “Emir ver bir hafta sonra Matapan (Mora) burnundayım!” Derhal kendisine “dur” emri verdim. Biz ülkeleri değil, insanların kalplerini fethetmek isteriz. Biz o vakit durmasını bilmeseydik, bütün dünyaya şamil prestijimiz ne olurdu?

Komutanlar da sanatkârlar gibidir. Yerinde durmasını bilmezlerse, zaferleri payidar olmaz!

===================================

Dostlar,

Sayın “Emekli edilen” (emekli değil!) Tümamiral Soner Polat, son aylarda son derece parlak çözümlemeler (analizler) yapan bir aydınımız. Yüksek zekası, iyi eğitimi, özgüveni, gelişmeleri özenle izlemesi ve yurtseverliği başarısını pekiştiren nedenler bize göre.

O’nu dikkatle izlemek gerek. Atalar her şeyde bir hayır olduğunu söylemişler.. Tümamiral Polat emekli edilmeseydi Türk Deniz Kuvvetlerinde yetkin hizmetlerini sürüdürecek, terfi alacaktı. Şimdiki durumda ise O’ndan tüm Türkiye yararlanıyor!

“TÜRKİYE İÇİN JEOPOLİTİK ROTA” başlıklı kitabı masamızın üstünde, okumaya başladık. Kaynak yayınlarından Nisan 2015’te çıktı (19 TL, 275 sayfa). Daha önce de yine Kaynak yayınlarından “YENİDEN KAZANMAK” adlı kitabı çıkmıştı.

Sayın Polat şu vurguyu öne çıkarmakta :

– Dünyada göze göz, dişe diş, kora kor kıyasıya bir mücadele var… Bu kavgaya zihnen ve fiziken hazır olmayanlar, sadece kendilerini değil, Türk milletini de ateşe atarlar…

Ve Büyük Atatürk‘ten bir alıntı ile de “duracağı yeri bilme..” göndermesi yapmakta.
İletiler açık ve adresler de belli. Dileriz muhatapları iletileri alır ve gereğini yapar.

“Söz konusu memleket ise gerisi teferruat” tı değil mi??

Sevgi ve saygı ile.
03 Aralık 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com