Etiket arşivi: Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

İKİ FOTOĞRAFLA ASKERLERİN ZAFER BAYRAMI !?


Dostlar
,

Çok değerli dostumuz, insan gibi insan, E. Tümg. Sayın Naci Beştepe‘den ulaşan “hazin” bir iletiyi paylaşalım.. Bizim de duygu ve düşüncelerimize tercüman oldu adeta.

Sayın Beştepe’nin eklediği “2 fotoğraf” gerçek anlamda hüzün verici ve düşündürücü.. Tarihe mal olacakları ise kesin..

Sayın Beştepe yine çoook sabırlı ve olgun yazmış..

Biz ise, artık “Mustafa Kemal’in Ordusu” diyemeyeceğimiz TSK’nın fotoğraflardaki komuta heyetine derin teessüflerimizi bildiriyoruz..

Başta Genelkurmay Başkanı Necdet Özel beyefendiye..

Sonra da, son YAŞ’ta (2013) tüm askeri gelenekler ve hiyerarşi ayaklar altına alınarak belirlenen 4 yardımcısına..

– KKK Komutanı Org. Hulusi AKAR

– Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora. Bülent BOSTANOĞLU

– Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Akın ÖZTÜRK

– Jandarma Genel Komutanı Org. Servet YÖRÜK

Yazıklar olsun..

“Silahlı Kuvvetlerin manevi şahsiyetini tahkir… “ vb. kalıp ceza yasası
ağır yaptırımları daha fazlasını yazmamızı ne yazık ki engelliyor..

Ama şu kadarını söylemek yurttaş olarak anayasal hakkımız :

Bu komuta heyetine güvenmiyor, kendimizi güvende duyumsayamıyor
ve -maalesef- saygı da duymuyoruz..

Tuğg. Ertuğrul Gazi Özkürkçü.. 2 büklüm paşa.. içimizi acıttı..
(Müyesser Yıldız ODATV‘de hakkında kapsamlı yazdı, 3.9,13, http://www.odatv.com/n.php?n=o-selmin-ve-sahibinin-sirri…-0309131200)

Mustafa Kemal Paşa‘nın “Zabit ve Kumandan ile Hasbihal” inde tanımladığı subaylar bunlar olmasa gerek!?

Sevgi ve saygı ile.
Datça, 4.9.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===============================================

İKİ FOTOĞRAFLA ASKERLERİN ZAFER BAYRAMI !?

Naci BEŞTEPE
E. Tümgeneral

30 Ağustos 2013 Zafer Bayramı kutlamaları ile ile ilgili iki fotoğraf aldım.
Çok kişi sosyal medyadan ulaşmış, görmüş olabilir. Fotoğrafları paylaşanlar,
kısa ve anlamlı ibareler eklemişler.
Can alıcı ifadeler.
Ben de eklemeler yapmak istedim.

BİAT SELAMI

İlkinde, bir tuğgeneral eşi ile kutlamada (tebrikatta).
Hanımefendi UZUN ETEK kuralına uymuş. Modern görünümlü.

2_buklum_General_30.8.2013

Generalimiz (tanıyamadım), askerin BAŞLA SELAMLAMA yöntemini aşmış.
İki büklüm durumda

Basen teslime hazır.
Kafasının ortası hatta ensesi  Cumhurbaşkanı’nın gözü hizasında.

Özel bir selam biçimi.

BİAT SELAMI olmalı.

“Sen beni terfi ettir, ne istersen iste..” duruşu sanki!

Gelecek rütbeleri hayrlı olsun.

*****

GÜLÜNCE GÜLLER AÇIYOR

İkincisinde; Cumhurbaşkanı Gül’ün karşısında üç orgeneral, bir oramiral.
Genelkurmay Başkanı, iki kuvvet komutanı ve J. Genel Komutanı.

Komutanlar_pur_nese_30.8.2013

Görüntüye göre; Cumhurbaşkanı çok neşeli, nükteli / neşeli bir şeyler söylüyor.
Askerlerin hepsi keyifle gülüyor.

Ağızlar fiyonk.

Yurtta ve cihanda barış var.

TSK ve ülke güllük gülistanlık.

Gül’den nüktelerle bayram gülücüklerle dolu geçiyor.

Bir gün sonra, YAŞ’ta bu karedekilerin kararı ve onayı ile emekli edilen 14 general-amiral ve albaylar askeri cezaevlerinden sivil cezaevlerine nakledilecek.

İki  gün sonra 106 askerin 28 Şubat yargılanması başlayacak (2 Eylül 2013).
BALYOZ, ERGENEKON, CASUSLUK, POYRAZKÖY zaten cepte.

Gazetelerde sitem dolu demeçleri yer almış, emekli edilenlerin.
Fotoğraftakiler okumamış olmalı.

Koramiral Can ERENOĞLU’nun,

  • “Benim için üzücü olan, bu davanın TSK’nın Atatürkçü, aydın, yurtsever personelinin tasfiyesini hedeflediği ve delillerin düzmece iftira olduğu bilinmesine rağmen, sahip çıkması gerekenlerin, olmayan hukuka güvendiklerini söyleyerek bizleri yalnız bırakmasıdır.
    Daha vahim olan, bizleri tasfiye edenlerin içinde
    silah arkadaşı maskesi takan ve komplocularla işbirliği yapan hainlerin bulunmasıdır.
    Başka bir üzüntü kaynağım da, suçsuz olduğumuzu bilenlerin de
    üniformamızı çıkarmamıza onay vermesidir
    .”

sözlerinin kendileri ile uzaktan yakından ilgisinin olmadığını değerlendirmiş olmalılar. Yoksa,
bu ayıp hepsine yeter de artardı bile. Değil ağız kulakta gülmek, tebessüm etmek bile zul gelirdi. İçlerinde çok sevdiğim ve beraber çalıştığım arkadaşlarımın olması içimi yakıyor.

Hem de çok.

Çaresizler mi, basiretsizler mi, vurdumduymazlar mı, korkaklar mı, makam sevdasından gözleri mi buğulanmış?

Anlayamıyorum.

Üzülüyorum.

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE
1 Eylül 2013

Yurtsever ve özverili halkımızın “emperyalist operasyondan kurtarmaya çabaladığı” Ordu bu olmasa gerek.. Şimdi, bu 2 fotoğraf ile, tertip davalarda kurban edilenlerin gerçek değeri daha iyi anlaşılıyor ve Onlara sahip çıkma uğraşı daha da anlam kaanıyor.

Bu 2 fotoğraf bir dönemeç işlevi üstlenmiştir.

İtiraf edelim; emperyalizmi ve işbirlikçilerini “şu kesitte” şimdilik alkışlıyoruz (!).
Büyük bir taktik başarı elde etmişlerdir. Ancak henüz “savaş” bitmemiştir;
birkaç ciddi muharebe yitirilmiş ve çook ağır yitik (zayiat) verilmişse de..

Ne deniyordu Gezi‘de ??

Bu daha başlangıç; mücadeleye devam!

Sevgi ve saygı ile.
Datça, 4.9.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=============================================

İKİ FOTOĞRAFLA ASKERLERİN ZAFER BAYRAMI !?

Naci_Bestepe_portresi

Naci BEŞTEPE
E. Tümgeneral

30 Ağustos 2013 Zafer Bayramı kutlamaları ile ile ilgili iki fotoğraf aldım. Çok kişi sosyal medyadan ulaşmış, görmüş olabilir. Fotoğrafları paylaşanlar, kısa ve anlamlı ibareler eklemişler. Can alıcı ifadeler. Ben de eklemeler yapmak istedim.

BİAT SELAMI

İlkinde, bir tuğgeneral eşi ile tebrikatta. Hanımefendi UZUN ETEK kuralına uymuş.
Modern görünümlü.

Generalimizi (tanıyamadım), askerin BAŞLA SELAMLAMA yöntemini aşmış. İki büklüm vaziyette.

Basen teslime hazır.  Kafasının ortası hatta ensesi  Cumhurbaşkanı’nın gözü hizasında.

Özel bir selam şekli.

BİAT SELAMI olmalı.

“Sen beni terfi ettir, ne istersen iste..” duruşu sanki!

Gelecek rütbeleri hayrlı olsun.


GÜLÜNCE GÜLLER AÇIYOR

İkincisinde; Cumhurbaşkanı Gül’ün karşısında üç orgeneral, bir oramiral.
Genelkurmay Başkanı, iki kuvvet komutanı ve J. Genel Komutanı.

Görüntüye göre; Cumhurbaşkanı çok neşeli, nükteli/neşeli bir şeyler söylüyor.
Askerlerin hepsi keyifle gülüyor.

Ağızlar fiyonk.

Yurtta ve cihanda barış var.

TSK ve ülke güllük gülistanlık.

Gül’den nüktelerle bayram gülücüklerle dolu geçiyor.

Bir gün sonra, YAŞ’ta bu karedekilerin kararı ve onayı ile emekli edilen 14 general-amiral ve albaylar askeri cezaevlerinden sivil cezaevlerine nakledilecek.

İki  gün sonra 106 askerin 28 Şubat yargılanması başlayacak (2 Eylül 2013). BALYOZ, ERGENEKON, CASUSLUK, POYRAZKÖY zaten cepte.

Gazetelerde sitem dolu demeçleri yer almış, emekli edilenlerin. Fotoğraftakiler okumamış olmalı.

Koramiral Can ERENOĞLU’nun,

“Benim için üzücü olan, bu davanın TSK’nın Atatürkçü, aydın, yurtsever personelinin tasfiyesini hedeflediği ve delillerin düzmece iftira olduğu bilinmesine rağmen, sahip çıkması gerekenlerin, olmayan hukuka güvendiklerini söyleyerek bizleri yalnız bırakmasıdır. Daha vahim olan, bizleri tasfiye edenlerin içinde silah arkadaşı maskesi takan ve komplocularla işbirliği yapan hainlerin bulunmasıdır. Başka bir üzüntü kaynağım da suçsuz olduğumuzu bilenlerin de üniformamızı çıkarmamıza onay vermesidir.”

sözlerinin kendileri ile uzaktan yakından ilgisinin olmadığını değerlendirmiş olmalılar. Yoksa, bu ayıp hepsine yeter de artardı bile. Değil ağız kulakta gülmek,
tebessüm etmek bile zul gelirdi. İçlerinde çok sevdiğim ve beraber çalıştığım arkadaşlarımın olması içimi yakıyor.

Hem de çok.

Çaresizler mi, basiretsizler mi, vurdumduymazlar mı, korkaklar mı, makam sevdasından gözleri mi buğulanmış?

Anlayamıyorum.

Üzülüyorum.

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE
1 Eylül 2013

Hesaplaşanlar ve Tarafsız Kalanlar

Değerli paşam,

Son YAŞ kararları hk. aşağıdaki yazınız çoook hüzün verici..

Tarihe de not düşücü..

Bu koşullarda yazınız için sizi “kutlama” bana tuhaf geliyor.

Yüreklilikle, yurtseverlikle acı gerçekleri yazdığınız için size teşekkür ederim..

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 21.8.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===============================================

Hesaplaşanlar ve Tarafsız Kalanlar

Naci_Bestepe_portresi

NACI BEŞTEPE
E. Tümgeneral

Çok kötü bir haftaydı.

3 Ağustos YAŞ kararları içimizi kararttı.

TSK burnuna kadar siyasete batırıldı.

Askeri hiyerarşi ve gelenekler ayaklar altına alındı.

YAŞ üyesi generallerin hepsi sessiz kaldı. Bir kişi bile şerh koyamadı.

5 Ağustos Silivri Özel Yetkili Mahkemesi kararları ise vicdanlarımızı kanattı.

Vicdanı olan ve kindar olmayanlar için sözüm tabii. Kendilerini kindar
ve dindar olarak tanımlayanlar ve onların önünde diz çökenlere değil.

Başbakan’ın sesi konumundaki danışmanı Yalçın Akdoğan diyor ki;

“ERGENEKON davası,Cumhuriyet tarihinin en büyük hukuki
hesaplaşmasının adıdır. Bu dava 27 Mayıs’tan, 12 Mart’tan, 12
Eylül’den, 28 Şubat’tan, 27 Nisan’dan süzülüp gelen bir müdahale
ruhundan hesap sorulmasıdır.”

Bu ifade açık bir kin ve intikam içermektedir.

Hukukla, adaletle ilgisi yoktur.

Devlet yönetimindeki bir şahsın ağzına almayacağı sözlerdir.

    Yargıda; somut olay,suç, kanıt, suçlu ve karşılığı vardır

.

Yargı ne tarihle ne de bir anlayışın ruhu ile hesaplaşır.
Yargı suçu yargılar.

“TSK geçmişte darbeler yaptı şimdiki mensupları da onların devamıdır, bunlar da yapar..” mantığı ilkel bir yaklaşımdır.

Yargıyı siyasi etkileri altına alanların mantığıdır bu.

Siz siyasi olarak tarihle, siyasi rakiplerinizle hesaplaşırsınız ama yargıyı bu hesaplaşmanın aracı haline getirdiğiniz anda meşruiyetiniz sorgulanır hale gelir.

Kararlarla ilgili iki bakış açısını anımsatayım.

Söz konusu mahkemenin yargıcı iken adaleti aradığı için sürgün edilen Hakim Köksal Şengün,

“Dosyadaki hiçbir sanık hakkında eylemlerle bağlantı kurulmadı, deliller eşliğinde suçlama getirilmedi” diyor.

AKP iktidarının öncü kindarlarından Bekir Bozdağ ise, “Hiçbir mahkeme delilsiz, ispatsız ezbere karar vermez.” diyor.

Mahkemelerin nasıl oluşturulduğunu kimse bilmiyormuş gibi.

Delil yerine sahtekar gizli tanıkların iftiralarının esas alındığı
gün gibi açık değilmiş gibi.

İşte yargının ne derece çıkmazda olduğunu gösteren iki yaklaşım.
Hangisine inanırsanız..

Mahkeme kararının HESAPLAŞMA olduğunu çok iyi gören bir grup da
BDP’li bölücü Kürtlerdir.

Hasip Kaplan diyor ki;

“AKP hesabını gördü sıra bizde. Kürtlerin 1990’lı yıllarda yaşadığı, binlerce köyün yakılıp yıkıldığı,faili meçhul cinayetler işlendiği…”

AKP hesabı kesti. Yargı eliyle.

Sıra BDP’li bölücülerde.

AKP ile el ele TERÖRLE MÜCADELE’nin hesabını kesme hazırlığı yapılıyor.
Dağda, silahlı çatışmada etkisiz hale getirilenler artık FAİLİ MEÇHUL sayılıyor.
Şehitlerimiz ne sayılacaksa.
ERGENEKON’da ceza alan yiğitler o mücadelenin sembol isimleri idi,
sıra geriye kalanlarda.

Türk ulusu izin verirse eğer…

Bilmem ulusum sessiz kalır mı?

Ama Genelkurmay Başkanlığı’nın tavrı ibretlik.

Mahkeme kararları ile ilgili olarak resmi web sitesinde yayımladıkları,

“Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası, hukuk devletinin erdemliliği ve yüce milletimize olan sorumluluğumuz dikkate alınarak..”

diye başlayan ve karardan üzüntü duyulduğunu, yüksek yargının uygun çözümle sonuçlandıracağına inanıldığı belirtilen bildiriden, bir saat içinde başlangıçtaki ifadenin çıkarılması Genelkurmay’ın durumunu
gözler önüne seriyor.

Ne vardır bu ifadede?
Çok şey.

T.C.’NİN BEKASI artık TSK’nın sorunu değildir çünkü.

TSK, eğer ülke dıştan yıkılmaya çalışılırsa müdahale edecek,
içten bölüp yıkanlara karışmayacaktır.

O halde “BEKA” ifadesi fazladır.

HUKUK DEVLETİNİN ERDEMLİLİĞİ’nden dem vuramaz.
Çünkü öyle bir devlet kalmamıştır.
Hukuku siyasi iradeye teslim etmiş bir devlet vardır artık.
O devleti yönetenlerle uyum içinde çalışılmaktadır.
O ifade de iktidardaki ağabey tarafından hoş karşılanmaz.
Silinmiştir.

YÜCE TÜRK MİLLETİNE KARŞI OLAN SORUMLULUK da yerine getirilmemektedir.

Silahlı eşkıya önünden resmi geçit yaparak giden askeri birlikler,
emirler gereği elini kıpırdatmamaktadır.

Binlerce şehidin kemiklerini sızlatan, şehidine, generaline subay-astsubayına sahip çıkamayan bir kurum durumuna düşürülen TSK’nın sorumluluğundan bahsetmek de abes olurdu.

Bu ifadeler, büyük olasılıkla Gnkur. 2. Başkanı onayı ile konmuştur siteye. Genkur. Bşk. ya kendi görünce ya da iktidardan birilerinden
laf işitince derhal çıkarılmıştır.

TSK artık tarafsız, sessiz- soluksuz, iradesiz bir kurum haline gelmektedir/gelmiştir.

Polisiye kitapları sevenler DAN BROWN’ı bilir.
Ben de çok sever ve her kitabını okurum.
Son kitabı CEHENNEM’de, DANTE’den alıntı iki cümlesi var.
Şu yukarıda anlattıklarıma nasıl da uyuyor bakın.

“Cehennemin en karanlık yerleri, buhran zamanlarında tarafsız kalanlara ayrılmıştır. Tehlikeli zamanlarda harekete geçmemekten daha büyük günah yoktur.”

İnanan, inanmayan kendine pay çıkarsın diye aktardım.

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE Çarşamba İğneleri

ÇARŞAMBA İĞNELERİ

Naci_Bestepe_portresi

Naci BEŞTEPE

ERTELEME
Hükümet, dershaneleri kapatma planını erteledi.
Yemedi…
DERS
Hüseyin Çelik, Prof.Haberal için, “Umarım ders almıştır”
Haberal’ın alacağı değil vereceği çok ders vardır,
Bay Çelik ders alacakların ilk sıralarındadır…

SENARYO
Topbaş, GEZİ olaylarının senaryo olduğunu söyledi.
Yeni bir dava mı geliyor?…

PARANOYAK
Bavulcu Baransu 14 Ağustos günü tweet attı, “Güne katliam haberiyle mi uyanacaktık? Mısır’daki katliama dur diyecek yok mu? ERGENEKON-BALYOZ gerçekleşseydi aynı katliamı burada görecektik.”
Darbe paranoyası örümcek ağı gibi kafasını örmüş,
Milli orduyu ümmet ordusu gibi görmüş…

ÖRTÜLÜ
Örtülü ödenekten 400 bin adet biber gazı fişeği alınıyor.
Parası örtülü,
Kullanımı görüntülü…

ROCK
Antalya Kaş’ta rock konseri veren imama müftülük soruşturma açtı.
İmam yanlış yere dükkan açtı…

GÜLER
İçişleri Bakanı Güler, Lice’de PKK kutlamalarının yapılmadığını açıkladı.
Bakan ayrı Güler,
Millet neresiyle güler…

ZEKAVET
RTE iktidarı, 66 ay uygulamasından geri adım attı.
RTE, 66 aylık çocuğunu göndermek istemeyen velileri “Benim evladım geri zekalı diyor..” diye suçlamıştı.
Geri zekalının kim olduğu anlaşıldı mı?

OTOKRAT
İngiliz Guardian, RTE’yi Avrupa’daki beş otokrat liderden biri olarak gösterdi.
Bu da haber mi?..

ÇELEBİ
Palalı Çelebi’yi yargıç serbest bıraktı, yurt dışına kaçtı,
Teğmen Çelebi serbest bırakıldı, teröristle savaştı, yeniden tutuklandı.
İşte adalet, işte yargı, işte Çelebi farkı…

ALKOL
Polis, süper kupa maçında alkol muayenesi yaptı.
Trafiğe çıkan araçlarda da futbol topu arasaydı…

SANAT
RTE, “Bizim fişleme gibi bir sanatımız yok.”
Sanata karşı olunca her kötülüğü sanatla özdeşleştiriyor…

KUZU
RTE, Fethullah cemaati ile süren tartışmalar konusunda “Ona yönelik herhangi bir cevabi pozisyonda olmam” dedi.
GEZİ’deki vatandaşa kurt,
ABD’deki imama kuzu…

ZULÜM
RTE, “Er veya geç bir Musa çıkar, zulmün hesabını sorar”
Türkiye’de de…

MİTÇİ
MİT’in basın yayın biriminin başına koyu AKP’li Nuh Yılmaz getirildi.
Adam “NUH” demekten yılar, “AKP” demekten yılmaz…

YASAL
Karayılan’a göre KCK’liler yasal siyasetçi, ERGENEKONCULAR yasa dışı, darbeci.
Aynı AKP ve güdümündeki yargının düşüncesi…

TEBDİL
RTE’nin, Antalya’da kıyıları denetlerken tebdil-i kıyafet yaptığı söylendi.
Kıyıma uğrattığı kıyılar tanımasın diye mi?..

HUZUR
Bülent Arınç, Lübnan’ın tutukladığı pilotlarımızın rahat ve huzur içinde olduklarını söyledi.
Yüce Rabbim verdikçe Arınç’a da böylesini vermeli…

KADI
ERGENEKON Davası’nın sanık avukatları, yargıçları HSYK’ya şikayet etti.
Anasını belleyen kadı, kimi kime şikayet etti?..

KADIN
Öcalan’ın yanına üçü kadın sekiz üst düzey PKK’li veriliyor.
Sayılar karıştırılmış.
En az üçer çocuk yapacak dört kadın verilmeli…

AHLAKSIZ
Fenerbahçe futbol oyuncusu Emre Belezoğlu, Konyaspor maçında RABİA işareti yaptı.
Ben sporcunun zeki ve ahlaklısını severim.

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

TEĞMEN ÇELEBİ NÖBETE – VARDİYAYA DÖNDÜ

Dostlar,

Yiğit bir komutandan, bir emekli Tümgeneral Sayın Naci Beştepe‘den, yiğitlik ve onur simgesi hatta anıtı Teğmen Mehmet Ali Çelebi’ye açık mektuptur aşağıdaki dizeler..

Tarih bu mektubu kaydına geçirmiştir.

Zalimleri zulümlerinin bedelini elbet bir gün ödeyeceklerdir ve tarihin çöplüğüne atılacakladır.

Yiğitler, kahramanlar, onur anıtları ise insanlığa bu paha biçilmez değerleri,
ödedikleri bedel üzerinden örnek olarak aşılayacaklardır.

* Teğmen Mehmet Ali Çelebi’ye biz de selam duruyoruz!

Tegmen_Mehmet_Ali_Celebi_bu_bizim_icin_madalyadir

Sevgi ve saygı ile.
19.8.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===============================================

TEĞMEN ÇELEBİ NÖBETE – VARDİYAYA DÖNDÜ

Naci_Bestepe_portresi

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

O’nu ERGENEKON uydurma isimli davadaki savunması ile tanıdık.
Teğmen değil deneyimli bir orgeneral gibi konuşuyordu.
Felsefe eğitimi almış bir filozoftu sanki.
Yaşının hakkını veren bir deli yürekti.
Cumhuriyetin temel değerlerini, Gençliğe Hitabe’yi, Bursa Nutku’nu, Büyük Nutuk’u suç unsuru olarak iddianameye koyanlara meydan okuyordu.
Koca koca komutanların yapamadığını yapıyordu.
Cumhuriyet’in değerlerini savunmak, irticayla mücadele etmek, bölücülükle savaşmak
bizim görevimizdir.” diyemeyenlere örnek oluyordu.
O örnek oldu ama örnek alması gerekenler alamadı.
ERGENEKON’dan sonra başlayan BALYOZ ve 28 ŞUBAT davalarında dahi sanık,tanık veya sorumlu olduğu halde hiçbir şey olmayan komutanlar, “Ben emir verdim… Bizim yasal görevimizdi..” diyemediler.
Aksine, ” Benim imzam yok… Ben emir vermedim… Benden habersiz astlarım yapmış…” gibi kendilerini de astlarını da kurtarmayan, sadece davayı açan ve yürütenlerin işine yarayan savunmalarda bulundular.

Teğmen Çelebi, iddianamede ileri sürülen suçlamaların hepsini çürüttü.
İddiayı çökertti.
Kendisine tuzak kuran polislerin hilesini kanıtladı.
Telefonuna terör örgütünün numaralarını yükleyen polisler hakkında suç duyurusunda bulundu.
Suçsuz yere 33 ay tutuklu
kalmışken O’na çamur attığı kanıtlananlar hakkında dava açılması için iki yıldan fazla süre geçti.
Suç duyurusu altı savcı değiştirdi.
Sonunda üç polisten biri hakkında dava açılabildi.
Suç, GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMAK’tan GÖREVİ İHMAL’e dönüştürülerek.
Bu dönüşümde, ERGENEKON’u başlatmak için özel olarak bulunan savcı Zekeriya ÖZ‘ün parmağının olduğu yargı çevrelerinde dillendirildi.
Teğmen Çelebi’ye TERÖR ÖRGÜTÜ/ÇETE yöneticisi diyenlerin hali bu işte.

Teğmen Çelebi, CUMHURİYET ÇOCUĞU ve MUSTAFA KEMAL’İN ASKERİ olduğu için cezalandırıldı.
“AMAN” demediği için 16,5 yıl verildi.
Yargıçları, iddia makamını yargıladığı için ceza aldı.
Suçlu olduğu ve suçu kanıtlandığı için değil.
Kamuoyu böyle biliyor. Halkın vicdani kararı böyle.

Teğmen Çelebi suçlu değil halkın kahramanıdır.

Ceza verenler “VİCDANIMIZ RAHAT ” diyorlar ama vicdanlarının neyin-kimin hizmetinde olduğunu da açıklayabilseler.
Nasıl bir vicdan sahibi olduklarını anlayabilsek.

Teğmen Çelebi, 5 Ağustos’ta karar açıklandığında, Bayram ertesi teslim olacağını açıklamıştı.
O’nun sözü sözdür.
Ağzından çıkar.
O’nu hala tanıyamayanlar evini aramışlar, yakalamak için.
Yakalama kararı UYAP’a konduğu için Emniyet ve Merkez Komutanlığı personeli evine gitmişler.
Babası Muharrem ÇELEBİ’nin basına da yansıyan anlatımına göre 13 Ağustos Salı günü Ankara’daki evinin önünden telefon edip nerede olduğunu sormuşlar.
Teğmen Çelebi 14 Ağustos’ta Adliye’ye giderek, söz verdiği tarih ve saatte teslim oldu.

Baba Çelebi 15 Ağustos’ta evine gelince;

* elektrik şalterinin indirilmiş,
* buzdolabının çözülerek içindekilerin bozulmuş,
* akvaryumdaki balıkların da ölmüş olduğunu gördü.

Muharrem Bey şimdi bağırıyor, “BALIK KATİLLERİNİ ARIYORUM!”
Bu güzel ülkede hiç bir canlıya değer verilmemektedir.
Ülkeyi yönetenler ve onlara hizmet edenler için insanın değeri “BİAT DERECESİ” ile ölçülmektedir.
Çelebiler biat etmez.
Onun için değersizdirler, balıkları bile öldürülmelidir.

Durum budur.
Teğmen Çelebi‘ye oyun oynayan polislerden ikisi hakkında takipsizlik kararı verilmiş,
birisinin de suçu hafifletilmiştir.
Teğmen Çelebi’nin balıkları bile öldürülmüştür.

33 ay tutukluluktan sonra tahliye edilen Çelebi, hiçbir yeni kanıt bulunmamasına karşın 16.5 yıl ile cezalandırılmıştır.

Aile yeniden üzüntüye boğulmuştur.
Sağlığı yeni yeni düzelmeye başlayan anne kaderine terk edilmiştir.
Baba iki arada bir derede bırakılmıştır.
Tertemiz bir sevgi ile M. Ali’nin gözünün içine bakan Kezbancık yalnızlığa itilmiştir.
Demir parmaklıkların arkasında arayacaktır sevdasını.

Teğmen Çelebi her şeye karşın onur ve gururla NÖBETE/VARDİYAYA dönmüştür.

O’nun için, VATAN HİZMETİNİN DEVAMIDIR.
Hakikatin galip geleceğine inancını yitirmemiştir.
Tek arzusu, ödediği bedelin Türk milleti için uyanış vesilesi olmasıdır.

Çelik bilekli, arslan yürekli teğmenim;
Milletin bağrında yerini çoktan aldın.
Tarih seni de, yanındakileri de karşındakileri de yazacaktır.
Hasdal, Hadımköy, Mamak, Sincan veya Silivri fark etmez, nerede olursan ol.
Sen bizimlesin. Gözümüzde, gönlümüzde, başımızın üstündesin.
Bayrağımızın ayında,yıldızındasın.
GENÇLİĞE HİTABE’nin, NUTUK’un her satırındasın.
ONURLU NÖBETİN – VARDİYAN KUTLU OLSUN!

Naci BEŞTEPE : ÇARŞAMBA İĞNELERİ

ÇARŞAMBA İĞNELERİ

Naci_Bestepe_portresi

Naci BETEPE
  GERİCİ
  Bülent Arınç, “Türkiye tel gibi gerilmiş”
  Ülkeyi yönetenler gerici olunca…

 
  TERBİYESİZ
  Hepimizin verdiği vergilerle yönetilen TRT’de, sözde  tasavvufçu
Avukat Tuğrul İnançer, 7-8 aydan sonra hamilelerin sokakta dolaşmasının TERBİYESİZLİK olduğunu söyledi.
  Tuğrul efendi kendi terbiyesizliğini perçinledi…
 
  BÖLÜCÜ
  Bölücü Kürtçü Şerafettin Elçi’nin adı ŞIRNAK Havaalanı’na,
Said-i Nursi’nin adı da Bitlis’te İHL’ne verildi.
  RTE yönetimi ülkeyi bölme hazırlıklarını kamuoyuna  gösterdi…
 
  RÜYA
  Aşık olduğu RTE’yi haftada dört kez rüyasında gören Fettah’a
Haliç Liman ihalesi verildi.
  Rüyasında ne yaptıklarını da söyleseydi…
 
  KEMİRGEN
  Dünyaca ünlü 32 sanatçı The Times’a, dört bin kişi de Seince Dergisi’ne Tayyip’in polis şiddetini kınayan ilan verdiler.
  Bunlar İHL diploması bile olmayan “SÖZDE SANATÇILAR”
  Açıkçası dinsiz kemirgenler…
 
  HAİN
  PKK’nın Suriye kolu PYD’nin lideri Müslim, Davutoğlu’nun daveti ile Türkiye’ye geldi.
  Haini dışarıda aramaya gerek yok…
   
  ŞEREFSİZ
  Oramiral Nusret Güner, “Altındaki komutanlar tutuklanmış şerefsiz bir Donanma Komutanı olmaktansa istifa ettim.”
  Bu durumda Ora. Güner’in komutanı  ve Genelkurmay Başkanı
ne oluyor?..
 
  GEZİCİ
  Türkiye’nin bir bölümü devlet otoritesi dinlemiyor, bölünüyor.
  Büyüklük taslayan RTE hala GEZİ’de GEZİNİYOR…
 
  TİYO
  3. Havalimanı bölgesindeki arsaları 2006’da kapatan ÜLKER GRUBU, şimdi TOKİ’ye satarak bir köşe daha döndü.
  Eş dosta tiyo vermenin yararı görüldü…
 
  UYUM
  Org. Özel, Harp Akademileri mezuniyet tören saatini değiştirerek RTE’ye iftar yemeği verdi.
  TSK’yı tasfiye eden Başbakan’a, Ordu’nun Özelleştiği sinyalini mi verdi?..
 
  ŞEREF
  CHP Tunceli milletvekili Kamer Genç, Pülümür’de açılan PKK flamalarının indirilmediğini açıkladı.
  Bayrak bir devletin egemenlik sembolü ve şerefidir,
  Başka bayraklara izin verenler şereflerini de vermişlerdir…
 
  İHBAR
  Her mahalleye İHBAR KUTUSU konulma hazırlığı yapılıyor.
  Diktatörlüğün eksikleri tamamlanıyor… 
 
  DELİK
  Öcalan’ın dayısına ziyaret izni verilerek Cezaevi Yönetmeliği delindi.
  Ülke delik deşik edildi, yönetmelik deliği ne ki…
 
  SIRADA
  KKTC’de, AKP’nin desteklediği UBP seçimi kaybetti.
  Sıra destekçide…
 
  Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

Casusluk Aşağılaması ve Genel Kurmay


Casusluk Aşağılaması ve Genel Kurmay

Naci_Bestepe_portresi

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE
E. Tümg.

Özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri‘nde görülen davalar içinde en aşağılayıcı veya aşağılık olanı kamuoyuna CASUSLUK VE FUHUŞ DAVASI diye tanıtılan
GİZLİ BELGE DAVASI’dır.

357 sanıklı davanın 310’u TSK personelidir.
79 tutuklunun 55’i muvazzaf askerdir.
Aşağılayıcı olan tek başına sayılar değildir elbet ama o bile çok aşağılayıcıdır.

  • 310 asker casusluğa bulaşmışsa TSK adına bundan aşağılayıcı ne olabilir?

İddianameyi okuduğunuz zaman, eğer olayın içinde değilseniz gerçekten o aşağılayıcı duyguları içinizde hissedebilirsiniz.
Oysa gerçekler hakkında biraz bilgi edinirseniz; iddianamenin, TSK üzerinde oynanan oyunun, aile bireylerinin bile alet edilişinin ne derece AŞAĞILIK bir senaryo olduğunu anlamanız çok kolaydır.

2 Temmuz günü katıldığım duruşmada dört sanığı dinledim.
Savunmalarını özetle vereyim.

1. Bir sanık, 2009’da yürürlükten kalkmış bir belgeyi 2011’de oluşturmaktan suçlanıyor.

2. Diğer sanık, bir bölge haritası üzerinde kritik noktaları işaretleyerek vermekten suçlanıyor. Ama o bölgede görev yapmamış. O ölçekte harita birliğinde bulunmuyor. Belgeyi verdiğine dair kanıt yok.

3. Üçüncü sanık genç bir üsteğmen. 2005 tarihinde bir belge hazırlamakla suçlanıyor.
O tarihte daha öğrenci ve göreve başlamamış.

4. Dördüncü sanığın kimliği ilginç. Görevde tümgeneral. Görevi de
Genelkurmay Başkanlığı Dış İlişkiler Daire Başkanlığı.

Casusa verilen göreve bakın.
Bilgileri daha kolay satsın diye oraya yerleştirilmiş sanki.
O’na bu görevi verenleri de tutuklamak gerekmez mi?
Deniz Kuvvetleri kurmay başkanlığı görevini de bir başka sanık yürütmekte.
Dam üstünde saksağan örneği.
En yakın sınıf arkadaşlarından biri ile ilişkisi, PKK’yle bağlantılı zengin iş adamı ile
temas olarak gösterilmiş. Ama o adam hakkında işlem yapılmamış bile.

Birliğindeki kendinden sonra en kıdemli arkadaşları ile, kendisinin yerine vekalet ettikleri dönemdeki görüşmeleri örgüt bağlantısı kabul edilmiş.

İşte bu sanık, Hv. Plt. Tümgeneral Atilla ÖZTÜRK diyor ki mahkemeye;

“Yapılmakta olan TSK’ni SAPKINLAR ORDUSU olarak göstererek güven sarsmaktır amaç..”

” Tarihte, kendi ordusunu yok etmeye çalışan ilk ülke biz olacağız..”
” Benim çocuklarım benimle gurur duyacak, bu senaryoyu kuranların çocukları ise babalarının kim olduğunu söylemeye utanacak..”Duruşmada en çok ilgimi çeken konulardan biri de general dahil sanıkların
kendi durumlarını aydınlatmak için Genelkurmay’dan istedikleri belgelerin; yanlış, eksik, açıkça anlaşılmaz ve gerçekleri yansıtmayan hatta birbiri ile çelişen belgeler olduğunu açıklamaları idi.

Öyle anlaşılıyor ki altı yıl sonra hala TSK üzerine oynanan oyunun ayırdına varılamamış. Ya da oyuna alet olan, bilerek veya bilmeyerek oyuna hizmet edenler var.

İddianameyi görünce “HUKUK VAR” zannedip inanan ve kendi personeline güvenmeyen bir komutanlık var.

  • “BÖYLE DAVA OLMAZ, TSK CASUS YATAĞI DEĞİLDİR!”

demek yerine personelin gereksinim duyduğu bilgileri bile önemsemeden üstünkörü belge ve bilgi yollayan birileri var.

Türk askeri yerine, askerine oyun oynayanlara yardımcı olan birileri.

Bu davanın en aşağılık yanlarından biri de budur.

  • Aşağılık ve aşağılayıcı bir davaya karşı gerekli duruşun sergilenmeyişi
    TSK mensupları ve onu sevenler için utanç vericidir.

Oramiral rütbesinde ve kuvvet komutanlığı kesin olan bir subayın
onur istifası bile bazılarını uykusundan uyandıramamış anlaşılan.

Genelkurmay Başkanlığı’nın bu davayı yakından izlemesi ve kendi durumunu da görmesi zorunludur.

Yapılıyor mu bilmiyorum. Öyle bir izlenim edinemedim.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nde bir tek casus bile varsa Genelkurmay Başkanlığı’nın ayıbıdır.
Bu ayıbı temizlemek de komuta makamını işgal edenlere düşer.

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

TÜRKİYE KAÇ ÜLKEDİR, KİM YÖNETİR, KİM KORUR?

Dostlar,

E. Tümg. Naci Beştepe’nin yürekler acısı feryadı..
AKP iktidarının çifte standardı ile Türkiye’yi iç savaşa ve bölünmeye sürüklemesi..
TSK’nın teslimiyeti..
Açlık grevine giden yıllardır tutuklu askerler

Kapkara bir tablo..
Sürdürülemez..
Mutlaka ve hızla durdurulması gerek..
Ülkemizin sağlıklı ve sağduyulu güçleri bu lanetli gidişe “dur” diyecek.
Halk meşru direniş hakını kullanacak, kullanıyor.
Önderini de doğuracak, yakındır..
Eminiz.. Çünkü tarih bunu öğretiyor..
Keşke AKP kendine bir iyilik etse de hükümeti bıraksa..

Yiğit ve gerçekçi komutan Naci paşaya acı saptamaları içiin teşekkür ederek..

Ha gayret halkım..

Sevgi ve saygı ile.
1.7.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

====================================

    TÜRKİYE KAÇ ÜLKEDİR, KİM YÖNETİR, KİM KORUR?


Naci_Bestepe_portresi
Naci BEŞTEPE
E. Tümg.
 
Son bir-iki haftada yurdumuzun bir bölümünde meydana gelen olayları anımsayalım;
  – Diyarbakır’da KUZEY KÜRDİSTAN Birlik ve Çözüm Konferansı düzenlendi. Bölünme amaçlı istekler açıklandı.
  – Sınır ötesine geçmekte olan PKK’lıları uğurlamaya giden vatandaşlara asker su verdi, ancak askerin ortalıkta görünmesine bile kızdılar.
  – Bir terörist için düzenlenen törene, PKK’lılar silahlı olarak katılıp gösteri yaptılar.
  – Generallerin bulunduğu bir helikoptere PKK’lılar ateş açtı, dört mermi isabet etti.
  – Lice’de, karakol binası yapılmasını istemeyen halk inşaatı bastı, çadırları yaktı, olayda bir kişi öldü. Sonrasında yol kesen örgüt bir uzmanı kaçırdı.
  – Pülümür’de PKK maden ocağını bastı, araçları yaktı, bazı işçileri kaçırdı.
  – Cizre’de yerel asayiş birimi diploma töreni düzenlendi, poşulu,özel giysili asayişçiler caddelerde kimlik kontrolü yaptı.
 
  Bunlar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin uluslararası anlaşmalarla belirlenmiş sınırları içinde oldu.
  Bunlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalarına aykırı olarak gerçekleştirildi.
 
  Bu olanlara karşı ülkeyi yönetenler ne yaptı?
  Kulağının ve gözünün üzerine yattı.
  Hiçbir tepki göstermedi.
  Lice’de, 1937 Dersim isyanını anımsatan, devlet otoritesini reddeden olaydan sonra, T.C. Hükümeti adına “Yeni karakol yapmıyoruz, aynı yere yeni bina yapıyoruz, dokuz adet karakolu da kapattık” açıklaması yapıldı.
  “Biz sizin istemediğiniz bir şeyi yapmayız, devlet kontrolünü sürekli azaltıyoruz, merak etmeyin” der gibi. 
  Gibisi fazla.
  Bu yapılanların hiçbiri, devlet olan yerde yenilip yutulamaz.
  Devletin yasal güçleri derhal gerekeni yapar.
  ÇÖZÜM SÜRECİ bozulursa diye korkmanın kime ne yararı olacaktır?
  Çözümden amaç ” Kavga etmeden, kan dökmeden bölünmeyi sağlamak” ise o başka. 
  O zaman da bu kararı verenler halka hesabını da verirler.
  Verebilirler mi? Orasını düşünmeliler.
 
  Başka ne yapıyor devleti yönetenler?
  Bu olaylara tepki gösterecek gücün yasal yetkilerini elinden alıyor.
  Neymiş, 35. madde darbeye dayanak sağlıyormuş?
  Darbe yapana dayanağa gerek varmış gibi?
  Darbe dayanağını kendi bulur, boşuna olayı saptırmaya çalışmaya gerek yok.
  Bu düzenleme ile yapılan TSK’nın PKK’ya karşı adım atmasını engellemektir. Bölünmeye engel olacak asli gücü engellemektir.
  TSK komuta kademesi zaten elleri havaya kaldırmış. 35. madde ile kendisine verilen görevi unutmuş. Siyasi iktidarın dümen suyuna girmiş.
  Sokakta sopa yiyen ama karşılığını veremeyen cılız-korkak çocuğun “Anne şu çocuk beni dövdü” demesi gibi salya sümük ağlıyor.
Helikopterin KAÇMA MANEVRASI ile kurtulduğunu açıklıyor.
  Sen karşılığında ne yaptın? Ne yapman gerekirdi? diyen vatandaşına verecek yanıtı yok.”İktidar öyle istiyor” dese, yutturamayacak, biliyor.
 
  Başka ne yapıyor devleti yönetenler?
  İç güvenliği polisle yapma manevrasına sarılıyor.
  Saflar bile inanmaz.
  Polis kırsalda, dağda asker gibi kullanılamaz. Kullanılmıştır. Özel Harekat timleri yararlı da olmuştur. Ancak askerle beraber ve asker kontrolünde kullanılmıştır. Sayıca sınırlıdır. Pek çok da sorun yaratmıştır.
  İçi güvenliğin tamamen polise devri; silah-teçhizat-eğitim-deneyim- yönetim- yaş ve fiziki yeterlilik gibi pek çok sorun getirir. Maddi yükü de çok pahalıya patlar.
  Karşılığında yararlı olacak olsa neyse.
  Oysa görünen köy kılavuz istemez.
  İstanbul’da sokak eylemleri dört-beş gün sürünce polislerin aç ve uykusuz kaldıkları açıklanmadı mı?
  İstanbul’un göbeğinde polisin aç kalması ne demektir?
  Şimdi bu yüzden ödül veriliyor.
  Tam tersine, onları aç-susuz-uykusuz bırakan amirleri de, yasal yetkilerini aşarak kendi halkına acımasızca saldıran, hakaret eden, işkence yapan, tacizde bulunan, ölüm ve yaralanmalara neden olan polislerin hepsi cezalandırılmalıydı.
  
  Başka ne yapıyor devleti yönetenler?
  Türkiye’nin bir bölümünde, ülkeyi bölme yolunda yapılanları görmezken ülkenin neredeyse tamamında vatandaşların demokratik tepkilerini
polisin aşırı güç kullanımı ile engellemekle övünüyor.
  Vatandaşların çok açık olan istek ve şikayetlerini göstermesini;
dış güçlere, ülke ekonomisine, ülkenin büyümesine-gelişmesine
engel olmak isteyen kötü niyetlere bağlıyor. 
  Sorunun çözümü ile ilgilenmek yerine sorunun arkasına dolanarak
puan almaya çalışıyor.
  Yasal yetkilerini aşan polisi ödüllendirerek vatandaşa göz dağı veriyor.
  Dünyanın gözü önünde bir gencin öldürülmesinde, çocukların bile kanmayacağı düzmece bir polis raporunu (Polisin eline taş gelmiş de onun için bileği bükülmüş de, Sarısülük ondan vurulmuş da polis suçsuzmuş) Bakanlar Kurulu bildirisi olarak sunuyor. Utanmadan.

  • “Biz, AKP’ye karşı geleni öldürtürüz, failini koruruz, bizim demokrasimiz budur.” diyor açıkça.
  Cinayet sanığı polisi serbest bıraktırıyor.
  Suçu belli olmayan ama AKP’ye karşı olduğu bilinen yüzlerce aydını yıllarca tutuklarken.
  Bu yapılanlara da ileri demokrasi diyerek, demokrasilerle alay ederek.
 
  Sanki Türkiye’de iki ülke var.
  İki  bölgeye farklı davranan bir yönetim var.
  Yönetimin yasa dışı uygulamalarına ses çıkarmayan, asli görevini yapmayan, ülkeyi yasaların verdiği yetki çerçevesinde korumayan kurumlar var.
  Ülkeyi, anayasa ile belirlenmiş cumhuriyeti koruyacak kurumlar aymazlık içinde.
  Tek direnen halk.
  Halk gereğini yapacak, mesajını verdi.
  Herkes dersini almış olmalı.
  Alanlar almayanlara anlatmalı.
  Anlamayanların sonu iyi olmayacak gibime geliyor.
 
  ŞİRİNYER’den sonra HASDAL’daki silah arkadaşlarım da
üç günlük açlık grevine gitti.
  Hukuksuzluklara karşı gösterilecek tepkinin üst sınırıdır yaptıkları.
  Sağlıklarını, canlarını ortaya koyuyorlar.
  İnsanlık, hak-hukuk, vicdan gibi değerlerini kaybetmemiş olanlar anlasın diye.
  Saygılar sunuyorum tüm direnen aydınlara.

  DİREN HASDAL, haksızlığa ve hukuksuzluğa…
 
  Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

Naci BEŞTEPE : ÇARŞAMBA İĞNELERİ

Dostlar,

Saygıdeğer E. Tümg. Nac Beştepe, bu hafta da yüksek zekasının ürünü ince mizahları döşemiş “Çarşamba İğneleri” nde..

Yaşasın mizah!

İstanbul’da Emniyet’ten kimi polisler nasıl yakınıyorlardı :

Efendim bize orantısız zeka uyguluyorlar ama!

Bize göre “esprilerin esprisi” kategorisinde sayılabilir bu tümce..

O yüzdendir ki, böylesi polislerin kimi şefleri de halka karşı vahşeti 2. Çanakkale Destanı sayabilecek mizah – espri (!?) anlayışı sergileyebiliyorlar.

Yetmiyor, RTE de gaza geliyor / getiriliyor, O da  “destan” edebiyatı yapıyor..
Edebiyat da kirleniyor..

Teşekkürler Sayın Beştepe..

Sevgi ve saygı ile.
26.6.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=================================

ÇARŞAMBA İĞNELERİ

Naci_Bestepe_portresi

 
E. Tümg. Naci BEŞTEPE
AYAKÇI
  RTE, “Türkiye’de ayaklar ne zamandan beri baş oldu?”
  2003’ten beri...

 
  HERBOC (Sevgili Cihangir Dumanlı’dan)
  RTE’ye pek çok üniversiteden fahri doktora unvanı verildi.
  Bilin bakalım hangi ana bilim dalında?
  HERB0COLOGY…
 
  DİNLEME ( C. Dumanlı’dan)
  İngiliz istihbaratı Mehmet ŞİMŞEK’i dinlemiş.
  Haber değeri yoktur.
  Her devlet kendi vatandaşını dinleyebilir…
  SEVİYE
  Enerji Bakanı T. YILDIZ, ” Eğitim seviyesi arttıkça AKP’nin hitap ettiği alanın daraldığını görüyoruz.
  Eğitimli insanlar da sizin seviyenizi…
 
  AK-DENİZ
  RTE, Arapçaya buladığı Türkçe’den sonra İngilizceyi de halletti.
  Dünyaya ” VAYT Sİ” isminde yeni bir isim öğretti,
  “Van minit” la kalsa iyiydi…
 
  UTANMA
  RTE, Kayseri mitinginde.”Ulusalcılara sesleniyorum, terörist başının resmini Atatürk’ün yanında nasıl izlediniz”
  Devleti ve hükumeti onun ayağına gönderen siz  değil misiniz?
  KISKANÇ
  “Bunlar yıllarca Türk’e durmak yaraşmaz dediler, ama hala duruyorlar”
  Kendi vatandaşını” ONLAR-BUNLAR” diye bölen bir başbakan,
  Ülkesinin kurucusunu ve yaptıklarını kıskanan sıradan bir adam…
 
  MİLLET
  RTE Samsun’da gürledi, “Taksimdekiler milletse buradaki ne?
  Kıl sayılamaz ki…
 
  İŞGALCİ
  RTE, direnişçiler “işgal ordusu” dedi.
  Bu durumda polislere de “soykırımcı” denmez mi?
 
  KAÇMA
  Genelkurmay, komutanları taşıyan bir helikopterimizin terörist ateşinden “kaçma manevrası” ile kurtulduğunu açıkladı.
  Kaçmadaki başarı anlaşıldı,
  PKK’ya dokunmamak için ne manevrası yapılmakta olduğu anlaşılamadı…
 
  ÖDÜL
  Direnişçilere hakaret eden güreşçi Rıza KAYAALP’e açılış töreninde Türk bayrağı taşıtıldı.
  İktidarın ödülünü aldı,
  Halkın ödülü çıkmaz ayın sonuna kaldı…
 
  DUA
  Egemen Bağış, “Başbakanımızı milyarlarca insanın duası koruyor.”
  Her geçen gün dua gereksinimi çoğalıyor…
 
  BESMELE
  RTE, direnişçiler için, “Bir tek besmeleyle oyunlarını bozarız.”
  Kürdistan konferansı toplayanlara da besmele çekseniz…
 
  BAYRAK
  “Türk milliyetçiliğini ayaklar altına aldık” demişti.
  Türk bayrağına sarıldı.
  Kimi kandırdı?
 
  VATAN
  Dışişleri, 16 adet adacığa Yunanistan’ın el koyduğunu kabullendi.
  Söz konusu vatansa AKP için ayrıntıdır…
 
  OĞUL
  AKP’li vekil EYÜPOĞLU’nun oğlu, LYS’de yerine başkasını soktu.
  AKP düzeninin çocuğu…
 
  SIFIRLAMA
  Maliye Bakanlığı, üç yandaş şirketin vergi borçlarını sıfırladı.
  Ahlak anlayışını da…
 
  DESTAN
  Polis müdürü “İkinci Çanakkale destanı” demişti.
RTE de polisin destan yazdığını söyledi.
  Halkına karşı acımasızlık, vandallık, gayri-insanlık destanı…
 Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

GELDİĞİ YOLDAN GİDECEK


GELDİĞİ YOLDAN GİDECEK

Naci BEŞTEPE 
   
PKK’lıların sınır ötesine çıkışları tartışılırken ne demişti RTE?  – Girdikleri yerden çıkarlar, onlar bilir…

Doğruluk payı yok da değildi.
  Teröristlerin giriş-çıkış güzergahları vardır.
  Asker de izlemeyeceğine göre o bilindik yollardan girdikleri gibi çıkar giderler.
  Süreç öyle işliyor.
  Tabİi çıkanlar için.
  Çıkmayan, çıkmış gibi yapan, kente inen, yerinden kıpırdamayanların daha çok olduğu değerlendiriliyor.
  Neden çıksınlar ki?
  Ne aldılar ki?
  Sallanan AKP iktidarı Anayasayı yenileyemez veya bölünmeye yol açacak değişiklikleri yapamazsa neden terk etsinler yerlerini?
 
  Bir de RTE’nin bulunduğu yere hangi yoldan nasıl geldiğini anımsayalım.
  Belediye başkanı iken bir şiir okumuştu :
  – Minareler süngümüz, Kubbeler miğferimiz diye.  Kendi ifadesine göre bir şiir okumaktan ceza almıştı.

  Mağdurdu yani.
  Hiç bitmeyen bir mağduriyetti bu.
  Durur durur anımsatır.
  Grup toplantısında söyler, sulu gözlüleri ağlatır.
  Oysa, vatandaşı kin ve garaz tohumları ile bölmekti yaptığı.
 
  Kızının, karısının türbanını sürer ikide bir ortaya.
  Dediğine göre kızı da türbanı yüzünden okuyamamış da taa Amerikalara gitmiş.
  Ancak açıklamalara göre, kızcağız 134 puanla bir yere girememiş.
  Paralı amcaları da destek verince, ver elini Amerika.
  Yüce rabbi öyle istemiş neticede.
 
  Bu RTE’nin mağduriyeti bitecek gibi de değil.
  11 yıldır tek başına hem partiyi, hem ülkeyi yönetiyor.
  Bıraksalar Suriye’yi de yönetecek.
  AB’ni, BM’i de hizaya sokacak ama kıymetini, kudretini anlayan yok.
  Dediği dedik, astığı astık, kestiği kestik ama hala mağdur.
  Şimdi de vatandaştan yana mağdur.
  Gezideki gençlerden yana mağdur.
  Bu kadar demokrat, dışarıdan göründüğü kadar katı bile olmayan (Hülya Hanım’dan öğrendim), gençleri çağırıp dinleyecek kadar anlayışlı (AKP’li dostlar söyledi) ama bir türlü yaranamıyor.
  Son günlerdeki buram buram demokrasi, liderlik, insanlık kokan söylemlerine bir bakın;  – Çapulcu marjinal gruplar camiye girmiş bira içmişler.

  – Daha da ileri gidip camide fuhuş yapmışlar.
  – Utanma yok neyse de adap da bilmiyorlar. Polis arkalarından çiçek vermek için koşarken ayakkabılarını bile çıkarmadan dalmışlar camiye.
  – Bunlara ait kaset var. Cuma günü yayımlanacak.(Cuma geçti. Çıkmaz ayın
son cuması yayımlanır. Montajda terslik çıkmıştır.)
  – Hele o çadır bölgesi var ya, aman aman. Sidik kokusundan geçilmiyor.
Hatta büyük abdestlerini de yapmışlar. Bir de çevreci olacaklar.
  – Bir gidip görseniz o çadırları. Ne edepsizlikler, ne ahlaksızlıklar…
  – Bunların yaşamına karışmıyor ama onlar karısının kızının baş örtüsüne (kendisi türban olur) karışıyorlar. Kamuda hala türbanla çalışamayanlar var.
 
  Bunları söyleyen sıradan zır cahil bir vatandaş değil.
  Başbakan.
  Ancak kimin başbakanı kendi de bilmiyor.
  Bir grup vatandaşı öbürlerinin üzerine salmakla tehdit ediyor.
  Kendini destekleyenlerin daha çokluk olduğunu söylüyor.
  18 gündür üzerlerine gaz ve basınçlı-ilaçlı (kimyasal) su sıktırdığı,
öldüresiye dövdürdüğü hatta öldürttüğü vatandaşlarına karşı sabrının taştığını, bedeli ne olursa olsun GEZİ PARKI’nı boşalttıracağını miting meydanlarında şakşakçılarına açıklıyor.
  Yanlış okumadınız, “BEDELİ NE OLURSA OLSUN” 
  Yani, ölürlerse ölürler.
  O istedi ya.
  Olacak işte, o kadar.
  İleri demokrasinin dünya yıldızı. Sultanlar sultanı. Liderler lideri.
 
  Aynı kafanın valisi “Hiç olaysız boşalttık, kimseye zarar vermedik, müdahale bile denmez” diyor. Ardından resmi açıklama 44 yaralı, bir kişi gözünden ameliyatlık.
  Bir de olaylı olsa, müdahale etseler. Düşünebiliyor musunuz?
  Ertesi sabah” İstanbul çok huzurlu” diyor. Taksim’e ne giriş var ne de Taksim’den çıkış. Her yer gaz, her yer su, her yerde cop. Acımasız saldırı.
 
  Aynı kafanın Ankara BŞB Başkanı, afişlerle yağlama uzmanı İ. Melih Gökçek, polisin öldürdüğü gencin, provokatörlerin attığı taşla öldüğünü iddia ediyor.
TV görüntülerine karşın.
  Adli tıp raporu ile baseninin üzerine oturuyor.
  Ama adamda utanma, üzülme gibi normal insanlara has özellikler olmadığı için
o gencin öldürüldüğü yere polise övgüler düzen bir afiş astırıyor.
  Bu kadar olur.
  Bunlar da yönetici olacak.
  Taş devrinin kabilelerini yönetenler bunlardan daha iyi yönetici değilse ne olayım…
 
  Miting alanlarına yüz binleri değil milyonları da toplasa artık önemi yoktur.
  Parasız, taşımasız, zorlamasız kendiliğinden meydana çıkan, copa-bibere-kimyasallı suya göğüs geren bir kişi binlere bedeldir çünkü.
  Tepeden aşağıya doğru iniş başlamıştır.
  Yuvarlanan taş tepeye dönmez. Gittikçe hızlanarak inecektir. Bu inat varken hele.
  Hangi tepeden, hangi yoldan mı?
  Geldiği yoldan.
  Gene mağduru oynayarak.
  Gene dini duyguları sömürerek.
  Sömürdüğünü zannederek.
  Atatürk’ün dediği gibi,
  Kendisinin PKK’lılara dediği gibi,
  Aynen,
  Geldiği yoldan gidecek.
  O yolunu bilir.
  Yola koyuldu bile.
  Gidiyor…
 
  Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

Naci BEŞTEPE : Çarşamba İğneleri


Çarşamba İğneleri

Naci_Bestepe_portresi

 

 

 

KRAL
Fas Kralı, RTE’yi kabul etmedi.
“Alemin Kralı” palavrası gerçek kralı kesmedi…

DESPOT
Tunus Halk Cephesi lideri, “Biz despot ve komplocularla ziyafete katılmayız” diyerek RTE ile akşam yemeğinde olmayı reddetti.
Türk halkının itibarı ne hale geldi?…

ÖZET
Sevgili Cihangir DUMANLI’ya “Taksim olaylarını değerlendirir misin” dedim, yanıtı;
Tarikata barikat…

İNAT
RTE’nin mesajı alındı;
İnadım inat, Topçu Kışlası iki kat…

KELLE
RTE, direnişçileri kelle isteyen yeniçerilere benzetti.
Genç Osman’a benzemesin kaderi…

KAPIKULU
Topbaş, “Topçu kışlasını Başbakan arzu ediyor.”
Beyefendi teslimiyetini kibarca ifade ediyor…

KATİL
Öcalan; “Taksim’i ulusalcılara bırakmayın!”
Halk kararını vermiş, diktatörlüğü bile takmıyor,
Bebek katili de kimmiş, kimse tınlamıyor…

PARA
İktidarın yalama YİĞİT’i, “Bir milyon dolar kaybettik, memnun musunuz?”
Yiğit’im merak etme, görürsek, bulursak karakola duyururuz…

GÖRÜŞ-ME
AKP danışmanı İbrahim DALMIŞ,

  • “Taksim Platformu temsilcileri ile Alevi ve sol örgüt üyesi olmamak koşuluyla görüşebiliriz.”

Arkadaş, açıkça söylesene, görüşmeyeceksiniz…

YARDIMCI
RTE, bazen kitabın bombadan tehlikeli olduğunu söylemişti.
Gezi direnişinde “twetter bela” dedi,
Okullara kendileri kitap ve (FATİH Projesi ile) bilgisayar dağıtıyor,
Bu durumda YARDIM VE YATAKÇILIK suçu işliyor…

MONTAJ
İmam’ın yalanlamasına karşın RTE, “Camiye bira ile girdiler,
imamı yalan söylemeye zorladılar, Cuma günü görüntüleri vereceğiz.” dedi.
Kaset elinde olsa bir dakika beklemezdi,
Montaj için Cumaya kadar halktan süre istedi…

YALAN
ABD, RTE’nin ” Occupy Wall Street” olayında polisin 17 kişiyi öldürdüğü iddiasını yalanladı.
Bize söylediklerinin yanında bu hafif kaldı…

İSABET
RTE, “Bizi millet getirdi, götürecekse millet götürür”
Tam isabet…

HEDEF
AKP’li gençler RTE’yi karşılamada “Yol ver geçelim, Taksim’i ezelim” sloganı attı,
RTE de kulağının üstüne yattı.
Din kardeşlerimize yakışmadı,
Bari “İLK HEDEFİMİZ KARADENİZ, YA ALLAH” olsaydı…

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE