Etiket arşivi: Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

Hekimlere ve sağlık çalışanlarına saldırı bu kez Hükümet’ten geldi!

Hekimlere ve sağlık çalışanlarına saldırı
bu kez Hükümet’ten geldi!

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) milletvekillerince 30 Ekim 2018 günü TBMM’ye sunulan ve hekimlerin istemlerinin karşılanması bir yana; yakıcı mağduriyetler yaratan, sağlıkta şiddet konusunda işe yarar somut hiçbir adım atmayan, “KHK ve Güvenlik Soruşturması” gerekçesiyle binlerce hekimi işsizliğe mahkûm edecek olan, haktan, hukuktan, en temel vatandaşlık haklarından uzak, bütünüyle kötü niyetli bir yasa önersisi ile karşı karşıya kalmış durumdayız.

Türk Tabipleri Birliği olarak; buradan açıklıkla ifade etmek istiyoruz ki;

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın meslektaşımız Dr. Fikret Hacıosman’ın İstanbul’da öldürülmesi sonrasında sarf ettiği; “Sağlıkta şiddeti caydıracak ve suçluların en ağır cezaya çarptırılmalarını temin edecek düzenleme” sözleri ile Meclise sunulan taslak arasında en ufak bir bağlantı söz konusu değildir. Sağlık ortamındaki şiddet nedeniyle saldırıya uğrayacak her hekimin, her sağlık çalışanının sorumlusu içi boş bir taslakla “şiddet yasası çıkarıyoruz” yaygarası yapan ve sağlıkta şiddet karşısında ciddi hiçbir adım atmayan iktidar hükümeti olacaktır.

Binbir emekle kazanılmış hekimliğin, ihtisasın, üst ihtisasın, hiçbir hukuksal sürece bağlı kılınmadan, kimlerin hangi ölçütlerle karar verdiği anlaşılmayan “KHK ve Güvenlik Soruşturmaları” ile hekimlerin elinden alınmasının yasal kılıfı olan bu yasa maddesini TBMM’ye getiren AKP hükümeti, Anayasa’da tanımlanmış en temel haklara, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına, hepsinden önemlisi bir arada yaşama ilkelerine aykırı, binlerce hekimin işsizliğinin ve açlığa mahkûm edilmesinin, hastaların bu hekimlerden yoksun kalmasının sorumlusu olacaktır.

Bu maddelerin yanı sıra aile hekimliğinde hak yitiklerine yol açan; hastanelerin “Sağlık Bakanlığına” bağlı döner sermayelerinin “Maliye Bakanlığının” inisiyatifine bırakılmasını amaçlayan; Tabip Odalarının hekimliğin uygulanmasındaki etkisini sınırlamaya çabalayan bu “Yasa Önerisine” karşı tüm hekimler, sağlık çalışanları ile birlikte karşı duracak ve tepkilerini gösterecektir.

  • Kötülüğünüzü,
  • hekimleri işsizlik, yoksulluk ve açlıkla tehdit etmenizi,
  • hekimlerin ölümlerini sıradanlaştırmanızı,
  • her fırsatta sermaye ve yandaşlara rant aktarmanızı,
  • meslek örgütümüzü yok sayan antidemokratik, dinlemeyen tavrınızı kabul etmiyoruz.

Bu nedenle, sağlıkta şiddete karşı, “şiddeti önleme yasa tasarısı” istemli “nöbet eylemlerini”
bu yasa önerisinin tüm maddelerine karşı

HEKİMLER KANDIRMACA DEĞİL, HAKLARINI İSTİYOR NÖBETLERİ”ne çeviriyor,

bütün gücümüzle, tüm sağlık kurumları ve kent meydanlarında sesimizi duyuracağımızı, TBMM’de bu yanlış ve hekim karşıtı yasa önerisini durdurup, sorunlarımızın çözümüne ilişkin maddeler içeren bir yasa önerisisine dönüşmesi için mücadelemizi sürdüreceğimizi
ilan ediyoruz.

(http://www.ttb.org.tr/haber_goster.php?Guid=859d52be-dccd-11e8-b0cd-0573319e83b8, 31.10.2018)

Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi

“Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” için tıklayınız. 

=======================================

Yazıklar olsun AKP’nin bu berbat “yönetimi” ne (!)

“Erdoğan gene kandırılıyor mu??” masallarına kanacak halimiz de yok artık..

Direneceğiz ve kazanacağız..
Çünkü istemlerimiz haklı ve meşru!

Sevgi ve saygı ile. 05 Kasım  2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı
AÜTF Halk Sağlığı AbD     Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

“Emek – Barış ve Demokrasi” Mitingi’ne Güle Oynaya Gelen 103 İnsanın Parçalanmış Bedenleri Arasında Adalet Arıyoruz!

“Emek – Barış ve Demokrasi” Mitingi’ne Güle Oynaya Gelen 103 İnsanın Parçalanmış Bedenleri Arasında Adalet Arıyoruz!

Dün (03.08.2018) sonuçlanan ve piyonların müebbet hapis cezaları aldığı yargılamanın Adalet’i sağladığına kimse bizi inandıramaz.

10 Ekim’de yitirilen insanlarımız için Adalet, ölümleri ile sonlanan “Emek – Barış ve Demokrasi” yürüyüşünün yeniden başlatılması ve hedefine varması ile sağlanacaktır.

Saygılarımızla,  04.08.2018

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

Sağlıkta Şiddet Can Almaya Devam Ediyor!

Fırat Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Muhammed Said Berilgen,
bu gün görevi başında uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi.
Medikal firma temsilcisi olduğu iddia edilen bir kişi, tartıştığı Berilgen’i silahla vurarak ağır yaraladı. Ancak meslektaşımız tüm çabalara karşın kurtarılamadı.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi olarak saldırıyı kınıyor, Prof. Dr. Muhammed Said Berilgen’in ailesine ve tüm hekim camiasına başsağlığı diliyoruz.

Bir kez daha Sağlık çalışanlarına yönelik şiddete ve ölümlere alışmayacağız” derken, olayla ilgili tüm gelişmelerin takipçisi (AS: izlemcisi) olacağımızı kamuoyuna duyururuz. (http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/siddet-6707.html, 25.05.2017)

Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi
============================
Dostlar,

Biz de büyük acı duyarak, üyesi olduğumuz TTB’nin (Türk Tabipleri Birliği) basın açıklamasını paylaşıyoruz.

Sağlı Bakanlığını ve AKP iktidarını, meslek örgütümüz TTB’nin sorunun çözümüne ilişkin önerilerini, “dediğim dedik ilkelliği” ni bırakarak, AR – TIK dikkate almasını istiyoruz. Hazırlanmış ve Sağlık Bakanlığı’na sunulmuş kapsamlı raporlarımız var :

HEKİME YÖNELİK ŞİDDET ÇALIŞTAYI 
(http://www.ttb.org.tr/siddet/images/file/itocalistay.pdf, 76 sayfa, pdf, 2009)

Bu sağlıkçı cinayetlerinin gerçek sorumlusu – azmettiricisi; SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM (Health Transformation) adı altında Haziran 2013’ten bu yana 14 yıldır akıl dışı dayatmayla sürdürülen piyasacı, en çok (maksimum) kâr odaklı, IMF – DB güdümlü kökü dışarıda uydu vahşi politikalar ve uygulayıcılarıdır.

Onları tarih ve kamuoyu önünde teşhir ediyoruz.. Yazıklar ve utançlar olsun!

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı
AÜTF Halk Sağlığı AbD
Türk Tabipleri Birliği Üyesi, Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

TTB : Hopa Sel Felaketi Doğal Afet Değildir!

 

 

Artvin’in Hopa ilçesinde meydana gelen sel felaketinde ne yazık ki sekiz vatandaşımızın yaşamını yitirdiği, üç kişinin kayıp olduğu bilinmektedir. Selden etkilenen 19 kişi ise halen tedavi altındadır.

TTB olarak, bu olayın tek başına doğal bir felaket olmadığı, Doğu Karadeniz Bölgesinde yaratılan ekolojik sorunların bir sonucu olduğu görüşündeyiz. Ne yazık ki Doğu Karadeniz Bölgesi, son yıllarda hidroelektrik santrallerin (HES) istilası altındadır.

Derelerin önü enerji elde etme hırsıyla tutulmuştur.

Ayrıca Karadeniz Sahil Yolu, derelerin denize ulaşmasını önleyen bir bariyer olarak durmaktadır.

Acı olan başka bir durum, bölge halkının HES’lere karşı mücadele sürdürdüğü,
HES’lerin kurulMAması için direndiği, üstelik bu nedenle Devletin kolluk güçleri ile
karşı karşıya geldiği gerçeğidir. Geçtiğimiz yıllarda defalarca (AS: kezlerce!) basından izlediğimiz gibi, bölge halkı en yerel unsurlarıyla (AS: ögeleriyle), HES’lerin ekolojik dengeyi alt üst ettiğini haykırmış, buldozerlerin önüne çıkmış ancak AKP yöneticileri tarafından terörist olmakla, ideolojik olmakla suçlanmış ve marjinalleştirilmiştir.

Felaketin sorumlusu, bölge halkının itirazlarına karşın bölgenin ekolojik dengesini bozan iktidar ve yüzyıllardan beri akıp giden suların önüne enerji santralleri kurmaya çalışan zihniyettir..

Sonuçta, yaratılan ekolojik felaketin sonuçlarını yine bölge halkı canıyla ödemektedir.

Hopa’da yaşanan sel felaketinin sağlık sonuçları sadece (AS: yalnızca) ölen ve yaralananlar değildir. İlçenin içme suyunun (AS: şebekesinin) sular altında kalması, kanalizasyon şebekesiyle kirlenmesi söz konusudur. Bu durumda ilçede yaşayanlar suyla bulaşan salgın hastalıkların tehditi altındadır. Yaşanan felaketin sonuçlarının en aza indirilebilmesi için ivedi olarak yapılması gereken, Sağlık Bakanlığı yerel örgütünün ve belediyenin halka güvenli su sağlamasıdır.

Ölenlerin yakınlarına sabır, tedavi altındakilere acil şifalar diliyoruz.

TTB olarak en kısa süre içinde bölgeye bir ekip gönderilmiş olup ayrıntılı rapor ilerleyen zamanlarda kamuoyuyla paylaşılacaktır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
(http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/hopa-5549.html26.08.2015)

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

===============================

Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz TTB (Türk Tabipleri Birliği), son derece yerinde saptamalarla
özlü ve aydınlatıcı bir basın açıklaması yapmış oluyor..

Bu sitede kapımızı çalan çevresel tehditler hakkında çok yazıldı.
Özellikle Sayın Prof. Dr. D. Ali Ercan‘ın görsel sunularına yer verildi.
(Örn. http://ahmetsaltik.net/wp-admin/post.php?post=30577&action=edit)

Bizim “Çevre ve İnan Sağlığı” dosyamız da epey kapsamlı..
(http://ahmetsaltik.net/?s=Cevre_ve_Insan_Sagligi_Ahmet_Saltik)

Son olarak da ÇEVRENİN KORUNMASININ YURTTAŞIN ANAYASAL HAKKI VE ÖDEVİ OLDUĞUNU… vurgulamak istiyoruz :

Anayasa md. 56 : 

– Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek
Devletin ve vatandaşların ödevidir…. 

AKP’nin ülkenin taşını toprağını ranta kurban eden politikalarının ağır faturalarını
yine gariban, AKP’ye “oy” boca eden halkımız ödemekte.. Ödeyecek de “oy” verirse gene!

Karadeniz otoyolunun bölge ekosistemini alt üst edeceği ve felaketlere çağrı yapacağı
çooook yazıldı çizildi; AKP hiiiiç dinlemedi!

Özellikle Doğu Karadeniz’de çoook sayıda HES’in (Hidro – Elektrik Santral) bölgesel ekosistemi ciddi biçimde bozacağı da çok yazıldı – çizildi, AKP iktidarına rapor edildi..

Sonuç geldiğimiz yerdir…
Orada (Hopa’da) son 500 yılın en şiddetli yağışı olduğunu söyledi bir AKP’li vekil (Orman ve
Su İşleri Bakanı Prof. Veysel Eroğlu
).. Oysa Meteoroloji kayıtlarına göre yakın geçmişte
(23 Eylül 2012’de) bu sonkinden de fazla yağmur almıştı Hopa.. 338,7 kg/m2).
8 yurttaşın canına mal olan ve büyük maddi yitik doğuran bu son sel yıkımında 220 kg / m2 yağış alınmıştı Hopa.. Bunca HES yapılmamıştı ve Doğal bir olaydı onca bol yağış.
Şimdi ise, daha az yağış bile bereket yerine “felaket” oluyor..

Sen çok yaşa AKP rantçı çevre düşmanlığınla..

Ankara… kaçıncı kez yağmur başkenti teslim alıyor, utandırıcı görünümler  çıkıyor..
Ankara’nın 22 yıllık sürekli belediye başkanı İ. Melih Gökçek neden kalıcı çözüm üret(e)miyor?? Halkımız bunları sorgulamadan neden Gökçek’i 5. kez seçti??
(seçim hileleri???)

Ekonomiden tutun çevreye, iç politikadan tutun can ve mal – güvenliğine, terörden tutun
dış politikaya dek… yaşamın tüm alanlarında yaşanan tam bir AKP ÇÖKÜNTÜSÜDÜR!

Eh artık Türk halkı; 1 Kasım 2015’te, Bay RTE’nin zoraki yinelettiği genel seçimde
1 Kasım 1922’de Saltanat’ı kaldıran halk olarak, 13 yıllık tek başına AKP istibdadına ve
RTE sultasına son verecektir !?
Ya da ne şehit ne gazi, pisi pisine Niyazi olmaya devam..
Hopa’lı Yurttaşların acılarını yürekten paylaşıyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
27 Ağustos 2015, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Akçakale Sınırı’ndan Türkiye’ye Sığınmacı Geçişi Hızlı Değerlendirme Raporu


Akçakale Sınırı’ndan Türkiye’ye Sığınmacı Geçişi
Hızlı Değerlendirme Raporu

TTB_logosu
Türk Tabİplerİ Bİrlİğİ, Akçakale Sınırından Türkİye’ye sığınmacı geçİşİnİ, sığınmacıların genel durumunu ve sağlık sorunları İle İlgİlİ SAPTAMA ve önerİlerİnİ raporlaştırdı.

 

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi ve Bölge Tabip Odaları adına bir kurul,
Suriye Tel Ebyad kentinde yaşanan çatışmalardan kaynaklı olarak Tel Ebyad’da yaşayan insanların Akçakale sınır kapısına yığılması üzerine sığınmacıların sağlık sorunlarını gözlemlemek, tespitler yapmak ve raporlaştırmak üzere Akçakale’de incelemelerde bulundu. TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Şeyhmus Gökalp, Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Cengiz Günay ve Şanlıurfa Tabip Odası Üyesi Dr. Bulut Ezer’den oluşan heyet tespit ve önerilerini raporlaştırdı.

Okumak için lütfen tıklar mısınız??

AKCAKALE_SINIRINDAN_TURKIYE’YE_SIGINMACI_GECISI_RAPORU

Sevgi ve saygı ile.

28 Haziran 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

İYİ HEKİMLİK DEĞERLERİ YARGILANAMAZ!


İYİ HEKİMLİK DEĞERLERİ YARGILANAMAZ!

Dostlar,

Biz de basın açıklamasında Ankara adliyesi önünde meslektaşlarımızla birlikteydik.
(Hemen ardından, ADD’nin sözde İÇ GÜVENLİK yasası hk. basın açıklamasına katıldık..)
Türkiye’de hala yargıçlar olduğu için sevinçliyiz.

Davayı rededen mahkemeye ve sayın yargıca, adil ve hukuka uygun kararı için teşekkür ederiz.
Gezi direnişi sırasında AKP’nin zulmüne uğrayan, ilk ve acil yardım gereksinimi duyan
çaresiz yurttaşlara hekimliğin evrensel gereklerine uygun destek veren meslektaşlarımızı
saygı ve şükran ile selamlıyoruz.

Davaya emek veren kişi ve kurumlara da sağolsunlar diyoruz..

Sevgi ve saygı ile,
21.02.2015

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

İyi Hekimlik Değerleri Yargılanamaz

http://ato.org.tr/haberler/detay/254#/haberler/detay/298

Sağlık Bakanlığı tarafından Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu ve Onur Kurulu üyelerinin, “Gezi Parkı” protestoları süresince “hukuka aykırı olarak yetkisiz ve kontrolsüz revir adı altında sağlık hizmet birimleri oluşturarak amaçları dışında faaliyet gösterdiği”
iddiasıyla görevlerinden alınmaları istemiyle açılan dava 3. duruşmasında reddedildi.
20 Şubat 2015 saat 09.45’te 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada;
CHP Milletvekilleri Levent Gök, Aylin Nazlıaka, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan,
dönemin Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, Dr. Aytuğ Balcıoğlu ve Gezi Direnişi sırasında yaralanan ve gönüllü hekimlerin müdahalesi sonucu kalıcı hasar almaktan kurtulan Akın Can, Kazım Arslan, Duran Eren Şahin tanık olarak dinlendi.

İyi hekimlik değerlerine sahip çıkmak ve Ankara Tabip Odası’na destek olmak adına
CHP Milletvekilleri Aylin Nazlıaka, Levent Gök, Mahmut Tanal, Orhan Düzgün ve
HDP Milletvekili Demir Çelik, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu,
TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, dönemin Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık,
Türkiye İnsan Hakları Vakfı Genel Sekreteri Dr. Metin Bakkalcı, Kaya Güvenç,
Dünya Tabipler Birliği, Norveç Tabipler Birliği ve Avrupa Birliği Daimi Hekimler Komitesi adına Björn Hoft, İnsan Hakları İçin Hekimler Örgütü (PHR) temsilcisi Dede Dunevant ve demokratik kitle örgütlerinin yönetici ve üyeleri, hekimler ve çok sayıda tıp öğrencisi katıldı.

Duruşmadan önce düzenlenen basın açıklamasını okuyan ATO Başkanı Dr. Çetin Atasoy;

Ankara’nın, İstanbul’un, İzmir’in, Adana’nın meydanları kan ve gözyaşıyla yıkanırken, ambulanslar gösteri alanlarına gitmiyorken, hekimler eli kolu bağlı, duracaklar mıydı? Kuşkusuz, hayır! Hayır, çünkü, “halk sağlığını korumak” Türk Tabipleri Birliği’ne ve tabip odalarına yasa ile verilmiş bir görevdir. Hayır, çünkü, yeminlerine ve etik değerlerine göre hekimler sağlık yardımına gereksinim duyanlara hiçbir ayrım gözetmeden yardım etmekle yükümlüdür” diye konuştu. Atasoy sözlerini şu şekilde noktaladı: “Yaşasın iyi hekimlik değerlerimiz, yaşasın hekimlerin halktan yana örgütlülüğü, yaşasın halktan yana örgütlerin dayanışması!”

ATO Başkanı Dr. Çetin Atasoy’un ardından söz alan İnsan Hakları İçin Hekimler Örgütü İletişim Direktörü DeDe Dunevant da tüm dünyadaki doktorların etik görevlerinin acil durumlarda sağlık hizmeti sunmak olduğunu ve Bakanlığın suçlamalarına karşı Dünya Tabipler Birliği, İngiliz Tabip Odası ve Alman Tabip Odası gibi pek çok örgütle birlikte TTB ve ATO’ya uluslararası destek verdiklerini vurguladı.

Konuşmaların ardından duruşmaya geçildi ve tanık ifadelerindeki ortak söylem gönüllü sağlık hizmeti veren hekimlerin ve bu bağlamda iyi hekimlik değerlerinin yargılanamayacağı oldu.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ifadesinde, Gezi Direnişi esnasında
Sağlık Bakanlığı’nın ambulanslarından dahi gaz atıldığını ifade ederken,

“Mülkiyeliler Birliği’nde kurulan revirde polislere müdahale etmemiş olsaydık avukatların, yaralıların ve gönüllü hekimlerin içinde olduğu Mülkiyelilerde neredeyse ikinci Madımak vakası yaşanacaktı. Mevzuata göre Bakanlık bu tarz olaylarda çadır kurmalıyken, sıhhiye bulundurmak zorundayken görevini yerine getirmedi. Hekimlik ve insanlık görevini yerine getiren hekimlere dava açmak değil ödül vermek gerekir.” diye konuştu.

CHP Milletvekili Aylin Nazlıaka ise,

“Yaralananlar fişlenme korkusu ile hastaneye gitmek istemiyordu. Sert müdahale sonucu

– 9 kişinin hayatını kaybettiği,
– 10 bin kişinin yaralandığı,
– 19 kişinin gözünü kaybettiği

günlerde Sağlık Bakanlığı ambulansları çok yetersizdi. Gönüllü hekimler olmasaydı tablo
çok daha kötü olabilirdi. Gezi’de gönüllü hekimlik yapanlar ve yapamayanlar diye bir ayrıma gitmemek gerekir. Hekimler Gezi direnişinde insan ve hekim olarak hekimlik yaptı” sözlerini kaydetti.

Gezi direnişinde yaralanan Akın Can, Kazım Arslan, Duran Eren Şahin ifadelerde,
polisin hedef gözeterek attığı gaz kapsülü sonucunda yaralandıklarını
ve saatlerce ambulans beklediklerini; gönüllü hekimlerin müdahalesi sayesinde
kalıcı hasar kalmadığını söylediler.

Tanık ifadelerinin ardından ATO’nun Avukatı Ziynet Özçelik savunmasında,

“Gezi direnişinde Sağlık Bakanlığı görevlendirmesi ile revir tespiti yapılmaya çalışıldı.
Sağlık Bakanlığı personeli, revir olmadığını kayıtlara geçti. Anlatılanlardan da anlaşılacağı üzere verilen sağlık hizmeti ilk yardımdır. Bakanlığın iddia ettiği gibi düzenli sağlık hizmeti sunan bir kuruluş yoktur. Sağlık Bakanlığı yeterli hizmeti vermediği için gönüllü hekimler ilk yardım hizmeti sundu.” diyerek davanın reddini talep etti.

Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davanın reddine karar verildi.

Duruşma sonrası Adliye önünde açıklama yapan ATO Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Atasoy,

“Gezi Parkı protestoları sırasında, Sağlık Bakanlığı yaralılara müdahalede etkisiz kalmıştır.
Bu dava ile ‘iyi hekimlik’ değerlerinin yargılanamayacağı kanıtlandı. Bizler acil durumlarda hiçbir merciden izin almak zorunda değiliz. Özgür hekimlik ve iyi hekimlik adına hayırlı olsun.”
dedi.

TTB Başkanı Dr. Bayazıt İlhan da “ İnsanlık yararına hekimlik değerleriyle toplumun buluşması engellenmeye çalışıldı ama boşa çıktı. İnsanlık yararına hekimlik yapmak suç ilan edilemez” diye konuştu.

Basın açıklamasının tam metni için aşağıdadır.

==================================================

TTB_logo

Yargılanan Ankara Tabip Odası Değil, “İyi Hekimlik Değerleri”dir!
Saldırı Hekimlere Değil, Halkın Sağlık Hakkınadır!

 http://ato.org.tr/haberler/detay/254#/basin-aciklamalari/detay/379

Ankara Tabip Odası – Türk Tabipleri Birliği Ortak Basın Açıklaması

Yargılanan Ankara Tabip Odası Değil, “İyi Hekimlik Değerleri”dir!
Saldırı Hekimlere Değil, Halkın Sağlık Hakkınadır!

Sağlık Bakanlığı Ankara Tabip Odası’nı Haziran Direnişi sırasında göstericilere sağlık yardımı sağlamakla suçlamakta ve Yönetim ve Onur Kurullarının görevden alınmasını talep etmektedir.

Anımsanacağı üzere, yurttaşlarımızın yaşam alanlarının rant uğruna talan edilmesine karşı başlattığı Haziran Direnişi sırasında Türkiye’nin hemen her yerinde olduğu gibi Ankara’da da kolluk kuvvetlerinin yoğun şiddeti sonucu binlerce kişi yaralanmış, biber gazının zararlı etkilerine maruz kalmıştır. Yaralı sayısı Türkiye’de 8163 kişiye, Ankara’da 1549 kişiye ulaşmıştır.  Yaralanmaların önemli bir kısmı tazyikli suyun ölçüsüz kullanımı, biber gazının doğrudan göstericilerin üzerine sıkılması, biber gazı kapsüllerinin göstericilere fırlatılması, plastik mermilerin yakın mesafeden ateşlenmesi sonucu gerçekleşmiştir. Çok sayıda yurttaşımız hayatını kaybetmiştir.

Gezi Parkı eylemlerinde, anayasa ve evrensel sözleşmeler tarafından korunan barışçıl toplanma ve gösteri hakkını kullanan yurttaşlarımıza uygulananlar bütün Dünyanın da kabul ettiği gibi haksızdır, orantısızdır ve vahşet boyutundadır. Öyle ki, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri bile, hükümeti şiddeti durdurmaya çağırmıştır. Ama hiç oralı olunmamış, tencere-tava çalmak bile suç sayılmış; doktorlar, avukatlar, gazeteciler, hatta “duran adam”lar gözaltına alınmış, kötü muameleye maruz bırakılmıştır. Şiddet giderek büyütülmüştür. Olayların yaygınlığı ve niceliksel büyüklüğünün de etkisiyle Sağlık Bakanlığı yaralılara müdahalede etkisiz kalmıştır.

Bütün bunlar yaşanırken, Ankara’nın, İstanbul’un, İzmir’in, Adana’nın meydanları kan ve gözyaşıyla yıkanırken, ambulanslar gösteri alanlarına gitmiyorken, hekimler eli kolu bağlı, duracaklar mıydı? Kuşkusuz, hayır! Hayır, çünkü, “halk sağlığını korumak” Türk Tabipleri Birliği’ne ve tabip odalarına yasa ile verilmiş bir görevdir. Hayır, çünkü, yeminlerine ve etik değerlerine göre hekimler sağlık yardımına gereksinim duyanlara hiçbir ayrım gözetmeden yardım etmekle yükümlüdür. Haziran Direnişi’nde olduğu gibi, tıbbi yardım ihtiyacının çok açık ve acil olduğu durumlarda bu gereksinimi görmezden gelemeyiz, yoksa mesleki ve etik sorumluluklarımızı ihmal etmiş oluruz. Evet, hekimler ihtiyaç olan her yerdeydi. Pencereleri kırılarak içlerine göz yaşartıcı gaz atılan acil sağlık noktalarındaydı. Acil sağlık hizmeti verilen noktaları basıp yaralıları dövmenin cezasız kaldığı bu ülkede, o noktalarda kendi güvenliğini hiçe sayıp can kurtarmaya çalışmak suç ise, kabul, bu “suç” işlenmiştir. Bu “suç” ve bu dava, hekimliğin ve o hekimlerin onur plaketidir.

Dünya Tabipler Birliği’nin Cenevre Bildirgesi’nde hekimlerin kendi yaşamlarını insanların hizmetine adayacaklarına dair yemin etmesi öngörülmüştür. Hekim yeminindeki başlıca değerler merhamet, adanmışlık ve yardıma hazır olmaktır. Türk Ceza Kanunu acil durumlarda temel yardımı herkes için bir zorunluluk saymıştır. Türk Tabipleri Birliği’nin Meslek Etiği Kuralları’nda, Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nde ve Dünya Tabipler Birliği’nin çeşitli bildirgelerinde acil durumlarda ilk yardımda bulunmak hekimin açık bir yükümlülüğü olarak tanımlanmıştır. Dünya Tabipler Birliği’nin bildirgelerine göre hekimlerin görevlerini yapmaları suç sayılamaz, hastalarının çıkarlarını savunabilmek adına hekimlerin mesleki özerkliği güvenceye alınmalıdır. Sağlık Bakanlığı hekimlerin adanmışlıklarına, mesleki özerkliklerine karşı giriştiği bu saldırı ile sorumlu olduğu yaşam hakkını tehlikeye attığının farkında mıdır?

Hatırlayalım, Sağlık Bakanlığı o günlerde hastanelere yaralı eylemcilerin kaydedileceği özel formlar göndermişti. Fişleneceği kaygısıyla yaralılar hastanelere başvurmaktan kaçınmışlardı. Böylelikle yaralılara neredeyse “hastaneye gelme” diyen bakanlık, bugün onlara ilk yardımı dışarıda veren hekimleri yargılamaya kalkıyor. Hem suçlu, hem güçlü! Daha doğrusu, onlar suçlu, biz haklı; onlar zayıf, biz güçlü!

Hatırlayalım, Haziran Direnişi’nde hekimler hizmet sundukları sırada darp edilmiş, gözaltına alınmışlardı. Bugün daha da ileri gidiyorlar, tek tek hekimleri değil, hekimliği bütünüyle tutsak etmeye çalışıyorlar. TOMA’lardaki suya kattıkları ilacın hesabını vermeyenler, hekimliğe ruhsat soruyorlar. Hekimliği izine, emire bağlamak istiyorlar. Hekimliği tehdit ediyorlar. Buna boyun eğmeyeceğiz.

Tıpkı bugün burada özgür ve iyi hekimliğe savaş açanlara “hodri meydan” dediğimiz gibi, bu ülkenin insanları ülkede giderek yükselen şiddete, otoriterleşmeye, gericileşmeye karşı direnmeye devam ediyor. TMMOB’u etkisizleştirmeye çalışan düzenlemelere, baskıyı daha da artıracak İç Güvenlik Yasa Tasarısı’na, Özgecan’ın canına mal olan kadın düşmanı, gerici politikalara teslim olmayacağız.

Bu dava ile “iyi hekimlik” değerleri yargılanmakta, hekim örgütleri toplumsal sorunlara duyarsız kılınmak istenmektedir. Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları Sağlık Bakanlığı’nın bu baskıcı tutumu karşısında yılmayacaktır. Çünkü, bizce, halkın sağlık hakkını umursamayan hekimlik “iyi hekimlik” değildir.

Bu davada uluslararası hekim ve insan hakları örgütleri Türkiye’deki hekimlerin, Ankara Tabip Odası’nın yanındadır, temsilcileri buradadır. Türkiye’deki emek ve meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri ve milletvekilleri mesleğinin gereğini yapan hekimlerin yanındadır. Türk Tabipleri Birliği ve Ankara Tabip Odası olarak bu utanç davasında bizlere desteğini sunan duyarlı tüm kişi ve kurumlara teşekkür ederiz.

Yaşasın iyi hekimlik değerlerimiz, yaşasın hekimlerin halktan yana örgütlülüğü, yaşasın halktan yana örgütlerin dayanışması!

Saygılarımızla, 20.02.2015

Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

TTB : Yasta değil isyandayız!

TTB_logosu

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi ve Türk Tabipleri Birliği Kadın Hekimlik
ve Kadın Sağlığı Kolu, 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın
vahşice katledilmesi
ile ilgili yazılı açıklama yaptı.

Açıklamada, “Bu acı olayı Devlet kademelerinden yükselen eril ve cinsiyetçi söylemlerin toplumda en uç noktada karşılık bulması olarak değerlendiriyoruz.” denildi. 16.02.2015

BASIN AÇIKLAMASI

ÖZGECAN’A YAPILAN İNSANLIĞA KARŞIDIR 
YASTA DEĞİL, İSYANDAYIZ!

Erkeklerden kadınlara yönelen şiddetin en son olgusu ne yazık ki Özgecan Aslan oldu. Geçtiğimiz günlerde akıl almaz bir şekilde katledilen kardeşimiz Özgecan’ın ailesine
sabır diliyoruz. Bu ülkede vicdanı olan kadın ve erkek herkesin başı sağolsun.

Son yıllarda artan kadın cinayetleri ile birlikte değerlendirdiğimizde Özgecan’ın katledilmesi, Türkiye’de giderek büyüyen bir sorun olan “cinsiyetçi politikaları”
bir kez daha önümüze koymaktadır. Bu saldırı, bir kişiye “kadın olmaktan dolayı” yapılan
bir saldırı olmasının yanında Türkiye’de bir kadının kamusal alanda var olması,
yolculuk etmesi hakkına bir saldırıdır. Bu anlamda bireysel değil giderek büyüyen
toplumsal bir sorunun göstergesidir.

Bu ülke, yalnızca cinsiyetinden dolayı en temel hak olan YAŞAM HAKKI‘nın yok edildiği kadınların ülkesidir. Bu kadın katliamında, yasaları uygulamayan, cezai indirimler için
mazeret arayan, tecavüze uğrayanı “psikolojik olarak etkilenmemiştir” diyen,
çocukların tecavüzlerine “kendisinin isteği ile olmuştur” diyebilen herkesin payı vardır.

Biz hekimler olarak cinsel saldırı / tecavüze maruz bırakılan kadınların yaşadığı bedensel
ve ruhsal  sorunlara tanık oluyoruz.

Türk Tabipleri Birliği olarak bu acı olayı, devlet kademelerinden yükselen eril ve cinsiyetçi söylemlerin toplumda en uç noktada karşılık bulması olarak değerlendiriyoruz.
AKP iktidarının ‘üç çocuk’, kürtaj, sezaryen, ‘kadın değil aile’ vb. pek çok örneğini gördüğümüz söylemleri, kadın karşıtı politikalara karşılık gelmektedir. Üstelik bunu toplumun kültürü ile ilişkilendirerek normalleştirmekte, toplumdaki hegemonyasını sürdürebilmenin
bir aracı olarak kullanmaktadır.

Türkiye’de toplumsal cinsiyeti derinleştirecek politikalar yerine devletin her türlü kurumu ile içtenlikli bir biçimde çaba göstermesi gereksinimi bugün daha çok kendini göstermektedir.

Türk Tabipleri Birliği ve kadın hekimler, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılması mücadelesini, tüm kadın kuruluşları ve duyarlı halkımızla birlikte sürdürecektir.
Bizler, taraf olduğunuzu, şiddete isyan eden kadınların yanında, yakınında bulunacağımızı,
her zaman dayanışma içinde olacağımızı bir kez daha belirtmek isteriz.
Kadınların her düzeyde eşitliğini ve yaşam hakkını savunuyoruz, savunacağız.

Yasta değil, isyandayız!

Yaşam hakkımız için tüm sorumluları göreve davet ediyoruz!

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ                   
KADIN HEKİMLİK VE KADIN SAĞLIĞI KOLU

======================================

Dostlar,

Büyük bir acı ile ve AKP iktidarının sorumsuzluğunu / sorumluluğunu başlıca
nedensel etmen olarak öne çıkararak
bu gerçekçi basın açıklamasını paylaşıyoruz.

Ozgecan_Mersin'de_olduruldu_14.02.15

Özgecan ASLAN.. 20 yaşında Mersin Çağ Üniversitesi öğrencisi.. Yolculuk yaptığı minibüsün şoförü Suphi ALTINDÖKEN tarafından ırzına geçilmek istenirken direnen, bıçaklanan ve başına levye ile vurularak öldürülen, her 2 eli bileğinden kesilen ve cesedi yakılan
vahşet kurbanı kızımız..
Baba ise inanılmaz bir olgunluk içinde…
Katil sanıklarına eziyet edilmemesini, yasal cezalarını bulmalarını istiyor.
Hatta onların ana babasına da sabır diliyor.. Bravo doğrusu..
Adını vermeyelim bir AKP’li bakan ise, böyle bir olay kendi kızının başına gelse
silahı alarak suçluları kendisinin vuracağını söyleyerek son derece sorumsuz ve ilkel bir tepki sergiliyor.. İhkak-ı hak… Modern toplumların uzun zamanlardır terk ettiği bir ilkellik..
Yazıklar olsun.. Bir de Bakan olacak.. Bir başka AKP’li Bakan “idamı geri getirelim”..
“hadım edelim”.. gibisinden sorumsuz ve popülist söylemler içinde..

Bu kadro mu kalıcı – akılcı – adil çözümler üretecek..
Asıl sorun bu siyasal kadro değil mi??
Bu iklimi bu siyasal kadro hazırlamadı mı?
TRT’de yaptırılan ve ısrarla sürdürülen yobaz, kadın ayrımcı programlara ne demeli?
Sağlık Bakanı hiç sıkılmadan kadını kuluçka makinesine benzetmedi mi?
“Kadının kariyeri çocuk doğurmaktır.. “ demedi mi??

Evet, sağduyu ve serinkanlılık ama unutmak ve bastırılmak için değil..
Kalıcı, sistemli çözümler bulmak için..

AKP’nin nefret söylemi ve kadını ikinci plana iten iğrenç söylemleri, eylemleri, yayınları…
durdurması acil isteği ile..

TRT’de program yaptırılan gerici yobazlara engel olunması, 6 yaşındaki kız çocuğu ile evlenilebilir diyen meczubun bir psikiyatri kliniğinde tedavi edilmesi ve ardından hapis cezasını çekmesi, Uludağ Üniversitesi’nden sözde ilahiyat hocası Prof. Hamdi Döndüren‘in safsata dolu ilmihal kitabının ve benzerlerinin toplatılarak yasaklanması….

Topluma kadın – erkek eşitliği bağlamında iletiler ve eğitim verilerek bu değerlerin aşılanması, cinsel dürtü denetiminin, öfke denetiminin…. tüm insanlara öğretilmesi..

Yargılamanın hızla yapılarak etkili = caydırıcı cezanın verilmesi ve uygulanması..
Ama insan onuru ile bağdaşmayan ceza verilemeyeceğini unutmadan..
İdamı ve hadım etmeyi getirseniz bile, bu olaya UY-GU-LA-NA-MA-YA-CA-ĞI-NI anımsayarak.. Hiç kimse, işlediği zaman yürürlükte olmayan bir ceza ile cezalandırılamaz. Dolayısıyla suç tarihinde eyleme uyan ceza, ağırlaştırılmış müebbet hapistir..
Bakan bey azıcık da olsa hukuk bilgisi sahibi değil mi??

Bunlar ilk akla gelenlerden..
AKP topluma kulak versin, “ben çoğunluğum ve ben bilirim” söylemini derhal bıraksın..

Bu arada İŞSİZLİK soın 4 yılın en yüksek değerine ulaştı!

Sevgi ve saygı ile.
16 Şubat 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

Hekimlere Yönelik Hukuk Dışı Baskılar Son Bulmalıdır

Dostlar,

Sağlık Bakanlığı ve uzantısı taşra örgütleri, bildiğimiz ölçüde,
hiç bu denli hukuk tamımaz uygulamalar içinde olmamışlardı.

Balık baştan kokuyor.. İçişleri Bakanı Ala bürokrata yasayı dinlememe talimatı vererek “korkma, yasayı sonra yaparız” türünden baskı kuruyor; Başbakan R.T. Erdoğan apaçık, en yüksek yargı organının kararına saygı duymadığınıöfke söylemiyle dillendiriyor..

Samsun’da muayenehanesinden Atatürk posteri sarkıtan meslektaşımız
Dr. Abdurrahman Akbaş ile uğraşıyor yapacak hiç işi kalmamış gibi..

Üastelik Yönetsel Yargı’nı Dr. Akbaş lehine kararlarına karşın.
Samsun 2. İdare Mahkemesinin Sağlık Müdürlüğü’nün disiplin cezası ve muayenehane ruhsatı iptalini içeren yönetsel işlemlerini ortadan kaldırmasına karşın..

Mide bulandırıcı ve asap bozucu..

Artık yeter.. İnsanların sabrını zorlamanı kimseye yararı olmaz..
Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müzeezinoğlu, bir hekime yaraşır davranmalıdır.

Meslektaşımız Dr. Abdurrahman Akbaş’a, 
dayanışma duygu ve düşüncelerimizi aktarıyoruz..

Türk Tabipleri Birliği’ne de çabası içimn teşekkür ediyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
6 Nisan 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=========================================

TTB_logosu

Hatırlanacağı üzere daha önce çıkarılan ve Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen “Tam Gün” yasaları gerekçe gösterilerek Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli Nöroloji Uzmanı Dr. Abdurrahman Akbaş’ın muayenehanesi kapatılmak istenmişti.

2011 yılında muayenehane kayıt belgesi iptal edilmiş ve muayenehanesi süresiz kapatılmıştı. Bu işlem Samsun 2. İdare Mahkemesi’nin kararıyla iptal edilmişti.
Aynı nedenle hekime verilen disiplin cezaları da Mahkeme kararları ile kaldırılmıştı.

Bu sürece karşın Dr. Abdurrahman Aktaş üzerindeki Sağlık Bakanlığı baskısı bitmemektedir. Son olarak Samsun İl Sağlık Müdürlüğü kendisine bir yazı gönderip
son Sağlık Torba Yasası’nı gerekçe göstererek 04.04.2014 tarihinde bir kez daha muayenehanesini mühürleyeceğini bildirmiştir.

Belli ki, Sağlık Bakanlığı ve Samsun İl Sağlık Müdürlüğü’nün en önemli işlerinden biri Dr. Abdurrahman Akbaş’ın muayenehanesi olmuştur.

Türk Tabipleri Birliği, Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve
Samsun İl Sağlık Müdürlüğü’ne birer yazı göndererek Dr. Akbaş’a iletilen tebligatın iptalini istemiştir.

Sağlık Bakanlığı ve Samsun İl Sağlık Müdürlüğü’nü yargı kararları ve Anayasa’ya
uygun davranmaya çağırıyoruz.

Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi

TTB’nin Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne gönderdiği yazı için tıklayınız…

TTB’nin Samsun İl Sağlık Müdürlüğü’ne gönderdiği yazı için tıklayınız…

Türk Tabipleri Birliği; Sağlık Torba Yasası ile İlgili Olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Görüştü…


TTB Merkez Konseyi,
Sağlık Torba Yasası ile İlgili Olarak
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Görüştü…

Dostlar,

Dilimiz varmıyor söylemeye fakat TBMM’den nasıl böylesi bir yasa çıkar,
anlamak olanak dışı!

  • Türkiye işgal altında mı? 

TBMM bizim Meclis olmaktan çıktı mı?

Nasıl olur da sermaye emir buyurur, iktidar mot a mot eline verilene uyar ve
Yüce TBMM de adeta otomatik onaylar???!!!

Bu acı süreçleri tarihçiler uzun yıllar ibretle yazıp sorgulayacak eminiz ama
olan ülkeye ve halka oluyor..

Cumhurbaşkanı A. Gül‘den medet ummak ise “çıkmadık canda ümit vardır”
sözünü bizde çağrıştırmaktan öte bir anlam taşımıyor ne yazık ki!

Konjonktürel nedenlerle belki mi??
Hiç sanmıyoruz, birkaç gün içinde göreceğiz..

Sevgi ve saygı ile.
10 Ocak 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net 

=====================================

TTB_logosu

 

TTB Merkez Konseyi,
Sağlık Torba Yasası ile İlgili Olarak
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Görüştü

 

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, TBMM’de 2 Ocak 2014 tarihinde
kabul edilen Sağlık Torba Yasası ilgili olarak 9 Ocak 2014 Perşembe günü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüştü.

Görüşme heyetinde;

– TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan,
– TTB 2. Başkanı Prof. Dr. Gülriz Erişgen,
TTB Genel Sekreteri Dr. Bayazıt İlhan,
TTB Merkez Konseyi Üyeleri
Dr. Filiz Ünal İncekara, Dr. Osman Öztürk, Prof. Dr. FatihSürenkök,
Dr. Arzu Erbilici, Dr. Pelin Yargıç ve
TTB Hukuk Bürosu’ndan Av. Ziynet Özçelik yer aldı.

Görüşmeye, Cumhurbaşkanlığı Sağlık Merkezi’nde görevli hekimler de katıldı.
Saat 15.15’te başlayan görüşme yaklaşık 1 saat sürdü.

Görüşmede TTB heyeti, Torba Yasa’da yer alan düzenlemelerle ilgili itirazlarını ve hekimlerin tepkilerini dile getirdi ve konuyla ilgili olarak hazırladıkları dosyayı sundu.

Görüşmede

  • Abdullah Gül’den Sağlık Torba Yasası’nı TBMM’ye iade etmesi istendi.

Görüşmede;
– özellikle hekimlik mesleğini yerine getirmeyi “Ruhsatsız sağlık hizmeti sunma” adı altında bir suça dönüştüren yasa maddesi,
– üniversite ve eğitim hastanelerindeki akademisyenlerin özel hastanelere kiralanmasını öngören
– ve hekimlere çalışma yasakları getiren “Tam Gün”,
sağlıkta şiddet,
– aile hekimlerine getirilen nöbet zorunluluğu,
– kişisel sağlık verilerinin mahremiyet gözetilmeksizin paylaşılması,
koruyucu hekimlik ve acil servislerde yaşanan sorunlar gündeme geldi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise anlatılanların kendisine mantıklı geldiğini,
ancak Cumhurbaşkanlığını da bağlayan düzenlemeler olduğunu,
konuyu hukukçuları ile birlikte ayrıntılı olarak inceleyerek kararını vereceğini ifade etti.

Cumhurbaskani’na_Torba_Yasa_itirazi_9.1.14

Türkiye Büyük Hekim Meclisi Toplantısına Çağrı..

TTB_logosu
Türkiye Büyük Hekim Meclisi Toplantısına Çağrı..

Dostlar,
Sayın Meslektaşlarım;

TTB’nin (Türk Tabipleri Birliği) önemli çağrısı bütünüyle aşağıda..

Okunmasını ve hak ettiği duyarlığın gösterilmesini diliyoruz çok doğallıkla..

Sevgi ve saygı ile.
22.12.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

===============================

Tıklayınız...

Kamuoyunda daha çok (yanlış şekilde) “Tam Gün Yasası” olarak bilinen
“Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”, kısaca “Sağlık Torba Tasarısı – STT” hâlâ Meclis’te.

İlk olarak 26 Haziran 2013 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) gönderilen Tasarı’nın, Meclis tatile girmeden çıkarılacağı açıklanmış,
ancak gündeme alın(a)mamıştı.

Sonrasında, Meclis Ekim ayında açılır açılmaz yasalaştırılacağı söylenmiş,
Genel Kurul’a gelen 41 maddelik STT, 19 Kasım 2013’de Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler Komisyonu’na geri çekilmiş ve 56 madde olarak yeniden düzenlenmişti.

TBMM Genel Kurulu’nun 4 Aralık 2013 Çarşamba günkü oturumunda
STT’nin ilk 20 maddesi kabul edilmiş, 5 Aralık’ta devam edecek olan görüşmesi ise 9 Aralık Pazartesi gününe ertelenmişti.

Genel Kurul’da 9 Aralık Pazartesi günü STT’nin 20 maddesi daha kabul edildi ancak 10 Aralık’tan başlayarak Bütçe görüşmeleri başladığı için,
kalan maddeler ve tümü görüşülüp oylanamadı, yasalaşmadı.

2014 yılı Bütçesi Genel Kurul’da aralıksız 11 gün görüşülüp,
20 Aralık’ta oylanacak.

Daha sonra, daha önceki yıllarda olduğu gibi, Meclis’in 15 gün tatile girmesi,
bu nedenle STT görüşmelerinin gelecek yıla (2014’e) kalması bekleniyor.

Ancak, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu STT’yi çıkarmak için Meclis’in tatil vermeden 24 Aralık 2013 Salı günü toplanacağını, konuyu muhalefet partileriyle de görüştüklerini açıkladı (Muhalefet partilerinin bunu
kabul etmeyeceklerine inanıyoruz).

TTB olarak, STT’yi Meclis’e ilk gönderildiğinden başlayarak izledik ve
her aşamada Tabip Odalarımızı ve meslektaşlarımızı bilgilendirdik.

Özetle;

Son haliyle artık “Tam Gün”le hiçbir ilişkisi kalmayan,

Ve fakat Kamuda çalışan hekimlerin muayenehane, tıp merkezi veya polikliniklerde çalışmasını yasaklayan,

Öte yandan; Rektörlüklere üniversite öğretim üyelerinin, Bakanlar Kurulu’na da eğitim ve araştırma hastanelerindeki akademisyenler ve eğitim görevlilerinin
% 50’sini özel hastanelere kiralama – pazarlama hakkı tanıyan,

“Bıçak parasını ortadan kaldırıyoruz.” bahanesiyle yaptığı düzenlemede akademisyenlere ve eğitim görevlilerine
özel hastanelerde de olsa tanıdığı 2. işte çalışma hakkını
kamuda görevli öbür uzman ve pratisyen hekimlere tanımayarak onları töhmet altında bırakmayı sürdüren,

  • Sülükçüye, hacamatçıya sertifika zorunluluğu getirirken işçi sağlığı ile ilgili alanda işyeri hekimliğinde sertifika zorunluluğunu delen,

Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’na bağlı aile hekimlerine,
Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’nda nöbet zorunluluğu getiren,

Daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından çok açık bçimde iptal edildiği halde; hekimler, sağlık çalışanları sanki toprak kölesiymiş gibi ikamet zorunluğu getiren,

Yurtiçinde okuyanı, ihtisas yapanı yıllarca zorunlu hizmete gönderip yurtdışında okuyanı, üç gün bile çalışanı kayıran,

Dünyada eşi benzeri görülmemiş ve bu nedenle
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nden
Dünya Tabipler Birliği’ne,
İnsan Hakları İçin Hekimler Örgütü’nden
Avrupa Hekimler Sürekli Komitesi’ne

dek dünyanın dört bir yanından tepkiyle karşılanan bir düzenlemeyle, diplomamızın bize verdiği yetkiyi kullanarak hekimlik mesleğimizi
yerine getirmeyi

“Ruhsatsız sağlık hizmeti sunma” 
adı altında bir suça dönüştürüp

3 yıla dek hapis ve 2 milyon TL (eski parayla 2 trilyon lira!) ceza öngören STT, her şeyi apaçık gözler önüne seriyor;

Sorun “Tam Gün” sorunu değil,

Sorun  Hekim Emeği Sömürüsü Sorunu !

Baştan beri söylediğimiz gibi;

Tam Gün Kölelik Düzeni!

Akademisyeninden uzman hekimine, asistanından aile hekimine dek hepimiz için zararlı olan bu STT’yi, bütün örgütsel gücümüzü kullanıp,
bütün meslektaşlarımızı eyleme çağırarak Meclis’in çöp kutusuna atmak hepimiz için tarihsel bir görev.

Bu amaçla,

22 Aralık 2013 Pazar günü,
Türkiye Büyük Hekim Meclisi’ni (TBHM) topluyoruz.

Önce, TBMM’de dördüncü kez ertelenen “Sağlık Torbası”nı TBHM’de
tek celsede oylayacağız,

Sonra da STT yine Meclis’e gelecek olursa, yapacağımız eylemi
hep birlikte kararlaştıracağız.

Ardından da fener alayı oluşturup Sıhhiye’ye yürüyor, oylama sonucunu ve eylem kararımızı Sağlık Bakanlığı’nın demir parmaklıklarına asıyoruz.

Başta Tabip Odalarımızın ve uzmanlık derneklerimizin Başkan ve yöneticileri, Büyük Kongre Delegelerimiz, kol/komisyon/çalışma grubu üyelerimiz,
Tabip Odası eylemcilerimiz olmak üzere bütün meslektaşlarımızın
çağrılı olduğu Türkiye Büyük Hekim Meclisi’ne katılım,
takdir edeceğiniz gibi, son derece önemlidir.

Mesleğimiz adına utanç verici olan Sağlık Torbası’nın hâlâ Meclis’te olduğu günlerde toplanacak olan Türkiye Büyük Hekim Meclisi’ne
olanak olduğunca çok sayıda meslektaşımızla birlikte katılımınızı bekler, çalışmalarınızda başarılar dileriz.

Saygılarımızla,

Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi

*****

Türkiye Büyük Hekim Meclisi

Tarih: 22 Aralık 2013 Pazar

Yer: TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Necatibey Caddesi No:57 Kızılay-ANKARA

Program:

10:00 Kayıt

10:30 Açılış: Prof. Dr. Özdemir Aktan
(TTB Merkez Konseyi Başkanı)

10:45 Sunum: Mesele Tam Gün Meselesi Değil,
Mesele Hekim Emeği Sömürüsü Meselesi!

12:00 Siyasi Parti ve Sağlık Meslek Örgütü, Sendika Başkanlarının Konuşmaları

13:00 Sağlık Torba Tasarısı’nın Görüşülüp Oylanması

14:00 Ara

15:00 Sağlık Torba Tasarısı’nın Bir Kez Daha Meclis’e Gelmesi Durumunda Yapılacak Eylem Programının Oluşturulması

16:30 Sağlık Bakanlığı’na fener alaylı yürüyüş

17:00 TBHM oylama sonucu ve eylem kararının Sağlık Bakanlığı önünde açıklanarak demir parmaklıklarına asılması