Etiket arşivi: Tuncay Erciyes

Doğu Perinçek’e Açık Mektup

Doğu Perinçek’e Açık Mektup

Dostlar,

Sayın Tuncay Erciyes’ten uzun bir ileti ulaştı. Doğrusu Perinçek’in son zamanlardaki sözlerini – yazılarını değerlendirmekte zorlanıyoruz. Bu soruna sitemizde daha önce de değindik :

  • “…… Dilimiz varmıyor söylemeye ama, türlü gerekçelerle, açık – örtük iktidar partisi yandaşlığına dek vardı izlenen politikalar.. O kadar ki, Anayasa değişikliği geçerse hemen yürürlük alacak maddelerin “önemsiz” olduğunu Genel Başkanın ağzından Ulusal Kanal’da duyunca şaşkınlığımız “kocaman” oldu.. Oysa 1 ay içinde HSYK kalkıp yerini HSK alacak ve Yargının beyni AKP – RTE’nin eline geçecekti, öyle oluyor şu sırada. RTE partili olacaktı, AKP’ye üye oldu, Genel Başkanlığa seçilmesi takvimlendi 21 Mayıs 2017’ye..Birkaç ay önce aynı genel başkan, çok kıdemli seçkin hukukçu edasıyla, Türkiye’yi ayağa kaldıran ve RTE’yi bile ürküterek geri adım attıran “çocukları tecavüzcüsü ile evlendirme“ yasa tasarısını aklayarak, bir yaranın sarıldığını, abartacak bir şey olmadığını söylüyordu! Oysa Batı’da çıkarılan benzer yasalarda tecavüzcü ile kurbanı arasında en çok 3-4 yaş söz konusuydu. Bizde ise uçkur hastası “Müslüman” (!) babalar – dedeler kızları – torunları yaşındaki çocukları kirletmişlerdi ve AKP yasası ile aklanacaklardı hiç utanmadan! Gariban millet sokağa dökülmüş isyanını haykırırken, Hukuk Doktoru genel başkan bu rezalete hukukçu olarak vize veriyordu!?..” (http://ahmetsaltik.net/2017/05/10/sansurlenen-aydinlik-yazim-fotograf-ve-puro/)En altta kısa bir notumuz var.. Bakılması dileğiyle..Dr. Ahmet SALTIK
    ***********
    Sayın Tuncay Erciyes’ten gelen uzun iletiyi aynen paylaşıyoruz          :

Perinçek: “YARGI ALTIN ÇAĞINI YAŞIYOR”
VATAN PARTİSİNDE PERİNÇEK’E “SAÇMALAMA” DİYECEK
hiç mi adam kalmadı? 

KONU PERİNÇEKTİR. Lütfen KONU dağıtmadan yani DEMAGOJİ yapmadan yanıt verin. AKP ve Erdoğan’a muhalefet yapmadığınızı,  KİRLİ REFERANDUMU MEŞRU SAYDIĞINIZI, Perinçek’in aklının başında olmadığını GİZLEMEK için konuyu hemen CHP’ye çevirmezseniz memnun olurum. 

Tuncay Erciyes
**
Perinçek: “YARGI ALTIN ÇAĞINI YAŞIYOR”

Bu zırva lafın sahibi Doğu PERİNÇEK sadece bir hafta önce tam TERSİNİ SÖYLÜYORDU!? Tabii İLK İSTİFA DA hemen geldi. (Aşağıda paylaştım.)
Önce 14 Haziran’da Perinçek ne demiş beraber okuyalım
*
“ENİS BERBEROĞLU SEÇKİN BİR GAZETECİMİZDİR. Türkiye basınına ve siyasal hayatına değerli katkılarda bulunmuştur. FETHULLAH TERÖR ÖRGÜTÜYLE bağlantısını kuracak herhangi bir KANIT OLMADIĞI GİBİ kişiliği de suç örgütleriyle birlikte olmaya UYGUN DEĞİLDİR. Enis Berberoğlu’nun tutuklanması FETHULLAH TERÖR ÖRGÜTÜ’NÜ ve BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜNÜ SEVİNDİRMEKTEDİR. Bu tür uygulamalar (yani YARGI KARARLARI) Türkiye’mizde İÇ ÇATIŞMAYA zemin hazırlamaktan başka bir amaca hizmet etmiyor. Türkiye’nin çevresinde okyanus ötesi tehditlerin yoğunlaştığı bir ortamda iç cephede sorunlar yaratacak uygulamalardan dikkatle uzak durmak TÜRKİYE’Yİ YÖNETENLERİN (yani ERDOĞAN’IN) SORUMLULUĞUDUR. Enis Berberoğlu’nun TUTUKLANMASINI (yani YARGI KARARINI) KINIYOR, derhal SERBEST BIRAKILMASINI kamuoyunun talebi olarak DİLE GETİRİYORUM”
http://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/dogu-perincekten-enis-berberoglu-aciklamasi-1895418/
*
Gördüğünüz gibi bugün YARGI ALTIN ÇAĞINI YAŞIYOR diyen PERİNÇEK, Berberoğlu’nun tutuklanmasından sonra 14 Haziran 2017’deki beyanatında, Vatan Partisi üyelerinin neredeyse tümünün FETOCU dediği BERBEROĞLU’NA sahip çıkıyor, ÖVÜYOR sonra da şöyle diyor: “Enis Berberoğlu’nun FETHULLAH TERÖR ÖRGÜTÜYLE bağlantısını kuracak herhangi bir kanıt olmadığı gibi KİŞİLİĞİ de suç örgütleriyle birlikte olmaya UYGUN DEĞİLDİR” diyerek Berberoğlu’na tam güven duyduğunu vurguluyordu! Üstelik bugün övdüğü YARGIYI SUÇLUYOR,

“Bu tür uygulamalar (yani YARGI KARARLARI) Türkiye’mizde İÇ ÇATIŞMAYA zemin hazırlar” diyor. “Enis Berberoğlu’nun TUTUKLANMASINI (yani YARGI KARARINI) KINIYOR, yapılan yanlış işten TÜRKİYE’Yİ YÖNETENLERİ (yani ERDOĞAN’I) SORUMLU tutuyordu.

Bu kadar kısa sürede ZİGZAG çizen, 180 derece değişen bir adamı LİDER belleyip SAVUNMAK, VP üyesi olmaya devam edebilmek ancak maddi veya manevi çıkar sağlamak ya da zeka özürlü bir MÜRİD OLMAKLA MÜMKÜN olsa gerek. Nitekim Perinçek’in PARTİ ÜYELERİNİN YÜRÜYÜŞE KATILMAMASINI talep eden genelge yayınlaması sonrasında bir üye,

“Siz III. ABDÜLHAMİT’İN YANINDA olduğunuz sürece BENİM SİZİN YANINIZDA OLAMAYACAĞIM” sözüyle biten bir İSTİFA mektubu Perinçek’e gönderildi. 

Fransa Atatürkçü Düşünce Derneği başkanı ve yazar Habib Hamza Erdem istifa mektubunda VP Genel Başkanı Doğu Perinçek’i eylemsizlikle suçlayarak şöyle dedi:

“SİZ İSTENİZ, BİZ DE VARGÜCÜMÜZÜ ORTAYA KOYABİLİRDİK. Türkiye’nin size en çok gereksinme duyduğu bir dönemde, öylesine ters, öylesine akıl almaz bir ‘taktik’ izliyorsunuz ki, ‘yanlış ata’ oynadığınızı görmemek olanaksız. Ve bu kanıda olan arkadaşlarımın çoğunlukta olduğunu da düşünüyorum. Ancak ‘PARTİ DİSİPLİNİ’ adına ses çıkarmadıklarından eminim. Oysa ‘Parti Disiplini’ insanların ‘özgüveni’nden önde olmamalıdır. En azından benim bu konuda ‘Parti kararı’nı tanımam söz konusu olamaz.” 

“III. ABDÜLHAMİT’İN ‘MEŞRUİYET’İNİ KABUL ETMENİZİ onaylamam olanaksızdır “ diyerek, son zamanlarda VP Genel Başkanı Perinçek’e yöneltilen AK Parti ve TAYYİP ERDOĞAN ile YAKINLAŞMA eleştirilerini de paylaştığını ifade eden Erdem,

“Yine sizin olduğunu duyduğum bir sözünüzü anımsatmak isterim: İnsanın kullanmadığı kafası boynunun üzerinde bir yük”tür. Ben de, oldum olası, gereksiz bir kafayı boynumun üzerine taşımamaya özen gösteririm” diyerek sözü CHP’nin ‘adalet’ yürüyüşüne getirdi: “Hele CHP’nin, en azından bu son eylemine ‘DESTEK VERMEYİŞİNİZİ’ de anlayamıyorum. ‘BAYRAK yokmuş’… BİZ DE TÜRK BAYRAĞI’NI ALARAK KATILSAYDIK o zaman.

HDP oradaymış.. HDP’den ÖNCE VATAN PARTİSİ KATILSAYDI da, HDP’liler siz oradasınız diye YAKINSALARDI, değil mi ama?”

Habib Hamza Erdem’in,

“Siz III. ABDÜLHAMİT’İN YANINDA olduğunuz sürece BENİM SİZİN YANINIZDA OLAMAYACAĞIMI bilmenizi isterim” 

sözleriyle noktaladığı istifa mektubunun tamamını aşağıda okuyucularımıza sunuyoruz.
(http://www.abcgazetesi.com/vatan-partisinde-adalet-istifasi-56549h.htm)
***
*

habip hamza erdem2 1

DOĞU PERİNÇEK’E

Değerli Genel Başkanım,

Sizin de tanıdığınız, Fransa’da ilk kez avukatlık titri alan Halil Uysal ağabey şiir yazıyor diye, bir gün “Nazım Hikmet için ne dersin?” diye bir soru sormuştum, o da bana, “Nazım Nazım’dır” demişti. Şimdi sizin için ‘Doğu Perinçek Doğu Perinçek’tir’ demek geliyor içimden. Türkçe’mizi, Türk soyunu, tarihi, yazını ve özellikle de ‘hukuk’u iyi bilen bir bilim adamısınız. Size bu konularda özenmiyor değilim.

Ancak ‘politika’ konusunda, ne yazık ki, görüşlerimiz ayrılıyor. Sizin ‘19 Yüzyıl düşüncesi’ olarak küçümsediğiniz ‘sosyalizm’ konusundaki görüşleriniz bunda pek etkin olmayabilir. Ancak 21.yüzyılda ‘Devlet ve Devrim’ konusundaki görüşlerinizi ‘çelişkili’ buluyorum. ‘Olgulara bakmak’ diye bir öncülünüz var. Tüm akıl yürütmenizi bu öncüle dayandırıyormuşsunuz gibi geliyor bana. ‘Olgu’ dediğiniz eğer ‘PHÉNOMÈNE’ ise, o zaten ‘görüngü’ demektir.

GÖRÜNÜŞE BAKARAK BİLİM YAPILABİLİR Mİ?

Yok eğer, olgu ile ‘fait’yi anlıyorsanız, yani OLDU BİTTİYİ, o zaman Myrdal’ın (AS: Yolsulluk araştırmaları ile NOBEL Ekonomi ödüllü Prof. Gunner Myrdal) ‘ekonomi politik’ için söylediği “ekonomi-politikte ‘fait’ olmaz” sözünün bana daha doğru geldiğini söyleyebilirim. Türkiye’ye ilişkin politikalara gelince.. Sizin partiniz ‘İşçi Partisi’ iken, SOSYALİST EĞİLİMLİ bir parti yani, partinize üye oldum. 2006’daki program değişikliğini de benimsemiştim.

Türkiye’nin ‘HALKÇI, MİLLİYETÇİ ve SOSYALİSTLERİ’Nİ BİRLEŞTİRMEK.

Ne var ki, ne Türkiye’nin halkçı, milliyetçi ve sosyalistlerini birleştirebildik ne de kitlelere ulaşabildik. Dahası, ‘MHP’nin milliyetçiliği’ gibi ne menem bir şey olduğunu anlamak olanaksız bir ‘görüş’ün de gerisine düştük.

ATATÜRK’TEN DE UZAKLAŞTIK

Atatürk’ü tasa, tabağa ve bardağa hapsettik gibi geliyor bana. Sonra SİZ DEĞİL MİYDİNİZ, beş-altı yıl önceden ABD’nin Tayyip ERDOĞAN ve Abdullah GÜL’Ü Türkiye’nin başına getireceğini öngören? Onlar ki sizi 6 yıldan fazla ve ‘sudan gerekçe’lerle HAPİSLERE TIKTILAR. SİZ HAPİSTEYKEN TÜRKİYE’Yİ SALLIYORDU İŞÇİ PARTİSİ. Sadece Türkiye’yi değil, TÜM AVRUPA’YI..

Berlin’de, Lozan’da, Paris’te HEP YANINIZDA OLDUM.
‘Bayrak gösterelim’ diyordunuz, biz de şanlı bayrağımızı gösteriyorduk dünya aleme.
Hem de Dr. Recep iktidarının ayağımıza dolanmasına karşın. Paris’te halkçıları, milliyetçileri ve sosyalistleri birleştirip 50 000 insanımızı Fransa Millet Meclisi’nin önüne yığdık. Fransa tarihinde bir ilktir bu eylem.

‘Soykırım yalanı’nı tarihe gömdük.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini dize getirdiniz diyelim.
Sonra HAPİSTEN ÇIKTIĞINIZDA, ‘Kınından çıkmış kılıç gibiyiz’ demiştiniz.
O gün bugündür kılıca bakıyorum, sanki PASLANMIŞ.
Kınına geri dönmüş gibi de denilebilir.

Sonra bir ‘ON BEŞ TEMMUZ’ PALAVRASI çıktı ortaya.
Hiç gereği yokken İNSANLARIMIZI SOKAĞA ÇAĞIRDINIZ.
Adamlar her şeyi ‘en ince ayrıntısı’na değin hesaplamışlar oysa.
Dr. RECEP TAYFASINA POLİSİN SİLAH DAĞITTIĞI, belediyelere haber verildiği,
el altından bu ‘PÜSKÜLLÜ DARBE’NİN PLANLANLANDIĞI her gün biraz daha aydınlığa çıkıyor.

Ardından Alaca Karanlık Partisi’nin ‘Demokrasi Şenliği’ne var gücünüzle KATILDINIZ.
Darbeyi Dr. Recep’in ‘yönettiği’ni biz bilmeyebilirdik, ama sizin bilmeniz gerekirdi.
Oysa siz Dr. Recep’ten bir ‘ULUSAL KAHRAMAN’ yaratmayı seçtiniz.

  • Sokağa dökülen ‘milis’lerden birinin “BİZ DÖRT ER ÖLDÜRDÜK, durun şuna da bir yumruk vurayım da içim rahatlasın” diyen alçak ve namussuzun KASEDİ VAR ELİMDE.

Vatanî görevini yapan o KÖYLÜ ÇOCUĞUNDAN ‘FETÖCÜ OLUR MU?’ sayın Genel başkanım? Ayrıntılarını saymakla zamanınızı almak istemem. 

Öte yandan, 16 Nisan Halkoylaması’ndaki ‘ÜÇKAĞIDI’ sindirmenin olanağı var mıdır? Büyük bir hukukçu olarak, hukuk adına ÇEVRİLEN ‘DOLAP’LARI SİNDİRMEMİZİ bizden nasıl isteyebilirsiniz? 

“Atı alan Üsküdar’a geçti” diyen III. ABDÜLHAMİT bile ‘dolap çevirdiğini ikrar etmiş’ değil midir? ‘Olgu’lara bakıldığında, Dr Recep’in ‘darbeyi önlediği’ söylenebilir.

Ancak ‘BİLİMSEL BAKIŞ’, görünüşün gerisindeki GİZEMİ ORTAYA ÇIKARMAK DEĞİL MİDİR? ‘Darbe olgusu’nun gerisinde, III. ABDÜLHAMİT’İN ‘krallığı’ mı denir ‘halifeliği’ mi fark etmez, ‘mutlak iktidar çabası’ yatmakta DEĞİL MİDİR?

Bin yıllık Anadolu tarihimizde, ondan daha aşağı, ondan daha zalim, ONDAN DAHA HAİN BİR YÖNETİCİ OLMAMIŞTIR. Yanlış anımsamıyorsam, onlar için ‘MAFYA-TARİKAT ÖRGÜTÜ’ diyen de SİZDİNİZ.

MAFYAYA MI TESLİM OLDUNUZ sayın genel başkanım?
İRTİCAYI mı görmezden geliyorsunuz?

Adamlar her gün Atatürk’ün manevi şahsiyetine saldırıyorlar; DUYMAZLIKTAN GELİYORSUNUZ. GÖSTERMELİK ‘Askerî okullar açılsın’ eylemlerinin SİVRİSİNEK vızıltısından fazla bir sesi çıkmıyor. Oysa o tok sesiniz, güzel Türkçe’nizle MEYDANLARI İNLETMENİZ GEREKİRDİ.
SİZ İSTENİZ BİZ DE VARGÜCÜMÜZÜ ORTAYA KOYABİLİRDİK.

Türkiye’nin size en çok gereksinme duyduğu bir dönemde, öylesine ters, öylesine akılalmaz bir ‘taktik’ izliyorsunuz ki, ‘YANLIŞ ATA’ oynadığınızı görmemek olanaksız.
Ve bu kanıda olan arkadaşlarımın çoğunlukta olduğunu da düşünüyorum.
Ancak ‘PARTİ DİSİPLİNİ’ adına ses çıkarmadıklarından eminim.

Oysa ‘Parti Disiplini’ insanların ‘özgüveni’nden önde olmamalıdır.
En azından benim bu konuda ‘Parti kararı’nı tanımam söz konusu olamaz.
Yine sizin olduğunu duyduğum bir sözünüzü anımsatmak isterim:
“İnsanın kullanmadığı kafası boynunun üzerinde bir yük”tür.
Ben de, oldum olası, gereksiz bir kafayı boynumun üzerine taşımamaya özen gösteririm. 

Ve sizin, o arada kuşkusuz Parti’nin, III. Abdülhamit’in ‘meşruiyet’ini kabul etmenizi onaylamam olanaksızdır. Hele CHP’nin, en azından bu son eylemine ‘DESTEK VERMEYİŞİNİZİ’ de anlayamıyorum. 

‘BAYRAK yokmuş’… Biz de Türk Bayrağı’nı alarak katılsaydık o zaman.
HDP oradaymış.. HDP’den ÖNCE VATAN PARTİSİ KATILSAYDI da, HDP’liler siz oradasınız diye yakınsalardı, değil mi ama?

Bütün sorun, dediğiniz gibi, III. Abdülhamit iktidarının ‘meşruiyet’i sorununa gelip düğümleniyor.

  • ‘Gayrimeşru bir iktidar’ın, siz ‘meşru’ görüyorsunuz diye ‘meşru’ olmayacağını siz benden iyi bilirsiniz.

‘Meşruiyet’ dışında, iktidarı savunmak için sıraladığınız ‘bahane’ler de özde ‘gerekçe’ olmaktan çok uzak düşmekteler.

Sanki ‘DEVRİM’İ ERTELEMEYİ bir strateji olarak benimsemiş gibi davranıyorsunuz.
Yoksa ‘DEVRİMCİ’LİĞİ DE Mİ BIRAKTINIZ?
Devrim deyince illa ‘sosyalizm’ diyen de yok zaten.
Türkiye’nin ‘KURULUŞ İLKELERİ’NE geri dönmesidir amaçlanan.
Bunun için ilk koşulun, III. Abdülmamit iktidarı’nın devrilmesinin olduğunu söylemek bile fazla.

Bugünkü koşullarda, BU İKTİDARIN DEVRİLMESİNDEN BÜYÜK BİR ‘DEVRİM’ OLABİLİR Mİ sayın genel başkanım? ‘Sürekli’ ya da ‘kesintisiz’ adımlar sonradan gelsinler.

Toparlayacak olursam, siz III. Abdülhamit’in yanında olduğunuz sürece benim sizin yanınızda olamayacağımı bilmenizi isterim. Gereği için bilginize arz ederim.

Habip Hamza ERDEM
************
 

HABİP HAMZA ERDEM KİMDİR?

1954, Elazığ doğumlu olup, İlkokulu Keban’da, ortaokulu Ağın’da okudu. Elazığ Lisesi’ni bitirdikten sonra 1978’de ekonomi lisansı aldı. 1979-83 yılları arasında șimdiki adıyla Uludağ Üniversitesi’nde ekonomi asistanlığı yaparken yüksek lisansını tamamladı.
1981 yılında üniversite tarafından araștırma yapmak üzere Fransa’ya gönderildi ve Strasbourg’da araștırma ve incelemeler yaptı. 1983 yılı Üniversite operasyonuna tepki olarak, ‘Türkiye üniversitelerinde bilim yapma olanağı kalmamıștır’ diyerek istifa etti.
Bir süre özel sektörde yöneticilik yaptıktan sonra 1989’da Fransa’ya yerleşti. Paris VII Üniversitesi’nde yüksek lisans çalıșması yaptı. Ekonomik düșüncenin evrimi, ekonomik sistemler ve ekonomi politiğin nesnesi ve yöntemi üzerinde çalıșan yazarın bu konularda yayımlanmıș makaleleri bulunmaktadır. Halen Fransa Atatürkçü Düşünce Derneği başkanı olan yazarın radyo ve televizyon programları yanı sıra, güncele ve geleceğe ilişkin yazıları Dünya 48, Kemalistler, Güncel Meydan, Toplumsal Bilinci Geliştirme Topluluğu, Ulusalses, Talatpaşa 1915 sitelerinde yayımlanmaktadır. Günlük yazılarından bir derleme olan ilk kitabı ‘Devlet-Ulus’un Sonu’ 2010 yılında Ezgi Kitabevi tarafından; İkinci kitabı, ‘Fransız Basınında Genç-Türk Devrimi’, (Ermeni Sorununa Tarihsel Bir Göz Atış) Kaynak Yayınları, tarafından 2016’da yayımlanmıştır.
****

YÜRÜYÜŞE KÖSTEK olan PERİNÇEK ve denetiminndeki TGB yöneticilerine
87’lik Hocam Prof. Coşkun Özdemir’in de bir çift sözü var:

“Kılıçdaroğlu’nu en çok eleştirenlerden biriyim. Ama BU YÜRÜYÜŞÜN  AYDINLANMACI ve ATATÜRKÇÜLER için bir FIRSAT olduğu inancındayım.
Bizler orada ÇOĞUNLUK bile OLUŞTURABİLİR, KILIÇDAROĞLU’NUN amacı bize ters gelirse UMURSAMAYIP KENDİ İLKELERİMİZİ SAVUNABİLİRİZ. Bu potansiyel var.”
****
Ben de aynı görüşteyim.

ADALETİN IRZINA GEÇİLİRKEN sessiz kalan, “Hoşgeldin FAŞİZM,
gel beni de EZ” demiş olur.

Coşkun hocam bu nedenle ADALETSİZLİĞE karşı DİRENMEYİ savunuyor.
Direniş hareketini biz başlatamadığımıza göre, başlayan bir direnişe BAYRAĞIMIZLA katılabilir, ağırlığımızı koyarak DOĞRU YÖNDE İLERLEMESİNİ sağlayabiliriz. YÜRÜYÜŞE KÖSTEK olanlara soruyorum:

BU DÜŞÜNCENİN NESİ YANLIŞ?

ADALET dini, dili, etnisitesi, ideolojisi ne olursa olsun BÜTÜN İNSANLARIN yararlandığı BİRLİKTE SAVUNMAMIZ ve HERKES için istememiz GEREKEN DEĞERDİR. Eğer ADALET istiyorsak HİTLER Almanya’sındaki PAPAZ gibi sadece kendini düşünen BENCİL biri OLMAMALIYIZ. FAŞİZM Yahudileri, Çingeneleri, sosyalistleri zindanlara doldururken, 

“ONLARIN dini, mezhebi, ırkı, etnisitesi ve düşünme biçimi BENİMKİYLE AYNI DEĞİL BANA NE” diyen o Papaz gibi BENCİLCE davranmayı kendimize yakıştırır,

Türkiye’de yüz binlerce insan OHAL KHK’LERİ ile YARGILANMADAN
işinden atılıp açlığa mahkum edilirken
,

NURİYE ve SEMİH haksız yere işinden atılır sonra da GÜDÜMLÜ YARGI tarafından tutuklanıp zindanda ÖLÜMLE mecelleştirilirken TEPKİ göstermez,

ADALET için YÜRÜMEZSEK
sıra bize geldiğinde etrafımızda sesimizi duyacak KİMSE KALMAZ.

Tuncay Erciyes
============================================
Dostlar,

Sayın Tuncay Erciyes dostumuzun iletisi biraz uzunca ama dikkatle okunması ve üzerinde düşünülmesi gerek. Özellikle Fransa ADD Başkanı Habip Hamza Erdem gibi nitelikli bir aydının ve eski İşçi Partisi, yeni Vatan Partisi üyesi iken istifa eden, onuruyla istifa etmek zorunda kalan insanın mektubu – eleştirileri ne denli tutarlı ve “sıkı” değil mi??

Türkiye’nin Vatan Partisi’nin “tutarlı” devrimci çizgisine ve politikalarına gereksinimi var.
Bu ağır “Sorun” un akılcı biçimde ve oyalanmadan, ayak sürümeden çözümü gerekiyor..
Söz konusu Vatan olunca her şey ayrıntı kalıyor, kalmalı..

  • Tartışılmaz öncelikli taktik – stratejik hedef,
    AKP = RTE despotizminden kurtulmaktır!

Sevgi ve saygı ile. 27 Haziran 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Dosyanın tümü için pdf biçimi )7 sayfa, 0,5 MB):
Doğu_Perincek’e_Acik_Mektup_Habip_Hamza_erdem

YÜZ YILLIK ERMENİ YALANI BİTİRİLMİŞTİR; hiç abartı yok gerçek budur


YÜZ YILLIK ERMENİ YALANI BİTİRİLMİŞTİR;
hiç abartı yok gerçek budur!

24 Ekim 2015 06:10 tarihinde Tuncay Erciyes <tuncayerciyes@gmail.com> yazdı:

Değerli Dostlarım,

ERMENİ tarafının AVUKATLARI Robertson ve  Cooley’in izinden giden
Prof. BASKIN ORAN,
“AİHM kararı ‘1915 soykırım değildir’ DEMİYOR. Perinçek’in ‘1915 soykırım değildir’ demesini mahkum etmek ifade özgürlüğünün ihlalidir, DİYOR” şeklinde açıklama yaparak kararı, düşünceyi ifade etmenin suç olmadığının AİHM’nce onaylanmasından ibaret, görüyor ve göstermek istiyor. 
Doğru, Mahkeme, ‘1915 soykırım değildir’ DEMİYOR ama Kararda,
“Ermeni soykırımı vardır. Ama Düşünce özgürlüğüne saygı gereği insanların ‘yoktur, yalandır’ deme özgürlüğü de vardır” da DENMİYOR.
Üstelik Kararın gerekçesinde, “Ermeni soykırımı iddialarının kanıtlanmamış olduğu ve 1915 olaylarının Yahudi soykırımına benzemediği” gerçeği vurgulanıyor.

Bu takım öncelikle şu soruya yanıt vermelidir;

– Eğer AİHM kararının gerekçesinde, “Ermeni soykırımı iddialarının kanıtlanmamış olduğu ve 1915 olaylarının Yahudi soykırımına benzemediği” gerçeği yerine “1915 OLAYLARI Yahudi Soykırımı gibi inkarı mümkün olmayan bir SOYKIRIMDIR.” denseydi, bu durumda, Perinçek’in “Ermeni Soykırımı EMPERYALİST bir YALANDIR” sözü, YİNE DE düşünceyi ifade etme özgürlüğü olarak kabul edilir ve Perincek’in beraatine karar verilir miydi?

Yanıt hiç kuşkusuz HAYIR’dır. Kararın 0’a karşı 17 değil de 7’ye karşı 10 ile alınması bunun önemli bir kanıtıdır. Çünkü her türlü ideoloji ve düşüncenin özgürce ifade edilmesine izin verilen Avrupa Topluluğunun en yüksek mahkemesinin yargıçlarının, DÜŞÜNCELERİN SANSÜRLENMESİNİ SAVUNAN ve düşüncelerin açıklanmasını SUÇ sayan ORTAÇAĞ kafalı yobazlar olması mümkün değildir. Eğer Yargıçlar, Baskın Oran’ın iddia ettiği gibi, Perinçek’in sözlerini YALNIZCA düşünceyi ifade etme özgürlüğu açısından inceleselerdi, karşı oy kullanan 7 Yargıç da öbür10 yargıç gibi Perincek’in aklanaması yönünde oy kullanır ve Perincek 0’a karşı 17 oyla aklanırdı. Demek ki red oyu veren
7 yargıç, 1915 olaylarını, Yahudi Soykırımı gibi inkarı mümkün olmayan bir Soykırım olarak gördükleri için, Perincek’in cezalandırılmasını istemişlerdir. Eğer öncelikleri, düşünceyi ifade özgürlüğü ilkesine  uymak olsaydı,
Perincek’in aksi yönde bir tez savunmasını SUÇ OLARAK GÖRMEZLER ve düşünceyi suç saymayan 10 yargıç gibi oy kullanırlar, Perinçek de 0’a karşı
17 oyla beraat ederdi.

Tersten söyleyecek olursak, eğer beraat yönünde oy kullanan 10 yargıç da
1915 olaylarını, Yahudi Soykırımı gibi, aksi iddia edilemez bir Soykırım olarak görseydi, “Ermeni Soykırımı EMPERYALİST bir YALANDIR” sözünü,
düşünceyi açıklama özgürlüğü olarak göremezler ve Perinçek’in 17’ye karşı 0 oyla cezalandırılmasına karar verilirdi.

Demek ki Perincek’in aklanmasının esas nedeni AİHM’nin 10 yargıcının,
1915 olaylarını, Yahudi Soykırımı gibi aksi iddia edilemez bir Soykırım olarak KABUL ETMEMELERİDİR.
AİHM’NİN Perinçek’i aklayan kararının gerekçesinde,
“Ermeni soykırımı” iddialarının kanıtlanmamış olduğu ve 1915 olaylarının Yahudi soykırıma benzemediğinin vurgulanması bu nedenledir.

Benim gibi Kimya eğitimi almış bir insan kararı doğru yorumluyor da
siyasal bilimlerde Prof. ünvanı olan BASKIN ORAN NİÇİN YANLIŞ YORUMLUYOR, düşünülmeye değer!!

YÜZ YILLIK ERMENİ YALANI BİTİRİLMİŞTİR!

Hiç abartı yok,. gerçek budur. Ermeni lobisi yıllardır verdiği mücadeleyi KAYBETMİŞTİR. Çünkü Perinçek davası kararı, demokrasi ile yönetilen
bütün Devletler ve mahkemeleri için İÇTİHAT niteliğindedir. Ermeni tarafının Avukatları Robertson ve  Cooley ile onlarla aynı tezi savunan Prof. BASKIN ORAN, kararı istedikleri kadar evirip çevirsinler, AİHM’nin aldığı bu karardan sonra Ermeni lobisi hiçbir ülke Parlamentosuna, “ERMENİLERE SOYKIRIM YAPILMIŞTIR” iddiasını, tartışılamaz ve aksi iddia edilemez bir DOGMA olarak  kabul ettiremez. AİHM’nin bu kararı, İsviçre dahil kimi devletlerin,

“Ermeni Soykırımı vardır. ‘Yoktur’ diyenler suç işler” şeklinde aldıkları kararların
ÇÖPE ATILMASIDIR.

Robertson ve  Cooley’i anlıyorum. Sonunda parayla tutulmuş avukatlar.
Ama Baskın ORAN’ın AİHM kararını yanlış ve tarafgir yorumlamasının
özürü yok. Kendisini KINIYORUM. Eğer siz de aynı fikirde iseniz,
bu yazıyı paylaşmanızdan memnun olurum.

Saygılarımla. 24.10.2015
Tuncay Erciyes

============================

Dostlar,

Sayın Tuncay Erciyes’in yukarıdaki yazısını, içeriğini paylaşarak ilgi ve bilginize sunuyoruz.

Hep yazdık, bir kez daha belirtelim :

Kararın İngilizce metninde yer alan “denial, to deny” sözcüğü Türkçemize “inkâr” olarak yanlış çevrilmektedir. Biz bu sözcüğün karşılığını “inkâr – yadsıma” yerine, öbür anlamı da olan “reddetme” olarak kullanmalıyız.

Ermeni tarafı, 1915 olaylarını “verili bir soykırım gerçeği” (!) olarak dayatmak istediği için, karşıt görüşleri bütünüyle “yadısma – inkâr” olarak toptancı biçimde nitelemektedir.

Oysa bizim konumumuz açısından üzerimize atılı bir suç / iftira söz konusu olup, bu çamuru “reddetmemiz” söz konusudur ve bu bizim doğal hakkımızdır.

“Yadsıma – inkâr” sözcüğü kullanılırsa, Ermeni tezleri kurgulu retorik tuzağa düşülerek güçlendirilmiş olur ve varolan bir gerçeği bizim “yadsıdığımız – inkâr ettiğimiz” yargısına varılabilir. Oysa semantik yanılgıya düşmeden seçilecek sözcük “reddetme” dir.

Özen gösterilmesi bizce çok yerinde olur…

Sevgi ve saygı ile.
24 Ekim 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com