Etiket arşivi: TÜİK “GELİR ve YAŞAM KOŞULLARI ARAŞTIRMASI – 2012

Nihayet doğru Seçmen Sayısına ulaştık!


“YSK Başkanı Sadi Güven, Türkiye  toplam seçmen sayısını  54 703 164 olarak açıkladı. Yurt içinde 52,0 milyon, Yurt dışında 2,7 milyon  seçmen var….”
(Milliyet, 19.7.2014)

NİHAYET !

Nihayet doğru Seçmen Sayısına ulaştık..

portresi

 

Prof. Dr. D. Ali ERCAN

Evet, değerli arkadaşlar, YSK sonunda doğru bir rakam verdi.
  • YSK 2007 seçiminde 48,8 milyon olan seçmen sayısını 6 milyon eksikle 42,8 milyon olarak vermiş 

ve o günden bu güne yalpalayarak eksik / fazla seçmen sayısı veren YSK
sonunda doğruyu buldu.. Neden mi bu kez “Doğru” diyorum; açıklayayım :

Normal dağılımlı bir popülasyonda (AS: nüfusta) 18 yaş üzeri seçmenlerin toplam nüfusa oranı, en çok 1 hata ile (1-18 / y) dir. Burada y toplumun ortalama yaşam süresidir. 2014 yılında Türkiye’de ortalama yaşam süresi (1 yıl içinde ölen insanların ölüm yaşlarının ortalaması) y=61 dir..
TÜİK verilerine göre ortalama (~median) yaş (yaşamda olanların yaşlarının ortalaması) 30,6 yıldır, ki doğrudur. Ortalama ömür ortalama yaşın
2 katından daha büyük olamaz. Dolayısıyla, Türkiye’de ortalama ömür TÜİK’
‘in yayınladığı gibi 72 yıl değil, 61 yıldır. 2014’te doğanların beklediği ortalama yaşam (AS : Eo) ise 80 yıldır. 
 
Secmen_orani
 
ADNK (AS: Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi) Sistemine göre Türkiye’nin  Ağustos 2014 nüfusu 77,3 milyondur.*Seçmen sayısı (1-18/61) x 77,3 ≈ 54,5 milyon hesaplanıyor.. Aradaki binde 4’lük fark son 10 yıldan beri doğum hızının azalmasından kaynaklanan etkidendir (bkz. yukarıdaki grafik). Sonuçta Türkiye’nin 2014 yılı seçmen sayısının 54,7 milyon olduğunu
gönül rahatlığı ile öğrenmiş bulunuyoruz ! Hele şükür…

***
 
Değerli arkadaşlar
Şimdi gelelim 10 Ağustos’taki CB Seçimi sorununa :
Son seçimlerdeki katılım oranlarına bakacak olursak bu seçimde de yaklaşık %85 oranında bir katılım olacağını öngörebiliriz. Geçersiz oy oranı %2 – 4 arasında değişiyor. Ortalama %3 desek, 2014 Cumhurbaşkanı seçiminde 54,7 x 0,85 x 0,97  45 milyon geçerli oy bulunacaktır sandıkta… 1. Turda seçilebilmesi için bir Adayın en az 22,5 milyon geçerli oy alması (%50+)gerekiyor. Muhalefetin ortak adayı Ekmel Bey 1. turda
%50+ alabilir mi?
 
Son Mart 2014 yerel seçiminde Partilerin oy oranları şöyleydi :
 
AKP………%43,3
H/BDP……% 6,6
TOPLAM…%49,9  !
 
CHP………%25,6
MHP……..%17,6
 
SP………….%2,8
DİĞER……..%4,1
TOPLAM….%50,1 !
 
CHP ve MHP fire vermeden aynı oy oranlarını korurlarsa geriye % 6,8 kalıyor.
Bu da HDP dışındaki tüm partilerin, başta SP olmak üzere, 12 küçük partinin Ekmel Beyi desteklemesiyle olanaklıdır… 
 
CHP seçmenlerinin, küçük bir oranda da olsa, seçimi boykot etmeleri (veya geçersiz oy kullanmaları) halinde RTE 1. Turda CB seçilir. Adaylar %50 sınırını aşamaz ve seçim 2. Tura kalırsa, siyasal pazarlıklara açık olan AKP, HDP’nin oylarıyla çoğunluğu sağlayabilir, sonuçta yine yine RTE seçilir.
  • Muhalefet cephesinden gelecek bir boykot örtülü olarak AKP adayını
    desteklemek demektir.
Gün, “söz konusu Vatansa gerisi teferruattır” diyen Partilerin,
“Şeriata hayır”, “bölünmeye hayır” diyen yurtsever seçmenlerin
birlik beraberlik günüdür.
Sevgilerimle. æ
20.7.14

25 Eylül 2013; Ankara Sokakları.. Kritik Çağrışımlarımız ve Acil Önerilerimiz..


25 Eylül 2013; Ankara Sokakları.. Kritik Çağrışımlarımız ve Acil Önerilerimiz..

TÜİK‘in 3 gün önce açıkladığı ” GELİR ve YAŞAM KOŞULLARI ARAŞTIRMASI“(http://ahmetsaltik.net/2013/09/23/gelir-ve-yasam-kosullari-arastirmasi-2012/, 23.9.13) yeni Gini katsayısını .46 olarak verdi. Türkiye’de gerçekte (reel olarak) bu değerin .60’ların altında olmadığını sokakta, çarşı – pazarda.. hemen her yerde gözlemliyoruz.

  • TÜİK bilimsel (!) masalları (yalanları!?) sürdürüyor..

Yaşamın gerçeğini saklamaya çalışıyorlar..
Ama halk bu koşulların içinde çırpınmakta..
Boşuna (Nafile) çaba..
Bu Marie Antoinette‘cilik asla karşılıksız kalmaz diyalektik olarak. İyi bilinir; 1789’da Paris’te halk “AÇLIKTAN” ayaklanıp Elyseé Sarayına yürüyünce Kraliçe nedimesine sorar:

– Kuzum bunlar ne istiyor??
– Açlarmış efendim..-
– Pasta yesinleeer..

**********
Ve karı – koca Marie ve XIV. Louis Antoinette giyotinle idam edilirler,
Şanlı 1789 Fransız Halk ve Aydınlanma Devrimi gerçekleşir;
Bastille (bizim Silivrimiz!) zindanına tıkılan binlerce yurtsever tutsak halk tarafından salıverilir.

Önceki gün (25.9.13) Beşevler’den Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi binasına yürüdük. O koca caddede yürümek zordu, öylesine kalabalıktı kaldırımlar.
Hepsi de gencecik üniversite öğrencileri..
Binlerce..
Bu insanlar birkaç yıl içinde mezun olacak; iş – aş – konut isteyecek.
Dünyayı görüyor bilişim – telekomünikasyon olanaklarıyla.
Nasıl doyuracak ya da bastıracaksınız bu genç milyonların beklentilerini?
Sadaka kolileri ile mi??
Biat kültürü ile mi??
Polis şiddetiyle mi?
1453 kartalları adlı bindirme yeşil renkli  SS kıtalarıyla mı?
Neyle neyle??
Hadi canım sen de..

Bu basınç, mut-la-ka önümüzdeki yıllarda Türkiye’de köklü dönüşümlerin yolunu açacaktır.
GEZİ isyanını iyi değerlendirmek gerekir.

*****

Devamla Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi binasına geldik.
Koridorlar daha önce görmediğimiz ölçüde kalabalık..
YÖK, masa başı direktifleriyle öğrenci istifliyor yüksek öğrenim kurumlarına..
İçtenlikle aktarıyoruz, koridorlarda hasta ve öğrenci trafiğinden yürümek olanaklı değil..
Radyoloji bölümünün kapısında;

“ÖĞRENCİLERİN GİRMESİ YASAKTIR” uyarısı asılı idi..

Dehşete kapıldık..

Film çekimi ve banyosu için, sıradan yurttaş gibi 1,5 saate yakın süre bekledik.
İnsanların perişan hallerini gözledik bu arada..
Öğlen arasına girmeden, zorlukla filmi dişhekimimize gösterebildik..

Kapalı mekanlarda omuz omuza..
Sokakta, dolmuş-otobüste de öyle..
Caddede araçlar tampon tampona..
Ve Başbakan R.T. Erdoğan 3-5 çocuk yapın.. demekte!?!
Akıllara durgunluk veren bir çılgınlık..
Ateşle oynamak.. Ülkenin geleceğini perişan etmek..

***************

ILO 2010 Raporu son derece uyarıcı içerikler taşıyor.. Okuyan var mı ??

  • IMF ve ILO’ya göre Dünyada 210 milyon işsiz var! Durgunluğun özellikle gelişmiş ekonomilere zarar verdiği ve bu ülkelerde işsiz sayısı toparlanma sürecine girmedi. Raporlara göre küresel kriz nedeniyle 2007’den bu yana işsiz ordusuna 30 milyon kişi daha katıldı. Dünyada işgücü yılda %1.6 oranında büyüyor ve bu işgücüne katılımı istihdam edebilmek (iş bulmak) için 45 milyon yeni iş yaratılması gerekiyor. (www.imf.org/external/np/sec/pr/2010/pr10324.htm, 2.9.10)

    Türkiye’de ise her yıl 1,25 milyon «net» nüfus artışına iş bulmak gerekli..
    Nüfus artış hızı % 1,68’lerde ama TÜİK 1.35 dolayında veriyor ??!

Rapor devamla kritik noktalara – sorunlara dikkat çekiyor :

  • Raporda “Gençler kendilerini sistemin kurbanı olarak görüyorlar ve bu durumun sorumlusu olarak gördükleri her şeye öfke besliyorlar. Küreselleşme, kapitalist sistem, politikacılar, anababalar (ebeveynler).. gençlerin öfke duydukları kesimlerin başında… «Tüm bunların sonucunda gençler kendilerine yanlış bir gelecek vaat eden dinci veya köktenci hareketlere duyarlı duruma geliyorlar..» saptaması yapılıyor.

AB Merkez Bankası Başkanı da tarihsel hatalarını itiraf etmedi mi?

Bankaları kurtardık ama gençliği yitirdik..

************

Türkiye’nin sorunları günübirlik kısa erimli, miyop ve yüzeysel önlemlerle yönetilemeyecek- ötelenemeyecek ölçüde ağırlaşmıştır.

Bu tablonun sürdürümü olanaksızdır.

24 Ocak 1980 Kararlarının 33 yıl sonra ülkeyi getirdiği tıkanma- yıkım – dağılma ortamı gözler önündedir.

KüreselleşTİRme = Yeni emperyalizm

– ekonomik yıkım,
– sömürgeleşme ve
– tam bağımsızlığın yitirilmesi ile
– ülke ve ulus bütünlüğünün dağılması riskini

burnumuza dayamıştır.

Gerek makro gerek mikro ekonomik ölçütlerin “kırmızı alarm verdiği” nin AKP iktidarının sorumlu bakanları mutlaka ayırdındadır.

Zaman zaman kamuoyuna bu yönde açıklamalarını biliyoruz
(Bizzat Başbakan, A. Babacan, Z. Çağlayan, Merkez Bankası Başkanı E. Başçı..)

Sonbahar ile birlikte kışa doğru ağır bir ekonomik bunalımın rap rapları
kulakları tırmalamaktadır.

İktidar ise gündem değiştirme ve yeni yersiz, son derece hatalı cepheler açmakta
ve senaryolar sergilemekte.. Toplumun her kesimini karşısına almakta..

Oysa ülke olağanüstü koşullarda ve OLAĞANÜSTÜ YÖNETİM ile
düze çıkma olanağı olabilir.. Üstelik acele edilirse..

İzmir İktisat Kongresi gibi (17 Şubat 1923’te 1151 temsilci ile yıkılmış – yakılmış İzmir’de toplanıp, hanlarda kalınarak 15 gün süren ve Lozan görüşmelerinin kesilmesine de
yanıt olan, görüşmeleri yeniden başlatmayı başaran bir meydan okuma olarak!)
kapsamlı bir ULUSAL İKTİSAT KURULTAYI gereksinimi vardır..

Burada ulusal ekonomi politikaları belirlenmeli ve uygulanmalıdır.

Anayasal Kurum (md. 166) Ekonomik ve Sosyal Konsey,
ne yazık ki, AKP’nin tutumuyla kadük – işlevsiz bırakılmıştır.

Çok kaygılıyız çooook..

Tarih, ders almadığımız için yineliyor..

  • Ekonomik çöküntü AKP’yi götürecek.. 
  • Ya Türkiye, ya Ulus hangi ağır faturaları ödeyecek??

Sevgi ve saygı ile.
27.9.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net