Etiket arşivi: TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Bayazıt İlhan ve TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Özden Şener

TTB, TMMOB’un yanında..

 

TTB, TMMOB’un yanında..

Aralarında TMMOB Yasası’nın da bulunduğu 12 yasada değişiklik yapan 3194 Sayılı İmar Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerine TMMOB görüşlerinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na iletileceği 18 Aralık 2014 Perşembe günü Türkiye’nin dört bir yanından gelen TMMOB üyeleri Ankara Güvenpark’ta biraraya geldi.

TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Bayazıt İlhan ve TTB Genel Sekreteri
Prof. Dr. Özden Şener
, destek ve dayanışma amacıyla Güvenpark’taydı.

Saat 12.30’dan başlayarak Güvenpark’ta toplanmaya başlayan TMMOB yönetici ve üyelerinin basın açıklaması yapmasına izin vermek istemeyen polis,
kitleye gaz sıkarak ve coplarla saldırdı.

Saldırının ardından TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı yaptığı açıklamada, TMMOB’nin üyelerinden, halkından ve bilimsel çalışmalarından aldığı güçle, ülkenin sömürülmesine, derelerin, ormanların, parkların yağmalanmasına ve AKP diktatörlüğüne karşı, kamusal alanları korumaya, halkın çıkarlarını savunmaya ve bu doğrultuda mücadele etmeye, direnmeye devam edeceğini söyledi.

===========================================

Dostlar,

AKP yaşamın tüm alanlarını ve kurumlarını ele geçirmeye çabalıyor.
Oylarını çok büyük ölçüde az eğitilmiş insanlarımızdan alıyor.
Eğitim düzeyi yükseldikçe ALP oyları ter orantılı olarak düşüyor.

Bu kuruluşlar arasında meslek kurumları başta geliyor.
Bilindiği gibi Anayasanın 135. maddesi “KAMU KURUMU NİTELİĞİNDE MESLEK KURULUŞLARI” hakkındadır.  Anayasa koyucu, Dünya genelinde iyi bilinen kimi “profesyoneller” ya da “profesyonel meslekler” için ayrı ayrı yasal düzenlemelerle örgütlenmeler öngörmektedir. Bu madde oldukça fazla değişiklik görmüştür ve
son olarak 1982 Anayasası’nda aşağıdaki gibidir :

  • Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları
  • MADDE 135.– Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzel kişilikleridir. Kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadî teşebbüslerinde aslî ve sürekli görevlerde çalışanların meslek kuruluşlarına girme mecburiyeti aranmaz.(Değişik: 23.7.1995-4121/13 md.) Bu meslek kuruluşları, kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamazlar.(Değişik: 23.7.1995-4121/13 md.) Bu meslek kuruluşları ve üst kuruluşları organlarının seçimlerinde siyasî partiler aday gösteremezler.

    (Değişik: 23.7.1995-4121/13 md.) Bu meslek kuruluşları üzerinde Devletin
    idarî ve malî denetimine ilişkin kurallar kanunla düzenlenir.

    (Değişik: 23.7.1995-4121/13 md.) Amaçları dışında faaliyet gösteren meslek kuruluşlarının sorumlu organlarının görevine, kanunun belirlediği merciin veya Cumhuriyet savcısının istemi üzerine mahkeme kararıyla son verilir ve yerlerine yenileri seçtirilir.

    (Değişik: 23.7.1995-4121/13 md.) Ancak, millî güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, kanunla bir merci, meslek kuruluşlarını veya üst kuruluşlarını faaliyetten men ile yetkilendirilebilir. Bu merciin kararı, yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi halde, bu idarî karar kendiliğinden yürürlükten kalkar.

1995 Anayasa değişikliği ile zaten bu Kurumlar deyim yerinde ise felç edilmişlerdir.
Üzerlerinde koyu bir yönetsel (idari) ve akçal (mali) vesayet rejimi kurulmuş,
tutsak edilmişlerdir. Devlet dairesine indirgenmiş, Anayasanın muradı olan demokratik özerklikten yoksun bırakılmışlardır. 12 Eylül askeri darbesi sırasında kapatılmış, bir bölümünün mal varlığına el konmuştu. Siyasal partiler ve sendikalar dahil… Devleti kuran CHP de! Hatta DİSK genel merkezi binayı (Simon Bolivar Cd.) Devlet gasp ederek Anayasa Mahkemesine  vermiştir (halen SGK kullanıyor
bu binayı..)

Şimdilerde AKP hükümeti, 400 bini aşkın üyesi olan ülkemizin en büyük yasal DKÖ’nü bölerek etkisizleştirmeye yönelmiştir. Öngörülen yasal değişiklikte, TMMOB, TTB (100 bine yakın üyesi var!) başta olmak üzere kuruluş yasalarından kaynaklanan yetkilerini kullanmak üzere Yönetmelik düzenlemesine başvurduklarında bu metinleri önce hükümet görecek; iktidarın hede ve politikalarına uygunluk varsa Resmi Gazete’ye yollayarak yayımlanmasına
izin verecektir!

Tam bir traji-komik durum ve AKP’nin “ileri demokrasi” (!) klasiğidir.

AKP her geçen gün, ülke sorunlarını çözmede zorlandıkça otoriterleşmekte
hatta despotlaşmaktadır. Tarih bize böyle örnekleri ve sonlarını gösteren çok sayıda örnek sunuyor..

Gelinen yer, AKP’nin sona yaklaştığını çağrıştırmaktadır.

AKP hızla meşruiyet dışına savrulmaktadır.

663 sayılı Yasa Gücünde Kararname (KHK) ile 2 Kasım 2011’de Sağlık Bakanlığı’nın örgütlenmesi, görev ve yetkileri yeniden düzenlenirken araya gizlenen bir madde ile Türk Tabipleri Birliği‘nin felç edilmesi planlanmıştı.

TBMM açık olduğu halde, hiçbir ivediliği olmadığı halde söz konusu 663 sayılı KHK, aynı gece yürürlüğe sokulan 35 kararnameden biridir. Yapılan eylem düpedüz Yasama yetkisinin Yürütme tarafından gasbıdır. Anayasanın KHK’ler hakkındaki maddesi apaçık çiğnenmiştir (md. 91 vd.). Önceki Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, kendi meslek örgütüne kin ve nefret kusarak, 6023 sayılı TTB kuruluş yasasının (1953 tarihli) 1. maddesinde söz konusu KHK’nin 58. maddesiyle aşağıdaki çarpıcı değişikliği getirmiştir :

“tabipliğin kamu ve kişi yararına uygulanıp geliştirilmesini sağlamak”

ibaresi 1. maddeden çıkarılmıştır! Bu içerik hekim Sağlık Bakanını ve AKP’yi neden rahatsız etmektedir??

Geriye ne kalmıştır ki? Bir meslek örgütü bu işlevi üstlenmeyecek de ne yapacaktır? Kırda balon mu uçuracaktır üyeleriyle? Zaten niyetin TTB’yi göstermelik bir örgüte indirgeme olduğu, yukarıda aktarılan koyu renkli ibarenin cımbızlanarak kaldırılmasıyla anlaşılmaktadır. TTB bu değişikliğin, Anamuhalefet CHP’yi
ikna ederek Anayasa Mahkemesi’ne taşınmasını sağlamış ve soyut norm denetimi üzerinden Yüksek Mahkeme 14.2.2013’te iptal istemini olumlu karşılamıştır. O gün TTB üyeleri AYM önünde akşam saatlerinde eylem yapmışlar, lazer kalemlerle bina yüzeylerine “SAĞLIK HAKTIR – SATILAMAZ!” yazmışlar, otomobillerinin ışıklarını ve kornalarını kullanarak AYM’nin iptal kararı vermesini istemişlerdir.

Şimdilerde getirilmek istenen değişiklik salt TTB için değil, tüm Kamu Kurumu Niteliğinde Meslek Kuruluşları içindir ve normal koşullarda bir hukuk devletinde Anayasa Mahkemesince iptal edileceği muhakkaktır.

Yol yakınken AKP iktidarı akla ve hukuka uygun davranarak bu öfke ve tepki dolu düzenlemeden vazgeçmelidir. TBMM, Yürütme’nin noteri olmaktan çıkmalıdır.
AKP, ülkemizin rejimini demokratik olmaktan çıkartarak yozlaştırmış ve tek adam RTE yönetiminde totaliter bir rejime dönüştürmüştür. Bu gidiş, ülkemiz için ve AKP için tehlikeli boyutları çoktan aşmıştır. İktidarda 13. yılını sürüdüren AKP, örneğin hemşirelerin “Birlik” olarak örgütlenme yasasını çıkarmamakta 135 bini aşkın hemşire salt dernekle yetinmeye zorlamaktadır. Bu durum apaçık anti-demokratik bir tutumu yansıtmaktadır ve AİHS, İHEB ve AB hukukunda tanımlanan örgütlenme hakkını çiğnemedir. İşçilerin sendikal örgütlenmesi özelleştirmelerle avuç içinde kar gibi eritilmektedir ve son verilerle %9’lar düeyinde çok düşündürücüdür!

Ayrıca, TBMM’yi aletleştirerek her istediğini yasa – KHK olarak çıkartmakla hukuk içinde kalınmış olmamaktadır. Bu metinler biçim olarak yasa – KHK olabilir ve bir yere dek bağlayıcı olabilirler. Ancak asıl olan öz olarak da hukuka uygunluk, dolayısıyla adil ve meşru olmaktır.

İktidar bu zorlamalarını sürdürürse, halkın da demokratik direnme hakkı doğacaktır. Çünkü iktidarın demokrasiyi yıkma hakkı yoktur.

Tam da burada TMMOB meşru direnme hakkını kullanmaktadır. TTB de onun yanındadır. Ancak iktidar en masum eylemlerde bile maksimum polis şiddetini orantısız olarak bilerek ve isteyerek kullanarak caydırıcı – korkutucu – ürkütücü olmak istemektedir. Sokak eylemlerini kırma amacı saklıdır bu saldırganlıkta.
Yasal gösteri hakkı AİHS md. 11 ve Anayasa md. 34’te tanınmıştır. Ülkenin mühendis – mimarlarının, hekimlerinin …. üzerine basınçlı su ve gaz bombaları ile saldırmanın akla uygun bir yanını hangi AKP’li gösterebilir?

AKP – RTE, “3 Y” ile savaşacağını (Yoksulluk – Yasaklar – Yolsuzluk) vaadederek
3 Kasım 2002 seçimleri ile bir proje parti olarak Batı tarafından iktidara taşınmıştır ve 13. yılında salt Türkiye için değil, Dünya için de bir “problem fenomen” olmuştur. 3 Y batağında boğulmak üzere debelenmektedir, kısır döngüye sürüklenmiştir.
AİHM kararları hile-i şeriye ile uygulanmamakta, zorunlu din dersleri sürdürülmekte ve AKP hükümeti AİHM kararını temyize gitmekte, AB’ye meydan okumaktadır!

Bu Parti içinde hiç “akil” adam – kadın kalmamış mıdır bahtı karanın maderini kurtaracak??

Sevgi ve saygıyla.
20.12.2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net