Etiket arşivi: TEMİZ SEÇİM PLATFORMU

SEÇİM GÜVENLİĞİ İÇİN BÜYÜK GÜÇ BİRLİĞİ


SEÇİM GÜVENLİĞİ İÇİN
BÜYÜK GÜÇ BİRLİĞİ

Oy ve Ötesi Derneği ile Temiz Seçim Platformu temsilcileri ve konunun uzmanlarının katılımıyla Türkiye Barolar Birliği’nde yapılan toplantı ortak bildiriyle sonuçlandı

“TÜRKİYE’DE ÇAĞDAŞ BİR YAŞAMDAN VE GERÇEK DEMOKRASİDEN YANA OLAN GENİŞ KİTLELERİN GÜCÜ, HER TÜRLÜ DEMOKRASİ DIŞI OYUNU BOZMAYA FAZLASIYLA YETECEKTİR”

“Temiz – Adil ve Güvenli Seçim” başlıklı yuvarlak masa toplantısı Türkiye Barolar Birliği’nde Oy ve Ötesi Derneği ile Temiz Seçim Platformu temsilcileri ve konunun uzmanlarının da katılımıyla gerçekleştirildi.

Toplantıyı açan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu,
Türkiye Barolar Birliği’nin bir seçim güvenliği odası oluşturduğunu ve salonlarını Oy ve Ötesi Derneği’ne açtığını söyledi. Feyzioğlu, “Buradan hem Ankara’yı hem Türkiye’yi Oy ve Ötesi ile birlikte kontrol edebileceğiz. Diğer gruplara da kapımız elbette açık. 40’a yakın ilde de
avukat desteğini vermeye gayret ediyoruz.” dedi.

Türkiye Barolar Birliği’nin tarafsızlığıyla Türkiye’nin en güvenilir kurumlarının başında geldiğine dikkat çeken Feyzioğlu, toplumda seçim güvenliğine ilişkin birtakım kaygılar bulunduğunu ifade etti. Feyzioğlu sözlerine şöyle devam etti:

“Orijinal tutanakların toplandığı, saklandığı, arşivlendiği; her sandığa yeterli sayıda temsilci, o temsilcileri destekleyecek yedekler; okulların başına heyetlerin görevlendirildiği bir örgütlenmenin yapıldığı noktasında tereddütler olduğu için toplumda güvensizlik de maalesef artıyor. Dolayısıyla bütün siyasal partilerin çıkarması gereken sonuç,
bu işin asli sahibinin siyasal partiler olduğu. Biz asli sahipleri üzerlerine düşeni tam olarak yapamadıkları düşüncesinde olduğumuz ve toplumun hissiyatını yansıttığımız için
burada sandığa ve oylara sahip çıkmak adına bir araya geldik.

Toplantıyı yöneten Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Av. Başar Yaltı,
seçim güvenliğine ilişkin hukuksal çerçeveyi anlatarak başladığı konuşmasında,
7 Haziran 2015 seçim sonuçlarının Cumhuriyet değerlerini ve parlamenter demokratik sistemi altüst edecek bir aşamaya götürebileceği kuşkusunu yarattığını söyledi.

Bu seçim sürecinde;
– %10 barajı,
– Cumhurbaşkanı’nın parti lideri gibi propaganda yapması,
– yargı organlarının tarafsızlığı ve bağımsızlığıyla ilgili kuşkular,
– İç Güvenlik Paketi ile vali, kaymakam ve emniyet amirlerine verilen yetkiler

olmak üzere 4 olgunun öne çıktığını kaydeden Yaltı, “Kamuoyunda seçim güvenliği dendiği zaman sandık güvenliğine indirgeyen bir bakış açısı var. Oysa seçmen kütüklerinden başlayan ve seçimin yürütülmesini, bilgisayar ortamındaki yazılımını içine alan çok geniş ve kapsamlı bir anlamı var seçim güvenliğinin” diye konuştu.

*****

“Temiz – Adil ve Güvenli Seçim” başlıklı
yuvarlak masa toplantısı SONUÇ BİLDİRİSİ

Türkiye Barolar Birliği tarafından 25 Mayıs 2015 tarihinde düzenlenen ve açış konuşmasını Birlik Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun yaptığı “Temiz, Adil ve Güvenli Seçim Yuvarlak Masa Toplantısı” metnin altında isimleri yazılı kişilerin katılımlarıyla gerçekleştirildi.

Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu konuşmasında; Türkiye Barolar Birliği’nin bir seçim güvenliği odası oluşturduğunu, seçim güvenliği ile ilgili kaygı duyan ve çalışmalar yapan her sivil toplum örgütüne kapılarının açık olduğunu, kendilerine Türkiye genelinde avukat desteğinin sağlandığını belirtti.

Yuvarlak masa toplantısında; 7 Haziran 2015 Genel Seçimi ile ilgili ülkemizin içinde bulunduğu durum, seçimle ilgili kurumların çalışmaları, adil ve temiz bir seçim konusunda kamuoyuna yansıyan kuşkular, önceki seçimlerdeki usulsüzlükler, hileler ve seçmen iradesine yapılan müdahaleler ayrıntılı biçimde tartışıldı.

– %10 seçim barajı
,
– milletvekillerinin partilere dağılımında büyük adaletsizliklere yol açan d’Hond yöntemi,
– çok sayıda seçmenin bilgileri dışında seçmen listelerinden çıkarılması ve ;
– sahte seçmenlerin listelere kaydı,
– sandık çevresinde, ilçe ve il seçim kurullarında yapılan usulsüzlükler,
– SEÇSİS sisteminin güvenliği,
– seçim çalışmalarının finansmanında partiler arası adaletsizlikler,
– devletin olanaklarının seçimde iktidar partisi için kullanılması ve
– Cumhurbaşkanının Anayasa dışına çıkarak önceki partisi için meydan meydan oy isteyerek seçimin güvenliğine darbe vurması..

yuvarlak masanın başlıca konuları oldu.

Yapılan ayrıntılı konuşmalar ve belgeler üzerinde yapılan incelemeler sonrasında
aşağıdaki bildirinin kamuoyuna duyurulmasına oybirliğiyle karar verildi.

Geçmiş seçimlerde kamuoyuna yansıyan yaygın seçim usulsüzlükleri ve hileleri ile 7 Haziran 2015 seçim sürecinde Cumhurbaşkanı tarafından eşitlikçi ve demokratik kurallara uyulmaması toplumumuzda seçimin güvenliği konusunda büyük kaygıların doğmasına ve seçimin meşruiyeti hakkında tartışmalara yol açmıştır. Temiz ve adil bir seçim konusundaki kaygılar ilk kez ulusal sınırları aşarak uluslararası boyut kazanmış durumdadır.
AGİT gözlemcileri cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında yayınladıkları tavsiye niteliğindeki raporda; Başbakanın seçimde, resmi devlet organizasyonları ile birleştirilmiş büyük çaplı organizasyonlarını, YSK kararlarına itirazın mümkün olmamasını ve uluslararası kurumların ve vatandaşların seçim gözlemi yapması ile ilgili yasal hükümlerin bulunmaması da dahil olmak üzere AGİT’in temel tavsiyelerinin dikkate alınmamasını eleştirmiştir. AGİT’in kaygıları o denli büyümüştür ki ilk kez bu seçimlerde sandık güvenliğini gözlemlemek için 33 İl’e gözlemci gönderme kararı almıştır.

Ülkemizin seçimlerle ilgili yetkili kurul ve kurumları, son yıllardaki her seçim sonrasında ortaya çıkan usulsüzlüklere ve birçoğu mahkeme kararlarıyla da kanıtlanmış geniş kapsamlı hilelere ve uluslararası uyarılara rağmen gerekli önlemleri almamaktadır. Temiz ve adil bir seçimle ilgili kaygılar o denli artmıştır ki yapılan kamuoyu yoklamalarında seçmenlerimizin yüzde 50’ye yakını seçimin adil ve temiz olacağına inanmamaktadır. Demokratik rejimlerde seçimlere güvenin yitirilmesi, seçim sonuçlarının meşru olmayacağına inanılması ülkenin iç barışı ve toplumsal huzurunun önündeki en büyük tehlikedir. İktidarın bu tehlikeyi görmezden gelerek seçim güvenliği ile ilgili gerekli önlemleri almaması ve Cumhurbaşkanı’nın temiz bir seçim için gerekli olan demokratik kuralları hiçe sayarak oy toplamaya çalışması ulusal ve uluslararası kamuoyunda bir sivil darbe korkusunu da beslemektedir.

Öte yandan seçimlerle ilgili bu olumsuz gelişmelere karşın, ülkemizde barıştan ve huzurdan yana olan, çağdaş ve özgürlükçü bir demokrasinin gerekliliğinin farkına varmış geniş kitlelerde oyuna sahip çıkmak isteği ve bilinci güçlenmeye ve hızla yayılmaya başlamıştır. Bu isteği yaşama geçirebilmek için “Temiz Seçim Platformu” ve “Oy ve Ötesi” gibi sivil toplum kuruluşları ile hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesinin kararlı savunucusu Türkiye Barolar Birliği etkili bir toplumsal dayanışma ve çalışma içine girmişlerdir. Bu noktada, varlıkları
temiz ve adil seçime bağlı olan özellikle muhalefet partilerinin de sandık güvenliği konusundaki sorumluluklarını en yüksek düzeyde yaşama geçirmeleri büyük önem taşımaktadır. Çağdaş bir yaşamdan, özgürlükçü bir demokrasiden yana olan geniş kitlelerin temiz seçim isteği seçimlerde seçmen iradesine dönük tüm müdahaleleri aşabilecek bir güçtedir. Bu bilinç ve istek içindeki tüm vatandaşlarımız seçimlerde yapılması olası tüm hilelere karşı mutlaka sandık başına gitmeli, oylarını kullanmalı, yakınlarına da kullandırtmalı ve oylarına sayım bitip resmen açıklanana kadar sahip çıkmalıdırlar. Türkiye’de çağdaş bir yaşamdan ve gerçek demokrasiden yana olan geniş kitlelerin gücü her türlü demokrasi dışı oyunu bozmaya fazlasıyla yetecektir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TOPLANTIYI YÖNETEN:

Av. Başar YALTI Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı

KATILANLAR : (Soyadı sırasına göre)

1. Erdal AKSÜNGER İzmir Milletvekili
2. Av. Turan ATEŞ (Em. Yargıç)
3. Av. Prof. Dr. Necdet BASA Türkiye Barolar Birliği Başkan Başdanışmanı
4. Sercan ÇELEBİ Oy ve Ötesi Temsilcisi
5. Prof. Dr. Ali ERCAN Emekli Müsteşar
6. Tarhan ERDEM Araştırmacı Yazar
7. Yrd. Doç. Dr. Şeref HOŞGÖR Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi
8. Atilla KART Konya Milletvekili
9. Sadık KIRBAŞ 21. Dönem Çanakkale Milletvekili
10. Yaşar OKUYAN 20. ve 21. Dönem Yalova Milletvekili, Eski Bakan
11. Tacidar SEYHAN 23. Dönem Adana Milletvekili
12. Prof. Dr. Mehmet TOMANBAY 22. Dönem Ankara Milletvekili
13. Erol TUNCER 15. ve 16. Dönem Milletvekili, TESAV Başkanı
14. Prof. Dr. Kemal YILDIRIM Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi

http://www.barobirlik.org/Detay62827.tbb, 27.5.15

==========================================

Dostlar,

Bu toplantıyı dün biz de izledik. 13:30’da başladı ve 5 saate yakın sürdü.
TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nun açış konuşmasının ardından
toplantıda katılımcılar yaklaşık olarak 20’şer dakika sunum yaptılar.

Toplantı kamera ile kayda alındı ve hızla kitaplaştırılacak.

YSK’yı Anayasa’ya ve 298 sayılı yasaya içtenlikle uymaya çağırıyoruz.

Tüm Yurttaşlarımızı da oy kullanmaya, sandığa ve oyuna sahip çıkmaya…

Sevgi ve saygı ile.
26 Mayıs 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

TÜİK Başkan Yardımcısı’na Mektup

Dostlar,

Sayın Prof. Dr. Ali Ercan‘ın Nüfus (Demografi) konularındaki duyarlık ve katkısını
bu siteden sizler de biliyor ve izliyorsunuz. Özellikle 2000 – 2007 arasında 7 yılda nüfusun toplam 2,8 milyon, yılda ortalama 400 bin artışını pek haklı olarak sorgulamakta. Bu 7 yılda nüfusun yaklaşık 1 milyon / yıl ortalama ile 7 milyon dolayında artışı beklenirken yaklaşık 4,2 milyon eksik verilişi ve sonraki sayımlarda bu
yitik nüfusun “yedirilmesi” (iadesi!) çabası elbette açıklanmak zorundadır.
Bu arada yerel – genel seçimler yapılmış ve Yüksek Seçim Kurulu bu verilere dayalı Seçmen Kütükleri hazırlamıştır.

Sorunu  biz de, bu sitede yazdığımız yazılarda sorgulamıştık.

Sayın Prof. Ercan’ın TÜİK Başkan Yrd. Enver Taştı’ya mektubunu ve ekindeki
çok öğretici pp yansılarını paylaşmak istiyoruz.

TUIK_Bsk_Yrd._Enver_Tasti’ya_sunum_8.3.14

Emekleriniz ve paylaşımınız için teşekkürler Sayın Ercan..

*****

Sayın Enver Taştı
TÜİK Başkan Yardımcısı  

Hatırlarsınız,  Aralık 2013’te “Temiz Seçim Platformu” adına 5 kişilik bir heyetle sizleri ziyarete gelmiş, Türkiye’deki seçmen sayısı ve dolayısıyla nüfus konusunda yararlı bir görüşmede bulunmuştuk. Bu görüşmenin gerçekten çok yararlı olduğunu söylemeliyim, özellikle benim açımdan. Seçim, Enerji, Çevre konulu söyleşilerimde ister istemez nüfus konusuna değinmek zorunda kalıyordum; eski DİE verileri temelinde hesapladığım projeksiyonlarda Türkiye’nin nüfusu şimdi sizin ADNKS temelinde verdiğiniz rakamlardan ~5 milyon daha yüksek çıkıyordu.

2007 sonrası TÜİK bilgilerinin doğru ve güvenilir olduğu yönündeki açıklamalarınızı ikna edici buldum ve bu nedenle son zamanlardaki söyleşilerimde TÜİK nüfus verilerini bire bir kullanıyorum. Sizlerle yaptığımız bu toplantıdan sonra ben Demografi Daire Başkanınız Sayın Ş. Canpolat’ı da ayrıca ziyaret ederek görüş alış verişinde bulundum. Şebnem hanımla paylaştığım birtakım teknik ayrıntıyı sizinle de paylaşmak isterim.

Öncelikle “Ortalama ömür” konusundaki algı yanlışlığına dikkatinizi çekmek istiyorum. TÜİK bildiriminde yayınladığınız  “yaş dağılım grafiği”nden görüldüğü kadarıyla
Türkiye’de Ortalama insan ömrü ~61 yıldır. Yani 2014 yılı içinde “ölen insanların
ölüm yaşlarının ortalaması” 61’dir. Tabii ki, bunun 2014 yılında doğanlar için “beklenen ömür”le bir ilgisi yok. 2014 yılında doğan çocuklarımızın bekledikleri ortalama yaşam süresi benim kestirimlerime göre ~ 80 yıldır; bir başka anlatım ile  2094 (2014 + 80) yılında Türkiye’de ortalama ömür 80 yıl olacaktır. Ancak pratikte önemli olan ömür süresi ‘beklenen’ değil, ‘gerçekleşen’ ömür süresidir ki bu da 2014’te 61 yıldır. Zaten yalnızca doğum-ölüm olaylarının gerçekleştiği normal dağılımlı bir popülasyonda, yani (yurt dışına-içine) göçlerin etkisi ihmal edilebilir düzeyde kaldıkça, Ortalama yaşam süresi (ortalama ömür) ortalama yaşın 2 katından büyük olamaz.

“Ortalama yaş” ise bildiğiniz gibi halen “yaşayanların yaşlarının ortalaması”dır ki,
yine bu grafiğin analizinden Ortalama yaşı ~31 yıl buluyorum (61<2×31).
Ortanca Yaş (medyan yaş) genelde ortalama yaştan biraz küçüktür.

Bir başka konu, “kadın başına çocuk sayısı” dır ki, Yıllık nüfus artış hızı c ve
ortalama yaşam süresi y ile basit bir şekilde bağıntılıdır;

d ≈ c x y + 2,05.

Örneğin yıllık nüfus artış hızı 0,011 ve ortalama yaşam süresi 61 yıl olduğuna göre 2014 yılında kadın başına (ömür boyu ortalama) çocuk sayısı 0,011×61+2,05=2,7 bulunuyor. Bu şu demektir: Türkiye’deki bütün kadınlara (yaşları ne olursa olsun!)
“kaç çocuğu olduğu” sorulduğunda verecekleri yanıtların ortalaması 2,7’dir.
Sizin hesaplamalarınızda bu algoritmanın kullanılmadığını; yalnızca doğurganlık dönemi 15-49 yaş arası kadınların dikkate alındığını biliyorum. Dolayısıyla
kadın başına çocuk sayısı, yıl içinde doğan çocukların doğurganlık dönemindeki
kadın sayısına bölünmesi ve doğurganlık süresine normalize edilerek elde edilen “doğurganlık (fertility)” kavramından farklıdır.

Ancak, yaş dağılım grafiğinizde, 15-49 yaş arası kadın nüfusuna baktığımda,
bu verilerin doğurganlık rakamıyla uyumlu olduğunu söylemek maalesef olanaklı değil.

Değerli Enver Bey,

Söyleşilerimde kullandığım nüfus konusuna ilişkin yansıları da ekte gönderiyorum. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Saygılarımla. 8.3.14
Prof. Dr. D. Ali Ercan

*****

Bu arada, TÜİK’in; nüfusun hızlı yaşlanıp yaşlanmadığı, Başbakan R.T. Edoğan‘ın
en az 3 çocuk isteyişinin ve açık – örtük teşvikler verişinin (pro-natalist demografi politikası) ve bu bağlamda Türkiye’nin halen içinde bulunduğu Demografik Fırsat Penceresi … gibi olguların tartışılması için bir,

ULUSAL NÜFUS SORUNLARI KURULTAYI  toplaması önerimizi yineliyoruz..

Anayasa’nın AİLE PLANLAMASI hakkındaki 41. maddesini
aynen anımsatmakta büyük yarar görüyoruz.

  • Anayasa madde 41 – … Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle
    ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar…. 

Sevgi ve saygı ile.
9 Mart 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Barolar Birliği’nden : “Temiz ve Adil Seçim” Sempozyumu


Barolar Birliği’nden : “Temiz ve Adil Seçim” Sempozyumu

Dostlar,

Türkiye’nin bu hengamesinde 30 Mart 2014 yerel seçimleri hızla yaklaşyor..

Seçim güvenliği açısından son derece ciddi sorunlar ortada..

Mutlaka tartışılması, kamuoyuna maledilmesi ve çözüme kavuşturulması gerek..

Topal ördek” R.T. Erdoğan ve AKP hükümetine, seçim güvenliği ve
temsilde adalet
adına makul olan, demokrasinin gereği olan ve ona yakışan
tüm çözümler kabul ettirilmeli..

Bu bağlamda aşağıdaki toplantı son derece önem taşıyor..

Temiz Seçim Platformu olarak bu uğurda çaba gösterenlere
şükranlarımızı sunuyoruz..

Sorunun Barolar Birliğince sahiplenilmesi ve tarafların geniş katılımı ile
uygar bir diyalog zemininde tartışılması elbette büyük önem taşıyor..

Sevgi ve saygı ile.
23 Aralık 2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==================================

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ (TBB)
UNION OF TURKISH BAR ASSOCIATIONS 

“Temiz ve Adil Seçim”  Sempozyumu  

25 Aralık 2013, Av. Özdemir Özok Kongre ve Kültür Merkezi* (Balgat)

Program

09.30-10.30 Açılış

Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu (TBB Başkanı)

  • Siyasi Parti Temsilcileri
  • Yüksek Seçim Kurulu (YSK)
  • Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)

10.30-12.30 1. Oturum  (Demokrasi ve Seçim Sistemleri)

Başkan : Yaşar Okuyan (Çalışma ve Sosyal Güvenlik E. Bakanı, TSP Sözcüsü) 

  • Prof. Dr. Hikmet Sami Türk (Adalet E. Bakanı)
  • Prof. Dr. D. Ali Ercan (Savunma Sanayi E. Müsteşarı)
  • Av. Sema Aksoy (Ankara Baro Başkanı)
  • Sn. Hasan Fehmi Güneş (İçişleri E. Bakanı)
  • Prof. Dr. Mehmet Tomanbay (22. Dönem Ankara Milletvekili)

 12.30-13.30 Yemek

13.30- 15.30 2. Oturum. (Türkiye’de Seçimler ve Seçim Güvenliği) 

Başkan : Prof. Dr. Necdet BASA (E. Müsteşar, YÖK Üyesi)
 

  • Yrd. Doç. Dr. Şeref Hoşgör (Başkent Üniv. Öğretim Üyesi)
  • Sn. Kemal Değirmendereli (Edirne Milletvekili)
  • Sn. Tacidar SEYHAN (23. Dönem Adana Milletvekili)
  • Prof. Dr. Kemal YILDIRIM (Gazi Üniv. Öğretim Üyesi)
    15.30-16.30 Sorular ve Yanıtlar

*Oğuzlar Mahallesi Barış Av. Özdemir Özok Sok. 8.
06520 Balgat-ANKARA.
Tel: 0312 292 59 00 

Temiz ve Adil Seçim


Dostlar
,

Bizim de üyesi olduğumuz ADD Bilim – Danışma Kurulu,
seçimlerle ilgili bir rapor hazırladı..

* Temiz ve Adil Bir Seçim

Şöyle başlıyor :

Giriş                  :

Demokrasinin önemi ve gerekliliği

Ülkemiz yalnızca içerideki sosyo-ekonomik sorunlarla değil, aynı zamanda
Bölgesel ve Küresel ölçekte yaşanan çok boyutlu, büyük yaşamsal sorunlarla da karşı karşıyadır. Dünyamızda ve buna paralel olarak Ülkemizde nüfus dizginsiz bir şekilde çoğalmaktadır… Dünya nüfusu her gün 200 bin kişi, Türkiye nüfusu her gün
3 bin kişi artmaktadır. Öte yandan önlenmesi artık neredeyse olanaksız duruma gelen olumsuz iklim koşullarının  yol açacağı susuzluk, açlık, salgın hastalıklar tehdidi ve bunların sonucunda meydana gelecek kaos ortamı ile karşı karşıya kalacak olan insanlık, 21. Yüzyılı büyük bir kıyıma uğramadan salimen atlatabilmek için sosyal ve ekonomik alanda bilim ve teknoloji destekli aranışlar içindedir…”

Bu kapsamlı raporu paylaşmak istiyoruz.. 10 sayfa olduğundan pdf olarak vereceğiz..

Önümüzdeki 3 seçimin -elbette daha sonrakilerin de- dürüst / adil / saydam yapılması ülkemizin esenliği bakımından yaşamsal önem taşıyor..

Öte yandan TEMİZ SEÇİM PLATFORMU da çalışmalarını sürdürüyor..

Sayın Yaşar Okuyan (Eski Bakan), Sayın Prof. Dr. D. Ali Ercan (Eski Müsteşar ve ADD Bilim – Danışma Kurulu Başkanı) ve Sayın Tacidar Seyhan (Eski milletvekili ve Bilişim Uzmanı) öncülüğünde çaba gösteriyorlar. Bu etkinlikleri

https://www.facebook.com/TemizSecimPlatformu

adresinde izlemek olanaklı..

temizseçim@gmail.com 

ve

twitter.com/TemizSecim

adreslerinden de iletişim kurmak olanaklı..

“Temiz ve Adil Bir Seçim”

Başlıklı raporu okumak ve paylaşmak için lütfen tıklar mısınız??
Güncellennmiş biçimini bu gün bir kez daha sunuyoruz.. (13.11.13)
(Daha önce 21.9.13’te sitemizde yayımlamıştık..)

Hem word dosyası pdf olarak hem de power point yansılarıyla ppsx olarak..

Bu 2 önemli dosyayı özenle irdelemek ve yaymak gerek.
Uygulanması için çoook çaba göstermek gerek çook..

Temiz_ve_Adil_Seçim_guncellenmis_13.11.13

Seytan_ucgeninde_demokrasi_oyunu.æ.13.11.13

Rapor şöyle bağlanıyor :

Öneriler                           :                

1. Oransal (Nispi) temsil sisteminin temsilde adalet boyutunu zedeleyen ülke barajı % 10 oranından, gerçek bir demokraside makul sayılabilecek % 5 oranına düşürülmelidir.

2. Bir seçim çevresinde kullanılan geçerli oyların o çevreden çıkacak milletvekili sayısına bölünmesiyle elde edilecek sayıdan daha az oy alan siyasi partilere
veya bağımsız adaylara milletvekilliği tahsis edilmediğinden, boşa giden oylar ülke genelinde değerlendirilmelidir. Bunun için 1965 seçimlerinde uygulanılan
ulusal artık” (milli bakiye) sisteminden yararlanılabilir. Seçim çevrelerinde milletvekili tahsis edilmeyen siyasal parti oyları ülke genelinde toplanıp
550 milletvekilli Parlamentoda sayısı 25-50 olarak ülke baraj oranına göre belirlenebilecek Türkiye milletvekilliğinin kazanılmasında değerlendirilebilir.

Ülkemiz için en demokratik uygulama olacak bu sistem,
ulusal artıklı oransal temsil sistemi olarak adlandırılabilir.

3. Bir başka 12 Eylül mirası olan parti içi organların oluşumunda ve milletvekili adaylarının saptanmasında parti merkezleri ile liderlerin olağanüstü yetkilerine kısıtlayıcı hükümler getirilebilir. Partilerde liderlerin mutlak egemenliği vardır. Milletvekili adaylarını liderler belirlemek, seçmenlerin aslında milletvekili seçmekten çok liderlerin tercihlerini oylamaktadır.. 

4. Adayların belirlenmesinde, bütün partili üyelerin katılımıyla belli oranda
(örneğin % 75-90) zorunlu duruma getirilebilir.”

ADD BDK Bilim Danışma Kurulu) Başkanı Sayın Prof. Dr. D. Ali Ercan ve aynı Kurulun üyelerinden Sn. Uluç Gürkan‘a nitelikli emekleri için şükranlarımızı sunarız.

Bizim de eklemelerimiz var, dikkat ve ilginize sunarız                                   :

30 Mart 2014 seçimleri herhangi bir yerel seçim değil. Bir kez, 750+ bin nüfuslu 14 yeni il Büyükşehir Belediyesine dönüşüyor. Böylece 30 ilde il genel meclisi ve il özel idaresi kalkıyor; yerini Büyükşehir belediye meclisi alıyor. Belediye sınırları il sınırları oluyor. 16 bin köy mahalleye dönüşüyor (17 bin köyümüz kalıyor..). Yerel yönetim güçlendirilerek mülki idare geri çekiliyor. Vali 2. plana alınırken, Büyükşehir Belediye Başkanları kentin seçimle gelen asıl güçlü yöneticileri oluyor. Merkezi idarenin vesayet yetkisinin de iyice sınırlandırıldığı bu yapıda, Anayasanın idarenin bütünlüğüne ilişkin 123. maddesi adeta arkadan dolanılarak boşa çıkarılıyor. Açıkçası, yerel özerklik aldatmacası ile federal yönetime ve giderek bölünmeye zemin hazırlanıyor.. Büyükşehir Belediye Başkanları
Eyalet Valisi / İmparator gibi olacaklar adeta. 2. olarak, bu seçimi izleyen Temmuz 2015 genel seçimlerinde iktidarın eli güçlenecek bu seçimde başarılı olduğu ölçüde. O arada da bölücü “yeni anayasa” tuzağı dahil
pek çok yıkıcı tasarımını ülkeye dayatmayı sürdürebilecek. Oysa bu yerel seçimlerde geriletilen bir iktidar için domino etkisiyle genel seçim ve öncesinde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ciddi zemin yitirme söz konusu.

Ayrıca seçmen kütüklerini İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde MERNİS yürütecek. Son derece güven yitirmiş bir kurum olarak TÜİK’in burada payı ne olacak? TÜİK, yakın geçmişte ülkemizin nüfus ve seçmen sayıları ile ilgili olarak milyonlarca oyu bulan ağır fiyaskoların sorumlusu. Örn. 2000 yılı nüfusu 67,8 milyon, 2007 nüfusu ise tam 7 yıl sonda yalnızca 2,8 milyon, yılda 400 bin artışla 70,6 milyon! Oysa ortalama 1 milyon yıllık nüfus artış hızıyla 7 milyon nüfus artışı bekleniyor.. 4,2 milyon dolayında nüfus kayıp! TÜİK buharlaştırmış! Mızrak çuvala sığmayınca da herhalde sonraki yıllara yedirilmiş olmalı (??).
Bu durumda, seçim güvenliğinden asıl sorumlu anayasal kuruluş olan YSK hangi güvenilir (!?) veri tabanına dayanarak seçmen kütüklerini oluşturacak. YSK’nın buna itiraz etmesi gerek. Gerekirse bir kez daha “de facto” nüfus sayımı yapılarak gerçek nüfus belirlenmeli. Halen yürütülen “de jure” sayımda kabul edilemez milyonlarca oynama nasıl görmezden gelinebilir? YSK’ya ziyaretlerle üzerinde sıkı kamuoyu baskısı yaratılmalı ve mutlaka geçerli – güncel – güvenilir nüfus sayımına dayalı seçmen kütüklerini oluşturması istenmelidir.

3. olarak, seçimler sırasında toplanan veriler UYAP ağı üzerinden YSK’ya taşınacaktır! Niçin? UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi) Adalet Bakanlığı yönetimindedir. Bu Bakanlık, genel seçimlerde istifası gereken 3 bakandan biridir. Anayasa bu denli tarafsızlık ve seçim güvenliği gözetirken, bu ağın teknik – güvenlik – politik sorunları bir yana bırakılsa bile (!?) neden YSK için, salt bu amaca dönük bir ağ altyapısı kurulmaz? Ülkede sıklıkla genel – yerel seçimler yapılmakta, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve referandumlar söz konusu olabilmektedir. Böylesi bir ağ ekonomik de olacaktır ayrıca. YSK, Anayasal görevini tam olarak yerine getirebilmek için Hükümetten bu vb. somut istemlerde bulunmalıdır. Aksi durumda siyasetin her türlü yönlendirmesine (manüplasyonuna) açık, asla güvenilemez verilerin bir tür eli mahkum noterine indirgenebilecektir YSK! Seçimlerde bu tür uygulamalar olursa ülke barışı ve huzuru çok ağır yara alır, ciddi ve ağır karışıklıklar çıkabilir ve denetimi hiç kolay olmaz.

4. olarak; parmak boyanması yöntemine dönülmeli, yinelenen ve hak sahibi olmayanların oy kullanmaları kesinlikle engellenmeli, hak sahiplerinin de
seçmen listeleri vb. oyunlarla oy hakkını yitirmelerine izin verilmemelidir.
YSK’nın kurulması, Anayasal bir kurum olarak tanımlanması, kararlarının
kesin olması ve
itiraz edilememesi gibi güçlendirici yönetsel araçlar bu amaçlarla YSK’ya tanınmış statü ayrıcalıklarıdır.

Bu bağlamda SURİYE’li SIĞINMACILAR kesinlikle oy kullanmamalıdır, vatandaş yapılmamalıdır. Her tür insancıl yardımı yapmak başka birşeydir,
ucuz – rastgele vatandaşlık vermek çok başka bir şey.. T.C. Vatandaşlığı öylesine ucuz değildir. En az 5 yıl ülkede oturmak ve bir dizi koşulu sağlamak gerekir. Hükümet bu yollara da yönelebilir; konuya ilişkin kamuoyu duyarlığı sağlanmalı ve Hükümet ciddi biçimde uyarılmalıdır. Örneğin “Suriyeliler asla!” gibisinden bir slogan geliştirilerek sıklıkla kullanılabilir, kamuoyu duyarlığı sağlanabilir.

ADD bu amaçlarla bir Yerel Seçimler ve Güvenliği Kurulu” oluşturabilir
ve DKÖ – STK ile, siyasal partilerle yoğun iletişim ve etkileşime girebilir.
Yerel seçimler için yeni yasal düzenleme olanağı kalmamıştır (Anayasa md. 67/son). Ancak sonraki Temmuz 2015 seçimleri için kalan süre 6 ay dolayındadır (Haziran 2014 sonu).

TBMM içindeki anamuhalefet ve muhalefet, eğer genel seçim yasası temsilde adaleti sağlayacak biçimde düzeltilmezse dahası, iktidar tersi yönde adımlar atarsa, SEÇİMLERİ BOYKOT dahil ciddi ciddi seçenek planlar yapmalıdır.
Bile bile lades demenin anlamı ve mantığı yoktur. Kapsamlı mitinglerle kamuoyu yeterince
duyarlı kılınabilir ve AKP üzerinde toplumsal – politik baskı kurulabilir, kurulmalıdır. 

Halk 29 Ekim’de meydanlarda neler istediğini haykırmıştır. 10 Kasım’da (2013)
bu kararlılık daha da büyümüştür. Anıtkabir ziyaretçilerinin sayısının 29 Ekim’deki
(2013) 438 bini 2,5 ile çarparak 1 milyon 90 bine ulaştığını ve tüm zamanların rekorunu kırdığını büyük sevinçle öğreniyoruz!)
Ulusa doğru ve etkin siyasal önderlik yapmak, anamuhalefet ve muhalefetin tarihsel – kritik görevidir.

Son olarak, seçimler uluslararası yansız kişi ve kurumların gözlemine
açık olmalıdır.

*********************************

Sevgi ve saygı ile.
13.11.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net