Etiket arşivi: TDK’nun “Kentbilim Terimleri Sözlüğü”

METROPOL – MEGAPOL

Dostlar,

81. DİL BAYRAMI nedeniyle Sn. Aydoğan Kekevi‘nin yolladığı 2 makaleden ilkini
dün (26.9.13) yayımlamıştık…

http://ahmetsaltik.net/2013/09/26/osmanlica-zorunlu-ders-olmus-simdi-sira-turkcenin-secmeli-ders-olmasinda-mi/, 26.9.13

2. makaleyi de şimdi sunuyoruz..

Sn. Kekevi’ye paylaşımı nedeniyle teşekkür ederiz..

Sevgi ve saygı ile.
27.9.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==================================

METROPOL – MEGAPOL [1]

Aydoğan Kekevi
Başbakan sayın Demirel‘in İstanbul’un yönetim biçiminde yapılması düşünülen metropol yönetimden megapol” yönetime geçiş”le ilgili açıklamalarından sonra, az kullanılan “metropol” ile pek bilinmeyen “megapol” terimlerinin güncelleşerek günlük konuşmalarımıza da yansıyacakları, “plaza” gibi “market” gibi dilimize yerleşecekleri anlaşılıyor.

TDK’nun “Kentbilim Terimleri Sözlüğü” eski Yunan söylencelerinden günümüze sıçramış iki savaşçı kardeş adını çağrıştıran  bu terimlerden “metropol” için”anakent” karşılığını veriyor. Almanca “Yabanci Sözcükler Leksikonu“nda da hem “anakent” (Mutterstadt) hem “başkent(Hauptstadt) diye Almancaya çevirilmiş.

Bu karşılıklardan “anakent” bugün Türkiye’de –eğer yanılmıyorsam- birden çok belediyenin bulundugu iller, kentler için kullanılıyor; “Anakent Belediye Başkanı” gibi. “anakent“i beğenmeyenler, çok Öztürkçe bulanlar “büyükşehir” diyorlar.

Yine “metropol” karşılığı olarak verilen “başkent” ise dilimizde (Almancada da) “ülkenin –yada eyaletin- yönetildiği kent” anlamında kullanılıyor.

Gününüzde “metropol” terimi söz konusu kentin yalnız büyüklüğünü, kalabalıklığını, birden çok belediye yönetimini, ülkenin yönetildiği kent anlamlarını içermekle kalmıyor, aynı zamanda sanat, iletişim, ulaşım, tecim, üretim, tüketim gibi konumlardaki etkinliğini, odaksallığını da dile getiriyor. Örneğin Frankfurt bir eyalet başkenti -Landeshauptstadt- değildir ama bir “metropol”dur.Berlin ise şimdi yeniden başkent oluyor ama her zaman bir metropoldu. Başkent Bonn ise hiçbir zaman bir “metropol” olamadı.

İstanbul gibi yalnız 10 milyonluk bir kent olmakla kalmayıp, hem çevresini hem tüm Türkiye’yi etkileyebilen; ayrıca yukarıda sayılan “metropol” niteliklerini içeren; geçmişten gelip (tüm olumsuz gelişmelere karşın) geleceğe uzanan; kendine özgü bir gizemi, bir çekiciliği olan bir kente “anakent”, “büyükşehir” gibi genel terimler (hem değişik anlamlarda kullanıldıklarından hem de İstanbul olgusunu/gerçeğini dile getiremediklerinden) artık yetersiz kalmaktadırlar. İstanbul bugün en geniş anlamıyla (ve en azından) bir “metropol“dur. Ve ‘metropol’e karşılık olarak ODAKKENT terimini öneriyorum;Odakkent Belediyesi” “Odakkent Ulaşım Hizmetleri” vb. gibi.

* * *

“Megapol / megapolis
” terimine gelince yine iki sözcükten oluşan (pol/polis: uç, nokta, kutup. Demokratik Kent Devleti) bu terimin ilk sözcüğü olan “mega/megalo” yu Almanca “Yabancı Sözcükler Leksikonu” “Birçoğun bir araya gelerek oluşturduğu bütünün ilk üyesi. Yunanca: büyük”diye açıklıyor.

Duden’in Yazım Sözlüğü “Yunanca büyük. Bir birimin milyon katı, örneğin megavat” diyor, “megapolis” için de “milyonluk komşu kentler(‘in) birliği, “devkent” (Rie­senstadt)” açıklamalarını yapıyor. (“Riesen/Riesig” sözcüklerinin Türkçe karşılıkları “heyula, dev, iri, çok büyük, gulyabani, kocaman” bsg.)

Özetleyecek olursak; “megapol”un dilimizdeki sözlük karşılığı çevirisi “büyükkent” “devkent” “milyonlukkent/ler,” oluyor ki aynr nitelikleri “metropol”un karşılığı olan terimlerin de içerdiklerini görüyoruz. TDK’nun “Kentbilim Terimleri Sözlügü“nde “megapolis” karşılığı olarak “enginkent” deniliyor. Yalnız bu kanşılık da yukarıda sıralanan “metropol” niteliklerin çağrışımından öte (ki en az onlan içermeli) salt “ucu bucağı görünmeyecek kadar geniş, çok büyük bir alanı kapsayan, göz alabildigine engin bir yerleşim bölgesi” çağrışımı yapıyor. Oysa İstanbul yalnız engin olmayan, sözkonusu “metropol”e özgü niteliklerinin de yanı sıra sürekli olarak yatay ve dikey gelişen, değişen, çoğulcu kültürün, katılımcılığın kökleştiği, uluslararası bir kent.

Burada, gerek İstanbul’un, gerekse gelişmekte olan başka illerimizin ge­lecekte “anakent” “odakkent” konumundan  çıkıp bir üst düzeye / aşamaya geçeceklerini göz önüne alarak, kendi dilimizin olanaklarından yararlanıp, az kullanılan ya da unutulmuş öz Türkçe sözcüklere (“mega” örneğinde olduğu gibi; büyük, dev vb) aynı doğrultuda yeni anlamlar yükleyerek, yeni terimler üretebiliriz, sürekli olarak başkalarının  ağzına bakıp “Onlar ne diyorsa ben de onu kullanırım, ya da sözlüğe bakarak çeviririm” kolaylığından kendimizi kurtarmalıyız.

Bunu yaparken hiçbir saplantıya takılmamıza, “kafatasçılık” suçlamalarına kulak asmamıza; eziklik, tutukluk, aşağılık duygularına kapılmamıza gerek yoktur!

“Bin yıl öncesinin diline mi dönecegiz” diyenler, kendi özdillerini aşağı görenler, eloğlunun 2 bin yıl öncesinin evelenmiş-gevelenmiş, Yunanca, Latince sözcüklerini, terimlerini alıp kasıla kasıla kullandıklarını unutmamalıdırlar. 

SONUÇ

Yukarıda tek tek saymaya çalıştığımız niteliklerin, niceliklerin (insan, kültür, tarih, yönetim bsg.) doğrultusunda  “megapol” karşılığı olarak ÇOĞULKENT; dilimizde
“çok büyük, azametli, görkemli, daha, en” gibi anlamları içeren ULU-ULULAK sözcüklerinden çıkarak (uluğ, ulug, uluk: Divanü-Lügat-it Türk Dizini / Tarama sözlüğü, TDK yayınları) ULUGKENT, ULUKKENT; son olarak da TDK’nun
ibni-Mühenna-Lügati“nde “vilayet; ülke, şehir” anlamları­na geldiği belirtilen “uluş” sözcüğüne “kent” sözcüğünü ekleyerek “kentlerin kenti” anlamına “ULUŞKENT” sözcüklerini kullanabiliriz.

Özetle; “metropol/is” karşılığı olarak ODAKKENT; odakkent sonrası  aşamalar için (“mega pol“, belki ileride “ultrapol” “süperpol” “makropol” bsg. gibi üretileeek terimleri karşılamak için) “ÇOGULKENT”, “ULUGKENT”, “ULUŞ­KENT” sözcüklerini “Kentbilim / kentçilik terimleri” olarak öneriyorum.

[1] Türk Dili Dergisi, sayı: 29   Mart / Nisan 1992