Etiket arşivi: TBB Başkanı Prof. Feyzioğlu : “Tapu milletin elinde olmalıdır”

TBB Başkanı Prof. Feyzioğlu : “Tapu milletin elinde olmalıdır”

TBB Başkanı Prof. Feyzioğlu:
“Tapu milletin elinde olmalıdır”

Uşak Barosu, Atatürkçü Düşünce Derneği ve Eğitim İş Sendikası Uşak Şubesi’nin ortaklaşa düzenlediği ‘Anayasa’ konulu panele konuşmacı olarak katılan Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu,
Anayasa değişikliği olduğu taktirde Türkiye’nin bir demokrasi olmaktan çıkıp,
bütün yetkilerin bir kişiye toplanması halinde bölücü terör örgütünün bayram yapacağını
dile getirdi.
[Haber görseli]
Uşak Barosu, Atatürkçü Düşünce Derneği ve Eğitim İş Sendikası Uşak Şubesi’nin ortaklaşa düzenlediği ‘Anayasa’ konulu panele konuşmacı olarak katılan TBB Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Hukukçu ve Siyasetçi Prof. Dr. Süheyl Batum, Psikiyatrist Dr. Semih Dikkatli konuşmacı olarak katıldı. Panel öncesi düzenlenen basın toplantısında Uşak Baro Başkanı Avukat Gürcan Sağcan, Anayasa tasarısının halkoyuna sunulacağını ancak halkın çoğunluğunun Anayasa değişikliğinin içeriğinden habersiz olduğunu vurguladı. Hukukçu ve Siyasetçi Prof. Dr. Süheyl Batum ise, Türkiye’de kısa bir süre içinde anayasa değişikliğinin oylanacağına dikkat çekerek, “Bu konu çok yerde tartışılıyor ama bilinçli bir şekilde içeriği, getirilen maddelerin neler götürüp neler getireceği ve esasları üzerinde bilgi verilmiyor. Anayasadaki değişiklik, açıklama yapılmadığı için bir toz bulutu içindedir.” dedi.

“CUMHURBAŞKANI, SİYASİ PARTİ GENEL BAŞKANI SEVİYESİNE İNECEK”

Türkiye Barolar Birliği’nin Anayasa değişikliğine hukuk penceresinde yaklaşımlarına değinen Metin Feyzioğlu,

– “Anayasa değişikliği öncelikle Türk milletinin tamamını temsil etmesi gereken, özellikle kriz zamanında milletin %100’ünü etrafına toplaması beklenen Cumhurbaşkanını, siyasi parti genel başkanı seviyesine indirmektedir. Cumhurbaşkanı milletin tamamını kucaklayacağı en üst seviyedeyken, aşağıya ve sadece kendi siyasi partisinin il ve ilçe temsilcilerini kucaklayacak, onun dışındakileri ise öteleyecek, ötekileştirecek bir yere indirilmektedir. Bu Türkiye’nin bölücü, yıkıcı örgütler ve onların arkasındaki küresel güçlerin saldırısı altında olduğu düşünülürse sakıncalıdır. Açık ve yakın bölünme ile karşı karşıya olan bir ülke milli birliğini zayıflatmaz, tam aksine güçlendirir. Milli birliği güçlendirmek için de Cumhurbaşkanının Türk milletinin tamamını kucaklar halde durması lazımdır.” dedi.

“HUKUK GÜVENLİĞİ OLMAZSA YATIRIMCI GELMEZ”

Anayasa değişikliğinin Türkiye’ye siyasi ve ekonomik olarak kalıcı istikrarsızlık getireceğini TBB’nin tespit ettiğini ifade eden Feyzioğlu, milleti ve toprakları parçalanmış, bölünme tehdidi altındaki bir ülkede siyasi istikrar sağlanamayacağını söyleyerek, “Siyasi istikrar sağlanabilmesi için milletin, milli konularda tarafsız Cumhurbaşkanının etrafında toplanabilmesi ve kol kola girebilmesi gereklidir. Anayasa değişikliğinin ekonomik istikrarsızlığa yol açacak olmasının sebebi ise, toplumda ve devlette yatırımlar hukuk güvencesinde olmazsa, yerli ve yabancı yatırımcı gelmez, parasını bağlamaz, fabrika kurmaz ve yatırım yapmaz. Yatırımcının yatırım yapmasının vazgeçilmez şartı yatırımlarının hukuk güvenliği altında olmasıdır. Anayasa değişikliği hukuki güvenliği yerle bir etmektedir. Kimin suçlu kimin suçsuz, kimin haklı kimin haksız, kimin alacaklı kimin borçlu olduğuna Cumhurbaşkanı karar verir hale gelmektedir” dedi.

“DEVLET BAŞKANI VE SİYASİ PARTİ ŞAPKASI”

Anayasa değişikliği ile başkanın iki şapkaya sahip olacağını ifade eden Feyzioğlu, “Başkanın siyasi parti genel başkanı olması ve başkana tanınan kanunları veto yetkisi şu sonuca yol açacaktır. Başkan siyasi parti genel başkanı şapkasını takıp iktidar partisinden kimlerin milletvekili olacağını kendi elleriyle yazacaktır. Sonra devlet başkanı şapkasını takıp Meclisin önüne getirdiği kanunları yayınlayıp yayınlamamaya karar verecek. Yayınlamayıp meclise geri gönderdiği takdirde ise meclis üyeleri, o kanunu kabul edip yayınlayabilmek için oybirliği bulacak. Bu da ulaşılması imkansız bir oy birliği demektir. Başkan milletvekillerini seçecek ancak vekiller maaş almanın, odalarda oturmanın, devletin telefonlarını kullanarak araçlarına binmenin dışında hiçbir etkinlik gösteremeyecek. TBMM bugünü mumla arayacak etkisiz meclise dönüştürülmek istenmektedir. Bu milleti mecliste temsilcisiz bırakmak demektir” diye konuştu.

“HSYK BAŞKANA BAĞLANIRSA, ÜLKEDE YATIRIMCI KAÇAR”

Anayasa değişikliğinin hakim ve savcıları atayan kurulun 15 üyesinden 13’ünün başkan tarafından atanmasının önünü açtığını iddia eden Feyzioğlu, “Başkan 6’sını doğrudan atayacak ve geriye kalan 7 üyenin belirlemesi ise meclis komisyonlarında ve genel kurulunda yapılacak. Mecliste çoğunluk iktidar partisinin olduğu için bu defa başkan devlet başkanı şapkasını çıkarıp, siyasi parti genel başkanı şapkasını takarak, kalan 7 üyenin seçimine başkana sahip olacak. Türkiye’de haklıya haksıza, suçluya suçsuza, tutukluya, tutuksuza, hapse gitsin beraat etsin, alacaklı olduğuna, boşanmasına karar verilene, davası haklıdır veya haksızdır densin bütün bunlara karar verecek heyetin başındaki HSYK ise başkana bağlı olacak. Bu kabul edilemez. Böyle bir ülkeye yatırımcı gelmediği gibi böyle ülkedeki yatırımcı kaçar gider” dedi.

“BİR CEBİNDE HAKİMLER, DİĞER CEBİNDE MİLLETVEKİLLERİ”

Bir cebinde hakimler, diğer cebinde milletvekillerinin olduğu bir başkanlık sisteminin demokratik olmadığının altınız çizen TBB Başkanı Feyzioğlu, “Başkanın bir cebinde hakimler, diğer cebinde milletvekilleri olursa bu konu dünyada otoriterlik ve diktatörlük diye adlandırılır. Ayrılıkçı ve bölücü hareketlerin bulunduğu ülkeler arkasındaki örgütleri dünya terör örgütü olarak tanır. Eğer bir devlet demokratik değilse, devlet başkanı hakimlere emrediyor ve milletvekilleri ile meclisi kontrol altına alıyorsa böyle bir düzende ayrılıkçı hareketler uluslararası hukukta özgürlük savaşı ve özgürlükçü hareket olarak nitelendirilir. Maazallah arzu edilen anayasa değişikliği çıkacak olursa Türkiye’de bizi, bütün kaynaklarımızı, insanlarımızı, varımızı yoğumuzu hedef alan bölücü terör örgütü dünyanın her yerinde temsilcilik açar, dünyanın en etkili ülkelerinden açıktan hiç gizlemeye gerek duymaksızın istihbarat ve silah alır hale gelir. Dünyada örnekleri de vardır, Esad bir diktatör olduğu için, Esad’a karşı çıkan ÖSO ya da muhalifler bugün dünyada Esad’la aynı masaya oturabilir konumda kabul edilmektedir. Astana toplantısı ve Cenevre süreci bunun kanıtıdır. Devrik lider Saddam zamanında ortaya çıkan peşmerge hareketi dünya tarafından bir terör hareketi olarak değil, özgürlükçü hareket olarak düşünülmüştür. 36’ncı Paralel çekilerek peşmergenin bulunduğu yer merkezi Irak hükümetinden korunmaya alınmıştır. Saddam bir cebine hakimleri, diğer cebine Irak parlamentosundaki milletvekillerini almış tek adamdır. Türkiye’nin tüm operasyonlara, tüm bölünme senaryolarına karşı direniyor olması, Türkiye milli birliğini ve beraberliğini koruyor olması, Türkiye’nin bir demokrasi olmasıdır” dedi.

“YÖNETİM TEK KİŞİYE GEÇERSE, BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ BAYRAM YAPAR”

Türkiye’nin bir demokrasi olmaktan çıkıp bütün yetkilerinin bir kişiye toplanması halinde bölücü terör örgütünün o gün bayram yapacağını ileri süren Feyzioğlu “Türkiye’de yönetim bir kişide olursa bölücü terör örgütü dünyanın her yerinde meşru olarak destek alabilir, bugün gizli kapaklı verilen istihbarat desteği o gün açıktan verilir hale gelir. Bazı ülkelerin gizli kapaklı yaptığı patlayıcı ve cephane desteği açıktan ve meşru verilir. Bu da Türkiye’nin dünyanın bütün devletlerine karşı tek başına kalması demek olur. Dünyanın bütün ülkeleri bölücü terör örgütünün arkasına geçer ve Türkiye yapayalnız kalır. Bu uyarımızı buradan yapıyor ve Türk milletini bilgilendirmeyi namus ve vatan borcu olarak görüyoruz. Hiç kimse başka bir algı operasyonu yapmasın. İçi boş laflar ve sloganlarla hiç kimse Türkiye’nin vaktini boşa harcamasın. Ben iktidara da muhalefete de Türkiye’de ki bütün siyasi partilere sesleniyorum: ‘Herkes her şeyi bilmeyebilir. Biz bunu bilerek söylüyoruz, bilenleri lütfen dinleyin. Türkiye’nin bugün yanılmaya ve yanıltılmaya tahammülü yoktur. Telafisi imkansız zararların doğmasına elbirliği ile izin vermeyelim. Türkiye bir seçime gitmiyor. Nisan ayında Türkiye hangi hükümet ve hangi Cumhurbaşkanı bu ülkeyi yönetecek bu konumuz değil. Türkiye’nin tapusunu millet elinde tutacak mı yoksa a veya b kişisinin ileride cebine koymasına izin verecek mi? Herkesin geleceğini düşünerek en doğru kararı vereceğine inanıyoruz” dedi.

HAKİMLERE SESLENDİ

2010 öncesinde kürsüde siyaset yapan bir grup hakim olduğuna değinen Feyzioğlu, kürsüden siyaset yapan hakim istemediklerini söyleyerek şöyle devam etti:

“2010 öncesi kürsüden siyaset yapan bir grup hakim vardı, biz bunlardan rahatsızdık ve o gün ki konumda yanlış yaptıklarını dile getirdik. Sonrasında siyasetin emir komutasında karar veren hakimler gördük bunu da istemedik. 28 Şubat sürecinde Genelkurmay’dan brifing alıp vicdanlarını ipotekleyen hakimlerden de haz etmedik. Kendilerini Fethullah Gülen cemaatine satmış ve teslim etmiş hakimlerle de mücadele ettik. Siyasi iktidarın emrindeki hakimlerle de elbette mücadele ediyoruz. Biz hakim gibi hakim istiyoruz. TBB’nin Türkiye’de güvenilir bir adalet sistemi kurulması için gerekli olan önerileri resmi kayıtlarda vardır. Bu anayasa değişikliği milletimiz tarafından ret edildikten sonra bunu yeniden hükümetimize ve Sayın Cumhurbaşkanına iletmeyi ve onlarla birlikte üzerinde çalışmayı bir vatan görevi biliriz. Ama önümüzdeki anayasa değişikliği hakim ve savcıları Türkiye’nin devlet başkanına, tek başına bağımlı kıldığı için bir felakettir. Tapu milletin elinde kalmalıdır.”