Etiket arşivi: Tayyip sultan

2017’nin “İLK KATLİAMI”nın DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ ve AKP’nin TÜKENİŞİ

2017’nin “İLK KATLİAMI” nın
DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ ve AKP’nin TÜKENİŞİ

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com 

Başbakan Binali Yıldırım’dan Ortaköy’deki Reina’da gerçekleştirilen katliamın ardından
açıklama geldi. Yıldırım;

  • “Bu ve buna benzer olaylarla karşılaşılabilir.”  dedi.

Başvezir tribünde oturuyor galiba! Salt habercilik yapıyor hazin hazin.
OHAL altında inletilen, uçan kuşun izlendiği bir ortamda bunca acziyet nasıl açıklanabilir?

  • 2016 yılı içinde 20 Saldırı, 358 Ölüm, Sıfır İstifa, Aynı Açıklama..

Ulus bunu sorgulamalıdır. 

Siyasal iktidar, ülkedeki her şeyden sorumludur.

Adı üstünde “iktidar” dırlar ve muktedir olmak zorundadırlar. Ayrıca “Hükümet” tirler
ve hükmetmektedirler. Yapamıyorsanız bırakır gidersiniz, yapanlar gelir.
Demokrasilerde çare tükenmez ve hiç kimse yeri doldurulmaz – vazgeçilmez değildir.
İstifa” denen bir onur ve siyaset terbiyesi kurumu vardır, anımsatıyoruz bir kez daha!

  • Artık “milletimizin başı sağolsun, ülkemizi karıştırmak isteyen odaklar…”
    gibisinden beylik söylemlere karnımız tok.

Neredeyse sıfır terörle 2002 sonunda iktidar oldunuz ve 14+ yıldır tek başına iktidarsınız.
Devletin tüm kadroları ve olanakları elinizde.. Artık şu tehlikeli söylem gündemde :

  • AKP – Erdoğan gerçekten istese ülkede neredeyse tek cinayet işlenemez! 

2015 Haziran genel seçimi sonucunu “beğenmediniz” (!?), türlü ve örneği görülmemiş
siyaset oyunlarıyla ülkeyi birkaç ay sonra Kasım 2015’te bir kez daha genel seçime sürüklediniz.
Bu arada “nedense” terör – şiddet – cinayetler… hızla doruk yaptı (!?) ve halka

  • “Verin 400 milletvekilini terör bitsin..”

Açıkça şantaj yapılarak halk teslim alınmak istendi. Millet gene de direnerek 317’de bıraktı AKP’yi (258 idi Haziran 2015’te), 400 vekil vermedi!

Şimdilerde CUMHURBAŞKANLIĞI = SULTANLIK dayatması var ve TBMM komisyonunda
muhalefet her tür baskı ile sindirilerek Anayasa değişikliği zorla geçirildi. Sıra TBMM
genel kurulunda uçan tekmelerle muhalefeti sindirmek ve her ne pahasına olursa olsun

  • CUMHURBAŞKANLIĞI = SULTANLIK = TAYYİBİSTAN maddelerini geçirmede!

Ve bu sürece eşlik eden, koşut (paralel) giden terör tırmanışı var nedense!?!?
Bir kez daha, kitleler acımasız biçimde algı yönlendirmesi ile olası halkoylamasına hazırlanıyor korkarız..

Türkiye’nin arka arkaya gelen bu pervasız saldırıları önlemede bu denli çaresiz – aciz –
eli kolu bağlı… olabileceğini kabul etmek için akla uygun hangi gerekçe olabilir??

Siyasal iktidar, tüm uyarılara karşın, kör inatla bildiğini okumayı sürdürüyor. 

Ne yazık ki bedeli masum insanlar canlarıyla ödüyor. Ancak gidilen yol çıkmazdır ve
yapılan her yeni hata AKP iktidarını içinden asla çıkılamaz bir sarmala dolamaktadır.

  • Suriye – Irak’ta derhal barış sağlanmalı ve 3 milyonu aşkın sığınmacı ülkelerine yollanmalıdır.
  • AKP – RTE derhal bu CUMHURBAŞKANLIĞI = SULTANLIK dayatmasını geri çekmelidir.
  • Basına – düşünce ve ifade özgürlüğüne dönük faşist baskı bitmelidir.
    Gazeteci Ahmet ŞIK’ın FETÖ’den tutuklanması traji-komiktir.
    Bu yazar FETÖ kumpası ile geçtiğimiz yıllarda 1 yıl hapse atıldı.
    Şimdilerde ise FETÖ – AKP ilişkilerini su yüzüne çıkarma çabası iktidar açısından
    kritik bir aşamaya vardı ki, gene FETÖ’den kodese tıkıldı!? Buna da “gazetecilikten değil
    hapse atılması
    ” diyeceksiniz öyle mi?? Birazcık “haddini aşan” hapse öyle mi??
  • Erdoğan zaten emri verdi çoktan : “Herkes haddini bilecek!” Daha şimdiden..
    Bir de Anaysa değişikliği yapılır ve TAYYİP SULTAN olursa seyreyleyin ülkenin perişanlığını..
  • İktidar o denli çok ve ağır suça bulaştı ve bulaştırıldı ki, Güliver’in çaresiz konumunda.
  • Boş kağıda 315 vekilin blok imzası,
    hesap sorulması korkusuna savunma refleksi değil de nedir??
  • İnsanlar bir basın açıklaması yaptığında bile TCK 220’ye göre,
    “Terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” suçlamasıyla tutuklanıyor..
  • Sizi eleştiren ve çıplak gerçekleri yazan – söyleyen herkesi hapse mi atacaksınız,
    nereye dek??

Derhal ÖZGÜRLÜK – CAN VE MAL GÜVENLİĞİ – DEMOKRASİ istiyoruz; der-hal!!

Sevgi, saygı ve endişe ile ama her şeye karşın UMUTLA..

01 Ocak 2017, Ankara
(Manşete kondu)

Suay Karaman : SEÇİM YAKLAŞIRKEN

SEÇİM YAKLAŞIRKEN

portresi_gulumseyen 

Suay Karaman

Tayyip sultan, anayasa ve yasa tanımadan yine seçim gezilerine devam etmektedir.
17 Mayıs 2015’te Kayseri’de yaptığı konuşmada;

Mursi şayet idam edilirse ki inanmıyorum. İnşallah idam edilmeyecek, edemeyecekler. 
Terör örgütü ile mücadele eden bir kardeşim şehitlik rütbesine ulaşmış olacaktır.
Ben de
böyle bir akıbete uğramış olursam, Rabbim inşallah bizlere de o makamı lütfedecek diye ümit ediyorum.” dedi.

Sürekli mağdur rolüne soyunmayı alışkanlık haline getiren Tayyip sultanın amacı,
kefen edebiyatı yaparak seçimi kazanmak isteğidir.
Üstelik hırsızlardan ve vatana ihanet edenlerden şehit olmayacağını da bilmek gerekir…

Bu sözlerden şu yargıya varabiliriz:

Tayyip sultan kendisini idam edilecek biri olarak görmektedir.

Çünkü ülkemizin anayasal düzenini yıkmaya teşebbüs ettiğini bilmektedir, sivil darbe yaptığı çok açıktır ve para sıfırlamanın hesabının bir gün mutlaka sorulacağını anlamıştır.
Bu yüzden zaman zaman böyle panikler, gel gitler yaşamaktadır.
Ancak yargılanarak, yaptığı tüm olumsuzlukların hesabının sorulacağını da bilmelidir. 

Bu toplum AKP’nin 13 yıldır iktidarını gördü. Bugüne dek yaptıkları, bundan sonra yapacaklarının güvencesidir. Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla AKP’nin, laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu belirlenmiştir. Böyle bir iktidarın laik ve demokratik, sosyal bir hukuk devletini yönetmesinin örneği ise dünyada görülmemiştir.

AKP iktidarı, Türkiye’yi parçalanma sürecine,
bölünme noktasına getirmiştir.

Komşularımızla düşmanlık tohumları saçmıştır, dış politikada tavizler (AS: ölçüsüz ödünler) vermektedir. Ekonomik kriz toplumu derinden sarsmış; çiftçinin, memurun, esnafın, emeklinin durumu perişandır. AKP iktidarı sivil darbe yapmıştır ve halen devam etmektedir.
Bütün bunlar AKP’nin derhal iktidardan uzaklaştırılması için yeterlidir.

Ülkemizin en önemli sorunu muhalefet sorunudur. 2011 seçimlerinde, CHP ve MHP toplam
188 milletvekiliyle TBMM’ye girdi. Ancak AKP ile PKK terör örgütü ortaklığı,
bölünme anayasasına destek olmaya kalktılar. Açılım yasalarına örtülü destek verdiler.
PKK terör örgütü için çıkarılan yasaları, anayasaya açıkça aykırı olmasına karşın,
Anayasa Mahkemesi’ne bile götüremediler. Harekete geçen birkaç milletvekilini ise düşman
ilan ettiler. Varoluş nedeni Türkiye’yi bölmek olan öbür muhalefet partisi HDP ise 
PKK terör örgütünün uzantısıdır. Böylece AKP iktidarı her istediği yasayı geçirdi.
Dolayısıyla muhalefetin varlığı sonucu hiç değiştiremedi.

Yeni CHP genel başkanı, Zaman Gazetesi’ne verdiği röportajda, siyasal iktidara yükleneceğine yine cumhuriyeti ve 1930’lu yılların CHP’sini hedef aldı. Atatürk’ün Genel Başkanı olduğu CHP’nin tek parti iktidarı döneminin uygulamalarıyla, AKP iktidarını karşılaştırdı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu da; “1930’lu yıllarda gençlerin önünü kestiler, tek bir ideolojiye zorladılar” dedi. Cumhuriyete ve şimdilik örtülü olarak Atatürk’e sövenlerin unuttuğu bir gerçek var:

Cumhuriyet yönetimi; aklını kullanan, sorgulayan ve bilimle uğraşan kuşaklar yetiştirmeye çalışmaktaydı. Sorgulayan, düşünen ve üstelik aklını kullanan bireyin tek tip olması
olanaklı değildir.

 

AKP iktidarından kurtulmanın reçetesini HDP’nin barajı geçmesine bağlayan sahte muhalefet, yine AKP’ye gizli desteğini sunmaktadır. Yeni CHP yöneticileri, HDP barajı aşsın çabası içindedirler. MHP de bu olaya destek vermeye başlamıştır ve MHP milletvekili adayı Ekmeleddin İhsanoğu da, HDP’nin barajı aşmasını istemektedir. Zaten birçok gazete ve televizyonlar da HDP’nin yayın organı gibi çalışmaktadır.

 

PKK terör örgütünün siyasal gücü olan HDP’ye baraj atlatarak AKP’yi iktidardan düşürme iddialarına inananlar ve bu hain düşünceye aldananlar, farkında olmadan ABD’nin Türkiye’yi bölme planına çanak tutmaktadırlar. HDP’nin barajı aşmasıyla demokrasinin gelişeceğini söyleyenler Demokratik Sol Parti, Saadet Partisi, Vatan Partisi ya da başka bir partinin barajı geçmesi konusunda hiç konuşmamaktadır. Darbe anayasasına söverken, % 10 barajını demokrasiye uygun görenlerin maskeleri de düşmüştür. 

Kendi partilerinin şanlı geçmişini karalayarak, partilerinin ilkelerinden uzaklaşarak,
partinin fikirleriyle örtüşmeyen adaylar seçerek, seçmenleri partisinden soğutan
genel başkanlarla girilen her seçim yitirilecektir ve milletçe alkışlanmayacaktır.
Yıllardır muhalefet yapamayanların iktidar olma şansları da yoktur.
Her seçim gibi 7 Haziran 2015 genel seçimleri de önemlidir ama ne yazık ki bu koşullar altında topluma coşku ve umut vermekten uzaktır. Ancak yine de en azından oylarımıza ve
sandıklara sahip çıkabilmek gereklidir.