Etiket arşivi: Sureti haktan görünmenin ustası; simgesidir Hilmi Özkök

Maskeler Düşüyor…

Cüneyt ARCAYÜREK

Maskeler Düşüyor…
26 Eylül 2012, Cumhuriyet

Egemen olan kanıya göre, Balyoz mahkemesi hukuksal gerekleri yerine getirmedi. Sanıkların dinlenmesini istedikleri tanıkları reddetti. İç ve dış, adı bilinen bilirkişilerden alınan raporları dikkate almadı ve fakat:

Bir kişi, üstelik Genelkurmay Başkanlığı yapan bir asker; mahkeme kararları açıklandıktan sonra üstelik iktidara yandaş gazeteye (Star) verdiği demeçte, “Adil yargılama olmadı diyemem” dedi.

Mahkeme boyunca gerçekleri söylemekten özenle kaçınan bir asker bu.

Görev yaptığı sırada, Genelkurmay Başkanlığı’na oturmasını sağlayan AKP hükümetine yakınlığını, hatta iç içeliğini emekli orgenerallerin sürekli eleştirdiğine tanık olduğumuz bir orgeneral; mahkemeyi haklı, sanık arkadaşlarını suçlu buldu:
Adı, Hilmi Özkök!

Kamuoyu vicdanının haksız ve insafsız diye değerlendirdiği kararı övme görevini üstlendi: “Mahkeme bu davada titiz davrandı. Tanıklar dinlendi, bilirkişi görevini yaptı” dedi.

***

Pes doğrusu. Tanıklar dinlendi diyor, Balyoz sanıklarının ısrarlı tanıklık çağrılarını mahkemenin reddetmesinden sonra; tanıklık yapmak istiyorum diye mahkemeye başvurmuyor.

Kararlardan sonra dün Milliyet’e verdiği demeçte “Çağrılsaydım Balyoz davasında da tanıklık ederdim.” diyor.

Ne ki, Genelkurmay Başkanlığı yapan bir askerin yakasından düşmeyecek birbirine tezat açıklama ve davranışlarla…

…karakolda doğru söyler mahkemede şaşar deyişini anımsatan bir kimlik sergiliyor.

Gazetecilere çok kez “Balyoz Planı konusunda bilgi ve belgesi olmadığını” söylüyor ama Balyoz mahkemesinin bu kez darbe girişimi olduğunu içeren kararını onaylıyor.

Star’a verdiği demeçte, “yargıçların müebbet vermek istemediklerini, beraat da veremeyeceklerine göre ortasını bulduklarını” söyleyerek sanık sandalyesindeki silah arkadaşlarının darbe hazırlıkları yaptığını kaygan üslubuyla doğruluyor.

Sureti haktan görünmenin ustası, simgesidir Hilmi Özkök!

***

Balyoz davası başladığından beri Hilmi Özkök’ün de darbe girişimiyle suçlanan emrindeki komutanlar, subaylar kadar, hatta onlardan da öteye suçlu olduğunu Güncel’de aylarca her fırsatta yazdık.

Buyurun bakın Cumhuriyet koleksiyonlarına:

Darbe girişimi duyumu aldığını açıklamasına karşın komutan olarak davada adı geçenler hakkında askeri savcılığı yazı ile harekete geçirmeyen…

…açılan davayla birlikte kendini aklayan ama gerçekleri açıklamaktan da, askerlik arkadaşlarını savunmaktan da veya mertçe suçlamaktan da özenle kaçınan…

…oysa, en azından görevi ihmalden, bildiği gerçekleri adaletten saklamaktan sanık olarak, “komutan” Genelkurmay Başkanı Org. Özkök’ün kalacağı yerin; tutuklanan orgenerallerin, amirallerin, üst düzey komutan ve subayların konuldukları Hasdal Cezaevi olması gerektiğini yazdık.

Ne ki yazdıklarımızla yalnız kaldık.

Zira o günlerde, medya ve iktidar çevreleri, hele TV’lerde boy gösteren çokbilmişler için Org. Özkök ve Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, darbe önleyen demokrasi kahramanlarıydı.

Ama aylarca önce yazdıklarımızı bugün: (1)- Artık gündeme oturan soruyla TBMM eski Anayasa Komisyonu 2. Başkanı Süha Özkan, “Silahlı Kuvvetleri’nin en yüksek rütbelisi olarak haberdar olduğunuz ortaya çıkan darbe hazırlıklarını neden ihbar etmediniz ve kanaatinizi açıklamak için bir gazetecinin yıllar sonra belirsiz bir kaynaktan edindiği bavul dolusu askeri belge ve dokümanları savcılığa iletmesini beklediniz” diye soruyor.

(2)- “En çok Balyoz davasında ceza alan genç subaylar için üzüldüğünü” söyleyen Özkök’ü, cezaevindeki daha düşük rütbeli subaylar zehir gibi bir açıklama ile yanıtlıyor.

Açıklama, Özkök’ün Genelkurmay Başkanlığı dönemini “bugün çok da gururla anmadıklarının” altını çiziyor ve “Karargâhta yüzbaşı ve binbaşı kişiler olarak kendisinden gizli olarak bir darbe hazırlığına katkı sağladığımızdan bu kadar nasıl emin olabildiğini, neden zamanında hakkımızda işlem yapmamıştır, eğer Balyoz darbe girişimi gerçek ve haberi var idiyse Ergenekon davasındaki ifadesinde neden doğru söylememiştir” sorularını yöneltiyor, tanıklık etmekten neden kaçındığını sorguluyorlar.