Etiket arşivi: Suay Karaman

Suay Karaman’dan 23 Nisan 2014 Kutlaması..

Dostlar,

Sevgili kardeşimiz Suay Karaman, 23 Nisan bayramımızın 94. yılı  anması için
müzik eşliğinde bir power point yansısı düzenlemiş..

Aşağıdaki not ile bizlerle paylaştı.
Kendisine teşekkür ederek ve kutlama duygularını paylaşarak sunuyoruz..

İzlemek için lütfen erişkeyi tıklar mısınız??

23_NISAN_2014_Suay_KARAMAN

Sevgi ve saygı ile.
24 Nisan 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

========================================

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu olsun.

” Ulusal Egemenlik Bayramı’nın amacı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu gerçekleştiren TBMM’nin açılışını kutlamaktır. Çocuk Bayramı’nın amacı ise
Kurtuluş Savaşı sırasında yetim ve öksüz kalan çocukları şenlik ortamında sevindirmektir. 

Suay Karaman

DOĞUM GÜNÜNDE ALPASLAN IŞIKLI’YI ANIYORUZ

portresi_gomlekli

“DOĞUM GÜNÜNDE ALPASLAN IŞIKLI’YI ANIYORUZ”   

TÜM ÖĞRETİM ELEMANLARI DERNEĞİ  (TÜMÖD)    

AÇILIŞ KONUŞMASI

Prof. Dr. Recep AKDUR
TÜMÖD Genel Başkanı

 S U N U M

“Cumhuriyet Döneminde Ankara Binaları”
Prof. Dr. Ayhan ÖZKUL
TÜMÖD Genel Başkan Yardımcısı

“Cumhuriyet’in Kuruluşunda Diplomasi”
Doç. Dr. Hüner TUNCER
TÜMÖD Genel Saymanı

“Cumhuriyet Döneminde Üniversitelerimiz”
Öğr. Gör. Suay KARAMAN
TÜMÖD Genel Sekreteri

17 MART 2014  PAZARTESİ,  SAAT: 17.00-19.00
PETROL İŞ SENDİKASI KONFERANS SALONU
ADAKALE SOKAK NO: 6  KIZILAY– ANKARA

ANMA ETKİNLİĞİ (17.03.2014)

Nazım Hikmet RAN : KADIN.. Şiiri

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN…

portresi_gulumseyen

Suay Karaman

divider_cizgi
KADIN

Kimi der ki kadın;
Uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın;
Yeşil bir harman yerinde,
Dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki hayalimdir,
Boynumda taşıdığım vebalimdir.

Kimi der ki hamur yoğuran,
Kimi der ki çocuk doğuran..
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal
O benim kollarım, bacaklarım, başım,
Yavrum, annem, karım, kız kardeşim
Hayat arkadaşımdır..

Nazım Hikmet RAN
portresi_ve_sozu
divider_yesil_fiyonk
Teşekkürler sevgili Suay kardeşim..

Bir de power point sunumu göndermiş Suay bey..

İzlemek için lütfen tıklar mısınız??

8 Mart 2012 DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

Sevgi ve saygı ile.
8 Mart 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

SİVİL DARBEDEN DİKTATÖRLÜĞE


SİVİL DARBEDEN DİKTATÖRLÜĞE

portresi

 

Suay Karaman

 

 

 

17 Aralık 2013 yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan sonra, demokrasi ve özgürlükleri askıya alan kararlar ile yasalar peşpeşe çıkartılmaya başlandı.
AKP iktidarı ile yıllardır sivil darbe yaşayan ülkemiz, artık diktatörlüğe doğru
yol almaktadır. Toplum önünde saygınlığını yitiren başbakan, gerginlik politikalarıyla tabanını diri tutmak istemektedir. Başbakan, anayasa değiştirilip, başkanlık sistemine geçilemediği için, çıkardığı dikta yasalarıyla başbakanlığa devam etmeyi arzulamaktadır.

Bakanların aldıkları rüşvet, ayakkabı kutularındaki dolarlar, bakan çocuklarının tutuklanması, başbakanın ailesine ulaşan yolsuzluklar derken ortalık toz dumandan geçilmez oldu. Adalet ve İçişleri Bakanlığı personeli yerle bir edilerek, dağıtıldı ve şimdilik başbakanın çevresi rahatladı.

Siyasi iktidarın yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ardından TBMM’ye sunduğu Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, İnternet ve MİT yasaları, açıkça anayasaya aykırıdır ve hukuk devletini bitirecek niteliktedir. HSYK yasası ile, bu kurul
Adalet Bakanı’na bağlı bir genel müdürlük haline getirilerek, yargı bağımsızlığı
ortadan kaldırılmıştır. İstedikleri hakimleri, istedikleri davaya atayarak, özellikle
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan kurtulmayı düşünmektedirler.

İnternetin karartılması hoş değil ama ülkemizi karanlıklar içine sokan bu siyasi iktidardan başka türlü bir yasa beklemek hayal olurdu. Erişimin engellenmesiyle birlikte ağır para cezaları getiren ve insan hakları yükümlülüklerini ihlal eden bu yasa, dış dünyada ülkemizi komik duruma düşürmüştür. Daha da komik olan ise, birçok insanın
Abdullah Gül’ün bu yasayı veto edeceğine inanmasıydı. Yaşanan bunca olayın ardından hala Abdullah Gül’ü tanıyamayanların, aymazlık ve sapkınlıktan uyanmalarının zamanı geçmektedir.

Abdullah Gül’ün “bir iki sıkıntılı konu var” dedikten sonra onayladığı bu yasada,
siyasal iktidarın yeni yapacağı düzenleme ile, herkesin her hareketi denetim altına alınacaktır. Topluma büyük bir baskı getirilerek, sosyal medya üzerinden
halkın bilinçlenmesinin önüne geçilmesi sağlanacaktır.

Yeni torba yasayla özel yetkili mahkemeler kaldırıldı.
Ancak siyasal iktidar HSYK eliyle, istediği ağır ceza mahkemesini
kendi özel yetkili mahkemesi olarak kullanabilecektir.

TBMM’de görüşülen MİT yasası ile, MİT çalışanlarına çok önemli dokunulmazlıklar getirilerek, MİT’e anayasanın üzerinde yetki tanınmaktadır. Bunların içinde polisin, jandarmanın ve TSK’nin görevleri arasında olan bütün iç ve dış operasyonları bizzat düzenleyebilme yetkisi verilmektedir. İç operasyon denince akıllara provokasyon düzenlemek gelmektedir.

  • Gezi olaylarında molotof kokteyli atan yüzü maskeli kişi
    MİT adına çalıştığını söylemişti ve MİT de bunu doğrulamıştı.

    TBMM’de brifing veren MİT, infaz yetkisi ve terör örgütüyle görüşmelerinin
    yasal olarak kabul edilmesini istedi…

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün istemi üzerine Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesi,
dört milyon insanın yaşadığı Altındağ, Çankaya, Keçiören, Mamak, Pursaklar ve Yenimahalle ilçelerinde polisin önleme araması yapmasına karar verdi. Hukuk devleti ilkesine aykırı olan bu karar kişilerin temel hak ve özgürlüklerine, anayasal haklarına doğrudan müdahaledir. Bu karar, Ankara Barosu’nun başvurusuyla iptal edilmiştir.

17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu unutturulmaya çalışılırken,
yerel seçimlerle ilgili hazırlıklar sürerken ve anayasaya aykırı yasalar çıkartılırken,
dış politikamızda da gözlerden uzak, sancılı gelişmeler yaşanmaktadır.
Kıbrıs’ta emperyalist güçlerin dayatmasıyla birleşme gibi görünen gelişme, aslında Kıbrıs’ın Türkiye’den kesin olarak ayrılmasıdır. Türkiye, yıllardan beri savunduğu “çifte egemenlik” koşulundan vazgeçmiştir. Bunun yanında sözde Ermeni Soykırımı’nın kabulü sorunu 2015 yılına kalmıştır. Siyasal iktidarın bu konularla ilgilenmeye niyeti yoktur. Ne yazık ki ülkemizin çıkarları açısından bu denli önem taşıyan gelişmeler, yerel seçimlerle uğraşmaktan zaman bulamayan hükümetin de,
muhalefetin de, siyasetin de gündeminde yer bulamamaktadır.

16 Şubat 2014 Pazar günü, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün taraftarları, beşyüz binden çok insanın katıldığı bir yürüyüş düzenlediler. AKP aleyhine ve Cumhuriyet lehine atılan sloganlar eşliğindeki coşkulu yürüyüşten alınacak dersler vardır. Başta Kulüp başkanı Aziz Yıldırım olmak üzere, tüm katılanlar büyük ve haklı bir övgüyü hak etmişlerdir.

Bir spor kulübünün bile yüzbinleri toplayarak başarı ile yapabildiği bu tür sokak gösterilerini ve toplantılarını muhalefet partileri neden yapmaz ya da yapamaz,
anlaşılır gibi değildir? Ülkemiz sivil darbeden, diktatörlüğe doğru yol alırken,
bu süreçte muhalefetin yokluğunun da payı bulunmaktadır. Ayrıca muhalefetin etkisizliği de, örgütsüzlüğü de akıllardan çıkmayacaktır. Ancak her şeye karşın bütün bu boşluklar doldurulacak ve çağdaşlığa doğru yol alacağımız günler gelecektir.

İYİ Kİ DOĞDUN NAZIM HİKMET!


portresi_ve_sozu
Dostlar,

Sevgili kardeşimiz Suay Karaman, büyük ozan Nazım Hikmet’in doğum gününü unutmamış..

Çoook hoş bir power point sunusu hazırlamış ve cömertçe de paylaşmış..

İYİ Kİ DOĞDUN NAZIM HİKMET!

15 OCAK 1902 – 3 HAZİRAN 1963

portresi


SUAY KARAMAN
Bu sunumu izlemek için lütfen tıklar mısınız??

Sevgi ve saygı ile.
15 Ocak 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

KUBİLAY…

KUBİLAY…


Dostlar,

Kardeşimiz sevgili Suay Karaman‘dan bir KUBİLAY sunumu..

Power point yansıları.. (pps formatında)

İzlemek için lütfen aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklar mısınız??

KUBİLAY.

Teşekkürler değerli Suay Karaman dostumuz..

Sevgi ve saygı ile.
23.12.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

YASSI KAFALILAR


YASSI KAFALILAR

portresi


Suay Karaman

 

 

Türkiye’nin birikmiş, bekleyen ve ivedilikle çözüm gerektiren
birçok sorunu varken, siyasal iktidarın Yassıada’nın adını ‘Demokrasi ve Özgürlükler Adası’ olarak değiştirmesi,
‘ileri demokrasi’ anlayışlarına ve uygulamalarına örnektir.

27 Mayıs 1960 İhtilali sonrasında, ülkeyi kutuplaştırarak kardeş kavgasına sürükleyen, Atatürk ilke ve devrimlerini ayaklar altına alarak yozlaştırmaya çalışan Demokrat Parti iktidarının yöneticileri Yassıada’da kurulan Yüksek Adalet Divanı’nda yargılanmışlar
ve çeşitli cezalara çarptırılmışlardı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 30 Eylül 2013’te demokrasiyle ilgisi olmayan, demokratikleşme paketini açıklarken de, 27 Mayıs 1960 Devrimi’ne saldırmıştı. Başbakan, 1960’daki askeri harekatın “Türkiye’de 1950’den başlayarak saat gibi işleyen demokrasiyi durdurduğunu” söylemişti. Başbakanın bilgisi, birikimi ve kültürü, demokrasiyi bilmediği (AS: içermediği??) gibi, 27 Mayıs 1960 aydınlığını da kavramaya yetmez.

1950’den sonra yalnızca adı “demokrat” olan Demokrat Parti’nin yaptıklarının demokrasi ile uzaktan yakından ilgisi yoktu.
Hangi demokraside meclisin onayı olmadan emperyalist devletlerin çıkarı için yabancı ülkelere asker gönderilir? 6-7 Eylül 1955 olaylarını tahrik edenlerin baş sorumlusu olan DP iktidarı mı demokrasiyi saat gibi işletiyordu?

Demokrat Parti grubunda,

  • “Siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz” ve
  • “Odunu aday koysam milletvekili seçtiririm” diyen
    Adnan Menderes mi demokrattı?

Ana muhalefet partisinin genel başkanını (AS: İsmet İNÖNÜ) öldürmek için Kayseri, Uşak ve Topkapı’da suikastlar düzenletilmesi, demokrasi ile bağdaşabilir mi? Muhalefeti cezalandırmak için kurulan Meclis Tahkikat Komisyonu, hangi demokraside bulunmaktadır?

İrticaya ödünler verilerek, ulusal bütünlüğümüz parçalanarak, özgürlükler kısıtlanarak, basın ağır sansür altında tutularak,
gazeteciler ve iktidara muhalif olanlar hapse mahkum edilerek demokrasi olamayacağını bilmeyenlerin tanımına göre “saat gibi işleyen demokrasi”, ülkeyi kardeş kavgasına getirmişti.

Başbakan Erdoğan gibiler, sürekli 27 Mayıs 1960 İhtilalini eleştirirler ama hiçbir zaman 12 Mart 1971 muhtırasını ve özellikle
12 Eylül 1980 darbesini eleştirmezler. Çünkü aydınlığa düşman olanlar, kendilerini yaratan karanlıkları sever, toz kondurmazlar. ‘
12 Eylül 1980 darbesini yargılıyoruz’ diye, yassı kafalarıyla komedi ortaya koyanlar, ‘ileri demokrasi’ adını verdikleri ortamla, 12 Eylül’ün faşizmini aratmamaktadırlar.

“Atatürk’ü sevmek ibadettir” diyen Celal Bayar’ın iktidarında Atatürk Devrimleri, ‘tutan devrimler’ ve ‘tutmayan devrimler’ olarak ikiye ayrılmış ve tartışma konusu yapılmıştı. Demokrat Parti zamanında Mustafa Kemal Atatürk yok sayılmaktaydı, AKP iktidarında da yok sayılmaktadır. “10 Kasım’da sap gibi ayakta durmaya gerek yok” diyen zihniyet, Türkiye Kupası maçının seremonisinde sahaya ‘Yüce Atatürk’ yazılı formayla çıktığı için Fethiyespor’a ceza bile vermeye kalkışmış, artarak gelen tepkiler üzerine, cezadan vazgeçmişlerdir. Atatürk sevdalısı Türk insanı, bu anlamlı hareketleri için Fethiyespor’u hep gözleri yaşararak anımsayacak ve onurlu duruşlarına saygı gösterecektir. Ceza vermeye (AS: Gerçekte kapatmaya!) kalkanları da unutmayacaktır.

Uzun yıllar özellikle İspanya ve Portekiz’de diktatörler (AS: Franko ve Salazar) futbol ile toplumu uyutarak, ülkelerini yönetmişlerdi. Bizde ise futbol, ‘dikbakan’ diyebileceğimiz diktatör başbakanın koltuğunu sallamaktadır.
Özellikle maçların 34. dakikasında Taksim Gezi Parkı olaylarına atıfta bulunularak, “her yer Taksim – her yer direniş” ve
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sesleri, siyasi iktidarı çileden çıkartmaktadır.

Çünkü ortaçağ karanlığından hoşlananların, Atatürk denince ödleri kopmaktadır. Biliyorlar ki, toplumdaki Atatürk sevgisi, iktidarlarına
son verecektir. Bu yüzden Atatürk’ün resimlerinden, sözlerinden, ilkelerinden, devrimlerinden, Gençliğe Hitabesi’nden,
Bursa Nutku’ndan, ulusal bayramlardan çekinmektedirler. Ama ne yaparlarsa yapsınlar Atatürk korkusu, siyasi iktidarı perişan etmektedir. Atatürk adı, emperyalistlerin ve yerli işbirlikçilerinin karabasanıdır.

Atatürk’ün manevi kişiliğinin bile tartışıldığı günümüz Türkiye’sinde, “yassı kafalıların iktidarı son bulacak, aydınlık günler için örgütlü ve bilinçli mücadele başlayacaktır.

  • Yolumuz; Yüce Atatürk’ün çağdaş ve aydınlık yoludur.

(İlk Kurşun Gazetesi, 16 Aralık 2013,
http://www.ilk-kursun.com/haber/163889)

Alpaslan IŞIKLI’yı anma töreni..


Dostlar
,

Ülkemizin yetiştirdiği yüz akı yurtsever aydınlardan seçkin insan Sn. Alpaslan Işıklı‘yı
13 Temmuz 2013 günü Seferihisar’da hiç beklenmedik biçimde yitirdik..

Saygın ve sevgin anısına bu sitede epey yazı yayımladık..

23 Kasım 2013 günü ise Ankara Petrol İş salonunda TÜMÖD öncülüğünde
bir araya geldi sevenleri, çalışma arkadaşları..

SBF’den meslektaşları Sn. Prof. Dr. Bilsay Kuruç, Sayın Prof. Dr. Korkut Boratav birer konuşma yaptılar. TÜMÖD genel başkanlığına yeni getirilen Prof. Ayhan Özkul
ve TÜMÖD genel yazmanı Suay Karaman da..

Sonra dostları söz alarak anılarını, kendisiyle paylaşımlarını sundular..

Biz de özellikle ADD çalışmalarımızı, birlikte GYK üyeliği dönemlerimizi…. paylaştık.

Sevgili Suay, becerikli elleri ile çoook hoş bir power point sunumu hazırlamıştı.
Orada hoş bir arka fon müziği ile izledik.

Hocayı eşine yazdığı 2 şiiri ile kendi sesinden dinledik, etkilendik ve duygulandık.

Saygıdeğer eşleri Zerrin hanım da salondaydılar.

Bu sunum 50+ MB ve bizim site en çok 7 MB kabul ediyor.. ;
Oldukça sadeleştirerek paylaşalım..

Suay kardeşimize teşekkür ederek ve Sn. Işıklı’nın saygın anısı önünde bir kez daha eğilerek..

İzlemek için lütfen erişkeyi (linki) tıklar mısınız??

ISIKLI

Bir de arşivimizden fotoğraf..

S.Karaman,HAGüler, A.Işıklı, ÖF Eminağaoğlu, 50. yıl 27.5.10

27 Mayıs 1960 Devrimi’nin 50. yılında panel; 27.5.2010 günü Suay Karaman,
rahmetli Hüseyin Avni Güler, ALPASLAN IŞIKLI hoca ve Ömer Faruk Eminağaoğlu..
23 Kasım 2013 günü yine PETROL-İŞ’te anmada Işıklı hocanın yerinde
yeni TÜMÖD Başkanı Prof. Ayhan Özkul (Ankara Üniv. Veteriner Fak.) oturuyordu..

Sevgi ve saygı ile.
3.12.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Suay Karaman : 10 Kasım…


Dostlar,

Sevgili kardeşimiz Suay Karaman‘ın “10 Kasım” adlı nefis yansı gösterisini paylaşalım..

portresi_gulumseyen
Kendisine çoook teşekkür ederek elbette…

Lütfen tıklar mısınız sesli izlemek için??

10 KASIM 2013.

 

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 10.11.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Suay Karaman : ANDIMIZ


ANDIMIZ

portresi

 

Suay Karaman

 

 

Henüz büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e karşı açık açık söz söyleyemeyenler, Atatürk’ün devrimci kadrolarını eleştirmektedirler. Bu eleştirilerden sık sık İsmet İnönü payını almaktadır. Siyasal iktidarın temsilcileri daha önce Adalet eski Bakanı
Mahmut Esat Bozkurt
 için çok ağır sözlerle, hakarete varan açıklamalarda bulunmuşlardı.

Bu kez başbakan, partisinin grup toplantısında “Andımız metninin yazarı tartışmalı bir isim olan Doktor Reşit Galip‘ti. Andımız’ın yazarı, Türkçe ezan zulmünün mimarlarından, Türkçe ezan metninin yazarlarındandı.” dedi.

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında Atatürk’ün yanında yer alan kadrolar için “tartışmalı bir isim” denemez. Bunu diyenler kendi yolsuzluklarının hesabını verememektedirler.
Sayın başbakan için, İstanbul Anakent Belediye Başkanlığı yaptığı döneme ilişkin
TBMM Başkanlığı’na ulaşan fezlekelerde

– görevi ihmal,
– zimmet,
– kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık,
– resmi evrakta ve kayıtlarında sahtecilik ile cürüm işlemek için
teşekkül oluşturmak”

suçlamaları yer almaktadır.

Kendi tartışmalı durumlarını unutturmak için, sürekli olarak Cumhuriyetin kuruluş dönemine saldırmayı moda haline getirenler, hukukun kendilerine de gerekeceğinin farkında mıdırlar?

Ulusal Andımızdaki “Türk” kelimesinden rahatsızlık duyan emperyalizmin maşaları,
yakın bir gelecekte İstiklal Marşımızdan da rahatsızlık duyacaklardır.

  • Çünkü bu insanlar “ulusal” olan her şeyi yıkmakla görevlendirilmişlerdir. 

Kısa süren Milli Eğitim Bakanlığı zamanında çok büyük eserler bırakan Reşit Galip için

  • “Türkçe ezan zulmünün mimarlarından, Türkçe ezan metninin yazarlarındandı” demek,
  • Halkı anlamadığı dilde ibadete zorlayarak,
    sürekli uyutup, oy deposu haline getirme mantığının dışavurumudur.

Ülkeler ibadetlerini kendi resmi dilleri ile yaparken, ülkemizde Arapça’yı kutsal ilan ederek, anlaşılamayan bir dilde ibadet etmek, yıllardır süren karanlığı devam ettirmek anlamına gelmektedir. Reşit Galip doğru olanı yapmış ve ezan kendi dilimizde
Türkçe okunmuştur. Ancak karanlıktan beslenen Demokrat Parti iktidarı,
16 Haziran 1950’de yine Arapça’ya dönüş yapmıştır. Bugün esas zulüm, insanları anlamadığı ve anlamını bilmeden sadece ezberleyerek Arapça ibadete zorlamaktır.

Ulusal Andımızın her kelimesinden rahatsızlık duyarak, andımızı kaldıran siyasi iktidarın önde gelenlerinin asıl amaçları, ulusal bütünlüğümüzü parçalamak ve
İslam ümmetinin bir parçası haline getirmektir.

Bunun için dinsel anlam taşıyan kıyafetleri ilkokullara dek yaygınlaştırmak amacındadırlar. Türban takmayı özgürlük sanan sığ kafalar ise bu olanlara
sessiz kalmakta, yalnızca seyretmektedir.

Türklükten gocunanlar, Araplara ve Arapça’ya sığınmaktadır.

  • Ulusallıktan kaçınanlar, emperyalizme meze olmaktadır. 
  • Laiklikle derdi olanlar, ortaçağın karanlığını istemektedirler.
  • Aydınlıktan korkanlar, Mustafa Kemal Atatürk’e düşmandırlar.

Ancak ne yaparlarsa yapsınlar,
Anadolu toprakları Mustafa Kemal’in özgürlük ateşiyle aydınlanmaya devam edecektir. (İlk Kurşun Gazetesi, 14 Ekim 2013)

=======================================

Dostlar,

Sevgili Suay Karaman‘a teşekkür ederek ANDIMIZ‘ı okuyalım..

Sevgi ve saygı ile.
14.10.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net