Etiket arşivi: Stephen Hawking

KUŞ YUVALI KİREMİT

KUŞ YUVALI KİREMİT

Konuk yazar : Mustafa AYDINLI
Eğitimci – Yazar

Hayvanlar, doğada bizim dışımızda var olan canlılar. Her canlının doğada yaşama ve çoğalma hakkı doğuştan vardır. Hayvanlara iyi davranmak, onları koruyup kollamak uygarlığın gelişimi ile doğru orantılıdır. Son yıllarda ülkemizde de bu duyarlılığın, azımsanamayacak boyutta olduğunu görmek umut verici ve sevindiricidir.

Hayvanlara yaşarken iyi davranmak yükümü gibi, hayvanın yaşamına son vermek zorunda kaldığımızda da bu eylem acısız ve ızdırapsız olmalıdır. Hayvan Haklarını Koruma Derneği ilk olarak 1825 yılında İngilizler tarafından kurulmuştur. Ülkemizde ise hayvan hakları ile ilgili dernek 1955 yılında Ankara’da kurulabilmiştir. 4 Ekim Dünya Hayvan Hakları Günü olarak kabul edilmektedir..

15 Ekim 1978’de Paris UNESCO Evi‘nde ilan edilen Hayvan Hakları Evrensel Bildirisi‘nin ilk iki maddesi şöyledir :

  1. Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğarlar ve aynı var olma hakkına sahiptirler.
  2. Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir. Bir hayvan türü olan insan, öbür hayvanları yok edemez. Bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez. Bilgilerini hayvanların hizmetine sunmakla görevlidir. Bütün hayvanların insanca gözetilme, bakılma ve korunma hakları vardır.

İnsanlık kimi kez buzullar arasına sıkışan bir balinayı kurtarmak için, kimi kez kayalıklara sıkışan bir kediyi kurtarmak için, kimi kez yaralı bir leyleğin kırık ayağını sararken, kimi kez de sokak hayvanları için, kapısının önüne bir kap su ve bir avuç mama koyarak sınav vermektedir.

Kutuplarda buzulların erimesi ile yaşam alanları yok edilen, bir buz parçasına tutunan kutup ayıları, gerçekte çığlıklar atmaktadır. Yalnızca kendileri için değil, insanlık için de! O çığlıkta;

  • “Eyy insanoğlu, yarattığın küresel ısınma – iklim değişikliği ve doğaya saldığın zararlı gazlarla, ozan katmanını deler ve buzulları eritirken…. salt kutup ayılarının yaşamına son vermiyorsun; kendi sonunu da birlikte hazırlıyorsun..” uyarısı gizlidir sanki.

Ünlü bilimadamı kuramsal fizikçi Profesör Stephen Hawking’in uzayda, insan yaşamına uygun gezegen arayışlarına başlanması için, sıra dışı bir tasarıma öncülük etmesi nedensiz değildir. (AS: Hawking, en geç bin yıl içinde yeni bir gezegende yaşam olanağı sağlayamazsak, Dünyada varlığımız sürdürmemizin neredeyse olanaksızlaşacağı uyarısında bulunmuştu..)
****
Geçtiğimiz hafta hava çok soğuktu Trakya’da, oturduğum sitenin bahçesinde, bir serçe yavrusunun güçlükle uçmaya çalıştığını gördüm. Aslında serçeden çok kanaryaya benziyordu. Kanatları açık kahve, karnının altı sarı, serçe türünün en güzeli, sevimlisi, belli ki soğuktan çok etkilenmişti. Aç olduğu da kesindi. Çevrede içecek bir damla su yok, her taraf buz! Kısaca hem aç, hem susuz yavrucak… Kanatları da soğuktan etkilenmiş ki, uçmakta zorlanıyor. Yakalayıp bir süre korumaya almak istedim. Fakat can havliyle kaçmaya çalışıyordu. Fazla yormak istemedim. Kediler yakalamaya çalışırsa, bir dala uçacak kadar gücü kalsın diye.

Kışın serçeler ve sorumluluklarımız” üzerine bir araştırma yapıyordum.. ülkemizde ve Dünyada, kim neler yapmış? İnternette dolaşırken hem sevineceğim, hem de gurur duyacağım bir haberle karşılaştım :

  • – Çorumlu bir girişimci, kuş yuvalı kiremit üretti!

Merak ettiğim bir konu, kim bu girişimci diye, aramaya devam edince; Çorum’da Hitit Terra firması sahibi, değerli dost Cengiz Başaranhıncal ve Ali Arslan’ın ürettiklerine tanık oldum. Aslında daha önceleri gezdiğim bir tesisti ama belli ki, son dönemde üretilmiş bu ürün. Bu yaratıcı girişimi hem üretkenlik yönüyle hem de doğaya ve çevreye gösterilen insana yaraşır duyarlık için kutlamak gerek.

Doğa Koruma ve Milli Parklar 5. Bölge Müdürlüğü’nün konuya dikkat çekmesi ayrıca sevindirici. Gerçekte Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, her kiremit döşenmiş çatıya, belli oranda, kuş yuvalı kiremit kullanmayı zorunlu kılmalı. Her üretici, ürününün çevreye ve doğaya vereceği olası (potansiyel) yarar ve zararı hesaplamalıdır.

Evrende, bizim dışımızdaki canlıların da yaşam hakkı olduğunu akıldan çıkarmamalı..

Biz insanlar ormanlara zarar verdik, denizleri kirlettik, anız yakarak tarlada bulunan tüm canlıları yok ettik… Sularımız kirlendi, GDO’lu ürünlerle toprağımız kirlendi…

Kuş yuvalı kiremit” üretmek ince düşüncenin, çevreye duyarlılığın örnek bir göstergesidir. Tüm olumsuzluklara karşın, dünyayı güzellik kurtaracak. Güzel duyan, güzel düşünen, güzel yapan ve yaratan insanlar…

  • Dünyayı yaşanabilir kılmak için hala geç kalmış sayılmayız; umut insanda!…

Kabin memurlarında ALS hastalığı

Kabin memurlarında ALS hastalığı

Toplumun belleğinde Stephen Hawking bir tekerlekli sandalyede hastalığının ortaya çıkardığı duruşla oturan ve evrenin sırları hakkında bilgiler veren bilim insanıdır. Sonuçları yakında yayınlanan bir araştırma Stephen Hawking’i de etkileyen ALS
hastalığının kabin memurlarında normalden iki kat çok ölüme neden olduğunu ortaya çıkardı.

Son yazımda halk arasında hostes olarak adlandırılan kabin memurlarıyla ilgili bu araştırmayı ele aldım. Yazının tamamını okumak isterseniz lütfen buraya  tıklayınız.(http://www.meslekhastaligi.net/kabin-memurlarinda-als-hastaligi/)   

Dr. Müslim Güney
İşyeri Hekimi
muslumguney@gmail.com 
======================================
Dostlar,

Trakya Üniveristesi Tıp Fakültesinde çalıştığımız dönemlerden (1988-2004) öğrebcimiz, uzun yıllrdan beri de meslektaşımız, başarılı ve çalışkan bir meslektaşm olan Sevgili Dr. Müslim Güney’den yıkarıdaki iletiyi aldık ve paylaşmak istedik..

Teşekkür ederiz Dr. Güney’e..

Kendisinin “MESLEK HASTALIKLARI” başlığı ile yönettiği bir web sitesi var..

http://www.meslekhastaligi.net/kabin-memurlarinda-als-hastaligi/ 

İzlenmesini öneririz…

Sevgi ve saygı ile.
29 Ekim 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
(Eski işyeri hekimi)
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

İcat Çıkarma!

Dostlar,

Hacettepe Tıp’tan 1978-81 uzmanlık eğitimi arkadaşımız sevgili
Prof. Çağatay Güler’in yazısını paylaşmak istiyoruz..

Fizyoloji ve Halk Sağlığı Uzmanı..

Renkli kişilik..

Onlarca kitabın yazarı..

Dıyarlı insan şiirleri..

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 20.8.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==============================

İcat Çıkarma!

Cagatay_Guler_portresi

Prof. Dr. Çağatay GÜLER
Hacettepe Tıp Fak. Halk Sağığı AbD

“Falanca bizden mucit çıkmaz dedi, yok ben demedim” tartışmalarına girecek değilim. Fırsat düşmüşken işin bir başka yönünü dile getirmek istiyorum. Ne çok söylüyoruz birisi düşündüğümüzden, bildiğimizden farklı bir şey söylemeye ya da anlatmaya çalıştığında, “icat çıkarma” diye. Buna rağmen patent büroları kurup “icat çıkaranın” burnundan getirmek için mevzuat düzenleriz. Cevabı aslında “Sana ne!” olan birçok soruyu yanıtlamasını isteriz icat çıkarandan:

“Senin icadın faydalı mı?”
“Evet!”
“İspat et!”
“Faydasız o zaman!”
“O zaman neden icat ettin?”

Cevabı okkalı bir “Sana ne!” olan soruları sormaya öylesine meraklıyızdır ki!

İcat çıkarmanın temeli muhalefettir ve insanlığı ilerleten de muhalefettir.
Yağmur iyidir, kötü de olur kimi zaman. Elbisemizin ıslanmasına, güneşin bizi rahatsız etmesine karşı çıktığımızda şemsiyeyi yaparız. Uçak yapmak yerçekimine muhalefettir. Paraşüt tam bir inatlaşmadır yerçekimiyle. Yazıyı bulmak zamana muhalefettir.
Newton’un ağaçtan düşen elmaya aklını takınca yerçekimini bulduğu söylenir. Öyle olsa da olmasa da benim dedem daha çok gördü elmanın ağaçtan düştüğünü. Yine de yerçekimini Newton bulacaktı. Dedemin suçu yok. Çünkü yetişmiş bir kafası vardı Newton’un ve “rastlantılar yetişmiş kafalara hizmet eder”.

Yetişmiş kafalar ses getirecekleri ortama muhtaçtır.

O unuttuğumuz Sağık Ocağı hekimleri, ebeler, sağlık memurları kapı kapı dolaşarak
gereksinimi olana daha fazla sağlık hizmeti götürerek sağlıkta gerçek eşitliği
sağlamaya çalıştılar.

Diyelim ki aslan gibi bir delikanlı yetişti. Korunabilir hastalıklarla örselenmedi. İyi beslendi. Askere gitti, geldi. Taşı sıksa suyunu çıkarır. Zeki mi zeki… Ama işsiz, akşama kadar at yarışı kahvesinde “Leyla kop da gel, Leyla kop da gel!” diye kendini helak ediyor. O zaman neden aslan gibi? Neden zeki? Demek ki birileri görevini yapmamış. Ona katma değer üreteceği iş olanaklarını sağlamamışlar. Katma değer üretecek eğitimi vermemişler. Seksenden beri eğitimin nereden nereye düştüğünü sorgulayan var mı?

Stephen Hawking… Ağır ve ilerleyen bir sinir sistemi hastalığı var. Kıpırdayamıyor. Ancak elindeki elektronik aleti sıkarak sandalyesine bağlı özel bilgisayarının ekranına dakikada 10 kelime yazarak iletişim kurabiliyor. Aslan gibi değil. Taşı sıksa suyunu çıkaramaz. Ama durmadan icat çıkarıyor bu haliyle. Kimileri kızıyor, kimileri alkışlıyor. Önemli değil. O durmadan icat çıkarıyor. Ya Stephen Hawking bizde olsaydı? “Üşütmesin” diye okula bile göndermezdik! Okulda notlarını bile “sadaka niyetine” verirdik. Belki de dilendirirdik önüne bir mendil serip! Diyelim ki yetişti, icat çıkarmaya başladı. Kızardık O’na. “Haline bakmadan Hasan Dağı’na oduna gidiyor!” diye. Hele bir de engelliler kontenjanından bir iş buldu ise daha çok kızardık. “Haline şükret” derdik. “Sen kim, icat çıkarmak kim, ortalığı karıştırıp durma!”

Varsayalım hepimiz liseyi bitirdik ya da üniversiteyi… Arşimet çağındaymışız. Bu bilgimize karşın kaçımız hamamdan “Buldum, buldum!” diye fırlardık? Kaçımız üçgenin iç açılarının toplamının 180 derece ettiğini bulabilirdik, birisi sloganlaştırıp ezberletmediyse? Demek ki diploma almakla yetişmiş kafaya sahip olmak farklı şeyler!

Yıllar önce yayımlanmış “Asacaksın Bu Doktorları” adlı kitapta ne deniyordu?

“…Yahu kardeşim… Bizde yapılan bütün tıbbi araştırmalar literatüre uyuyor
Ne zaman ki literatür dediğinin tersini söylemeye başlıyor… Bizdeki araş­tırmalar
o literatüre de hemen uyuyor… Hiç literatü­rün söylediğinin tersinin çıktığı tıbbi araştırma gör­medim…

Ne kadar uyumlu milletiz birader!”

Hadi şiirini de ekleyelim bari:

“aslında bizde
yurtdışı yayın dediğinin
yeğenim
bir kısmı ofşor (off shore)
bir kısmı
hayali ihracat.”