Etiket arşivi: sözde İÇ GÜVENLİK yasa tasarısı

SEÇİME 95 GÜN KALA AKP’nin HAZİN HALLERİ…


SEÇİME 95 GÜN KALA
AKP’nin HAZİN HALLERİ…


Dr. Ahmet Saltık

www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Özgecan Aslan yabanılca (vahşetle) öldürüleli 3 hafta oldu… (12 Şubat 2015, Mersin)
Simgeleşen bu cinayeti izleyen başkaları da bu 3 haftada birbirini kovaladı.
Halk sokaklarda..

Oysa AKP iktidarının sorunun köklerine inecek bir girişimine tanık olamadık.
Hükümetin bu vb. kadına yönelik cinayetlerde siyasal sorumluluğunu anımsadığını da!

Örneğin bir TBMM Araştırma – İnceleme Komisyonu kurma girişimi olmadı,
Kadın – Aile ve Sosyal Politikalardan sorumlu Bakanlığın bir bilimsel kurultay topladığını
ya da üniversitelere kapsamlı bir araştırma “ısmarladığını”.. izlemedik..

Tersine, bu haftalarda, TBMM’de, halka daha çok polis şiddeti uygulayabilmek adına
hukuk devleti ilkeleri çiğnenerek sözde İÇ GÜVENLİK yasa tasarısı görüşmelerinde
AKP’li vekiller, CHP’li muhalefet temsilcilerini kameralar önünde apaçık dövdüler,
hatta kaburgalarını kırdılar..

Tepedeki giderek despotlaşan adam, “İsteseniz de istemeseniz de bu yasa çıkacak!” diyerek
şiddet iklimini şiddet hatta uygulamasını meşrulaştırdı, giderek ortamı daha da terörize etti.
Anayasal yansızlığını da bilmem kaçıncı kez yitirmiş oldu.. Oysa bu metin yasalaşınca
Anayasa gereği (md. 89, 175) kendisine yollanacak ve Resmi Gazetede yayımlaması istenecekti; görüşünü peşinen açıkladı!

İktidar, adı sözde “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” olan fakat gerçekte apaçık zorunlu
din dersi ve İslamın Sünni mezhebinin zorla öğretilmesi üzerinden apaçık asimilasyon içeren dersleri ve bunlar üzerinden kadını ikincilleştiren, değersizleştiren, nesneleştiren….
hurafe öğretimini hem de 5. sınıftan başlayarak, durdurmadı! Dahası, okul öncesi öğretimde de “Değerler eğitimi” maskesiyle bacak kadar çocukların beynini yıkamayı yine sözde dinsel içerikler üzerinden planlamakta! Bacak kadar çocuklara, dinci içerikli hurafe olmasa bile
soyut değer eğitimi verilmesi bilimsel olarak olanaksız ve giderek “ZİHİNSEL SOYKIRIM” iken!

AİHM’nin bu derslerin “derhal” kaldırılmasına ilişkin AKP iktidarının temyiz başvurusunu reddetmesine karşın yine de siyasal iktidar kılını kıpırdatmıyor!?
Bu ne gözükaralıktır?
AKP Türkiye’yi nereye sürüklemek istemektedir??
Pervasızca bir din – şeriat devletine mi sürükleniyoruz??

Oysa yargı kararlarının gecikmeden yerine getirilmesi hukuk devletinin en temel ilkelerindendir.
(Anayasa md. 138/son : “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına
uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez
ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”)

İç hukukta geçerli yukarıdaki genel ilkeye ek olarak, AİHS’ne taraf olan (onaylayan) Türkiye,
bu Sözleşme gereği, AİHM’nin yargı yetkisini de kabul etmiş ve kararlarına uymayı yükümlenmiştir. AİHM kararlarını uygulamamanın yaptırımı vardır ve bu husus Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin yetkisindedir. Avrupa Konseyi’nden çıkarılmaya ve çağdaş dünyadan dışlanmaya dek gidebilir.. O zaman Türkiye’nin AB düşleri de buharlaşır, uçar..
AKP bu yıkımın (istendik sonucun!) adını “Değerli yalnızlık” mı koyacaktır o aşamada,
ağır bir sosyal şizofrenik davranışla??

AKP Türkiye’yi “Dar-ül harp alanı” mı ilan etmiştir örtük gündeminde?
Bütün veriler bu tehlikeli olguyu çağrıştırmaktadır. Muktedir, ölçüsüz bir ürkü (panik) içindedir.
Kaçak lüks sarayında ölüm / öldürülme korkusuna düşmüştür. Başkomutan olarak hüzünle
şehit 4 pilotun cenaze törenine katılması gerekirken, “neşe” içinde oğlunun vakfının açılış törenlerine ailece katılmıştır!?

Bu açıklanamaz şaşkınlık hayra alamet midir, fena encamın habercisi midir??

İlk kez bu yıl 3 Mart günü, Anayasa’nın 174. maddesinin korumasında olan 3 Devrim Yasası’nın kabulünün 91. Yılında bu yasalara karşıt söylem içeren, eylem isteyen toplantılar yapıldı. Salondaki ve okullardaki Atatürk poster, tablo ve yontularının kaldırılması istendi ve Halifeliğin geri getirilmesi yüksek perdeden dillendirildi.

Bir kadın AKP vekili (Balıkesir, Tülay Babuşçu) hiç utanıp sıkılmadan, 2. Cumhurbaşkanı
aziz İsmet İnönü’ye “kahpe” deme suçunu cüretle işleyebildi!

Bu karşıdevrimci net kalkışmalar AKP ikliminin somut ve tehlikeli türevleridir ve de
“kritik eşiği” zorlamaktadırlar.

AKP iktidarı, seçime kilitlenmiştir ama gerek gördüğü yasal düzenlemeler için TBMM Grubunu tam gaz koşturmaktan geri durmamaktadır. Bir yandan da ekonomideki yangın ve işsizlik, dışsatımın yavaşlaması, % 15’i aşan ağır devalüasyonun türev sonuçları.. ile sözde boğuşmaktadır. HDP’yi seçime dek ve seçimde kendince “idare etmeye” çabalamaktadır ama yapıp ettiği ürkünç (vahim) yanlışlar ayağına dolanmaktadır. Gizli ve yasadışı Oslo görüşmelerinde terör örgütüne vaadedilenlerin yerine getirilmesi istenmektedir.
Suriye’ye pervasızca terör ihraç eden iktidar, bu düşmanca ve hukuk dışı politikasının bedelini ödeyecektir.

Öte yandan HDP ile seçim tangosu, AKP açısından politik deyim ile “ölümcül (mortel, fatal!)” olabilecektir..
Siyasal olarak intihar eden HDP, seçime girerek bilerek ve isteyerek baraj altında kalacak ve AKP’ye paha biçilmez değerde 50-55 vekil armağan edecektir altın tepside.. Bundan ala stepne hatta can simidi olabilir mi böylesine bunalmış bir AKP için?? Pazarlık büyüktür ve bu immoral (ahlak dışı) bağlamdadır ne yazık ki..

Nafiledir.. AKP’nin eğik düzlemde kayışı durdurulamayacak ve 7 Haziran 2015 gece yarısına doğru,
Türkiye’nin hangi yepyeni seçeneklerle yoluna devam edeceği belli olacaktır.. CHP ve MHP oylarını aşağı yukarı korurken Vatan Partisi barajı aşar ve TBMM’de grup kurarsa, devr-i fetret AKP ayracı kapanacaktır.

Sevgi ve saygı ile, 05.03.2015