Etiket arşivi: sosyal medyayı da kapsayacak şekilde çok ağır sansür

TÜRKER ERTÜRK : Kan değişikliği gerekli


Dostlar,

Sn. Ertük’ün yazısını özellikle son tümcelerinde çok katı ve abartılı bulmakla birlikte paylaşmak isteriz.

Öte yandan Sn. Ertürk, çok kez rica etmemize karşın, oldukça eski bir Türkçe,
dahası Osmanlıca yazmayı sürdürüyor. Türkçe Devrimine de sahip çıkması için
çook rica ettik. Büyük Atatürk‘ün şu sözünü birçok kez anımsattık :

 

*    “..Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti; 
       dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır..”

Ama Sn. Ertürk’ün tutumu hemen hemen hiç değişmedi..
Üzülerek bunu da paylaşıyoruz..
Bu yazısında da “epeyTürkçe’ye çeviri yaparak size sunuyoruz..
(Çok sayıda noktalama ve yazım yanlışını da gidererek; Türker Paşa çok yoğun ve yorgun anlaşılan..)

Sevgi ve saygı ile.
3 Nisan 2014, Ankara


Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==========================================

KAN DEĞİŞİKLİĞİ GEREKLİ

AKP'nin genç yaşta emekli ettiği parlak Tuğamiral, Deniz Harbokulu Eski Komutanı..


Türker ERTÜRK

Sandık, demokrasinin olmazsa olmazlarından biridir ama sandığın var olması ve halkın önüne konuyor olması demokrasi demek değildir. Faşist yönetimler de halkın önüne sandık koyarlar ve her seferinde daha da yüksek oy alarak bunu meşruiyetlerinin kaynağı sayarlar.

Durumun böyle olmasına karşın bunu bilmeyen, anlamayan ve içselleştirmeyen bir Başbakan’ın yönetiminde geçen Pazar günü yerel seçimleri yaşadık.
Seçimlerden sonra kendisi açısından gelenek haline getirdiği şekliyle,
geniş ailesiyle birlikte balkon konuşması yaptı.

Bu tür balkon konuşmaları demokratik ülkelerde seçimle gelen ve giden liderler tarafından asla yapılmaz ve yapılamaz. Bu sahneleri ancak ve ancak faşist yönetimlerde, diktatörlük altında bulunan ülkelerde ve monarşiyle idare edilen topraklarda görebilirsiniz.

Erdoğan bu konuşmasında “Suriye ile savaş halindeyiz” dedi.
Türkiye’nin Suriye ile herhangi bir alıp veremediği yoktur. Suriye’nin bölünmesinin,
bu ülkede istikrarın bozuk olmasının ve yönetimin devrilmesinin ülkemize yönelik herhangi bir faydası olmadığı gibi, Türkiye’nin yaşamsal çıkarlarına zarar vermektedir. Savaş halindeyiz ama Suriye ile değil.

  • Gerçek savaş Aydınlanma Devrimlerini içselleştirmiş Türkiye ile
    Erdoğan’ın temsil ettiği Ortaçağ karanlığı arasındadır.

Yerel seçimler adeta genel seçim havasında yapıldı. Erdoğan 17 Aralık’ta (AS: 2013) başlayan ve daha sonra kepazeliklerin ortaya döküldüğü “Rüşvet ve Yolsuzluk” iddialarına karşı bu seçimi bir aklanma yeri olarak gördü. Erdoğan değil % 43.23;
%70 bile alsa temize çıkamaz. Aklanabileceği tek yer mahkemedir ama devletin gücünü kullanarak buradan kaçmıştır. Çünkü verebileceği bir hesabı yoktur.

Erdoğan siyaseten bitmiştir!

Erdoğan, seçimlerden kendisinin bile beklemediği kadar sayısal başarı ile çıktı.
Bu başarının en önemli nedeni, halkın özgür iradesinin yansımasının bir biçimde
önüne geçilmesiydi.

– Baskı, korkutma,
– sosyal medyayı da kapsayacak şekilde çok ağır sansür,
– seçimler öncesi çıkar ve avanta dağıtarak şike yapmak ve
– seçimler sırasında hileye başvurmak..

yöntemlerden yalnızca bazılarıydı!

Seçimlerden çıkan başka önemli bir sonuç da; Türkiye genelinde eğitim ve öğretim düzeyi arttıkça AKP’ye oy verenlerin oranında köktenci bir düşme olduğuydu.
Başka bir anlatım ile AKP’nin oy oranını artırmak için, cehaleti daha çok artırmak gerekmektedir.

  • Seçim sonucu ne olursa olsun artık Erdoğan siyasetten bitmiştir.

Bu sonuçlar, Onun siyasal yaşamını bir süre daha öteler ama kesin sonucu
asla değiştiremez. Direndikçe yalnızca kendisinin ve ülkemizin başına gelecek yıkımın şiddetini artırır o denli!

Erdoğan’ın elde ettiği bu başarıda başka önemli bir etken, halkın önüne umut olarak güçlü bir seçeneğin konamamasıdır. Çoktan seçmeli sınavlarda da böyledir.
Size sunulan seçeneklerden emin olamaz iseniz, yukarıda en çok işaret ettiklerinizden birini, yani istikrarı seçersiniz.

Erdoğan’a bu başarıyı yaşatan başka bir olgu da YCHP’dir.
Yani CHP’yi dönüştürme ve başkalaştırma projesinin iflasıdır.
Seçimler öncesinde verdiğim konferanslarda sorardım;

“Seçimlerde kime oy vereceğinize emin misiniz?” diye.

Beni dinlemeye gelenlerin %75’inin CHP seçmeni olmasına karşın, yalnızca bir veya iki parmak kaldırıldığını görürdüm. Bunun anlamı, CHP seçmeni bile partilerinin politikaları ile hal ve gidişinden hoşnut değildi.

Irkçılığa dayalı Atatürk milliyetçiliği!

  • “Statükocu ve ırkçılığa dayalı Atatürk milliyetçiliğine son vermek ve kardeş halkların özgürce yaşadığı bir Türkiye için CHP..”

Bu sözler, hakkında CIA ajanı savları da bulunan Sezgin Tanrıkulu’na ait.
Sıradan birisi değil, CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı.
CHP milletvekillerinden öğrendiğime göre, eşbaşkan muamelesi görüyor.

YCHP için bu bir seçim bir hezimettir. Özellikle Ankara, İstanbul ve İzmir’de
AKP kazanmasın diye CHP adaylarına oy veren MHP seçmenlerini de düşünürseniz; oyları bırakın artmayı, düşmüştür. Konjonktürün bu denli avantaj sunmasına karşın,
Ana Muhalefet Partisi olduğu halde oylarını düşüren sanırım dünyada ilk örnektir.

Atatürk düşmanlarının,
– bölücülerin,
– etnik milliyetçilerin,
– kurucu ideolojimize düşmanlık edenlerin,
– liboşların,
– II. Cumhuriyetçilerin,
– Altı Ok’un modasının geçtiğini söyleyenlerin,
– cemaatçilerin,
– hırsız ve uğursuz takımının

partiye monte edilmesinin sonuçlarıdır bunlar.

Ne yazık ki, seçimler öncesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ve onun üzerinden
Türkiye Cumhuriyeti’ne kumpas kuran çetenin bir numaralı tetikçisi olan F Tipi Örgüt ile işbirliğine girilmiş ama beklenen sonuç alınamamıştır.
Bunun bir faturası olmalıdır!

Kemal Kılıçdaroğlu temiz bir siyasetçidir ve dürüsttür
ama kitleleri ikna edebilecek, peşinde sürükleyebilecek, umut verebilecek ve çok zor bir dönemden geçen ülkemizi esenliğe çıkarabilecek bir lider görüntüsü vermemiştir, verememiştir.

CHP’de ivedi olarak kan değişikliğine gereksinme vardır. Hem CHP için hem de
ülkemiz için bu farzdır. Aksi yolda direnmek ve mücadele vermek hainliktir.

Saygılar sunarım.