Etiket arşivi: siyasal sistem

Cumhurbaşkanı adaylığı: Kural ve kişi aynı

Kural aynı: “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir

Kişi aynı: Sayın R. T. Erdoğan (RTE)

Şöyle:

Bir kimse en fazla iki defa seçilebilir” kuralı, 2007’de kabul edildi.

Bu kural, 2014’te uygulandı ve buna göre yine ilk kez RTE, CB seçildi.

Bu kurala 2017’de dokunulmadı ve aynı kurala göre RTE, 2. kez CB seçildi.

2017 değişikliğinde, TBMM kararı ile 3. kez adaylık yolunu açan bir hüküm kondu (md.116/3); ama, “iki defa” ve “kişi” kaydı aynı kaldı.

YÜRÜRLÜK

2007 Anayasa değişikliği sırasında yazılan kuralın sürekliliği, 2017’de açıkça doğrulandı. Şöyle ki; 2017 Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girişi ile ilgili hüküm (yürürlük maddesi), madde 101 için, ‘bu madde’ değil, ‘bu maddede yapılan değişiklikler’ diyor.

“75, 77, 78 ile 101inci maddelerinde yapılan değişikler, birlikte yapılacak ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarihte, “ (2017: md.21/b).

Şu halde, Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.” kuralı, zaten yürürlükte olduğu için, bu “değişiklikler” dışında kaldı.

Özetle, madde 101/2’nin 2007’de yazılan biçimi aynen sürekli yürürlükte oldu.

NORM AYNI, KİŞİ AYNI

Bu norma göre seçilen kişi, en çok iki kez seçilebilir. Kural aynı ve hiç kesintiye uğramadı: “Bir kimse en fazla iki defa seçilebilir.”

Kişi de aynı:

RTE, 2014’te CB seçildi
RTE, 2018’de CB seçildi

Bu nedenle, bağlayıcı Anayasa kuralı açısından RTE, 3. Kez Cumhurbaşkanı seçilemez.

TBMM Başkanı Sayın Şentop, bu sürekliliği görmezden gelmemeli.

SİSTEM FARKLI, HÜKÜM DE…

Öte yanda, madde 116’da öngörülen ayrık durum, madde 101/2 için esneklik yaratıyor:

“Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir” (f.3).

2017’de parlamenter rejimin kaldırılması ile değişen siyasal sistem sorunu bağlamında getirilen bu düzenleme, 2007 değişikliği sırasında öngörülmeyen rejim değişikliğine kişi temelinde bir uyarlama görünümünde.

SAYDAM İMZA

RTE ve/veya AKP, madde 116/3’ü işletmek bir yana, bu yönde bir girişim yapmadı ve irade ortaya koymadı.

Bunun yerine RTE, TBMM’ye ve seçmenlere adeta meydan okur gibi Anayasa madde 116/2’nin kendisine tanıdığı yetkiyi, bir tür temel atma töreni gibi, sahada ve saydam biçimde imza yoluyla kullandı.

Gerekçesinden bağımsız olarak, kullanılan anayasal yetki ile RTE, kendi adaylık yolunu kapattı.

SINAVDAKİ YSK

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararı, Türkiye’nin geleceği açısından yaşamsal.

2007-2023: Kesintisiz yürürlükte olan norm (md.102/2)

2017-2023: Sistem değişikliği sonucu öngörülen kural (md.116/3).

Durum açık: Eğer Anayasa koyucu, md.101 fıkra 2’yi yeni anayasal kurguya uyarlamak istese idi, bunu ya madde 116 gibi yeniden yazar ya da geçici bir madde ile görevdeki CB’ye ilişkin –tıpkı 2007 değişiklik sürecinde Abdullah Gül için yapıldığı gibi- bir ayrık durum kaydı öngörürdü.

KİMİN MAĞDURİYETİ?

Adaylık konusunda anayasal engeli öne sürmek, mağduriyet yaratır mı?

Açık olan şu: Adaylıkta RTE’nin tercihi, anayasa dışı yol oldu. 2019’da İBB seçimlerinin haksız iptaline yoğun tepki gösteren halk, tercihini haksızlığa uğrayan Sn. İmamoğlu lehine kullandı.

Şimdi ise ülke seçmenleri tercihini hukuka yabancı monokrasi için değil demokrasi için yapacak. Yeter ki, sınır tanımayan Anayasa ihlalleri topluma iyi anlatılsın.

Bu nedenle CHP, HDP, İYİ P., Deva P., Gelecek P., Saadet P., Demokrat P. ve TİP ile demokratik hukuk devleti savunucusu bütün siyasal partilerin bu yolda kamuoyu oluşturma görevi tarihsel; çünkü,

  • Anayasa çiğneyen kişi mağduriyet üretemez, tam tersine ülke için mağduriyet yaratır.