Etiket arşivi: sivil dikta rejimi

Can ve seçim güvenliği

Örsan K. Öymen
Örsan K. Öymen
03 Nisan 2023, Cumhuriyet

 

Çok partili serbest seçimli bir ülkede, yönetime aday olan muhalefet liderlerinin can güvenliği ve seçimlerde hile yapılıp yapılmayacağı tartışma haline gelmişse; o ülkede çok partili serbest seçimli düzen büyük risk altındadır.

Türkiye ne yazık ki AKP ve MHP yüzünden bu duruma kadar düşmüştür!

Bir ülkede demokrasinin, cumhuriyetin, yani halkın egemenliğine dayalı bir yönetim biçiminin var olması altı koşula bağlıdır:

1) Çok partili serbest seçimli düzen.
2) Yasama, yürütme, yargı arasında güçler ayrılığı.
3) Düşünceyi ifade, yayın, medya ve örgütlenme özgürlüğü.
4) Laiklik.
5) Ekonomik ve sosyal adalet.
6) Demokrasi ve cumhuriyet konusunda temel eğitim düzeyi.

Söz konusu altı koşulun birisi veya birden çoğu değil, hepsi birden sağlanmışsa, o ülkede demokrasiden ve cumhuriyetten söz edilebilir.
***
Türkiye’de ekonomik ve sosyal adalet sorunu ile demokrasi ve cumhuriyet konusunda temel bir eğitim düzeyine ulaşılması sorunu, Cumhuriyetin kuruluşundan beri, hiçbir zaman çözülemedi.

Ancak 1923 yılından itibaren (başlayarak), laik bir düzenin kurulması ve yasama, yürütme, yargı arasındaki güçler ayrılığının sağlanması; 1950 yılından itibaren (başlayarak), çok partili serbest seçimli bir düzenin kurulması; 1961 yılından itibaren (bu yana) düşünceyi ifade (açıklama), yayın, medya ve örgütlenme özgürlüğünün güvence altına alınması konularında büyük reformlar ve devrimler gerçekleşti.

AKP’nin iktidar döneminde ise, belli bir ölçüde, çok partili serbest seçimli düzen hariç (dışında), demokrasi yolundaki kazanımların tamamı (tümü) ortadan kaldırıldı, sivil dikta rejimi kuruldu.

Son yıllarda, AKP’nin seçimleri kaybetme (yitirme) olasılığının ortaya çıkmasıyla birlikte, AKP, geriye kalan son kazanımı da, çok partili serbest seçimli düzeni de yok etmeye başladı.
***
Referandumda mühürsüz oyların sayılması; İstanbul seçimlerinin tekrar edilmesi (yinelenmesi); seçilmiş belediye başkanlarının yerine hukuka aykırı biçimde kayyum atanması; HDP’li liderlerin hukuka aykırı biçimde tutuklanması; İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanına kumpas “davasıyla” siyaset yasağı getirilmesi; HDP’nin seçimlerden kısa bir süre önce kapatılmasının planlanması; AKP’li ve MHP’li yöneticilerin, muhalefet liderlerini, onların can güvenliğini tehlikeye atacak biçimde, hedef haline (durumuna) getirmeleri ve tehdit etmeleri, yaşanan olgulardır.

Önümüzdeki genel seçimlerde muhalefete düşen en zorlu görevler şunlardır       :

1) Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile deprem bölgesini kapsayıp OHAL ilan edilen 11 ilde sandık güvenliğinin sağlanması.
2) Depremzedelerin oy kullanabilmesinin sağlanması.
3) Afganistan, Irak, Suriye, Sudan, Somali gibi ülkelerden ithal “seçmenin” devreye sokulmasının önlenmesi.
4) Yurtdışındaki ve/veya içindeki bazı (kimi) odakların siber suç eylemleriyle dijital-elektronik seçim verisi sistemlerine müdahale etmesinin önlenmesi.
5) Başta cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, muhalefet liderlerinin can güvenliğinin en üst seviyede (düzeyde) sağlanması.

Can güvenliğini İçişleri Bakanlığı’nın, seçim güvenliğini Yüksek Seçim Kurulu’nun sağlaması gerekirken, bunların sağlanmasının da muhalefet partilerine kalması, bir hükümet için elbette utanç verici bir durumdur!

Ancak hükümette ve ortaklarında utanma duygusu diye bir şey kalmadığı için, sorumluluğu muhalefet partilerinin üstlenmesi kaçınılmazdır!