Etiket arşivi: Silivri tecrit Kampında müebbet hapse mahkum

Sevr’in Anayasası


Dr. A. Nejat ÖLÇEN

Portresi_Ali_Nejat_Olcen.jpg

Sevr’in Anayasası

1. Büyük Ortadoğu Projesi BOP’un koşul gördüğü Yeni Anayasa Ha­zırlığı
Adaletsiz ve Kalkınmasız Parti AKP’nin hazırlamaya giriştiği Anayasa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yok ederek onu İslam “Cemahiriyesi’ne dö­nüştürmeyi amaçlamış olduğu içindir ki; Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanlığını üstlenmiştir R.T. Erdoğan.

Her halde Başbakan olmaktan daha önemlidir O’nun için BOP eşbaşkanı olmak.
Hazırlanmasına girişilen Anayasa’da BOP’un öngördüğü Türk, Türklük kavramlarının
yer almaması için çaba harcamakta, Ab­dullah Öcalan de­nilen ikiyüzlü zavallı cani ile Sevr’i diriltecek Pazarlıklara girişilmektedir.

Avrupa Birliği’nin 2004 yılında hazırladığı raporda, Fırat ve Dicle nehirleri havzasının uluslararası bir kurul tarafından yönetilmesi ve İsrail’in sınır komşumuz olması nasıl sağlanacaktır? ABD’de kurulan Atlantic Conucil’in hazırlayarak Başkan Obama’ya 2009 yılında sunduğu raporda şu sorulara yer veriliyor :

– Ankara’nın Kürt kimliğini tanımak için ek adımlar atması nasıl sağ­lanacak, vatandaşlığın temeli olan Türklük tanımının ortadan kaldı­rılması ve nihai çözümün
PKK lideri ve kadrosu için af düzenlen­mesi nasıl gerçekleşecek?

Başkanlığını David L.Ph illips’in üstlendiği Atlantik Council’in Başkan Obama’ya sunduğu rapordaki bu öngörüleri ülkemizde kim gerçekleştirebilirdi BOP eşbaşkanı olmasaydı? Misak-ı Milli sınırlarımız içindeki coğrafyamız, o coğrafyanın sahibi
Türk Ulusu ve o Ulusumuzun Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde kurulan Cumhuriyetimizin temeli olan ulus-devlet bütünlüğünün yok edilmesi olgusunu yaşamaktayız. Bu amaç için, önce hu­kuksuzlu­ğun hukuku yaratılmalıydı:

2. Sevr’i Güncelleştirecek Anayasa için Hukuksuzluğun Hukuku oluşmalıydı.
Türk Ceza Yasasındaki 135’inci maddede değiştirilerek “zabıta amir ve memurlarına iddianame hazırla­ması yetkisi” verildi. Kimlerin suçlanacağna Cumhuriyet Savcıları değil, iktidarın buyruğunda güvenlik güçleri karar verme yetkisiyle donatılmış oldu.
Gizli tanık ifadeleri, imzasız mektuplar suç kanıtı olabilmeli ki; subay ve generaller ordusuz ve ordumuz da zabi­tansız kalmalı; direnmesi olası generaller düzmece suçlarla zindana tı­kılmalı, yurtsever aydınlar, bilim adamı, parti genel başkanı olsa da,
mil­letvekili de se­çilseler Silivri tecrit Kampında müebbet hapse mahkum edilmeliydiler.

Hukuksuzluğun hukuku sayesinde bunlar gerçekleştirildi.

Misak-ı Milli sınırlarımız içindeki coğrafyamızın bölünerek ulus-devlet bü­tünlüğün
yok edilişi nasıl sağlanabilirdi, toplumsal korku yaratılamaz, di­renecek güçler zindanlara atılmasaydı?

3. Hazırlanan Anayasa, 137 yıl önceki 1876 Kanunu Esasi’sinin de gerisinde
Adaletsiz ve Kalkınmasız Parti AKP’nin oluşturduğu hukuk (daha doğrusu  hukuksuzluğun hukuku) Mecelle’nin de gerisinde iken  hazırlanmakta olan yeni Anayasa da 137 yıl önceki Kanun Esasi’nin de gerisine düşmüştür.

BOP’un eşbaşkanı Türkiye Cumhuriyeti devletini ordusuz, ordusunu ko­mutansız bırakarak Misak-Milli sınırlarımızı savunmaktan Devletimizi yoksunlaştırmıştır.

Ülkemizin eyaletlere bölünmesi planlanırken; “Ulus-Devlet-Yurt” bütünlüğünü 
yok edecek kararlar alırken, 137 yıl önceki Ka­nun Esasi’nin 1’nci maddesi,
Memaliki Osmaniye’nin bölünmez “yek vücut” ol­duğunu karara bağlamıştı:

“Devleti Osmani memalik ve kıtaatı haziriye vilayeti mümtaziyeyi muhtevi yek vücut olmakla hiçbir zamanda hiçbir sebeple tefrik ka­bul etmez.”

  • Türkiye Cumhuriyeti‘nin Anayasası,
    BOP’un eşbaşkanı eliyle Kanunu Esasi’nin de gerisine düşürülmektedir.

Kanun Esasi’nin 8’nci maddesi :

“Devleti Osmanlı tebaasında bulunan efradın herhangi din ve mezhepten olursa olsun bila istisna Osmanlı tabir olunur.” diyor. O bunu söylerken, 137 yıl sonra AKP iktidarı Türkiye Cumhuriyeti Dev­letinde başbakan olan  R. T. Erdoğan, Anayasa’dan Türk’ü silmeye yelte­niyor. Oysa bilmiyor ki: Misak-Milli sınırları içinde ve dışındaki toprak­larda yaşayan Türk’leri uygarlık tarihinden değil, Anayasa denilen ka­ğıttan bile silmeye gücünün yetmeyeceğini ve kendisinin silinip gidece­ğini bilmelidir BOP’un eşbaşkanı.Kanun Esasi’nin 9’ncu maddesi de, “Osmanlıların kaffesi’nin hürriyeti şahiyelerine malik” olduğunu hükme bağlarken 10. maddesi ”Hürriyeti şahsiyenin her türlü tecavüzden ma­sun olduğunu” koşul görüyor ve de:“Hiç kimse kanunun tayin ettiği sebep ve suretten maada bir bahane ile mücazat olunamaz.” (cezalandırılamaz) koşulunu hükme bağlıyordu.4. Hazırlanan Anayasa, 334 yıl önceki (1679) Habeas Corpus Act’ın da gerisinde!137 yıl önce Osmanlı çökerken bile AKP iktidarından daha çok yurt bütün­lüğüne ve insan haklarına özen göstermeye başlamıştır. Aslında o Kanunu Esasi, 334 yıl önceki (1679) İngiliz Parlamentosu’nun yayımladığı “Habeas Corpus Act”ın bir  benzeridir.

Habeas Corpus Act, yasal ge­reklilik olmadıkça hiç kimsenin tutuklanmamasını, tutuklandığında 24 saat içinde yargı önüne çıkarılmasını, işkence ve zulüm görmemesini öngörü­yordu. Aslında Habeas Corpus hukuku, İngiltere’de iktidara karşı temel hak ve özgürlük­leri koruyan Magna Charta’nın (1215) tamamlayıcısıdır.

Bu iki temel hukuk metni, Av­rupa İnsan Hakları Sözleşmesi‘nin 6. maddesiyle demokrasinin (Adil yargılanma hakkı!) evrensel ilkelerinin kurumlaşmasında
etkili olmuştur.

Magna Carta te­mel hak ve özgürlükleri korumayı Kral’a karşı temel alırken,
12 Eylül 1980 müdahelesi, 1961 Anayasası’nın 11. maddesindeki “temel hak ve hürriyetlerin özüne dokunulamayacağı” hükmünü iptal etmişti!

  • Adaletsiz ve Kalkınmasız  Parti AKP,
    İngiltere’nin 334 yıl önceki hukukunun da gerilerine düşmüştür.

5. Emperyalizmin ülkelerinde millet tanımı dokunulmazdır.

Federal Almanya Cumhuriyeti’nin Anayasasında 1’nci maddenin ikinci bendi;
“das Deutsche Volk bekennt sich zu unverletzlichen und unver-ausserlichen Menschenrechten.. inder Welt. (Türkçesi: Alman halkı dokunulamaz devredilemez insan haklarına yeryüzünde sahip çıkar.) koşuluna yer vermiştir.

O ülkede biri çıkıp da “Alman halkı” deyimi bölücülüktür Ana­yasa’dan çıkmalıdır diyecek kadar alçalabilir mi? Fransa’da Anayasanın 3. maddesindeki “Fransız” deyimine kim karşı çı­kabilir? “Fransız” deyimini Anayasadan çıkarmaya yeltenen bir devlet adamı kendisini nerede bulur, tahmin edebilir misiniz?
6. Türk Ulusu, kendisine zarar veren iktidarları sırtında taşımak zo­runda değildir!Çünkü: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yurtsever aydınlar tarafından yönetilmenin
“ulus-devlet” bütünlüğünü özenle ve azimle korumayı sahiplenen siyasal ikti­darı  yaratacaktır, elbet, yakında ve belki yarından da yakında.
Dr. Ali Nejat Ölçen
4.4.2013
Dipnotlar :
1. “Habeas Corpus” Latince “vücudum benimdir” anlamında bir deyimdir. O de­yimi temel alan yasa, kişiye yargı aşamasındaki işlemlerin yasalara uy­gunluğunu isteme hakkını tanımaktadır. (Kaynak : The Oxford Universal Dictionary, vol.1, p. 849;
ayrıca bkz : Encyclopedia International, vol 8, p. 251: The Writ is a protective device against arbitrary incarceration and, it still serves to protect personal liberty.
(Hüküm-ferman, keyfi tutuklamaya karşı kişi özgürlüğünü savunmaya hizmet edecek önlemleri içermelidir.)2. A. N. Ölçen, Türkiye Sorunları kitap dizisi, sayı 74, Ekim 2010