Etiket arşivi: Şer’iye ve Evkaf Vekâletleri kaldırılmış

Tevhidi Tedrisat’ın 96. Yılı:  BU DA BİZE DERS OLSUN!

Tevhidi Tedrisat’ın 96. Yılı: 
BU DA BİZE DERS OLSUN!

Zeki Sarıhan
02 Mart 2020, www.zekisarihan.com 

3 Mart, Devrim Tarihimizin önemli günlerinden biri. 96. Yıldönümünü kimi toplantılarla ve yazılarla anıyoruz. Buruk bir psikoloji içinde…

Ankara’da etkinlik gösteren İzmirliler Kültür ve Dayanışma Derneği, bu yıl erken davrandı. 29 Şubat’ta, Olgunlar Sokaktaki genel merkezlerinde Öğretim Birliği Yasası ile ilgili bir konuşma yapmamı istedi. Bir buçuk saat dolayında bu konuda bildiklerimi aklımın erdiği, dilimin döndüğü ölçüde anlattım. Olay hakkında ayrıntılara girmeden, tarih içindeki yerini yorumlamaya çalıştım. Başkan Yasin Aksu’nun sunduğu bir teşekkür plaketinin daha sahibi oldum…

3 Mart 1924’te çıkarılan üç yasayla Şer’iye ve Evkaf Vekâletleri kaldırılmış, bütün bilim ve eğitim kurumları Maarif Vekâletine bağlanmış, Halifelik kaldırılarak Osmanlı Ailesinin bütün bireyleri yurt dışına çıkarılmıştı.

Tanzimat’tan beri adım adım gelişen modernleşme akımı, Türkiye Ortaçağı’na kesin bir neşter atmıştı. Padişahlığın kaldırılmasından, Cumhuriyetin ilanından sonra sıra, miadını doldurmuş ve milletin ilerlemesinde ayak bağı durumuna gelmiş üst yapı kurumlarının yok edilmesine gelmişti. Daha sonraki yıllarda tekke ve zaviyeler de kaldırılacak, Medeni Yasa kabul edilecek, Yazı Devrimi yapılacaktı.

Bey, paşa, ağa, hacı, bey efendi, hanımefendi gibi unvanlar bile yasaklanmıştı.

BİR YANI AVRUPA, BİR YANI ASYA ORTAÇAĞI

Türkiye’nin bir yanı Avrupa, bir yanı Asya idi. Avrupa ileriliği, çağdaşlığı, Asya geriliği, çağ dışılığı temsil ediyordu. Başımızda “asri” olmamızın yollarını açan devlet adamları bulunuyordu. Gene de bu kesim, küçük bir azınlıktı. Asıl kalabalıklar, köylerde ve kasabalarda ağa ve tefeci tüccarların egemenliği altında geri bir yaşam sürüyorlardı.

Ağalar ve beyler, kendi iktisadi çıkarlarına dokunmayan bu Devrim hareketlerini kabul etmiş göründüler. Fesi ve sarığı çıkarıp yerine şapka giymenin çıkarlarına bir zararı yoktu. Madem devlet emrediyordu, zamana uyacaklardı. Ufak tefek kıpırdanmalar olduysa da boyun eğdiler ve Meclis’te de temsil edildiler.

Gün geçti, devran döndü, Devrim Yasalarının sivri gelen yönleri törpülendi ve gericilik için daha az acıtıcı hale getirildi, sonra da esamileri okunmaz oldu. Türkiye tümüyle ters yola girdi.

TEVHİDİ TEDRİSAT

Öğretimin Birleştirilmesi Yasası“nı ele alalım: Bu yasa hâlâ yürürlükte görünüyor, üstelik anayasaya aykırılıkları ileri sürülemeyecek 8 devrim yasasından biri. Ama ortada anayasal bir düzen yok. Milleti artık tek bir kişi yönetiyor. Eğitimin yönetimi de O’nun elinde. Vakıfların, cemaatlerin sayısız okulu var ve bunların sayısı gitgide artıyor. Şimdi artık laik eğitimi koruma çabası değil, eğitime ve devlete hangi tarikatın egemen olacağı kavgası veriliyor. Bir din devleti kurmak isteyen Fetullahçılar temizlenmekle bitmiyor, onların bıraktığı boşluğu diğerleri dolduruyor. Millî Eğitim Bakanlığı 1924’teki Maarif Vekâleti değil. Bütün amacı vatandaşları dindar ve kindar olarak yetiştirmek. Karanlığın koyuluğu, yıldan yıla artıyor.

Oradan buraya neden geldik?

Bunlar, gitgide büyüyerek devleti ele geçirdiler. Gerici Asyai ilişkiler, modern Avrupai ilişkileri alt etti ve onun yerine devleti yönetmeye başladı.

DERİN BİR KİRİZMA GEREK

Bu gericiliğin köleleştirici anlayışına karşı mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Aydınlanmanın ışığını halkçılıkla sarıp sarmalayarak emekçilere ulaştırmaya çalışacağız. İktidarda değiliz ama aydınlar olarak sayımız 1924’te olduğundan daha çok.

İktidar şansını yakaladığımızda, bir daha bugünkü duruma düşmemek için yapacağımızı biliyoruz.

İlk olarak emperyalizmden temelli kopacağız, 2. olarak halkı iktidarın gerçek sahibi yaparak, onu kapkaççı kapitalizmin elinden kurtaracağız.

Emeği en yüce değer yapacağız.

Gericiliğin boy verdiği toprağı derin bir kirizmadan geçirerek onun kökünü kurutacağız.

İzmirlilere bunları söyledim. Ben zaten bunu bilir, bunu söylerim..