Etiket arşivi: şehir hastaneleri

Başkan girmeyen eve doktor girer!

Aman diim ha…
Başkan girmeyen eve doktor girer!

portresi_Yimaz_Ozdil_yazdi

Yılmaz ÖZDİL, 09.01.2016, SÖZCÜ

Meclis’in çoğunluğu saçma sapan tiplerden oluşuyor ama, varlığıyla onur duyduğumuz milletvekilleri de var. Dr. Ceyhun İrgil mesela… Bursa milletvekili. Hekim.
Çıktı meclis kürsüsüne “yeni anayasa” tartışmalarıyla resmen uyutulan, gerçekleri görmemesi için adeta uyuşturulan milletimize hitaben, tek tek anlattı.

  • “Devlet hastanelerindeki ölüm oranı %40 arttı. Devlet hastanelerinde 2010’da 83 bin kişi yaşamını kaybederken, 2014’te 114 bin kişi yaşamını yitirdi. Çünkü… Durumu kritik hastaların çoğuna özel hastanelerde bakılmıyor, zordaki hastalar Özel’den devlete sevkediliyor, ;
    devlet hastanelerinde yeterli bakım sağlanamıyor, bu ağır istatistikler oluşuyor.”
    *
    “Hekime başvuru rakamlarına bakalım… AKP iktidara geldiğinde 2002’de 209 milyon insan hastaneye gitti. 2014’te bu rakam 644 milyon oldu! Ülke nüfusunun neredeyse dokuz katı.”
    *
    “2002’de 769 milyon kutu ilaç satıldı. 2014’te 1 milyar 970 milyon kutu ilaç satıldı.”
    *
    “Acil servise başvuran vatandaş sayısı kaç biliyor musunuz? 100 milyon! Ülkenin nüfusu 78 milyon… Dünya rekorudur bu. Dünyada nüfusundan daha çok acile başvuran tek ülke, biziz.”
    *
    “Çünkü… Acil servise gidince fark ödemiyorsun. İnsanlarımız iki – üç lira farkı bile ödeyemeyecek durumda olduğu için, acil servislere yığılıyor. Kadının çocuğu ateşleniyor,
    farkı ödeyebilecek durumda olmadığı için mecburen akşamı bekliyor, acil servise götürüyor.”
    *
    “2002’de bu ülkede 2 milyon kişi ameliyat olmuştu. 2014’te kaç kişi ameliyat olmuş? 14 milyon! Bunun nedeni ne? Halka hizmet mi? Hayır. Bunun adı, performans… Hükümet, performans
    adı altında, doktorlara hastanelere ameliyat karşılığı para ödüyor, bu yüzden habire ameliyata yükleniliyor.”
    *
    Bıçak parası kaldırıldı deniyor. Halbuki, bıçak parası resmileştirildi. Özel hastanelere giden vatandaşlar %200 fark ödüyor. (AS: 2008’de % 20 ile başlanmıştı..) Bu farkın adı ne Allah aşkına? Bıçak parası işte o… Açıktan alınan bıçak parası, resmi bıçak parası haline geldi.“
    *
    “Bu performans sistemi nedeniyle, bu gidişle, memlekette neşter değmeyen insan kalmayacak!”
    *
    “Milleti kandırmayalım. Madem sağlık sisteminde her şey yolunda… O halde neden insanlarımız hastanede yer bulabilmek için, ameliyat olabilmek için habire bizi,
    milletvekillerini arıyor?”
    *
    “AKP yalnızca parası olanların sağlıklı hizmet alabildiği bir sistem yarattı. Katkı payı,
    katılım payı, reçete parası gibi çeşitli yollarla fark ücreti alarak, hasta vatandaşları
    müşteri konumuna getirdi.” (AS: AKP’nin ilk Sağlık Bakanı R. Akdağ bunu açık açık söylemişti; Milliyet, 26 Temmuz 2003)
    *
    “Piyasacı sağlık hizmetiyle anne ve bebek ölüm hızları arttı. Anne ve bebek ölümlerini bile küçük göstermeye çalışıyorlar, TÜİK rakamlarını bile küçük göstermeye çalışıyorlar.”
    *
    “Şimdi ne yapıyorlar? Şehir hastaneleri yapıyorlar. Şehir hastaneleri, özelleştirmenin
    Truva atıdır. Adama arsayı buluyorlar, adam o arsaya bina yapıyor, o binayı o adama
    49 yıllığına kiralıyorlar, %70 doluluk güvencesi veriyorlar, doktoru hemşireyi Devlet veriyor, doktorun hemşirenin maaşını Devlet veriyor, hastanenin gelirini o adam alıyor;
    binadaki kafeterya, kuaför gibi işletmeler bile o adama ait oluyor.
    Böyle bir şey dünyada nerede var?”
    *
    “Şehir hastaneleri, kamu-özel ortaklığı kisvesi altında, kamu adını kullanarak,
    küresel sermayeye kaynak yaratıyor. Halkın sağlığı, yandaş işadamlarına pazarlanıyor.”
    *
    “Sağlık çalışanlarının özlük hakları verilmiyor. Fazla mesaiye zorlanıyor.
    İtiraz edenler sürülüyor, taciz ediliyor.”
    *
    “Altı bin doktor istifa etti. Şu anda devlet hastanelerinde kritik ameliyatları yapacak adam yok. Bursa Devlet Hastanesi’nde mesela, neredeyse beyin ameliyatı yapılmıyor, tümör ameliyatı yapılmıyor.”
    *
    “Sağlık personeli mutsuz, bıkkın… Nasıl sağlık hizmeti verecekler?”
    *
    “Her dört sağlık çalışanından biri taşeron… Taşeron kafayla sağlık hizmeti olur mu?”
    (AS: “Taşeron” değil “Taşeron elemanı” demek gerekiyor.. Taşeron altişverendir,
    çalışan değildir.. İnsan çalıştırır.. Çalışanlar taşeron değil, taşeron elemanı olabilirler..)
    *
    “Eğer sağlığı bu taşeron kafayla yürütmeye devam ederseniz, bunun acı sonuçlarını gün gelir, herkes sevdikleriyle öder. Sağlık denilen kavram, ne ekonomiye benzer, ne siyasete benzer. Unutulmasın… Dünyada sağlıktan, hastalıktan daha demokratik bir şey yoktur.
    Bu meclis bile hastalıktan daha demokratik değildir.”
    *
    (Nedir bu hastalık-demokrasi ilişkisi diye merak ettim. Biraz daha açması için değerli vekil Ceyhun İrgil’i aradım. İzah etti.)“Dünyada en demokratik kavram, hastalıktır. Etnik köken, mezhep, cinsiyet, zengin-fakir ayırmaz, herkese eşit davranır, kimseye ayrıcalık tanımaz. AKP’linin prostatı da aynıdır, CHP’linin prostatı da… MHP’linin diabeti de aynıdır, HDP’linin diabeti de… Bu nedenle, sağlığın siyaseti olmaz. Asla olmamalı. İngiltere kraliçesine hangi ilacı veriyorsan,
    aynı hastalıktan muzdarip Fatma teyzeye de aynı ilacı verirsin. Sağlık hizmetinde lüks olmaz. İnsanlarımız parası olsa da olmasa da ilacını alabilmeli, hekimine ulaşabilmeli.
    İnsan için daima en iyisi olmalı. Eğer sağlığı bu kafayla yürütmeye devam edersek,
    bunun acı sonuçlarını gün gelir, herkes sevdikleriyle öder.”
    *
    Benim anladığım şu :

Asrın liderimizi Başbakan seçtik, Cumhurbaşkanı seçtik, sonuçta turp gibiyiz maşallah…
Yılda  644 milyon kez doktora gidip, 100 milyon kez acil servise yatıp, 14 milyon kez
ameliyat olup, 2 milyar kutu ilaç içiyoruz, sağlık sıhhat afiyetteyiz.

Üstüne başkan seçelim.. Yanaklarımıza renk gelsin.. Ay parçası olalım!

=======================================

Dostlar,

Usta gazeteci, araştırmacı yazar, yurtsever insanımız Sayın Özdil dün de SÖZCÜ‘deki köşesinde son derece başarılı yukarıdaki yazıyı yayımladı. Kendisine teşekkür borçluyuz. Konuşmasını alıntıladığı meslektaşımız Dr. Ceyhun İrgil ve bizim gibi Halk Sağlığı öğretim üyesi olan
hekim eşlerii yakın dostlarımızdır. Dr. İrgil’e bu çok öneml – sağır uyandıracak uyarısı için sağolsun diyoruz..

Umarız AKP’li yetkililer de duyar.. Dünya Bankası – IMF güdümünde sürdürülen
SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM saçmalığının daha fazla daytılmasının olanaksılığını
ya da olağansütü yüksek – sürdürülemez faturasını
algılayabilirler..

Hastalar_musteri_olacak_Recep_Akdag

Yıllardır bu sitede yazıyoruz, konferanslarda, derslerde anlatıyoruz..
17 Ocak 2016 Pazar günü Ulusal Kanal’da Alternatif Programında Sayın Sebahattin Önkibar’ın konuğu olacağız (Sabah saat 11:00’e doğru).. Sağlık sisteminde neler yaşandığını, talanı, rantı.. bir kez daha anlatmaya çabalayacağız..

AKP iktidarını bir kez daha, iyice geç olmadan, bu dış güdümlü ve ancak dayatanlara
yararı olacak, ülkemiz – halkımız için ise yıkımdan başka sonuç vermeyen SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM politikasına son vermeye çağırıyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
10 Ocak 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

 

 

Yandaşa peşkeş zihniyeti sağlık sistemini çökertti!

Yandaşa peşkeş zihniyeti
sağlık sistemini çökertti
!

CHP Ge­nel Baş­kan Yar­dım­cı­sı Dr. Ay­tun Çı­ray,
Uğur Dün­da­r’­a ik­ti­da­rın övün­dü­ğü sağ­lık sis­te­mi­nin gel­di­ği nok­ta­yı ör­nek­le­riy­le an­lat­tı… 

Uğur Dündar

SÖZCÜ, 21.1.15

Çıray, AKP’nin sağlık sisteminin çöktüğünü şu örneklerle dile getirdi:

  • Şehir hastanelerinde özel sektöre 29.9 milyar lira peşkeş çekildi.
    90 milyon Euro’luk grip aşısı aldılar… Ki bu paraya devlet aşı fabrikası kurardı. Performans sistemi yüzünden binlerce hasta boş yere ameliyat edildi. Çekilen MR sayısı patladı. Her birey adeta küçük ölçekte
    atom bombasına maruz kaldı.”

Sev­gi­li okur­la­rım,

CHP İz­mir Mil­let­ve­kil­li ve Par­ti Mec­li­si Üye­si Dr. Ay­tun Çı­ray,
yıl­lar­ca Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı Müs­te­şar­lı­ğı yap­tı.
Ye­şil Kart uy­gu­la­ma­sıy­la, Sağ­lık Re­for­mu ça­lış­ma­la­rı­nı O baş­lat­tı.

Ön­ce­ki gün bu ça­lış­kan mil­let­ve­ki­liy­le uzun uzun ko­nuş­tum.
Ge­rek tek­nik ko­nu­la­ra egemen si­ya­set­çi kim­li­ği, ge­rek­se he­kim gö­züy­le an­lat­tık­la­rı tüy­le­ri­mi ür­pert­ti. Öy­le­si­ne çar­pı­cı ger­çek­le­re de­ğin­di ki, an­lat­tık­la­rı­nı siz­ler­le pay­laş­ma­nın, ta­ri­hsel bir ga­ze­te­ci­lik gö­re­vi
ol­du­ğu­na ka­rar ver­dim. İş­te o soh­bet­te Ay­tun Çı­ray’­a yö­nelt­ti­ğim
so­ru­lar ve ver­di­ği sar­sı­cı yanıt­lar:

UĞUR DÜN­DAR (U.D.): AKP ik­ti­da­rı Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Pro­je­si adı­nı ver­di­ği pro­je­yle bir dö­nem top­lum­da çok prim yap­tı ve salt
bu ne­den­le önem­li oran­da oy al­dı. Bu­nu na­sıl izah edi­yor­su­nuz
ve siz ol­sa­nız ay­nı şey­le­ri ya­par mıy­dı­nız?

Dr. AY­TUN ÇI­RAY (A.Ç.): Sağ­lık Re­form Pa­ke­ti be­nim müs­te­şar ola­rak ba­şın­da bu­lun­du­ğum ekip­çe ha­zır­lan­mış ve kal­kın­ma pla­nı
he­def­le­ri içi­ne alın­mış­tı. An­cak ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si için “va­tan­daş­lık
nu­ma­ra­sı­” ça­lış­ma­la­rı­nın bit­me­si ge­re­ki­yor­du. O da AKP hü­kü­me­ti
dö­ne­min­de bit­ti ve böy­le­ce adı Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Pro­je­si ola­rak
de­ğiş­ti­ri­len uy­gu­la­ma­lar baş­la­tıl­dı. Bu çer­çe­ve­de ilk ola­rak SSK ve
dev­let has­ta­ne­le­ri tek ça­tı al­tın­da top­lan­dı, has­ta­ne ec­za­ne­le­ri ye­ri­ne ilaç­lar özel ec­za­ne­ler­den alın­ma­ya baş­lan­dı. Bu du­rum do­ğal ola­rak
has­ta kuy­ruk­la­rı­nı azalt­tı. Sağ­lık per­so­ne­li için baş­la­tı­lan per­for­mans sis­te­mi dev­re­ye gir­di. Her yer­den, da­ha son­ra ço­ğu ba­ta­cak olan özel
po­lik­li­nik­ler fış­kır­dı. İş­le­mez ha­le gel­miş sağ­lık sis­te­min­den son­ra bu hiz­met­ler hem va­tan­daş­lar, hem de sağ­lık­çı­lar için çok önem­li bir
ye­ni­lik ola­rak al­gı­lan­dı. Baş­ta dok­tor ve ec­za­cı­lar ol­mak üze­re
sağ­lık per­so­ne­li bu sis­te­min do­ğal rek­lam­cı­la­rı ol­du­lar.

AK­P’­NİN SAĞ­LIK RE­FOR­MU ÇÖK­TÜ

U.D. : Pe­ki bun­la­rın hep­si yan­lış mıy­dı?

A.Ç. :
Ta­bi­i ki ha­yır. Çok iyi baş­la­mış­lar­dı ve kuy­ruk­lar­da azal­ma
ol­muş­tu. Sağ­lık hiz­met­le­ri­ne ula­şım­da da me­sa­fe alın­mış­tı. Ama bun­lar ger­çek­le­şir­ken çok pa­ha­lı bir hiz­met olan sağ­lı­ğın fi­nans­ma­nı ih­mal edil­di. Her alan­da ol­du­ğu gi­bi sağ­lık­ta da AK­P’­nin “yan­daş­la­ra
peş­ke­ş”
zih­ni­ye­ti dev­re­ye gi­rin­ce de sis­tem çök­tü.

U.D. :
Peş­keş der­ken ne­yi kas­te­di­yor­su­nuz?
Bu­na ör­nek ve­re­bi­lir mi­si­niz?


A.Ç. :
Sa­yın Dün­dar, o ka­dar çok ör­nek var ki… İs­ter­se­niz bir dö­nem
si­zin de gün­de­me ge­tir­di­ği­niz şe­hir has­ta­ne­le­rin­den baş­la­ya­lım.
İn­gil­te­re ve Ka­na­da gi­bi ül­ke­ler­de uy­gu­lan­dı­ğın­da çok bü­yük ka­mu
za­ra­rı­na ne­den olan mo­da­sı geç­miş de­va­sa “şe­hir has­ta­ne­le­ri­” mo­de­li­ni ha­ya­ta ge­çir­me­ye baş­la­dı­lar.

Bu sis­tem­de dev­let özel sek­tö­re be­da­va ara­zi ve­ri­yor. Özel sek­tör bu ara­zi­ye de­va­sa has­ta­ne­ler ya­pı­yor. Ve son­ra dev­let bu bi­na­la­rı özel
sek­tör­den 25 yıl­lı­ğı­na ki­ra­lı­yor. Şir­ket­le­re öde­ne­cek pa­ra­lar ve
söz­leş­me­le­rin çok önem­li ay­rın­tı­la­rı ise ka­mu­oyun­dan giz­le­ni­yor.
Bu sis­tem­de 25 yıl için özel sek­tö­re peş­keş çe­ki­len mik­tar ne ka­dar
bi­li­yor mu­su­nuz? Mer­sin ve Ada­na has­ta­ne­le­ri ha­riç 29.9 mil­yar li­ra… Ya­ni es­ki pa­ray­la 29.9 kat­ril­yon li­ra… Bu he­sap­la­ra şe­hir için­de
yı­kı­la­cak mev­cut has­ta­ne­le­rin ar­sa­la­rı­nın ran­tı da­hil de­ğil. On­la­rı da
da­hil et­ti­ği­niz­de kar­şı­mı­za du­dak uçuk­la­ta­cak bir rant tab­lo­su çı­kı­yor. Üs­te­lik bu yı­kım­lar ne­de­ni ile ya­tak sa­yı­sın­da ar­tış da ol­mu­yor!

90 MİL­YON EU­RO­’LUK AŞI AL­DI­LAR

U.D. : İna­nıl­maz bir ra­kam ve ina­nıl­maz bir peş­keş pla­nı…

A.Ç. : Da­ha­sı var; Kuş Gri­bi için alı­nan ilaç­la­rı im­ha et­ti­ler.

  • “Do­muz Gri­bi­” di­ye­rek ve hal­kı­mı­zı kor­ku­ta­rak,
    ol­ma­yan bir has­ta­lı­ğın işe ya­ra­ma­ya­cak aşı­sı­na
    90 mil­yon Eu­ro öde­di­ler.

Eğer ben bu ko­nu­yu gün­de­me ge­tir­me­sey­dim top­lam 226 mil­yon Eu­ro öde­ye­cek­ler­di. Bu­nu en­gel­le­dim. Bir aşı fab­ri­ka­sı­nın 60-90 mil­yon
Eu­ro­’ya ya­pı­la­bi­le­ce­ği­ni dü­şü­nür­sek, bu bü­yük skan­da­lın ül­ke­ye
ma­li­ye­ti­nin bo­yut­la­rı da­ha iyi an­la­şı­lır.

KÜR­TAJ TAR­TIŞ­MA­SI­NIN PER­DE AR­KA­SI

U.D. : Bun­lar olup bi­ter­ken Sa­yın Er­do­ğan “kür­ta­j” tar­tış­ma­la­rı­nı baş­lat­tı. Ama­cı top­lu­mun dik­ka­ti­ni da­ğıt­mak mıy­dı, yok­sa
ar­ka­sın­da baş­ka bir ne­den mi var­dı? “Ne­den mi var­dı?” di­ye
so­ru­yo­rum çün­kü, AKP yö­ne­ti­mi­nin her olay­da bir de per­de ar­ka­sı se­nar­yo­su ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz.

A.Ç. : Bu­nun per­de ar­ka­sı tam bir tıb­bi fe­la­ket­tir Uğur Bey. Ko­nuş­ma­mı­za baş­lar­ken si­ze AK­P’­nin sağ­lık per­so­ne­li için Per­for­mans Sis­te­mi adı ve­ri­len bir sis­te­mi uy­gu­la­ma­ya koy­du­ğu­nu söy­le­miş­tim. Bu şu
de­mek­ti:

Ne ka­dar ame­li­yat, ne ka­dar tah­lil ya­pı­lır­sa, ne ka­dar to­mog­ra­fi ve MR çe­ki­lir­se o ka­dar per­for­mans pa­yı alı­na­cak­tı. İş­te bu yan­lış sis­tem
yü­zün­den se­zar­yen pat­la­dı!.. Öy­le ki, 2002’de % 21 olan se­zar­yen
ora­nı 2011’de %47’ye sıç­ra­dı. Özel has­ta­ne­ler­de bu ra­kam %65’e ulaş­tı. Mü­ker­rer se­zar­yen ora­nıy­sa %20’yi bul­du. Ya­ni tab­lo re­za­let öte­si bir du­rum al­dı. Kim­se fark et­me­den bu ür­kü­tü­cü gi­di­şe dur de­me­le­ri
ge­re­ki­yor­du. Bu­nun için Er­do­ğan bi­linç­li ola­rak “kür­ta­j” tar­tış­ma­sı­nı baş­lat­tı. He­men ar­dın­dan se­zar­ye­ni zor­laş­tı­ran ya­sa gün­de­me gel­di.
Pe­ki bu ara­da bo­şu bo­şu­na ke­si­lip bi­çi­len ka­dın­la­rı­mız ger­çe­ği fark
et­ti­ler mi? Ha­yır, tar­tış­ma bam­baş­ka yer­le­re çe­kil­di. Ne ya­zık ki
yap­tı­ğım açık­la­ma da gü­me git­ti.

GE­REK­SİZ AME­Lİ­YAT­LAR YA­PIL­DI

U.D. : Ha­tır­lı­yo­rum. Bir mil­let­ve­ki­li­niz “va­ji­na­” tar­tış­ma­sı­na gir­miş­ti çün­kü. Akıl alır gi­bi de­ğil. Siz ay­nı za­man­da bir he­kim­si­niz.
İn­san sağ­lı­ğı bu ka­dar ucuz mu? Yok­sa bu­na ben­zer, hal­kı­mız­dan
giz­le­nen baş­ka skan­dal­lar ol­du mu?

A.Ç. : Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­’nın ve­ri­le­ri­ne gö­re 2002-2013 yıl­la­rı ara­sın­da Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı has­ta­ne­le­rin­de ya­pı­lan ame­li­yat­la­rın sa­yı­sı %114,4, üni­ver­si­te has­ta­ne­le­rin­de­ki ame­li­yat­la­rın sa­yı­sı %116,4 ar­tar­ken,
özel has­ta­ne­ler­de ya­pı­lan ame­li­yat­la­rın sa­yı­sı ise %561,1 ora­nın­da
ar­tış kay­det­ti. Hal­bu­ki bu dö­nem­de Tür­ki­ye nü­fu­su %13 art­tı. O hal­de şim­di mil­le­tin ve­ki­li ola­rak sor­mak is­ti­yo­rum:

Bu yurt­taş­la­rı­mız bo­şu­na mı ame­li­yat ol­du­lar? Per­for­mans sis­te­mi
de­ni­len ve sağ­lık­ta ka­mu denetimini yok eden bu sis­tem yü­zün­den
aca­ba va­tan­daş­la­rı­mız han­gi yan et­ki­le­ri ya­şa­mak zo­run­da bı­ra­kıl­dı?
Tıp Ku­ru­mu Ge­nel Sek­re­te­ri Dr. Üçer, “Tür­ki­ye­’de 2011 yı­lın­da
or­ta­la­ma her 9 ki­şi­den 1’i­ne BT, her 10 ki­şi­den 1’i­ne de MR çe­kil­miş­tir. 10 yıl­lık bir sü­reç­te ne­re­dey­se top­lu­mun tü­mü­ne BT ve MR çe­kil­miş ola­cak­tı­r.” di­yor. Bu ne de­mek bi­li­yor mu­su­nuz? Her bi­rey ade­ta kü­çük öl­çek­te atom bom­ba­sı­na ma­ruz kal­mış ola­cak. Uğur Bey sö­zü­nü
et­ti­ği­miz şey­ler tam bir in­san hak­la­rı ih­la­li­dir.

15 MİL­YAR KAT­KI PA­YI AL­DI­LAR

U.D. : Çok şey gör­müş, ya­şa­mış bir so­ruş­tur­ma­cı ga­ze­te­ci ol­ma­ma
kar­şın, bu söy­le­dik­le­ri­ni­zi din­le­dik­çe tüy­le­rim di­ken di­ken olu­yor.
Ben yıl­lar­ca in­san sağ­lı­ğı için ver­di­ğim mü­ca­de­le ile ta­nı­nı­rım.
İna­nın işin bo­yut­la­rı be­ni bi­le deh­şe­te dü­şü­rü­yor. Sa­yın Çı­ray do­ğal
ola­rak bu iş­le­rin bir de mad­di bo­yu­tu var. Ge­lir da­ğı­lı­mı­nın bu ka­dar
bo­zuk ol­du­ğu ül­ke­miz­de bu iş­le­rin mil­le­ti­mi­ze ma­li­ye­ti ne­dir aca­ba?

A.Ç. : Gü­ya bu re­form (!) ça­lış­ma­la­rı­nın ama­cı, sağ­lık­ta hiz­met
ka­li­te­si­ni art­ı­rır­ken dev­le­tin sağ­lık har­ca­ma­la­rı­nı da azalt­mak­tı.
Oy­saki, sağ­lık har­ca­ma­la­rı­nı 16 mil­yar li­ra dolayın­dan 75 mil­yar li­ra­ya çı­kar­dı­lar. Yan­lış an­la­şıl­mak is­te­mem; biz CHP ola­rak sağ­lı­ğa har­ca­nan pa­ra­yı hiç de faz­la bul­ma­yız. Ye­ter ki 75 mil­yar li­ra ye­ri­ne har­can­sın. Ama öy­le ol­ma­dı. Sağ­lı­ğın fi­nans­ma­nı so­ru­nu or­ta­ya çık­tı.
Sa­yın Kı­lıç­da­roğ­lu­’nun SSK Ge­nel Mü­dür­lü­ğü dö­ne­min­de sa­bit
fi­yat­lar­la 2.4 mil­yar li­ra olan si­gor­ta sis­tem­le­ri, AKP ik­ti­da­rın­da 25
mil­yar li­ra gi­bi bü­yük açık­lar ver­me­ye baş­la­yın­ca bu kez va­tan­daş­la­r­dan kat­kı pay­la­rı al­ma­ya baş­la­dı­lar. Yalnızca sağ­lık ku­ru­lu­şu­nun
ka­pı­sın­dan gi­ren­ler­den top­la­nan kat­kı pa­yı 2 mil­yar 132 mil­yon li­ra… Ben top­lam mik­ta­rı 15 mil­yar li­ra ola­rak tah­min edi­yo­rum. Dev­le­tin
res­mi ra­kam­la­rı­na gö­re cep­ten ya­pı­lan ki­şi ba­şı­na sağ­lık har­ca­ma­sı
-sa­tın al­ma gü­cü pa­ri­te­si­ne gö­re- 2002 yı­lın­da 92 $ iken, bu­gün 151 $’a dek yük­sel­di. İş­te si­ze mu­aye­ne­ha­ne­le­ri ka­pat­tık di­ye övü­nen AKP
ik­ti­da­rı­nın ha­li.

Bun­lar dev­le­tin tü­mü­nü mu­aye­ne­ha­ne ha­li­ne ge­tir­di­ler.

Bun­lar sa­mi­mi de­ğil Uğur Bey. Öy­le ol­say­dı eğer Tay­yip Bey
çı­kar­dık­la­rı “Tam Gün Ya­sa­sı­” ne­de­niy­le is­ti­fa et­mek zo­run­da
bı­rak­tı­ğı Prof. Dr. Dur­sun Buğ­ra­’yı ça­ğı­rıp dev­le­tin has­ta­ne­sin­de
ken­di­ni te­da­vi et­ti­rir miy­di? Za­ma­nın Sağ­lık Ba­ka­nı Prof. Re­cep Ak­dağ da eşi­ni ya­sa dı­şı bir şe­kil­de Prof. Dr. Ne­bil Gök­su­’ya ame­li­yat
et­tir­miş­ti. Ya­ni va­tan­da­şın dok­tor seç­me hak­kı­nı elin­den alan­lar,
iş ken­di­le­ri­ne ge­lin­ce ya­sa ma­sa ta­nı­ma­dı­lar.

PE­Kİ CHP NE­LER YA­PA­CAK?

U.D. : Emi­nim da­ha pek çok eleş­ti­re­ce­ği­niz ko­nu var­dır.
An­cak mil­le­ti­miz yalnızca eleş­ti­ri is­te­mi­yor. CHP’­nin
ne ya­pa­ca­ğı­nı da me­rak edi­yor? Bu ko­nu­da ha­zır­lı­ğı­nız var mı?

A.Ç. : Ön­ce­lik­le ifa­de et­mek is­te­rim ki, mev­cut si­te­min işe ya­ra­yan ve doğ­ru olan yan­la­rı­nı de­ğiş­tir­me­ye­ce­ğiz. Sevk zin­ci­ri için­de
yurt­taş­la­rı­mız is­te­di­ği he­ki­mi ve sağ­lık ku­ru­lu­şu­na öz­gür­ce gi­de­cek­ler. “AK­P’­nin uy­du­ruk Ai­le He­kim­li­ği­” ye­ri­ne ger­çek sis­te­mi otur­ta­ca­ğız. Sağ­lık­ta hiz­met ka­li­te­si­ni artı­ra­ca­ğız. Doğ­ru bir fi­nans­man yö­ne­ti­mi ile açık­la­rı ka­pa­ta­ca­ğız. El­de ede­ce­ği­miz kay­nak ile sağ­lık­ta kat­kı pay­la­rı­nı kal­dı­ra­ca­ğız. Dev­let has­ta­ne­le­ri­nin fi­zi­ksel ka­li­te­si­ni özel sağ­lık ku­ru­luş­la­rı düzeyi­ne ge­ti­re­ce­ğiz.

  • Her­ke­sin ra­hat­ça ula­şa­bil­di­ği nitelikli bir sağ­lık sis­te­mi
    te­mel he­de­fi­miz ola­cak.

Ko­ğuş sis­te­mi ta­ri­he ka­rı­şa­cak.
Per­for­mans Sis­te­mi ye­ri­ne Teş­hi­se Da­ya­lı Sa­tın Al­ma Sis­tem­le­ri­’ni
ge­ti­re­rek va­tan­daş­la­rı­mı­zın bo­şu bo­şu­na ke­si­lip bi­çil­me­le­ri­nin
önü­ne ge­çe­ce­ğiz.

Ko­ru­yu­cu sağ­lık hiz­met­le­ri ile sağ­lık­lı bir top­lum ye­tiş­ti­re­ce­ğiz.

Mil­li ilaç sa­na­yi­sini ve
stra­te­jik ürün­ler­den olan aşı ve kan ürün­le­ri fab­ri­ka­la­rı­nı ku­ra­ca­ğız.

Sağ­lık­ta ta­şe­ron­laş­ma­ya son ve­re­ce­ğiz.

Bun­la­rı ya­pa­cak bil­gi, kad­ro, inanç ve ah­la­ka sa­hi­biz.

U.D. : Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Çı­ray.

A.Ç. : Asıl ben te­şek­kür ede­rim. Si­zin­le rö­por­taj yap­mak bir onur­dur.

==========================================

Dostlar,

Sayın Uğur Dündar’a da, değerli meslektaşımız, çoook eski dostumuz
ve yakın geçmişte Ulusal Kanal‘da bir sağlık programına birlikte katıldığımız* sevgili Dr. Aytün Çıray’a da bu çarpıcı söyleş için ancak teşekkür edebiliriz. Sağlık hizmetlerinin yönetimi – sağlık politikaları bizim uzmanlık alanımız olduğundan, teknik düzeyde yer yer
Sn. Çıray’a katıl(a)mamakla birlikte bu söyleşiyi çok yararlı buluyoruz.
Dileriz yaygın olarak okunur ve “necip Türk milleti” gerçekleri görerek oylarını seçimlerde artık AKP’ye vermez..

Sevgi ve saygıyla.
21.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Hasta, Tutuklu-Hükümlü ve Hekim Hakları,
Sağlık Çalışanlarına 
Yönelik Şiddet. Ulusal Kanal, 26.4.2012,
DOSYA Progr.
Nurzen Amuran; Dr. Aytun Çıray, TTB Başkanı
Dr. Eriş Bilaloğlu, Nilgül Doğan ile.

ÖZEL HASTANELERDE % 200 FARK ALINMASI NE DEMEKTİR??


ÖZEL HASTANELERDE % 200 FARK ALINMASI NE DEMEKTİR??


Dr. Ahmet SALTIK

ADD Bilim Kurulu
www.ahmetsaltik.net

Böylesine serbest piyasa denebilir mi?
Devletin memesinden düşmeyen “zavallı” sermaye!
Peki bu ultra lüks hastanelerde SGK ayrıca % kaç fark alınmasını uygun bulursa
özel sağlık sektörüne yeter?? % 300, 400, 500?? O zaman kamu kesiminde
nasıl ve ne nitelikte hizmet verilecek?? Asıl onların batırılmasına mı sıra gelecek? Rakipsiz serbest piyasa mı yaratılacak? Hani Liberal ekonomi?
Rekabetsiz, devletin memesinde, eli yurttaşın cebinde sermaye konsorsiyumları ile..
Bu arada SGK’nın yükümü ne olacak?
Zorunu genel sağlık sigortası işlevsiz mi kalacak!

Aşağıda bir “paran kadar sağlık” öyküsü okuyacaksınız.
Kısır döngüye dolanmış gidiyor..
SGK’nın ödediği bedeller salt özel hastanelere mi yetmiyor?
Bizim de öğretim üyesi olduğumuz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanelerine yetiyor mu? Hayır.. 2500 dolayında yatağı olan Türkiye’nin en büyüğü hastane işletmelerimiz “zararda” !

Bir de “5 yıldızlı otel standardında hastaneler” yapılıyor (Ankara’da 18 Eylül 2013’te Etlik’te ve 22 Ekim 2013’te Bilkent’te temelleri atıldı..), yabancı sermaye ortakları ile yandaşlar zengin edilecek!) “şehir hastaneleri” adı altında.. Devletin Anayasa’ya aykırı olarak karşılıksız tahsis ettiği hazine arazilerinde.. Bu binalara 30 yıllığına kiracı olmayı yine Devlet yükümleniyor. Yetmedi, % 70 doluluk güvencesi veriyor Devlet!?..
Yurttaşını hasta edip bu “5 yıldızlı sağlık uzay üsleri“ne (!) yollayacak herhalde!?)

 

sehir_hastaneleri

Böylesine serbest piyasa denebilir mi?

Devletin memesinden düşmeyen “zavallı” sermaye!

Peki bu ultra lüks hastanelerde
SGK ayrıca % kaç fark alınmasını uygun bulursa özel sağlık sektörüne yeter?? % 300, 400, 500??

O zaman kamu kesiminde nasıl ve ne nitelikte hizmet verilecek??
Asıl onların batırılmasına mı sıra gelecek? Rakipsiz serbest piyasa mı yaratılacak?
Hani Liberal ekonomi? Rekabetsiz, devletin memesinde, eli yurttaşın cebinde sermaye konsorsiyumları ile..

Bu arada SGK’nın yükümü ne olacak?
Zorunu genel sağlık sigortası (GSS) işlevsiz mi kalacak?!
Pekiiii, bunca yüksek SGK farkını kim ödeyebilecek??
SGK primlerine = ek vergiye ek oldukça yüksek primli özel sağlık sigortası yaptırabilenler ya da bu farkları cebinden ödeyebilecek ölçüde zenginler..

Demek ki kimlere yapılıyor bu hastaneler; garip – gurebaya değil, değil mi?

Şu AKP’nin RTE’sinin – RTE’nin AKP’sinin dilinden düşürmediği garip – gureba halkımız nereden sağlık hizmeti alacak??

SGK’nın gerçekçi olmayan, maliyetin altında geriödeme yaptığı kamusal sağlık kuruluşlarından.. Ayakta kalabilirlerse, iflas etmezlerse, batıp kapatılmazlarsa..
Veee, SKG’nın bedelini ödediği nitelikte!
Ya da SGK’nın ödediği bedele uygun nitelikte!

ABD sağlık modeli gözler önünde.. Yüz milyarlarca $’ı yutan ama halkın hala
50 milyonunu (1/6 nüfus) sağlık güvencesi dışında tutan, sağlık göstergeleri dünyada 37. sıralara dek gerilemiş bir ABD.. Yuttuğu 2,5 trilyon $ /yıl müthiş kaynağa karşın (dünyadaki toplam sağlık giderinin yaklaşık yarısı!) sefil ve vahşi..
ABD Ulusal gelirinin 1/6’sıyla semiren fakat hala vicdansız ve acımasız..
Ama kapitalist ve liberal, çoook kârlı özel sağlık sektörü ile ilaç – tıbbi teknoloji üreticileri için..

Başkan Obama bile bu Majino hattını aşamıyor.. ABD bütçesi felç edilebiliyor sermayenin Kongre’deki sözcüleri eliyle.. Devlete şantaj yapılıyor en ağır ve ahlaksız biçimde!

ÇÖZÜM                    :

  • Sağlıkta piyasa ekonomisinden vazgeçeceksiniz. 
  • Sağlık hizmetleri kamusal olacak.
  • Aslı – özü KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ – SAĞLIKLI TOPLUM olacak.
  • O zaman çoook pahalı olan sağaltıcı sağlık hizmetlerine gereksinim azalacak. Bunu da büyük ölçüde bütçeden karşılayabile-ceksiniz. 
  • Özel sağlık sektörüne yersiz ve haksız ayrılan kaynaklar ekonominin
    öbür kulvarlarına kaydırılarak daha verimli kullanılabilecek..
  • Kalkınma hızlanabilecek.. Hem de ek olarak, yaratılan “sağlıklı toplum” itkisiyle.

Peki bu kokuşmuş ve akıldışı (irrasyonel), gözü doymaz talan düzenini ne adına sürdüreceğiz?

Kapitalizmin ve babası Adam Smith‘in gül hatırı ve aziiiz ruhları hatırına mı?
Hiç gerek yok, olanak da yok!
Çünü liberalizmin babası ADAM SMITH, günümüz neo-liberallerinin saptırdıklarının tersini yazmıştı ünlü kitabı “The Wealth of Nations” da (1776)  :

 

  • “SAĞLIK HİZMETLERİ, PİYASAYA BIRAKILAMAYACAK DENLİ  ÖNEMLİ,
    KRİTİK HİZMETLERDİR.”

– Neo-liberal tosuncukların keyfi kaçacak ama gerçek böyle..
– Büyük büyük …dedenizin kemiklerini sızlatıyorsunuz haberiniz ola..
– Çıkmaz sokaktır.. Moneter (salt parasal yöntemlerle) çıkış yoktur bu yolda..
– Herkes aklını başına almalı ve Türkiye, koruyucu sağlık hizmeti omurgalı
Kamusal ağırlıklı sosyal sağlık hizmetlerine geri dönmelidir..
– 1961’de Prof. Nusret Fişek‘in öncülüğünde 27 Mayıs Devrimcilerinin getirdiği SOSYALLEŞTİRİLMİŞ SAĞLIK HİZMETLERİNE.. 224 Sayılı Yasa düzenine..
-Önünde sonunda oraya dönülecek, geciktikçe sermayeye aktarılan kamu kaynakları (vergilerimiz!) büyüyecek, halkın yoksullaşması ve sağlıksızlaş(tırlıl)ması da!

Marş marş!

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 30.10.13

Dr. Ahmet Saltık
Ankara Üniv. Tıp Fak.
www.ahmetsaltik.net

Dipnot                              :

Sağlık Bakanı, müezzinoğlu Mehmet bey, işsiz kalan (!?) 7000 Yunan doktora patron olmaya, Türkiye’de iş vermeye heveslenmiş.. Göçmen (“suyun ete geçesi”!) damarı kabardı herhalde! 7000 de çevirmen; 14000! Yunanistan’dan 2. bir iç göç alımı (mübadele – “exchange” değil; “import” !) dalgası daha!

Bakan Mehmet bey, “Büyük Şefi”nin hayallerinin izinden giderek uçuk – fantastik tasarımları bir yana bıraksın ve piyasada yaşam kurtarıcı depo penisilin yokuluğuna çare bulsun. Bir kutusu beş TL’den ucuz ama yaşam kurtarıcı bu ilacın kâr payı düşük, sermaye zahmet (tenezzül?!) edip bu öksüz ilacı (orphan drug!) üretmiyor..
Bakan bey ne yapabiliyor seyretme dışında??
Çok yazık!
Halkın sağlığı ile utanmazca oynanıyor..

===================================================================

SAĞLIKTA FARKLARIN ARTIRILMASI HAKKINDA

Farklar Nereden Kaynaklanıyor?

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), verilen sağlık hizmetleri karşılığında kuruluşlara işlem başına bir bedel ödemektedir. Bu bedeller, SGK’nın Sağlık Uygulama Tebliği
(SUT) denilen listesinde yer almaktadır. Gerçekte SGK- SUT tarifeleri,
kamu kuruluşlarında verilen hizmetler için hazırlanmıştır.
Özellikle de devlet hastaneleri esas alınmıştır. Bu nedenle de, gerçek maliyetleri yansıtmamakta ve maliyetlerin altında bedeller ödenmektedir.

SGK- SUT bedelleri, genelde devlet hastaneleri için bile yetersiz durumdadır.
Özel kuruluşlar için ise tümüyle yetersizdir. Çünkü devlet hastaneleri personel maaşını maliyeden almakta, kira ödememekte, çeşitli vergi avantajları ve devlet subvansiyonlardan yararlanmaktadır. SGK’dan yapılan SUT ödemesi, gelirlerinin yalnızca bir bölümünü oluşturmaktadır.

Kabaca örnek vermek gerekirse, Sağlık Bakanlığı’nın toplamda SGK’dan aldığı miktar 2012 yılı için 14 milyar TL dolayındadır. Genel bütçeden aldığı ise 17 milyar TL dolayındadır. Yani toplamda oluşan 31 milyar TL dolayındaki gelir bütçesinin % 45’i SGK- SUT geliri olarak, % 55’i de genel bütçe geliri olarak oluşmaktadır. Başka bir deyişle, genel bütçeden aldığı gelir, SGK- SUT miktarına göre % 21 daha fazladır.
Bir anlamda, SGK- SUT bedeline göre genel bütçeden % 21 daha fazla fark almaktadır. Bu fark, kira ödememe, vergi ayrıcalıkları ve diğer desteklerle % 150’nin üzerine çıkmaktadır. 

Özel Kuruluşlarda Durum Nedir?

Özel kuruluşlar, yalnızca SGK’dan SUT bedelini alabilmektedirler. Eğer hastadan fark almazlarsa, bu bedelle aynı zamanda personel giderleri, kira, vergi ve tüm öbür bedelleri karşılamak zorundadır. Bu ise olanaksızdır. Bu durumda, devlet hastanelerinin yalnızca % 45 geliri kadar gelirle, tüm ihtiyaçlarını karşılamak ve faaliyetlerini sürdürmek durumunda kalırlar ve yarışamazlar.  Doğal olarak da iflasa sürüklenirler ve kapanırlar. Zaten bir bölümü  bu şekilde faaliyetine son vermiş durumdadır.

Farkların Öyküsü Nasıl Gelişti?

Durum böyle iken, bir önceki Sağlık Bakanı Recep Akdağ, nedendir bilinmez, özel
kuruluşların fark almaması konusunda diretti. Bu durum, özel kuruluşların ortadan kalkması anlamına geliyordu. Sonuçta, lütfedildi ve % 20 fark alabilmeleri kabul edildi. Sonraları, bu oran yoğun yakınmalarla % 30’a çıktı. Yakınmalar doğal olarak dinmedi,
tıp merkezleri için % 30’da kaldı, özel hastanelerde ise gruplanarak % 30- % 90 arasında kabul edildi.

Yakınmalar yine dinmiyor. Çünkü özel kuruluşlarla devlet hastaneleri arasında hala büyük bir gelir açığı var. Özel kuruluşların, devlet hastanelerinin gelir düzeyine erişebilmesi için, en az % 121- % 150 dolayında fark almaları gerekiyor. Geçmesi için demiyoruz, yalnızca bu düzeye gelebilmeleri için. Daha iyi olabilmeleri için ise, daha fazla fark almaları gerekiyor. % 200 ve daha fazlası gibi. Kalitede yarışan bazılarına,
% 200 fark da yeterli değildir.

Doc.Dr. Pasa Göktaş
pasagoktas@gmail.com via yahoogroups.com to hekimforumu

12 Eylül Darbesinin Yıldönümünde SAĞLIK KONSORSİYUMLARA KURBAN EDİLİYOR!


Dostlar,

Sağlık hizmetlerinin binası ve personeliyle birlikte tümüyle yerel (ulusal diyemiyoruz!) ve uluslararası sermaye ortaklıklarına (konsorsiyum) devri, SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM masallarının AKP eliyle adım adım uygulamaya konduğu Haziran 2003’ten bu yana 11. yılına girdi. AKP, kendisini iktidar yapan uluslararası güçlerin istemlerini sadakatle yerine getirmeye çabaladı. Politik alanda yer yer başarılı olamadı.. (Kürt açılımı, Suriye’ye savaş açma, 1 Mart 2003 Tezkeresi vb.). Ama ekonomik düzlemde =
rant dağıtımı alanında (yandaşlarına ve uluslararası ortaklarına) doğrusu
son derece atak ve “başarılı” (!) oldu.

11 yılda sağlık giderleri katlanarak büyüdü, devasa SGK açıkları borçlanılarak sübvansiyone edildi. Kamu eliyle yerli – yabancı yandaş sermayeye on milyarlarca dolarlık kaynak aktarıldı, haksız kazanç sağlandı. Ama halkımızı sağlık düzeyi
90. sıralarda kaldı, kıt ulusal kaynaklar talan edildi.

Artık finale gelindi bu alanda. “Tarikatlar koalisyonu”nun, aç kurtları doyurması gerekiyor. İktidarda kalabilmesinin ağır diyetini yine bu yoksullaştırılan halk ödeyecek, ödüyor. Prof. Erinç Yeldan’ın şu saptaması ne denli acı ve yerindedir :

  • “…Sağlıkta Dönüşüm Programı özünde, gerek IMF’ye gerekse ulusal ve uluslararası sermaye çevrelerine aktarılacak yeni kaynak arayışı içinde olan tarikatlar koalisyonu AKP‘nin kısa dönemde gerçekleştirmeye çabaladığı
    bir
    rant transferi ve güven tazeleme operasyonu olarak değerlendirilmelidir.”
    (Sağlıkta Dönüşüm Programı ve Gerçekler. Prof. Dr. ErinçYELDAN,
    Ekonomi Politik,
    www.cumhuriyet.com.tr, 12.01.2005)

Kamu – özel ortaklığı hakkında bu sitede epey teknik yazı yer aldı.
Uygun anahtar sözcüklerle tarandığında erişilebilir.

TBMM’deki muhalefetin halka bu sorunu etkili biçimde aktarabilmesi gerekiyor.

TTB, doğrusu son derece başarılı bir karşı duruş, halkın sağlığından yana tavır sergilemekte. Ancak kuşatılmış, satın alınmış yandaş (besleme!) basın
bu kritik uyarıları görmezden geliyor.

Eski deyimle; bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete..

  • AKP iktidarından bir “an” önce kurtumak,
    Türkiye için acil bir stratejik öncelik durumuna gelmiştir.

Tüm ulusal çıkarlar, dönüşü çok zor biçimde talan edilmektedir.

Öyle ki, Maliye Bakanı Mr. Mehmet Simsek, “SATILACAK DEVLET MALI KALMADI” buyurmuşlardır.

  • Gelinen yer; ülkenin tam da bekasıyla ilgilidir!
    Asimetrik küresel tehdit yaşamın her alanındadır..
    Tek çare TOPYEKUN SAVUNMADIR..
    Hattı müdafa yok, sathı müdafa vardır, o satıh tüm vatandır (ATATÜRK).
    TBMM’deki muhalefet olayın ciddiyetinin ayrımında mıdır?
    Topyekun toplumsal muhalefeti örmek ve örgütlemek zorundadırlar..

Bu son tümcemiz son derece kritik bir belirleme, uyarı ve çağrıdır..

Duyuluyor mu acaba??

Sevgi ve saygı ile.
Datça, 13.9.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

TTB’nin çok önemli basın açıklaması – uyarısı aşağıda, tarihe not düşüyor..

=========================================================

12 Eylül Darbesinin Yıldönümünde SAĞLIK (Eski Sütlüce Mezbahası’nda)
KONSORSİYUMLARA KURBAN EDİLİYOR!

alt

Sağlık Bakanlığı, 12 Eylül günü (bugün) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla İstanbul’da Haliç Kongre Merkezi’nde (Eski Sütlüce Mezbahası) yapılan törenle 14 ilde inşa edilecek 15 “Şehir Hastanesi” ile Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Binası inşaatı için, 25 yıllığına hem şirketlerin kiracısı olması hem de tüm hizmetleri taşerona devretmesinin altına imza attı!

TTB Merkez Konseyi tarafından ise törenin yapıldığı gün ve saatte İstanbul Tabip Odası’nda basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda yapılan basın açıklamasında;

  • “12 Eylül darbesinin 33. yıldönümünde, bugün, AKP hükümeti tam da
    12 Eylül’cülerin açtığı yolda önemli bir adım atıyor.”

denilerek, AKP hükümetine “Kamu Özel Ortaklığı adı altında ‘torunlarımızın bile ödeyemeyeceği’ katrilyonlarca liralık borçların altına imza atıp sağlığı uluslararası konsorsiyumlara kurban ederek, kime hizmet ediyorsunuz?” sorusu yöneltildi.

TTB_logosu

12.09.2013
Basın Açıklaması

12 Eylül Darbesinin Yıldönümünde
SAĞLIK (Eski Sütlüce Mezbahası’nda) KONSORSİYUMLARA KURBAN EDİLİYOR

Bugün Türkiye’de, ABD yapımı 12 Eylül askeri darbesinin otuz üçüncü yıldönümü.

(Dün de, Şili’de halkın oylarıyla seçilmiş ilk sosyalist Devlet Başkanı’nı deviren,
gene ABD yapımı askeri darbenin kırkıncı yıldönümüydü. Aynı zamanda meslektaşımız olan Salvador Allende’yi sevgiyle, saygıyla anıyoruz.)

Otuz üç yıl önce bugün yönetime el koyan CIA’nın “Bizim Çocuklar”ı siyasal partileri, sendikaları, aralarında Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) de bulunduğu meslek odalarını kapattılar; işçilerin-emekçilerin haklarını gasp ettiler / sofralarındaki ekmeklerini çaldılar; toplumu büyük bir terör dalgasıyla susturdular ve piyasacı-özelleştirmeci düzenlemeleri içeren 24 Ocak “Acı Reçetesi”ni halka zorla içirdiler.
(A. Saltık’ın notu; 24 Ocak 1980 kararları için sitemizde yer alan dosyaya bakılabilir.. http://ahmetsaltik.net/2013/01/28/24-ocak-1980-kararlari/, 28.1. 2013)

12 Eylül darbesinden sağlık da nasibini(!) aldı.

1961 Anayasası’nda sağlık hizmetini devletin görevi olarak düzenleyen madde
(A.S. md. 49) kaldırıldı, sağlıkta özelleştirmenin önü açıldı.

12 Eylül darbesinin 33. yıldönümünde, bugün, AKP Hükümeti tam da 12 Eylül’cülerin açtığı yolda önemli bir adım atıyor.

Sağlık Bakanlığı bugün saat 14.00’de geniş katılımlı bir imza töreni yapılacağını duyurdu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla İstanbul’da Haliç Kongre Merkezi’nde (Eski Sütlüce Mezbahası) yapılacak törende, aralarında Ankara, İstanbul ve Kayseri’nin de bulunduğu 14 ilde inşa edilecek 15 “Şehir hastanesi” ile Türkiye
Halk Sağlığı Kurumu binası inşaatı için Sağlık Bakanlığı’nın 25 yıllığına hem şirketlerin kiracısı olması hem de tüm hizmetleri taşerona devretmesinin altına imza atılacak.

Protokolü imzalanacak şehir hastaneleri şunlar:

Adana,
Ankara Bilkent, Ankara Etlik,
Elazığ,
Gaziantep,
İstanbul İkitelli,
Kayseri,
Mersin,
Yozgat,
İzmir Bayraklı,
Konya-Karatay,
Manisa,
Bursa,
Kocaeli,
Isparta ve
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu binası.

İmzalanacak sözleşmelerin konusu Kamu Özel Ortaklığı ile yapılacak şehir hastaneleri.

Peki nedir bu Kamu Özel Ortaklığı?

Geçmişi eski. Kamu Özel Ortaklığı teorisinin müellifi Milton Friedman, 70’li yıllarda olgunlaştırdığı bu yapının “hızla” ve “kitleler uyanmadan” gerçekleştirilmesi gerektiğini savunuyordu. Friedman’ın ilk laboratuvarı ise 11 Eylül 1973’te darbe yapılan Şili oldu. Askeri Diktatör Pinochet’nin danışmanı olarak ilk elden uygulamayı denetledi.

Biliyoruz ki, 20 yıldan fazla zamandır bu yöntemi uygulayan İngiltere’de şu an itibariyle
7 hastane resmen iflas etti, tüm sağlık sistemi mali krize girdi.

Türkiye’de ise ilk ihale 2011 yılı Nisan ayında Kayseri için yapıldı. (Eylül 2011’de
temel atma töreni yapılan Kayseri Entegre Sağlık Tesisi’nin 2.5 yılda bitirileceğine ilişkin tören esnasında yapılan anlaşma açısından yalnızca 6 ay kalmasına karşın henüz inşaatın temelinin atılamadığı, tahsis edilen arazinin bataklık çıktığı biliniyor.)

  • TTB’nin açtığı davalarda Ankara-Etlik, Ankara-Bilkent ve
    Elazığ şehir hastanelerinin ihalelerinin yürütmesi durduruldu.

Sağlık Bakanlığı kararlara itiraz etti, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu itirazı reddetti. Bu üç ihaleye ilişkin Danıştay’ın yürütmeyi durdurma gerekçesine uygun yeni bir ihale yapmadan sözleşme imzalanması yargı kararına uymamak, dolayısıyla
suç işlemek anlamına gelecek.

TTB’nin önceki tüm açıklamalarında da belirtildiği gibi,
Kamu Özel Ortaklığı bir özelleştirme yöntemidir.

Üstelik Sağlık Bakanlığı bu yöntemle yaptığı şehir hastaneleri ile aslen yatak sayısını artırmıyor yalnızca yenileme yapıyor, yani aslında yatırım yapılmıyor.
(Bunu Sağlık Bakanlığı da kabul ediyor.)

Ekteki tabloda da görüleceği gibi, Sağlık Bakanlığı’nın bütün bu binaları kendisinin yap(tır)masının, Kamu Özel Ortaklığı Modeli ile yaptırmasından çok daha ucuza geleceği biliniyor.

Bu tesislerden vatandaşların ancak çok yüksek ücretler ödeyerek yararlanabileceği, burada çalışan hekimlerin-sağlık çalışanlarının güvencesiz taşeron işçisi haline getirileceği, bu hastanelerde eğitim alacak hekimlerin çalışma koşullarının belirsiz hale geleceği, katrilyonlarca liralık kamu kaynağının yalnızca bina  yenileme adı altında şirketlere dağıtılacağı, ihalelerin içine gömülü modern kapitülasyonlarla
sağlık hizmetlerinin özelleştirileceği de biliniyor.

Bütün bunlar bilindiği halde, 14 ilde 15 “şehir hastanesi” ile Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Binası inşaatı için sözleşmeler imzalanıyor.

TTB olarak; bu hastanelerde çalışacak hekimler-sağlık çalışanları adına,
bu hastanelerden hizmet alacak hastalar adına soruyoruz  :

* Etlik, Bilkent ve Elazığ ihalelerinin yürütmesi durdurulmasına karşın nasıl sözleşme imzalanıyor?

Soruyoruz  : Kayseri’nin sözleşmesi 10 Ağustos 2011’de imzalanıp temeli 10 Eylül 2011’de atıldı. Bu durumda sözleşme mi yoktu yoksa kira sözleşmesi mi yenileniyor?

Soruyoruz   : Yozgat’ta sözleşme imzalanmaksızın mı temel atma töreni yapıldı?

Soruyoruz  : Türkiye Halk Sağlığı Kurumu binasına ilişkin ihale, içinde Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu da bulunan bir kampüs. İhale ikiye mi bölündü ki sadece Türkiye Halk Sağlığı Kurumu için sözleşme imzalanıyor?

Soruyoruz  : Türkiye Sağlık Bakanlığı eliyle Somali’de kamu özel ortaklığı ile yapılacak hastane için görüntüleme ve laboratuvar hizmetleri “kamu” eliyle yürütülecekken, neden Türkiye için yapılan ihalelerde bu hizmetler şirketlere veriliyor?

Halk adına soruyoruz      :

KAMU ÖZEL ORTAKLIĞI ADI ALTINDA “TORUNLARIMIZIN BİLE ÖDEYEMEYECEĞİ” KATRİLYONLARCA LİRALIK BORÇLARIN ALTINA
İMZA ATIP SAĞLIĞI ULUSLARARASI KONSORSİYUMLARA KURBAN EDEREK, KİME HİZMET EDİYORSUNUZ?

CEVAP VERİN!

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ

Tablo: Sağlık Bakanlığı’nın Klasik İhale Yöntemi ve Kamu Özel Ortaklığı Modeliyle Yaptırdığı Bazı Sağlık Tesislerinin Maliyet Karşılaştırması

KLASİK İHALE
(Hak ediş olarak 1 kez ödenen)
KAMU ÖZEL ORTAKLIĞI
(25 yıl ödenecek)
333 yataklı Aydın Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesini donanımı ile birlikte toplam: 37 Milyon 797 Bin 556 TL Ankara-Etlik (3566 yataklı)276.000.000 (Bina kirası)256.288.181,53 (Hizmet bedeli)

532.288.181,53 (Toplam 1 yıllık kira)

400 yataklı Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi donanımı ile birlikte toplam: 80 Milyon 115 Bin 600 TL Ankara-Bilkent (3660 yataklı)240.000.000 (Bina kirası)233.881.598,64(Hizmet bedeli)

473.881.598,64(Toplam1yıllık kira

1200 yataklı Erzurum Devlet Hastanesi
193 Milyon TL
Elazığ (1040 yataklı)94.837.104 (Bina kirası)58.451.037(Hizmet bedeli)

153.288.141,00 (Toplam 1 yıllık kira)

İl sağlık müdürlüğü, diyaliz merkezi, ağız ve diş sağlığı merkezi, 112 komuta kontrol merkezi ve istasyon ile toplum sağlığı merkezi içeren Yalova Sağlık Kompleksi: 10 Milyon 30 Bin TL Manisa (558 Yataklı)64.250.000(Bina kirası)(Hizmet bedeli henüz öğrenilemedi)
Bu 4 ihalede kira ve hizmet bedellerinin yanı sıra kapatılarak bu hastaneye taşınacak mevcut hastane binalarının da şirketlere verilmesi öngörüldü

http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/12eylul-4009.html, 13.9.2013

Sağlık el yakıyor!

Dostlar,

Ve sağlık hizmetlerinin perişan durumu..

  • IMF-DB dayatmalı sözde SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM masalı bitti.

Balayı dönemi kapandı.

Acı faturalarla karşılaşan halkımızın artık gözlerinin açılması tesellimiz mi olsun ??

2012’de SGK Bütçesi’nin sağlık kalemi yaklaşık 20 milyar TL açık verdi.
Merkezi Yönetim Bütçesinden SGK’ya aktarım (transfer) 70 Milyar TL’yi buldu
(kamu çalışanlarının işveren olarak primleri dahil). Bu muazzam rakam SGK bütçesinin yarısına, genel bütçenin ise 1/5’ine karşılık. Bütçe açığının 2,5 katı..
Toplam borç faizlerinin 2 katı. Toplam kamu yatırımlarının ise kezlerce katı..

Bizzat önceki Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer‘in ağzından, finansal açıdan “sürdürülemez”. Bakan Dinçer, birkaç yıl öncesinden “radikal tedbirler alacağız” buyurmuştu.. Yavaş yavaş çıplak kral gözükmeye başladı.

Buyurun, yarattığınız devi doyurun..
Öylesine devasa (hipertrofik) bir özel sağlık sektörü oluşturuldu ki,
buyurun gözünü doyurun..

ABD benzer hatayı yaptı, ulusal gelirinin %16-17’sini her yıl sağlığa harcamak zorunda kalıyor. 2012’de bu rakam yaklaşık 2,2 trilyon $ oldu. Savunma (saldırı mı desek!?) harcamalarının 3 katı! Muazzam sağlık harcamalarına karşın en az 20 milyon / 305 milyon ABD’li yoksul gariban sistem dışı (30 milyon gariban ABD’liyi minimal güvence ile Nisan 2010’da Obama kapsama aldı..) ve ABD sağlık düzeyi göstergeleri ile dünyada 37. sırada. Tam bir fiyasko.. İnanılmaz düzeyde verimsiz kaynak kullanılıyor.

Türkiye’nin de sağlk harcamaları AKP’nin iktidar oluşundan bu yana nominal (rakamsal) olarak 4-5 katına, ulusal gelirdeki payı olarak 2 katına vardı ama dünyada sağlık düzeyi bakımından 90. sıralardayız!? Salt ilaç harcamalarımız TSK’ya ayırdığımız kaynaklara yaklaşıyor.. Ulusal gelirden payları sırasıyla % 2,1 ve 2,3!

Soru ve sorun çıplaktır                          :

  • AKP sağlık politikalarıyla kimler zengin edilmektedir?
  • Sağlıkta onlarca milyar $ kimlerin kasasına aktarılmaktadır?
    Niçin ve bu muazzam rantın siyasal karşılığı nedir?
  • AKP’nin ve hükümetin başı RT Erdoğan, “şehir hastaneleri” projesinde
    neden bu denli aceleci ve hırçındır?
  • Kamu-özel ortaklığı” nın uygulandığı ülkelerde yarattığı yıkımın farkında olan
    kaç AKP’li vekil vardır? TTB’den bir brifing almaya ne buyururlar??
  • Yerli-yabancı sağlık şirketleri konsorsiyumlarında kimlerin ne oranda
    payı vardır?
     Başbakan’ın 1. derece yakınları ve önde gelen AKP’liler ile
    Sağlık Bakanlığı kurmaylarının 1. derece yakınları bu projelerde pay sahibi olmadıklarını açıklayabilirler mi??

Artık “necip” halkımızın da gözünün açılmasının zamanı gelmedi mi?

Çözüm                            :

– Ulusal sağlık politikalarıdır..
Sağlık yurttaşa hak, devlete de ödevdir.
Koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik vermeden ne sağlık faturasının üstesinden gelinebilir ne de sağlıklı bir toplum yaratılabilir..
Yalnızca yerli-yabancı özel sağlık sektörüne halkın sırtından kaynak aktarılır..
Dış ve iç borçlar büyür ve de
aile başına 3-5 çocukla bu ülke kalkınmaz, BA-TAR!

Artık bu yalın ve acı gerçeği görelim..
Belletenlerinin DB-IMF olduğunu, işbirlikçilerinin de AKP kadroları olduğunu..

Bir şeyi daha asla unutmayalım :

  • “ Türk vatandaşının sağlığı ve sağlamlığı, her zaman üzerinde durulacak
    ulusal sorunumuz dur. Çünkü Cumhuriyet; düşünsel, bilimsel ve bedensel bakımdan güçlü ve yüksek düzeyli koruyucular ister.”  Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

“Türk vatandaşının sağlığı ve sağlamlığı” salt teknik bir politika sorunsalı ve hedefi olmayıp; Türkiye Cumhuriyeti’nin güvencesidir de..

Sevgi ve saygı ile.
26.2.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==================================

Sağlık el yakıyor!

Hükümetin “sağlıkta dönüşüm” projesi bir ayda zam yağmuruna yol açtı

  • Son bir ayda sağlık hizmetlerine % 57 zam yapıldı.

Yılbaşından bu yana diş, ameliyat, tahlil ve doğum gibi sağlık uygulamalarının
ücreti arttı. En dikkat çekici artışsa % 209’la laboratuvar tahlil ücretlerinde görüldü.
% 129 artışla ultrason, oransal olarak 2. en çok fiyatı artan sağlık kalemi oldu.

Başbakan 3-5 çocuk çağrısında bulunmayı sürdürüyor ama doğum ücretleri de büyük zam gördü. Normal doğum 2012 yılı Aralık ayında 393.51 TL iken bu rakam 2013 yılı Ocak ayında 732.99 TL’ye yükselerek % 86 arttı. Sezaryen de yaklaşık % 30 zamlandı.

  • Hükümetin “sağlıkta dönüşüm” projesi çerçevesinde son bir ayda
    sağlık hizmeti ücretleri % 57 arttı

Bu zam hasta eder

AKP hükümeti, sağlık hizmetlerinden yararlanmak isteyen vatandaşın cebine el attı.

Yılbaşından bu yana diş tedavisi, ameliyat, tahlil ve doğum gibi sağlık uygulamalarının ücreti arttı. En dikkat çekici artışsa % 209’la laboratuvar tahlil ücretlerinde görüldü.

ANKA’nın haberine göre, Türkiye Kamu-Sen’e bağlı Türk Sağlık-Sen,
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerini kullanarak sağlık fiyatlarında
Aralık 2012 ile Ocak 2013 dönemi arasında uygulanmaya başlanan zamları derledi.

Araştırmaya göre, sağlık hizmetlerine ulaşmak ortalama % 57.8 zamlandı.
Bu dönemde diş tedavisi, ameliyat, tahlil ve doğum ücretleri yükselirken düşen yalnızca muayene ücreti oldu.

Laboratuvar ücretinde 
rekor artış

TÜİK verilerine göre yapılan araştırmaya göre, sağlık hizmeti fiyatlarında en dikkat çeken artış % 209 ile laboratuvar tahlil ücretlerinde oldu. Geçen yıl sonunda 4.7 TL olan tahlil ücretleri bu yıl başında 14.7 TL’ye çıktı. % 129 artışla ultrason ücretleri oransal değerlendirmede 2. en çok artan sağlık kalemi oldu.

Diş çekme ücretiyse 2012 yılı aralık ayında 24.98 TL iken bu rakam 2013 yılı ocak ayında 47.83 TL’ye yükselerek % 91 arttı.

Diş dolgu ücreti 2012 yılı aralık ayında 35.62 TL iken bu rakam 2013 yılı ocak ayında 77.90 TL’ye yükselerek % 118 arttı.