Etiket arşivi: SARS ve MERS salgınları

Dünya Sağlık Örgütü’ndan koronavirüs aşısı açıklaması

Dünya Sağlık Örgütü’ndan koronavirüs aşısı açıklaması

Dünya Sağlık Örgütü – DSÖ’den koronavirüs salgınında umut ışığı olan aşı çalışmaları ile ilgili flaş bir açıklama geldi. Peki dünya aşıyı bulmaya ne kadar yakın.

DSÖ, Covid-19 aşısı için umut olduğunu söyledi. Kurumun başkanı Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, basın toplantısında konuyla ilgili “sorunu çözecek sihirli anahtar henüz yok belki de hiçbir zaman olmayacak” ifadelerini kullandı.

Dr. Tedros, tüm dünyadaki insanların sosyal mesafe başta olmak üzere önlemlere uymasını, elleri yıkayarak, maske takmaya devam etmesini istedi. Küresel çapta Covid 19 tanısı konanların sayısı 18 milyona çıktı. Can kaybı sayısı ise 700 bine yaklaşmış durumda.

Kurumun Cenevre’deki merkezinde konuşan Ghebreyesus, bağışıklık sistemi üzerindeki çalışmalara ilişkin şunları söyledi:”Birden fazla aşı çalışması şu anda klinik testlerdeki üçüncü aşamaya geçmiş durumda. Hepimiz, enfeksiyonları önleyecek birden fazla aşıya sahip olmayı umuyoruz. Ancak sihirli bir anahtar henüz bulunmuş değil, belki de hiçbir zaman bulunmayacak.”

Dr. Tedros, koronavirüs tanısı konan annelerin de çocuklarını emzirmeye devam etmeye cesaretlendirilmeleri gerektiğini de savundu.

Toplam 165 aşı çalışması devam ediyor

Dünyada şu anda temel olarak iki farklı aşı çalışması yürütülüyor. Birinci kategoride, virüsün genetik kodu üzerinden aşı üretilmesi amaçlanıyor. Diğerinde ise Uzmanlar farklı aşı çalışmalarının başarılı olmasının da önemini vurguluyor. Olası aşıların, farklı insan grupları üzerinde enfeksiyon oluşumunu önleme görevi görebileceği değerlendiriliyor. DSÖ verilerine göre Covid-19 için 24 Temmuz 2020’de aralarında Türkiye’nin de olduğu 10’dan çok ülkede toplam 165 aşı çalışması sürüyor. Türkiye’den Boğaziçi, Ege, Ankara, Ortadoğu Teknik, 9 Eylül, Selçuk, Acıbadem, Erciyes ve Bezmialem Vakıf üniversiteleri de aşı geliştirme yarışına dahil.

Dünyada 3. faza geçen salt 5 aşı adayı var 

Henüz klinik araştırma aşamasında olan bu aşıların bir kısmı DNA bazlı, bir kısmı da öldürülmüş ya da zayıflatılmış virüs kullanıyor. Çalışmalarda sağlıklı gönüllülere ilk fazda onlarca, 2 fazda yüzlerce, 3. fazda ise binlerce kişi üzerinde testler yapılıyor. Özellikle üçüncü faz, nüfustaki çeşitliliği temsil edebilmesi için çeşitli yaş gruplarını, sağlık sorunu olan insanları, hamileleri ve bebekleri de kapsıyor. Aşının muhtemel etkilerinin gözlemlendiği bu fazlar aşı çalışmalarında en kritik bölüm. Tümüyle sağlıklı kişilerin bu test süreci boyunca enfekte olması beklendiği için bu fazlar uzun sürüyor. Etik nedenlerle bu insanlara kasıtlı olarak hastalık bulaştırılmıyor. Dünyadaki aşı çalışmaları arasında, binlerce gönüllü ile gerçekleştirilen 3. faza geçen yalnızca 5 aşı adayı var:

Oxford/Astrazeneca: Viral vektör türünde geliştirilen bu aşı virüsteki ‘Spike Protein’ diye adlandırılan bölgeyi hedef alarak virüsün hücreye tutunma ve kendini çoğaltma yetisini kırma.

Daha önceki SARS ve MERS salgınlarında öğrenilen ve bir yere kadar geliştirilen bu teknik, Covid-19 aşı çalışmalarına başlandığında epeyce vakit kazandırdı ve daha şimdiden yüzlerce milyon doz sipariş aldı.

Astra-Zeneca ile ortak yürütülen aşı çalışmasıyla ilgili 20 Temmuz’da yayınlanan makalede 2. faz sonuçlarının umut verici olduğu ve istenen bağışıklığı sağladığı duyuruldu.

CanSino: Çin merkezli bir başka aşı çalışması olan Cansino da viral vektör türünde aşı geliştiriyor. Çin ordusunda 3. Faz denemelerine başlanan aşının da daha önceki fazlardaki etkisi The Lancet dergisinde incelenmişti.

Sinovac: Eski bir yöntem olan ‘inaktif virüs’ tekniğine göre hazırlanan bu aşıda, enfekte etme özelliğini yitirmiş olan virüs vücuda verilerek, vücudun hastalığa bağışıklık kazanması hedefleniyor. Haziran ayında 1. ve 2. fazda kritik bir yan etki gözlemlenmediğini açıklayan şirket, 3. faz çalışmalarına Brezilya’da süreceğini duyurdu. Bu yöntemin dezavantajı, üretiminin uzun ve maliyetli olması. Zayıflatılmış ya da öldürülmüş virüs ile üretilen aşılarda bu virüslerin çoğaltılması için milyarlarca tavuk yumurtası gerekli.

Sinopharm: Çin merkezli bir başka aşı çalışması olan Sinopharm da ‘inaktif virüs’ yöntemini kullanıyor. Şirket 3. faz çalışmalarını Abu Dabi’de yürütüyor.

Moderna: ABD’de geliştirilen bu aşı, daha önceki aşılardan farklı olarak virüsün kendisinin değil, genetik materyalinin (RNA) vücuda enjekte edilerek bağışıklık oluşturmayı amaçlayan bir yöntemi kullanıyor. Üretimde büyük avantajlar sağlayacak bu yöntemin başarılı olması halinde aşı teknolojisinde çığır açabileceği bilim çevrelerince öngörülüyor. Moderna şirketi de 3.faz çalışmalarına geçtiğini duyurdu.

Covid-19 aşısında nasıl zaman kazanıldı? 

Dünyada Covid-19 salgınını daha hızlı sürede kontrol altına almak için bazı aşamalar eş zamanlı yürütülüyor. Bazı şirketler ise henüz klinik araştırma sürecinin başındayken bile üretim ve lojistik için ön çalışmalara başlamış durumda.

Covid-19 aşısı çalışmaları başladığında bazı kurumlar daha önceki çalışmalarını (SARS, MERS) bu yeni tipteki Koronavirüs (SARS-CoV-2) için uyarlayabildi ve araştırma aşamalarını rekor sürede geçebildi. Çünkü COVID-19 , daha önce aşı çalışmaları başlayan diğer koronavirüslerle aynı aileden.

Kazanılan zamana karşın aşının tüm dünyaya ulaşabilmesi için biraz daha beklemek gerekecek. Bu aşı adayları insanlar üzerindeki deneyleri başarıyla tamamlasalar bile onay ve üretim sürecinin de belli bir süre alabileceği düşünülüyor.

Bunun yanında, salgın tüm dünyaya yayıldığı için tarihte ilk kez bu ölçekte bir lojistiğe ihtiyaç duyulacağı için, aşı için gerekli hammadde temini ve aşının dünyaya dağıtımı da şimdilik soru işaretleri ile dolu.

Aşılar nasıl üretiliyor? 

Günümüzde modern aşıların geliştirilmesi için iki temel kriter var; güvenlik ve etkinlik. Bir aşının tehlikeli bir yan etkisinin olmadığını ve hedeflenen hastalığa karşı bağışıklık sağladığını gösteren bu iki kriterin sağlanabilmesi için çok titiz ve uzun bir çalışma süreci gerekiyor.

Akademik araştırma ile başlayan bu süreç, laboratuvar ortamında yapılan araştırma ve deneylerle devam ediyor. Klinik deneyler ve ardından onay ve üretim aşamaları, en nihayetinde dağıtım ve aşılama aşamaları ile son buluyor. Uzun ve zahmetli olan bu süreç ortalama 10-15 yıl olarak kabul ediliyor.

Tarihte daha önce geliştirilen aşılara bakıldığında en hızlı üretilen aşının 4 yılda geliştirilen kabakulak aşısı olduğunu görüyoruz. Bazı aşıların geliştirilme süreci devam ediyor. Örneğin HIV’e karşı 40 yılı aşkın süredir etkili bir aşı henüz bulunamadı.

Salgın gibi olağanüstü durumlarda aşı üretim sürecinin kısaltılması için çok ciddi maddi kaynağa ve araştırmacıya ihtiyaç duyuluyor. Maddi yetersizlik ya da salgının yavaşlaması süreyi uzatıyor.

Covid-19 salgınının, kullanılan yeni tekniklerle, tarihte daha önce görülmemiş bir araştırma ve üretim sürecinin yaşanmasına neden olduğu ve aşı üretiminde yeni bir çığır açacağı bilim çevrelerince öngörülüyor. (https://www.hurriyet.com.tr/haberleri/koronavirus, 4.8.20)