Etiket arşivi: Sandık aldatmacası

BENİM SANA ÖNERİM KUVAY-I MİLLİYE SAFLARINA GELMENDİR


BENİM SANA ÖNERİM KUVAY-I MİLLİYE SAFLARINA GELMENDİR..

SONER Yalçın, yazısında Meclise girecek milletvekili sayısı üzerinden siyaset tartışması yapılmasını eleştirdi. Demokrasiyi sandıktan ibaret gören anlayışa tepki gösteren Yalçın,“Bugün, burjuvazi sandık kullanarak kitleleri aldatıyor dedi.

Gazeteci Yalçın’ın eleştirdiği bir diğer nokta ise “Oyları bölmeyelim” söylemi oldu.
Yalçın bu konuyla ilgili olarak, “Son 5 yıldır… Önce, bu ülkenin sokaklarında – meydanlarında – parklarında demokrasi için mücadele eden, kanlarını akıtan, can veren herkesi ellerimiz patlayınca kadar alkışlayalım ve sonra, seçim günü gelip çattığında ‘oyları bölüyorlar’ diye aşağılayalım! Yani, sandık’a yenik düşelim. Hep bir korkuyla uyutalım kitleleri: ‘Aman oyları bölmeyelim…’ Onlar, cezaevine düşsünler. Onlar, ölsünler, sakat kalsınlar. Onlar, işlerini kaybetsinler. Ve onlar, inadına 365 gün mücadele etsinler. Sonra biz, ‘oylarımız bölünmesin’ diye onları küçümseyip, avanta demokrasisine mağlup olalım!” ifadelerini kullandı.
İŞTE SONER YALÇIN’IN “OY… OY… OY…” BAŞLIKLI YAZISI*****

“OY… OY… OY…”10 gündür yoktum…

Dün geldim; televizyonlara bir baktım; herkes eline kağıdı kalemi almış hesap yapıyor:
AKP şu kadar oy alırsa şu kadar milletvekili çıkarıyor; HDP barajı aşamazsa
Meclis’te sandalye dağılımı şu oluyor; eğer aşabilirse şu gerçekleşiyor gibi…”
Yani…
Türkiye yine sandığa endeksli bir “demokrasi havasına” sokuluyor.
Hep yazdım ve hep yazacağım; sandık, Türkiye’yi yozlaştırıyor; gericileştiriyor.
Salt sandığa tabi bir demokrasi insanoğlunu uygarlıktan uzaklaştırıyor. Çünkü:
Sandık, demokrasinin aracı olmaktan çıkarılıp, ticaretin/rantın/avantanın aracı haline getirildi.
Meclis’in dekor olmadığını söyleyecek biri var mı içinizde?
Meclis’teki çoğunluğun tahakkümü altındaki “indir elleri, kaldır elleri“ dekoru!
Gerçek şu ki: Milletvekilliği işlevsiz hale getirildi. Peki…
Buna karşın 6 bin aday adayı AKP’ye milletvekili olmak için neden başvurdu?
Diğer partilere başvuru sayısı da rekor kırdı!
“Meclis dekor” ise bu başvuru rekorunun sebebi nedir?
Milletvekilliğinin, seçildiğin andan başlayarak yaşamının sonuna dek bir gelir kapısına kavuşması olabilir mi? (Kaç kez yazdım, kaldırın şu ayıbı;
5 yıl milletvekilliği yapan biri ve mirasçıları yaşamı boyunca devletten beslenemez!)
(AS: Genel seçimler Anayasa md.77 uyarınca 4, yerel seçimler Anayasa md.127 uyarınca
5 yılda bir yapılıyor..)
Seçilen avanta peşinde ise seçen niye avanta peşinde olmasın?
Seçilen yaşam boyu avanta alıyor da, seçen “makarna-kömür aldı” diye niye ayıplanıyor? Demem şu ki:
Rantın simgesi durumuna getirilen sandık, artık demokrasinin önündeki en büyük engeldir.
Bu demokrasi yutturması böyle gitmez/gidemez…
Dün, feodalite dini kullanarak kitleri aldattı.
Bugün, burjuvazi sandık kullanarak kitleleri aldatıyor.
Hepsi bu…
AYIP EDİYORSUNUZ
Kimseye, “sandığa gitmeyin” demem!
Kimseye, “şu partiye oy ver” demem!
Ama:
Sandık’ın yüceltilmesine karşı çıkarım.
Sandık’ın fetiş/ tapınır hale getirilmesine karşı dururum.
Sandık’ın demokrasinin simgesi gösterilmesine gülüp geçerim.
İnsanlık tarihinde büyük dönüşümler sandık’la olmamıştır.
İnsanlık tarihinde büyük dönüşümler yozlaşmış meclislere karşı durularak gerçekleşmiştir.
Tarihsel gerçekler ortada iken, yine bir seçim yalanına ortak ediyorlar ve buna
“demokrasi şöleni” diyorlar!
“Aman” diyorlar, “dikkat” diyorlar ve “oyları bölmeyelim” nakaratını tekrarlıyorlar.
Peki, oyları bölmeyelim…
Tamam… Yalnızca 5 yılda bir sandığa gidip oyları bölmeyelim.
Başka..?
Başka bir şey yapmaya gerek yok!
Hatta:
2011’de, “MHP baraj altında kalmasın” diye oylarımızı oraya verelim!
2015’te, “HDP baraj altında kalmasın” diye oylarımızı oraya verelim!
Sonra arada bir “yetmez ama evet” diyelim!
Sonra… Bu siyasi mühendislik dehasının kurmaca oyunu sürgit devam etsin.
Son 5 yıldır… Önce, bu ülkenin sokaklarında- meydanlarında- parklarında demokrasi için mücadele eden, kanlarını akıtan, can veren herkesi ellerimiz patlayınca kadar alkışlayalım ve sonra, seçim günü gelip çattığında “oyları bölüyorlar” diye aşağılayalım! Yani, sandık’a yenik düşelim. Hep bir korkuyla uyutalım kitleleri: “Aman oyları bölmeyelim…”
Onlar, cezaevine düşsünler.
Onlar, ölsünler, sakat kalsınlar.
Onlar, işlerini kaybetsinler.
Ve onlar, inadına 365 gün mücadele etsinler.
Sonra biz, “oylarımız bölünmesin” diye onları küçümseyip, avanta demokrasisine mağlup olalım!
KIZMA BANA!
Tarihi; çoğunluğa uyanlar değil, çoğunluğa karşı çıkanlar kurar…
Sandık aldatmacasıyla insanları pasifize ediyorlar. Demokrasi, 5 yılda bir gün sandık’a gidilerek korunamaz.
Bu hırsız iktidara, Meclis değil bu ülkenin sokakları geri adım attırdı, ne çabuk unuttunuz?
Demokrasi, Gezi Direnişi ile ayağa kalkmaktır.
Demokrasi, ulusal bayramlar kaldırıldığında Bandırma Vapuru eşliğinde 100 bin kişiyle Taksim’de yürümektir.
Demokrasi, bayrağımız yakıldığında, andımız yasaklandığında sokağa çıkmaktır.
Demokrasi, polis barikatlarını aşıp 1 milyon kişiyle 10 Kasım’da Anıtkabir’e gitmektir.
Demokrasi, jandarma barikatlarını aşıp 20 bin kişiyle Silivri Cezaevi’ne ulaşmaktır.
Demokrasi, Soma vahşeti (AS: 13 Mayıs 2014) ardından sokağa çıkmaktır.
Demokrasi, 17-25 Aralık hırsızlıklarının üzeri kapatıldığında sokağa çıkmaktır.
Demokrasi, Türkiye’yi bölmek isteyen emperyalizmin simgesi Conilerin kafasına çuval geçirmektir.
Demokrasi, soykırım yalanına Avrupa’nın göbeğinde karşı çıkmaktır.
Demokrasi, yobaz eğitimi boykot etmektir. Acı çeken Kürt’ün, Alevi’nin yanında durmaktır.
Bunların hiçbirini yapmayacaksınız….
Hiçbir bedel ödemeyeceksiniz…
Ve 5 (AS: 4 yılda bir) yılda bir ortaya çıkıp, çevrenize büyük bir korku salarak,
“aman oylar bölünmesin” diyerek, avanta demokrasisinin kökleşmesine sebep olacaksınız!
Sizler… Bu büyük kandırmaca ile avunmak isteyebilirsiniz. Avununuz!
Ama… Biliniz ki…
Beklentinize kavuşamayacaksınız. Her seçim gecesi olduğu gibi yine hayal kırıklığı yaşayacaksınız. Unuttunuz mu; dün de elinizde kağıt kalem oy hesabı yapıyordunuz.
Bugün de aynısını yapıyorsunuz ve inanın yarın da aynısını yaptıracaklar size.
Oysa… Demokrasi, kaç parmağı Meclis’e sokacağın değildir.
Demokrasi, mücadele birlikleri oluşturmaktır.
Demokrasi öncülerine kol-kanat germektir; mücadeleye omuz vermektir.
Kızma bana…  Tarihine bir bak:
Cici demokrasi 70 yılda Türkiye’yi ne hale getirdi, bir düşün.
Sandık aldatmacası 70 yılda Türkiye’yi ne hale getirdi, bir düşün.
Sonra istiyorsan yap parmak hesabını!
Osmanlı Meclis-i Mebusanı’ndan hâlâ umudun varsa bilemem.
Benim sana önerim:
Kuvay-ı Milliye saflarına gelmendir…
Unutma: Yaşadığı zamanın dışına çıkamayanlar yitirmeye mahkumdur.
(SÖZCÜ, 14.4.2015)========================

Çoook teşkkürler birikimli ve yürekli yazar Sayın Soner Yalçın..
Taihe not düşen bir yazı daha..

  • Benim sana önerim:
    Kuvay-ı Milliye saflarına gelmendir…
    Unutma: Yaşadığı zamanın dışına çıkamayanlar yitirmeye mahkumdur.

Dileriz halkımız 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde Kuvay-ı Milliye saflarında buluşacaktır.
AKP seçim bildirgesinde “Türk” lüğün Anayasadan çıkarılacağını Başbakan A. Davutoğlu’nun ağzınndan açıkladı (19.4.2015).

Bir millet, kendini yadsımaya zorlanıyor AKP eliyle..
İbretle ve acıyla izliyoruz..
Türk olmayacakmış ama Kürt de olmayacakmış.. Denk mi bu 2 kavram ve nüfus??
Alevi olmayacakmış ama Sünni de olmayacakmış.. Zaten yoktu!
Davutoğlu nereye koşuyor ve kimlere hizmet ediyor? Bir kez daha düşünmeli..
Bu arada Aleviler AKP ve HDP tuzaklarına kesinlikle düşmeyip, tersine,
Kuvay-ı Milliye saflarında buluşacaktır.
Bu olgu, 7 Haziran 2015 genel seçimlerinin yazgısını belirleyecek durumdadır.

Sevgi ve saygı ile.
21 Nisan 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com