Etiket arşivi: rödovans

Can’ınız sağolsun değil mi !

Can’ınız sağolsun değil mi !

YILMAZ ÖZDİL 
SÖZCÜ
, 20.4.19

 “Bu bir kaza değil… Kazanın bilimsel tanımı öngörülemez olmasıdır. Bu yüzden kaza deniyor. Öngörülebilir bir ölüm öngörülebilir bir arıza öngörülebilir bir kırılma kaza olmaz. Çünkü öngörebiliyorsunuz. Kaza olması için beklenmedik olması lazım tesadüfi olması lazım. Bu yüzden bu bir kaza değil. ”

“Eski ve büyük bir maden burası mülkiyeti hâlâ Türkiye Kömür İşletmeleri’nde rödovans denilen bir yöntemle çalıştırılıyor. Özelleştirmeden taşeronluktan biraz farklı madenciliğe özel bir yöntem mülkiyet Türkiye Kömür İşletmeleri’nde kalmaya devam ediyor ‘buradan çıkardığın kömürü senden satın alacağım’ deniyor. ”

“Buradan çıkarılan kömür kaliteli kömür değil çoğunlukla termik santralde kullanılıyor. Buradan yılda 10 milyon ton kömür üretiliyor 7.5 milyon tonunu devlet satın alıyor termik santralde kullanılıyor geriye kalan 2.5 milyon tonu himmet projesi çerçevesinde ücretsiz dağıtılan kömür yine devlet satın alıyor ücretsiz dağıtıyor.”

“Rödovansın esas problemi şu… Ne kadar çok kömür çıkarırsan o kadar çok para kazanıyorsun. Arz talep dengesi yok. Kapitalist bir yöntem değil neoliberal bir yöntem… Kapitalist yöntemde kömürü arz et talep yoksa satamazsın para kazanamazsın boşa çıkarmış olursun. Ama burada hazır müşterin devlet olduğu için sen ne kadar çok çıkarırsan o kadar çok para alıyorsun.”

“Üç vardiya çalışıyorlar bir vardiya üç bin 100 ton kömür çıkarıyor! 450 kişi sekiz saatte üç bin 100 ton kömür… Bir büyük kamyonun 15 ton taşıdığını düşünürseniz bir vardiyada çıkarılan kömürü gözünüzde canlandırabilirsiniz. Ve bunu hızla arttırıyorlar yarış halindeler her vardiyaya başka taşeron giriyor taşeronlar vardiyalar birbiriyle yarışıyor dehşet bir yarış oluyor.”

“Bu maden ocağının bir özelliği daha var. Bazı kömür madenlerinde metan sorunu olur metan gazı birikir grizu patlayan madenler böyledir sürpriz değildir neticede kömür madeni metan birikir. Ne yaparsın? Düzgün biçimde metan gazını tahliye edersin havalandırma bacalarını açarsın metan ölçümü yaparsın yüksek olduğu dönemlerde korunaklı çalışırsın grizu patlamaz. Burası ise… Yanma özelliği olan bir maden başından beri bu özelliği var. Galeriyi açıyorsunuz kömür damarı havayla temas ediyor galeriye oksijen giriyor alevsiz bir yanma başlıyor için için yanıyor gözünüzle görebiliyorsunuz alevsiz bir yanma oluyor. Ne yapacaksın? Belli yöntemleri var soğutma yöntemleri tahkimat denilen yöntemler var oksijeni kesiyorsun. Açtın galeriyi yanma başladı, galeriyi kapatacaksın, o gün çalışmayacaksın kömür çıkarmayacaksın, sönecek. Mesela su tutamazsın, suyla sönen bir yangın değil bu, oksijeni kesmekten başka çare yok. ”

“Bu adam burada öyle bir rekolteye vurmuş durumda ki, Türkiye Kömür İşletmeleri’nin 140 $ maliyetle çıkardığı kömürü 23.5 dolara çıkarıyor, altıda birine çıkarıyor. Ne kadar çok çıkartırsa o kadar fazla kazanıyor. Dolayısıyla kömürün soğutulması ve söndürülmesi işini hafife alıyor daha çok üretime zorluyor, daha çok üretime zorluyor.. Zorladıkça daha çok galeri havayla temas ediyor en sonunda kaçınılmaz olarak alevli yangına dönüşüyor.”

“Kapalı mekanda yangın ne demek arkadaşlar… Duman ve karbonmonoksit… Saf karbonmonoksit öyle bir şey ki, yalnızca bir kez koklayabilirsiniz felç eder, ikinci nefeste beyin ölür zaten… Bu galerilere karbonmonoksit doldu. İlk gece buradaki herkes öldü.”

“Yaralı çıkardık falan dedikleri aslında yardım için girmiş ekiplerdi. Yardıma giriyorlar olmuyor, yardıma girenler de yangından – gazdan etkilenip kaçıyorlar, kapıda onları gösterip ‘kurtardık’ diyorlar.”

“Burada suçlu aranıyorsa eğer… Elbette hukuki suçlular var, nedir onlar; denetimciler, vardiya amirleri, mühendisler, müfettişler, Türkiye Kömür İşletmeleri, mülki idare, Enerji Bakanlığı, hükümet… Ama gerçek sorumlu işçi yaşamına hiç değer vermeyen, işçinin hiçbir hakkı olmadığına inanan, işçiyi insan yerine koymayan düzen!”

“İşçi ölümünü kömür maliyetiyle karşılayabileceğini düşünen, işçiyi maden maliyetine sayabilecek olan ahlaksızca düzenin kar hırsı daha fazla kömür çıkarma isteği…

  • Burada bir kaza yok gayet planlı hesaplı göze alınmış bir cinayet var. ”


Katliama dönüşmüş olmasının sebebinde ihmaller var, iki vardiyanın üst üste binmiş olması var, bir vardiya çıkmadan öbür vardiyanın girmiş olması var. Ama bunların özünde bir kıymeti yok çünkü Türkiye’de bütün madenler böyle… İçeride 30 kişi olsaydı 30 kişi ölmüş olacaktı, burada bu kadar kişi vardı, bu kadar kişi öldü.”

“Burası yanan bir maden biliniyor daha önce de yanmış Park Maden Ciner burayı almış bakmış ki çok yangınlı bir maden, tutmuş elinde, yıllarca kapalı tutmuş sonra isteyene verip devretmiş. Bunlar ‘yahu sen bu madeni niye kapattın?’ diye sormamışlar, girmişler madene, hızla üretimi artırmışlar, çok büyük paralar kazanmışlar, en yüksek seviyeye geldiğinde de bu oldu.”

“Yarın savcılığa başvuruyoruz.”
“Bize göre bu soykırım suçudur. ”
“Soykırım suçunun tarifi çok açık; bir insan grubunu siyasal nedenlerle sistematik olarak katlediyorsan buna soykırım denir. ”
Biz burada ölen insanları savunacağız. ”

“Hükümetin ve sermayenin elinde inanılmaz yöntemler var; tazminat dağıtacaklar, ailenin geride kalan bireylerine iş verecekler, askerlikten muaf tutacaklar, vergiyi – sigortayı erteleme, maaş bağlama filan her türlü yöntemi kullanarak hükümete yönelmiş, devlete yönelmiş, sermayeye yönelmiş suçlamayı ve davaları düşürmeye çalışacaklar. Elimizdeki tarihsel örnekler gösteriyor ki, başarılı olurlar. Halk bir süre sonra ölümü kader kabul ediyor, kendisine öyle öğretilmiş.”

“Bu acı paylaşılacak. Bu yaralar sarılacak. Ama bu kırığın yapışmasına izin vermemek gerekiyor… Ki bu hesap sorulsun.”

Kime ait bu sözler? Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı avukat Selçuk Kozağaçlı’ya ait.
2014 yılında 301 madencimizin katledildiği Soma‘ya gitti.
Yaşamını yitiren madencilerimizin gönüllü avukatlığını üstlendi. Okuduğunuz konuşmayı yaptı.  Tane tane anlattı. Çağdaş Hukukçular Derneği’ndeki avukat arkadaşlarıyla birlikte beş yıldır mücadele ediyor. Facia yaşandığında Soma’ya üşüşüp medyaya şov yapan muhalefet partileri çoktan ortadan kayboldu. Selçuk Kozağaçlı ve arkadaşları madenci ailelerinin hakkını savunmayı sürdürüyor.

Ve dün…
Madeni böyle vahşi şekilde işleten gözünü para hırsı bürümüş şirketin yönetim kurulu başkanı Can Gürkan tahliye edildi.
İşçi başına sadece altı gün yattı.
301 defa 25 yıl hapsi istendi.
301 defa altı günle çıktı.
Peki avukat Selçuk Kozağaçlı nerede biliyor musunuz?
Hapiste! Terörist dediler. Geçen yıl tutukladılar.
11 yıl hapis yapıştırdılar. Yatıyor.

Ahlaksızca düzenin planlı hesaplı soykırımı devam ediyor.

YILDIRIM KOÇ/ İşte Soma madencilerinin gasp edilmiş gerçek hakları


Dostlar
,

ACLIK_SINIRI_Mayis_2014

Yaşamını emekçi haklarına ve emek savaşımına adayan ODTÜ öğretim görevlisi dostumuz Sn. Yıldırım KOÇ, “13 Mayıs 2014 SOMA kurbanları“nın haklarını koruma adına çok önemli bir uzmanlık çalışmasını özetle aşağıda sunuyor..

Anlı şanlı TÜRK-İŞ‘in bol ücretli sendikacılık uzmanları ve danışmanları, bol ücretli – huzur haklı “Bölüm Sekreterleri” neden bu güne dek böylesi bir çalışma yapmadılar??
(Türkiye Maden – İŞ de Genel Maden – İŞ sendikası da TÜRK-İŞ’e bağlı!)

İhanet içindeki Basını ve Akademiayı zaten geçiyoruz..
Gündem oyunları ve lay lay lom haberlerle – dizilerle,
TV programlarıyla halkı nereye dek oyalayabileceğinizi sanıyorsunuz??

TRT’nin hemen hemen tüm haberleri “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan” klişesi ile başlıyor.. Bu ne utanç verici durumdur.. Kendilerini de parlatmaya çalıştıklarını da
öyle büyük bir hızla tüktetmekteler ki, ayırdına varsalar derhal frene basacaklar..
Basireti böyle şaşılası biçimde tutulur işte bazılarının ve o an,
artık çöküşün dönülmez ufuklarına denk düşer..

*****

Destanı asıl bu halk meydanlarda ölerek, gözünü yitirerek, kafası – kolu – bacağı –
ve de ONURU kırılarak veriyor.

Bu kanlı – acılı ve ölümlü savaşımın ona kazandıracağı
uyanıklık ve bilinçten korkmayan aptalın da aptalıdır.

27 Ekim 1927… Atatürk’ün TBMM’de Söylevi’ni bitirişi:

  • “Bugün ulaştığımız sonuç;yüzyıllardan beri çekilen ulusal felâketlerin doğurduğu uyanıklığın 

    ve

    bu kutsal yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır.

    Bu sonucu Türk Gençliğine bırakıyorum.
    Ey Türk gençliği! Birinci görevin, Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini sonsuza dek savunmak ve korumaktır. Gereksindiğin güç,
    damarlarındaki soylu kanda bulunmaktadır.”

*****
Sorunları kolluk gücüyle, baskıyla çözebileceğini sanan aptalın aptalına
ek zavallı diktatör müsvetteleri ise tarihin çöplüğünde zibil dolusu..

Azıcık aklı olan ya da azıcık namuslu danışmanları kalan siyasetçiler bile,
bu sonu olmayan lanetli gidişi ayrımsayabiliyor.. (farkedebiliyor..)

Ya Türkiye’yi yönetenler..
Onlar öyle talihsizler ki..

ATATÜRK‘ün uyarısına bir kez daha çooooo dikkat :

  • “Bugün ulaştığımız sonuç;yüzyıllardan beri çekilen ulusal felâketlerin doğurduğu uyanıklığın

    ve

    bu kutsal yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır…


Sevgi ve saygı ile.
1 Haziran 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===================================

İşte Soma madencilerinin gasp edilmiş gerçek haklar

yildirimkoc

YILDIRIM KOÇ
AYDINLIK01 Haziran 2014

 

Aydınlık gazetesi yazarı Mehmet Akkaya, 22 Mayıs 2014 günü manşetten verilen yazısında, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’nin Eynez Ocağı’nda çalışan işçilerinin haklarının nasıl gasp edildiğini yazmıştı.

Mehmet Akkaya’nın son derece önemli yazısında yer alan konuyu biraz daha açalım.

Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’nin Soma bölgesinde iki tür çalışması vardır.
Birinci türde, Ege Linyitleri İşletmesi’ne ait kömür (AS: kömür çıkarma) ruhsatları
Soma Kömür tarafından kullanılmaktadır (rödövans).
İkinci tür ise, taşeronluktur, hizmet alımıdır. Eynez Ocağı’ndaki çalışma bu niteliktedir.

Taşeron, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’dir

Ege Linyitleri İşletmesi ve onun bağlı bulunduğu Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu
Gn. Md., İş Kanunu’nu ihlal ederek, Eynez Ocağı’nda kömür çıkarma işini Soma Kömür İşletmeleri’ne vermiştir.

Yasal anlatımla, ELİ (veya TKİ) ile Soma Kömür İşletmeleri arasında imzalanmış olan hizmet alım (altişverenlik) sözleşmesi muvazaalıdır ve yok hükmündedir! 

Buna göre, Soma Kömür İşletmeleri’nin çalıştırdığı Eynez Ocağı’ndaki işçiler,
işin başından beri Ege Linyitleri İşletmesi’nin işçileridir.

Bunun anlamı, bu işçilerin geçmişe dönük olarak beş yıllık süre içinde
çok önemli parasal haklara kavuşmalarıdır.

Eynez Ocağı’nda çalışan işçilere, Türkiye Maden-İş Sendikası ile Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. arasında imzalanmış ve 1.7.2012-30.6.2015 döneminde geçerli olan
üç yıllık toplu iş sözleşmesi uygulanmaktadır.

Halbuki Eynez Ocağı’nın işçileri, işin başından itibaren ELİ işçileri kabul edildiğinde, onlara uygulanması gereken toplu iş sözleşmesi, Türkiye Maden İş Sendikası ile
Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Gn. Md. adına Kamu-İş arasında imzalanan ve 1.1.2013-31.12.2014 döneminde geçerli olan iki yıllık toplu iş sözleşmesidir.

Eynez Ocağı işçilerine TKİ toplu iş sözleşmesi uygulanmalıdır

Aradaki büyük fark, halen yaşamda olan işçiler ölçüsünde, yaşamını yitiren işçileri de ilgilendirmektedir.

Yaşamını yitiren işçiler, TKİ toplu iş sözleşmesinden yararlanabilirlerse,
ailelerine ödenecek kıdem tazminatları, iş kazası nedeniyle ölümde ödenecek tazminat (AS: giderim) ve bağlanacak dul/yetim aylıkları önemli ölçüde artacaktır.
Ayrıca geçmişe dönük beş yıllık fark alınabilecektir.

Yaşamda kalan işçiler de geçmişe dönük beş yıllık süre için önemli miktarda
para alacaktır.

Bu iki toplu iş sözleşmesi arasındaki önemli farklar nelerdir?

Ücret düzeyleri çok farklıdır. Soma Kömür toplu iş sözleşmesinin 43. maddesinde
yer alan ücretler, TKİ ücret düzeyinin yarısından azdır.

TKİ toplu iş sözleşmesinde, yeraltında çalışılan her gün için ücretlere ek olarak
ayrıca %11 oranında ek tazminat ödenmektedir. Soma Kömür toplu iş sözleşmesinde böyle bir hak yoktur.

TKİ toplu iş sözleşmesinde yılda 112 veya 138 gündelik tutarında ek ödeme ve ikramiye vardır (Md. 54). Soma Kömür toplu iş sözleşmesinde ek ödeme ve ikramiye yoktur.

TKİ toplu iş sözleşmesine göre, işçilere her ay 207 TL sosyal yardım ödenmektedir (Md. 55). Soma Kömür toplu iş sözleşmesinde sosyal yardım ödemesi yoktur.

TKİ toplu iş sözleşmesinde her üç vardiya için ayrı miktarlarda vardiya zammı vardır (Md. 52). Soma Kömür toplu iş sözleşmesinde vardiya zammı yoktur.

TKİ toplu iş sözleşmesinde fazla çalışma ücreti %100 zamlıdır.
Bu çalışma 3 saati geçerse, zam oranı %150 oranında uygulanmaktadır (Md. 53). Soma Kömür toplu iş sözleşmesinde fazla çalışma zammı yalnızca %50’dir.

İşçiye ödenen yemek ücreti bile farklıdır. TKİ toplu iş sözleşmesinde 2013 yılında ödenecek yemek ücreti günde 4,83 TL (Md. 55) iken, Soma Kömür toplu
iş sözleşmesinde bu miktar 2,50 TL’nin birazcık üstündedir (Md. 44).

Bu konuları 2 Haziran 2014 Pazartesi günü Soma’da saat 18.00’de,
Soma Belediyesi Sinema-Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansta
daha ayrıntılı olarak ele alacağız.

Sayıştay raporu Soma’da devletin suçlarını ortaya koyuyor: Kazı ihalesi hukuksuz


Sayıştay raporu Soma’da devletin suçlarını ortaya koyuyor:
Kazı ihalesi hukuksuz


AKP’nin halktan gizlediği Sayıştay raporları, TKİ’nin kömür kazı işini
Soma A.Ş.’ye ihale etmesinin hukuksuz olduğunu gösteriyor.
“Hizmet alımı” adı altında ihale edilen kömür çıkarma işinin,
“yapım” işi olduğu belgelendi.
Ölen işçiler, kömür torbalamıyor, kazıyorlardı.

Yıldız Koç – soL

Soma A.Ş.’nin devletin taşeronu olarak işlettiği madendeki katliamın göz göre göre yaşandığı, kamu kurumlarının hazırladığı raporlar incelendikçe daha net ortaya çıkıyor.

soL gazetesinin 16 Mayıs tarihli manşetinde, Eynez yeraltı ocağında Soma A.Ş.’nin hizmet alımı yoluyla kömür üretimi yaptığı ve uygulanan taşeron sistemi nedeniyle,
yasal olarak üst işveren olan devletin de katliamdan doğrudan sorumlu olduğu belirtilmişti.

Sayıştay’ın konuya ilişkin raporları başka gerçekleri de ortaya koyuyor.
Sayıştay denetçileri tarafından 2013 yılında hazırlanan,

  • “Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Sınırlı Sorumlu Ege Linyitleri İşletmesi Müessesesi 2012 Yılı Raporu”na göre, kömür kazı işi “hizmet işi” değil,
    “yapım işi”.

‘Hizmet’ değil, ‘yapım’

Kamu ihale mevzuatında tanımı yapılan “hizmetlerin”, ihale yoluyla temin edileceğinin mevzuatta yer almasına karşın, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu’nun (TKİ)
bazı işlerinin “yapım işi” olmasına karşın, “hizmet işi” olarak kabul edilerek ihale edildiğine dikkat çeken Sayıştay raporunda konuya ilişkin şu ifadeler yer alıyor:

Kamu İhale Kanunu’nun 4’üncü maddesinde dekapaj vb. işler “yapım” işi olarak tanımlanmasına karşınn, kömür kazı, yükleme ve taşıma işi TKİ’ce sunular raporlarla Hazine Müsteşarlığı’na hizmet işi olarak bildirilmektedir. Halbuki nitelik olarak,
yapılan işler arasında hiçbir fark bulunmamaktadır. (…) Bu bakımdan, kömür kazı işi de yapım işidir. Bu kapsamda değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.”

Raporda, yeraltı ocağının tümüyle ihalesi yoluyla kömür üretilmesinin de
yapım işleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapılıyor.

Devlete uyarı

Sayıştay denetçileri, uygulanan taşeron sisteminin yasaya uygun olup olmadığına da dikkat çekiyor. Ancak bu “dikkat çekme”nin özünü, “işçiler dava açar, işçilere önemli ölçüde tazminat ödemeniz gerekebilir” uyarısı oluşturuyor. 4857 sayılı İş Kanunu’nun alt işverenliğe ilişkin düzenlemeleri içeren 2. maddesine vurgu yapılan raporda,
taşeron sisteminin asıl işte uygulanabilmesi için “işletmenin ve işin gereği ile
teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” koşullarının bir arada arandığını ve
“asıl işverenle alt işverenin müteselsil (AS: zincirleme) sorumluluğunu” anımsatan Sayıştay denetçileri, devlete şu uyarıyı yapıyor:

“Bu husus, Kurum aleyhine ücretlerini ve öbür alacaklarını alamadıkları gerekçesiyle çeşitli davaların açılmasına ya da zincirleme sorumluluk nedeniyle önemli tutarların ödenmesine neden olmaktadır.”

Buna ek olarak raporda, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun, Müessese’ye de şirketle benzer düzeyde sorumluluk yüklediği ve bunun yasal sonuçları olduğu vurgulanıyor.

Kamuda tek bir maden ocağı kaldı!

  • AKP iktidarı, madenler gibi en büyük riske sahip sektörde,
    TKİ’ye bağlı neredeyse 
    tüm yeraltı kömür ocaklarını rödovans ya da hizmet alımı yöntemiyle özel sektöre ihale ederek, katliamlara davetiye çıkardı.
Verili durumda, yalnızca Garp Linyitleri İşletmesi’ne bağlı tek bir yeraltı ocağı doğrudan kamu eliyle işletiliyor. Kütahya’da bulunan yeraltı ocağında çalışan kamu işçileri dışındaki yeraltı linyit ocağı işçileri ise muvazaalı sözleşmelerle taşeronda ya da rödovans sistemine göre özel sektörde çalışıyor. Konuyla ilgili görüşüne başvurduğumuz Genel Maden İşçileri Sendikası Teknik Müdürü ve Maden Mühendisi Nizamettin Tiryaki, işin taşerona verilmesinin yasal olmadığına dikkat çekti:
“Taşerona verilebilmesi için, İş Kanunu’na göre işin, işletmenin gereği ve teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme koşulları gerekiyor. Yani devletin kendisinin bu işi yapamaması gerekli. Burada şirket, yapılan işe yeni bir teknoloji mi getirmiş? Hayır. Bilinen biçimiyle sürüdürmüştür. Facia, hükümetin KİT’lerde uyguladığı politikaların bir sonucudur.”

Devlet raporları: Yeter ki maliyet düşsün

Gerek facianın yaşandığı ocağın bağlı olduğu TKİ’nin, gerekse Sayıştay’ın raporları, hükümet için maliyet düşüşünün işçilerin yaşamından çok daha değerli olduğunu gösteriyor. Raporlardan alınan birkaç ibare bile hükümetin işçi yaşamına bakışını özetliyor:

Sayıştay-Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Sınırlı Sorumlu Ege Linyitleri İşletmesi Müessesesi 2012 Yılı Raporu:

Bürolarda ve hizmet işlerinde çalışan işçilerin ayrılması, sorun yaratmamasına hatta
bu işçilerin yaptıkları işlerin, hizmet alımı yoluyla yaptırılması, işçilik giderlerinde tasarrufa da neden olmasına karşın, ocaklardaki ağır iş makineleri operatörleri ile atölyelerde yetişmeleri ve deneyim kazanmaları yıllara gereksinim gösteren deneyimli ve usta işçilerin ayrılması, bu birimlerde işlerin aksamasına, dolayısıyla üretimde kesintilere neden olmaktadır.

TKİ-2012 yılı faaliyet raporu     :

Raporda övünçle bahsedilen bir başlık, rödovans karşılığı ve hizmet alımı biçiminde üretimin devredilmesi:

  • “Kurumumuzca; yeraltı işletmeciliğiyle yapılan üretimi artırmaya yönelik,
    rödovans karşılığı ve hizmet alımı
    biçiminde yüklenici firmalara yaptırılan
    tüvenan kömür (AS: taş toprakla karışık ham, elenmemiş – yıkanmamış kömür) üretim miktarlarında önemli artışlar olmuştur.”