Etiket arşivi: Rifat Serdaroğlu

TEK TİP KIYAFET

TEK TİP KIYAFET

Rifat Serdaroglu

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Her işimizi tamam eden AKP Genel Başkanı Erdoğan, tek eksiğimiz olan cezaevlerindeki tutuklu ve mahkûmlara “Tek Tip Kıyafet” giydirilmesine kafayı taktı!
Türkiye’nin en güvenli ve en sakin yerleri olması gereken cezaevleri Erdoğan’ı rahatsız etmiş olacak ki, şimdi de oraların karışmasını istiyor!

Esasında Türk Milleti olarak en büyük şansımız, genç yaşına rağmen iki defa cezaevinde yatmış bir Cumhurbaşkanımızın olmasıdır.
İlk defasında görevli Yargıca hakaretten, ikinci 2. defasında halkı din-ırk-mezhep bazında ayrıştırmak suçlarından cezaevine giren Erdoğan, “Mektep” denen cezaevlerinin profesörü olmayı bileğinin hakkıyla elde etmiş biridir…

Demokratik standartların yüksek olduğu hukuk devletlerinde cezaevlerinde bulunan ve devletin korumasına emanet edilmiş kişilerin ne giyip ne giymeyecekleri öncelikli sorun değildir.
Öncelik, adil yargılamak ve süratle mahkemeyi sonuçlandırmak, savunma hakkına saygı göstermek, cezaevinde insanca yaşam şartlarını oluşturup, muhafaza etmek ve kişileri tekrardan topluma kazandıracak sosyal projelerle tanıştırmaktır.

Saray Yargısı-Badem Hukukuna göre cezaevlerinde nöbetleşe yatmak ve yemek projeleri geçerli olduğuna göre, adaletmiş hukukmuş kimsenin bunlara baktığı yoktur!
Bu yüzden 20 kişilik koğuşta 42 kişi yatar, cezaevine sağlıklı giren hasta çıkar!

AKP Genel Başkanı Erdoğan’a şu soruları soralım ve “Delikanlı” lakabına yakışır bir yanıt bekleyelim;
-Eyy Erdoğan; Siz iki kez girdiğiniz cezaevinde tek tip kıyafet giydiniz mi?
-Dönemin Adalet Bakanlığı bu kararı alsa idi, tutuklu ve mahkûm olarak tek tip kıyafet giyme emrine uyar mıydınız? Badem rengi tulum giyer miydiniz?
Türk Askerini, Türk Polisini, Türk insanını kahpe tuzaklarla öldüren PKK militanlarına bugüne kadar neden tek tip kıyafet giydirmediniz?
Cezaevlerindeki PKK’lılar şimdi Badem rengi tulum giyecekler mi?
-Cezaevlerindeki IŞİD ve El-Nusra militanları da Badem tulumu giyecekler mi?

Değerli Okurlar;
Bugüne kadar Erdoğan’ın aldığı her karar itirazsız uygulandı. Bu da uygulanacak!
Fakat şimdiden belli ki cezaevlerinde kimse bu karara uymayacak!
Ya kişiler mahkemeye çıkmayacak ve yargılanmalar aksayacak, ya da AKP Hükümeti cezaevlerine belli aralıklarla operasyon düzenleyip, özellikle henüz suçlulukları ispat edilmemiş FETÖ’cuları etkisiz hale getirecekler!
Bugüne kadar işlerinin bazılarını SADAT-SEDAT militanlarına mafya tarzında çözdüren AKP kafası, tıpkı Gezi olaylarında 13 gencin ölümüne, 7 gencin kör olmasına, binlerce gencin yaralanmasına göz yumduğu gibi, cezaevlerini elemanlarına bastırtıp suçsuz insanları katlettirebilir mi?
Erdoğan’ın hemşerisi ve Mafya lideri Sedat Peker, cezaevlerini basacaklarını, insanları elektrik direklerine, ağaçlara asacaklarını görüntülü olarak ilan
etmedi mi? Bir (1) (Yek) (One) (Un) (Eins) (Uno) (Yeden) Cumhuriyet Savcısı da bu adamı çağırıp “Sen kimsin ki, cezaevi basıp adam asacaksın” diyemedi!
Aldıkları maaş, taşıdıkları cübbe, ettikleri mesleki yemin ne işe yarar ki?

Her geçen gün biraz daha demokratik devletten uzaklaşıp, çadır devletine doğru yaklaşıyoruz! Bademlerde T.C. Devletine ve Türk Milletine karşı ne bitmeyen kin varmış be arkadaş!
Türk Devletine-Türk Milletine-Türk’e düşman olanlar yakında kendi yarattıkları kin çamurunda boğulacaklardır, inşallah…

Sağlık ve başarı dileklerimle (12 Ağustos 2017)
==========================================
Dostlar,

Tek tip giysi zorlaması hukuk dışıdır.
Herhangi bir mevzuat düzenlemesi ile uygulamaya konması, bu işlemi hukuka uygun kılmaz. Dayatma insan haklarına aykırıdır.
S. Rifat Serdaroğlu’nun dile getirdiği olasılıklar endişe vericidir.
Dileriz böylesi faşist uygulamalara girişilme.
Öye yandan bu ”atak” da ülkemizi gerçek gündeminden uzak tutmaya dönük görünüyor.
AKP = RTE ülkemizi artık yönetemiyor. Çoğunu kendilerinin yarattığı ağır sorunlarımıza akılcı ve işleyen çözümler üretemiyorlar. İplerin ellerinden kaçmakta olduğunu görüyorlar..
Ama AKP Gn. Bşk. Erdoğan, Kuzey Kore – ABD arasında yaşanan gerilimin (!) de üzerine atlayarak tumturaklı demeçle veriyor. Sanki Küresel çevreler çok değer veriyor! Kimin umurunda! Hedef gene içeride ez eğitimli kitleler, müritler.. Ama nereye dek ??

Sevgi ve saygı ile. 13 Ağustos 2017, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

2017-2018 Müfredatı Açıklandı; Yalandan Eğitime Geçiyoruz

2017-2018 Müfredatı Açıklandı;
Yalandan Eğitime Geçiyoruz

Mahiye Morgül
Eğitimci

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Eğitim programlarında değişmedik dönüşmedik ne kaldı diye soruyorsun kaldırılsın, diyor. Oraya gidiş bu gidiş. internetten ödev yapıyor çocuklar. Akıllının bir tanesi de öneriyor, artık kaynak oluşturmayan tüm kütüphaneler kapatılsın, eski kitaplar ortadan kaldırılsın, diyor. Haber Türk internet sayfasına koymuşlar. Aslında akıl o akıl da, sanki okuyucu istiyormuş gibi gösteriyorlar, eleştiren yorumları koymazlar.

İnternetten ödev yapılmasından en çok şikayet eden de ABD ve Avrupa. Abbas Güçlü yazdı, katıldığı Almanya’daki eğitim konferansında fark etmiş durumu. Ödev yapılan internet siteleri porno reklamlarla dolu diye şikayet eden ülkeleri anlatıyor köşesinde. Yalan haber yazmayı ders olarak koyan Harvard gazetecilik fakültesinin buna örnek verdiği gazete 60 bin satıyormuş.

Şimdi Abbas Güçlü’ye sormak gerek, yalan haber yazmak modası var da yalandan eğitim veren okul yok mu? Hatta kendi halkına yalan söyleyen Eğitim Bakanı yok mu?

Bakın şimdi, 1. sınıfta DİK TEMEL HARFLERE geçiyoruz, dediler; “tablette okuma-yazma getiriyoruz, kalemi defteri kitabı kaldırıyoruz” demediler, farkında mısınız?

Halkımız bu yıl 1. sınıfta çocuğunun neyle karşılaşacağını bilmiyor, bu nasıl olabildi?

Gelelim 5. Sınıfta 15 saat İngilizce’ye, ne demektir? Ana dil İngilizce…

Peki de, bu kadar öğretmen yok, bu yıl pilot okullarda başlayacak, ya sonra?

Diyor ki: “İngilizce dershaneleriyle, okullarıyla işbirliği edeceğiz.”

Bu nedir, bilen var mı? 2006 yılında bunun yasası geçti, uyudunuz. Hatta 1995’te Tansu Çiller eğitimi küresel eğitim piyasasına peş keş çekeceğinin taahhüdünü vermişti de halktan sakladı. Hatta anlayan beri gelsin, 15 Temmuz şehitleri anma fotoğrafında Tayyip beyle birlikte resim (AS: fotoğraf) verdi.

Siz de sözleşmeli İngilizce öğretmeni alacaklar sanırsınız, öyle değil. Eğitimi küresel piyasaya eklemleme görevlileri işbaşında, MEB’in amacı bile bu oldu. Ağzının salyaları akıyor şimdi yabancı dil kurslarının. Reklamlarını bile, yabancı öğretmen 30 günde sınavın ipuçlarını da öğretiyor diyerek yapıyor.  Yani?.. Bu işten kim kazanıyor, ona bakın lütfen.

4. sınıftan sonra çocuklarınız İngilizce piyasa kurslarına atılacak. Öğrendiği kadarını sınav şirketleri ölçecek, belge getireceksin sınıf geçeceksin. Paran kadar İngilizce… Hamiş!

  1. sınıfta konular iyice hafifledi, 4 yıllık Anaokulu başlıyor, 2. sınıfında İngilizce var, bunun öğretmenleri de bilmem nereden 5544/2006 sayılı yasaya uyarak “Dışarıdan Paket Eğitim Hizmetleri” olarak Hıristiyan dadılar göreceksiniz. Çünkü mevcut İngilizce kitapları, dil eğitimi değil, bizde hiç olmayan bir Hıristiyan kilisesinin din eğitimini verecek şekilde hazırlandı. (Lütfen okutulmakta olan ilkokul İngilizce kitaplarına dikkatle bakınız.)

Gelelim içeriğe eklenen İsmet İnönü gibi tarihsel kişiliklere ve Atilla İlhan gibi şairlere.

Daha öncekilere ne yaptılarsa onların başına da o gelecek; resimlerinin yanına birer börtü böcek, sanal çizgi kahraman, kolaj resimlerle karartma, soldurarak buharlaştırma…  Kâbe resminin üzerine boyaması için salyangoz, Atatürk’ün aile fotoğrafıyla yan yana anıran eşek, Kuran üzerinde kurbağa resmi, hadislere karikatür, vb.

Değerler eğitimi her dersteymiş… Siz de inandınız?

Talim Terbiye’nin başı olan Tablette İlmihal yazarı bir kişi, bir de özel eğitim şirketinin başıysa, siz bu adamın kendi şirketine para kazandırmak için eğitimi değiştirdiğini düşünmek için
ne bekliyorsunuz?

2004’te Tebliğler Dergisinde yayınlanan o resmi yazıyı bir daha anlatayım bari. Bu plan kaç yıllık plandır bilinsin. İngilizce’yle beraber piyasada kurslara atılacak daha ne dersler var, bakın:

RESİM, MÜZİK, BEDEN EĞİTİMİ, İNGİLİZCE, DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ, BİLGİSAYAR VE SEÇMELİ DERSLER.

Belgesini görmek isteyenler internette pdf dosya olarak Milli Eğitimde Emperyalist Kuşatma kitabıma bakabilirler. 2006’da MEB Hüseyin Çelik “Desantralizasyona geçiyoruz, 28 kriter (AS: ölçüt) belirledik” derken neyi planladıysa aynen uygulanıyor. Yani

  • Feto MEB içinde hiç uyumadan çalışıyor.

Kamucu ve bilimsel eğitim berhava…  Bilimsel Ders kitapları berhava…
Akıl dışılıklar had safhada. Böyle bir durumda ortada eğitim var diyebilir misiniz?

Abbas Güçlü Harvard’da yalanla gazetecilik öğretiliyor diye yazdı, ben de ekliyorum:

Eğitimi de piyasaya devredeceği üzerine Küresel efendilerin bankası WB ile GATS’ı imzalayan Tansu Çiller ve mahkemelik o bankayı (AS: FETÖ’cülerin Bank Asya’sı!) FETO’ya kuran bu hatun eliyle pişirilip önümüze getirilen MEB EĞİTİM PROGRAMLARI DA YALAN!

Türkçe 8. sınıfa kadar masal kitabı ise, gerisini siz anlayın.

  • Türk Milli Eğitimi bir masal oldu.

Onlar erdi muradına, ya siz sayın okurlar, direnme hakkınız yok mu?

Bu kitaplarla, bu müfredatla eğitim olmaz, buna bizi mecbur edemezsiniz deme hakkınız yok mu? (21.7.2017 – Rize)
============================================
Dostlar,

  • Feto MEB içinde hiç uyumadan çalışıyor.

Çok kıdemli ve çok yetkin eğitimci Sayın Mahiye Morgül hanımefendinin yukarıdaki yazısı
çok çarpıcı..

  • AKP = RTE’nin bu “eğitim müfredatıyla kuşatma ve son hamle” girişimini
    der-hal geri çekmesi gerek. Bu stratejik bir hata!
    Ancak son derece ilginç bir AKP = RTE hattı izliyoruz..
  • Gerek ulusal gerek uluslararası kişi – kurum – kamuoyunı hiç dinlemeden,
    kör inatla bodoslama giden bir TEK ADAM DESPOTİZMİ!

Gemi çatırdamaktadır, su almaktadır..

  • Titanik 1914 faciası gibi güvertede AKP = RTE’nin CİHATLA SON TANGOSU sahnededir!

Ne söylense, ne yazılsa, ne uyarılsa, ne rica edilse, ne ihtar edilse…. bo – şu – na!
Bu gemi ya kayalara çarparak parçalanıp batar ya da karaya oturur şanslı ise.
Ne oldu bu siyasal kadroya?
Neyin hesabındalar? Mühürlendi – kilitlendi tüm sağduyuları..
Belagatları bağlandı sanki.. Anlamak, çözmek çook zor çoook..
Gitmeye gidecekler de, kendileriyle birlikte, enkaza çevirdikleri Türkiye de batacak!

  • Bir şey yapmalı, bir şey yapmalı, bir şey yapmalı…
  • Bu çığlıklar Türkiye’den Dünyaya “SOS” feryatlarıdır..

Umarız zamanında duyulur..

Sn. Rıfat Serdaroğlu‘nun şu dehşet verici saptama ve uyarısına bakar mısınız??

  • “İleride 15 Temmuz’un üstündeki örtü kaldırıldığında, Hulusivil-Fidan işbirliği ile sahnelenen tiyatronun gerçeğini, Tayyip-Gülen işbirliğinin esas yüzünü, kendi insanının üzerine kurşun sıkan istihbaratçıları, mafya tetikçilerinin nasıl adam öldürdüklerini, CIA uşaklarının gerçek yüzlerini göreceğiz.”

Sn. Serdaroğlu‘nun yazısının tümü için tıklayınız :
http://ahmetsaltik.net/2017/07/23/rifat-serdaroglu-15-temmuzun-fatihi/

Sevgi ve saygı ile. 23 Temmuz 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

DAHA YALNIZ / DAHA TUTSAK / DAHA FAKİR

DAHA YALNIZ / DAHA TUTSAK / DAHA FAKİR


Rifat Serdaroğlu
07 Haziran 2017

Yanlış seçim, yanlış eleman, yanlış araç!
-Seçim; demokrasiden, özgürlükten, çağdaşlıktan yana olmalıydı fakat cemaatten, tarikattan, biat kültüründen yana oldu!
-Eleman; kendisini Türk Milletinin bir ferdi olarak kabul eden, eğitimli, dürüst, demokrat bir elemandan yana olmalıydı ama kendisini Arap kabul eden, sahte diplomalı, sıfırlama ustası bir dikta heveslisinden yana oldu!
-Araç; Türk Milletinin partisi olmayı kabul etmiş demokrasiden, lâik Cumhuriyetten, hukuk devletinden yana olan partiler olmalıydı fakat daha önce kezlerce Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmış, Anayasa Mahkemesi tarafından mahkûm edilmiş, Türkiye’yi yalnızlığa, fakirliğe, esarete düşüren bir organize Suç Örgütünden yana oldu…

Herkes kendi tercihlerinin sonucunu yaşar!
Bu yüzden öncelikle ve ivedilikle herkes özeleştiride bulunup kendi tercihini sorgulamalıdır.
Tabii ki sözüm, geçim derdine düşürülmüş, boğazına kadar borca sokulmuş, iş aramaktan iflahı kesilmiş, tefecilerin kucağına atılmış, teröristlerin gelir kapısı olmaya itilmiş Türk Milletine değildir.
Sözüm; Bu ülkede okumuş, Türk Milleti sayesinde çok zengin olmuş, dünyayı ve gerçek demokrasiyi bilen, istihdam yaratan, vergi veren, üreten Türk İş Alemine-Türk Medya Grubu sahiplerine ve ödlek temsilcilerinedir.

Örneğin TÜSİAD ve TOBB Üyeleri;
Bağımsız ve Tarafsız AKP Üyesi ve AKP Genel Başkanı, başında “TÜRK” kelimesi bulunan bu iki kuruluşun Genel Kurullarında, yüzlerine karşı hakaret etti, “Olağanüstü Hal sizin neyinizi engelliyor” dedi, hiçbirinden tık çıkmadığı gibi çılgınlar gibi alkışladılar, hem de ayakta!
1.300.000 üyesi olduğu söylenen diğer kuruluşun Başkanı ise, sırf yağcılık olsun diye “Siz arkamızda durun, biz her şeyi yaparız” deyip, ters L gibi durabildi!

Bunlara ne söylesek yeridir. Türk Milletinin olanaklarıyla süper zengin ol, sonra ülkenin dikta ile yönetilmesini alkışla! Adam olan adamların yapacağı bir iş değildir bu!
Bunlar aşağıda anlatacağım “Sarışın” gibi kendi menfaatleri uğruna yanlış tercih yapanlardır…

“Sarışın bir afet, intihar etmek düşüncesiyle köprüye çıkar!
Tam o sırada köprüden geçmekte olan bir araçtan yakışıklı yurdum insanı iner kızı kolundan tutar ve sorar; “Niçin intihar edeceksiniz?”
Sarışın; “Tüm idealim Amerika’ya gidip artist olmaktı, yapamadım. Yaşamak istemiyorum” der.
Yakışıklı; “Bakın ben yarın gemiyle ABD’ye gidiyorum. Dilerseniz sizi kaçak olarak gemiye bindirip ABD’ye götürebilirim” der, sarışın kabul eder!
Adam gece kızı gemiye bindirip, saklar. Her gece gelip kaçak yolcuya yemek getirir. Sarışın da kendisine yapılan iyiliğin bedelini, geceleri adamla birlikte olarak öder! Aradan 1 ay kadar bir süre geçer.
Bir gün kaptan gemiyi dolaşırken saklandığı yerde kızı görür ve “Sen de kimsin” diye sorar.
Sarışın korkudan başından geçenlerin hepsini anlatır.
Kaptan; Ah be kızım, geceleri güzel vakit geçirdiğinize hiç şüphem yok ama bu gemi Amerika’ya gitmez ki! Sirkeci-Harem feribotu bu…”

Kırk kez söyledik;
Bu seçimle, bu elemanla, bu araçla gideceğiniz tek yar vardır;
Federe İslam Devleti! Dönün bi yol çevrenize bakın, anlayıverin gari…

Sağlık ve başarı dileklerimle 07 Haziran 2017

ZEKÂT VERMEK

ZEKÂT VERMEK


Rıfat Serdaroğlu

​Hayırlı Ramazanlar! Allah tekrarını nasip etsin, âmin…
Etrafta AKP için çalışan o kadar çok sahtekâr hoca var ki, bunlar Erdoğan ve Binali’ye öyle yanlış dini telkinlerde bulunuyorlar ki, yanlışa düşüp günaha girmemeleri mümkün değil!
Tasası sana mı düştü, bırak günaha girerlerse girsinler diyeceksiniz ama yapamadım!
Mübarek Ramazan’ın havasından mı, suyundan mıdır nedir, hislendim! İnsanlık bende kalsın, yardım edeyim şu Müslüman fanilere de daha fazla günaha girmesinler diye bunları yazdım…

Dersimizin konusu; İslam’ın 5 şartından dördüncüsü olan “Zekât Vermek.”
Zekât, dini ölçülere göre zengin olan Müslümanların seneden seneye malının ve parasının kırkta birini (as: %2,5!) fakir olan Müslümanlara vermesidir.
Paranın her kırk lirasından bir lirası, her kırk koyundan biri, her beş deve için bir koyun,
otuz sığır için bir dana olarak hesaplanır!

AKP Üyesi, AKP Genel Başkanı, Tarafsız ve Bağımsız Cumhurbaşkanı Erdoğan;
Elbette sizin gibi bir siyasi İslamcı da zekât verecektir. Sizde “Yes ve No” dan başka lisan olmadığı için yabancı basını takip etmeniz mümkün değil.
Geçen hafta, Fransız Gazetelerinde bir haber yayınlandı!
Azerbaycanlı Mübariz Mansimov (Mübariz Kurbanoğlu adını alıp T.C. Vatandaşı oldu.
Bu çocuk da aynen Rıza Sarraf gibi hayırsever) sizin ailenize Malta’da tam tamına 25 Milyar (AS: Milyon Dolar olmasın? Milyar Dolar çook büyük rakam!) Dolarlık bir gemicik hediye edip hayır işlemiş!
Geminin sahipleri Kayınçonuz Hasan Gülbaran ve Bilal Oğlan olarak görünüyormuş!
Ehh Rabbim verdikçe veriyor, değil mi?
Kendinizin zekât tutarını hesaplarken, bu gemiciği de mal varlığınıza eklemeyi unutup günaha girmeyin diye bu uyarıyı yaptım. Tüm gün sıfırlandığı halde ertesi gün elde kalan 30 Milyon Avronun, Şehr-i Zar Konaklarındaki 4 Konağın ve diğer çiftliklerin, yurt dışı yatırımlarının, malların mundar olmaması için dikkatinize sunarım…

Son Başbakan Binali Yıldırım ;
Size de Hollanda basınında yayınlanan haberleri bildirmek isterim.
Gerçi siz ömür boyu maaşa talim ettiniz. Her namuslu Müslüman gibi sizde mal-mülk olmaması lazım ama bu Hollandalılar iyice cıvıttılar. Sizi resmen kısa yoldan haramla çok zengin olan biri yerine koydular. Sizin Hollanda’da 140 Milyon Avroluk mal varlığınız, yine Hollanda’da
7 gayrimenkul sahibi olduğunuz belgeleriyle ortaya konulmuş!
Bu haber yalansa “eyy Hollanda” diye başlayan basın açıklamanızı hasretle bekliyor olacağız.
Doğru ise ki ses çıkarmamanızdan öyle görünüyor, o zaman bunları kırkta birini de
zekât tutarınıza eklemeyi lütfen unutmayın…

Sayın Erdoğan ve Sayın Binali;
Benim de bazı dini konularda bilgilendirilmem gerekiyor.
Sizler aracılığıyla, kaçak otelleriyle meşhur ulemadan Nihat Hatipoğlu Hocanıza şu sorularımı iletir ve yanıtlarını paylaşırsanız, sevaba gireceğinizden eminim :

– Haram malın zekâtı olur mu ve zekât tutarı kaç deve eder?
– Hırsızların zekât vermesi farz mıdır ve tutarı kaç sığırdır?
– Kul hakkı yiyen ve sürekli yalan söyleyen biri zekât vermeli mi?
Tutarı kaç küçükbaş hayvan eder?
– Hırsızlık paralarıyla, örneğin Hong Kong’da alınan gökdelenin zekâtı TL ile mi,
US Doları ile mi, Çin Yuan’ı ile mi ödenir ve kaç öküze eşittir?
Hırsızdan Müslüman olur mu veya Müslüman hırsızlık yapabilir mi?

Yanıtlarınızı hasretle bekliyorum.
Hadi şimdi abdestiniz alın ve varsa günahlarınızın affedilmesi için tanrıya yalvarın.

  • Yakında öyle belgeler açıklanacak ki, yandaşlar birbirine girecek ve bu mal-mülk-para derdinden kurtulup, tüm servetinizin bir tane 14 ayar nişan yüzüğü olduğu mutlu günlere döneceksiniz!

    Aman yüzüğünüze sahip çıkın. O gün geldiğinde yüzüğü sizden satın alıp, Sözcü Gazetesi muhabiri yeğenim Gökmen Ulu’ya hatıra olarak vereceğim.

    Hiç unutmayın, kutuplarda bile bitmeyen gece yoktur! Sadece biraz uzun sürer…
    ==========================================

    Ne denir, ne eklenir dostlar??
    Yüreğinize, kaleminize, Betz hücrelerinize sağlık çooook değerli eski Sağlık Bakanı
    Sayın Rıfat Serdaroğlu!

    Sevgi ve saygı ile. 29 Mayıs 2017, Ankara

    Dr. Ahmet SALTIK
    Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
    www.ahmetsaltik.net   profsaltik@gmail.com

ŞEHİR HASTANELERİ SOYGUNU

ŞEHİR HASTANELERİ SOYGUNU

Rifat Serdaroglu

Türk Milletinin ve Türk Devletinin denetim kurumlarının adlarını hiç unutmamaları, demokratik düzen tekrar tesis edildiğine bunların yedi soyundan hesap sormaları gereken bazı kişiler var!
Binali Bey’in emriyle oluşturulan “Haram Havuzuna” 630 Milyon Dolar avanta verip milletin orasına koyanları zaten biliyorsunuz.
Bunlara İtalya’nın en büyük hırsızı Berlusconi ile ilişkisi olan Astaldi’yi, Erdoğan’ın çocuklarını Amerika’da hayrına okutan Remzi Amcanın Türkerler firmasını ve
adları Panama Belgelerinde çıkan yandaş iş adamlarını mutlaka ekleyin.
Türkiye’de ne kadar milyarlık ihale yapıldıysa, nerede devlet firmaları peş keş yoluyla üç paraya satıldıysa, Yap-İşlet-Kırışalım (!) yoluyla yapılmış ne kadar otoyol-köprü-devlet inşaatı varsa hepsinin %90’ı bu yandaş ekip tarafından yapılmıştır. Çoğu eğitimsiz olan 2002 öncesi ikinci-üçüncü sırada taşeronluk yapan bu yandaşlar şimdi “Şehir Hastanelerine”
Reisin emriyle balıklama daldılar!

Basit bir anlatımla, Türk Milletinden saklanan Şehir Hastanelerinin gerçeği şöyle  :
-İhaleyi alan firmaya, hazine arazisi BEDAVA verilir.
-Devlet firmaya 25-30 yıl sürekli kira ödemesi yapmayı, hazine garantisi vererek kabullenir.
-Sözleşme süresi 49 yıla kadar çıkarılabilir.
-Hastane çevresindeki tesisleri yüklenici firma işletir, gelir onundur.
-Hastane ve çevresindeki yapılardaki işletmeler her türlü vergi-harçtan muaftır.
Şehir Hastanelerine devlet tarafından %70 doluluk garantisi verilmektedir.
-Şehir Hastanesinin çevresindeki Devlet Hastaneleri kapatılacak ve kadroları Şehir Hastanesine devredilecektir.
-Kapatılan Devlet Hastanelerinin bina ve arazilerinin tasarrufu da yüklenici firmaya bırakılacaktır.

Sağlık tamamen PARALI ve PAHALI hale getirilmektedir.
-Şehir Hastanesi yapılan İllerde yatak sayısı artmamaktadır. Denizli’de 1000 (Bin) yataklı Şehir Hastanesi kurulacak. Denizli Merkezdeki KAPATILACAK Devlet Hastanelerindeki yatak sayısı zaten 995 idi!
Şehir Hastaneleri, İhale Kanununa tabi değildir.
2010 yılında “İhale Yöntemi” ile yapılan 1200 Yataklı Erzurum Devlet Hastanesi 193,5 Milyon TL bedelle tamamlanmıştır.
Fakat Kayseri Şehir Hastanesi (1538 Yatak) sabit yatırım tutarı 427 Milyon TL’yi geçecektir. Devlet Kayseri Şehir Hastanesi için yüklenici firmaya 25 yılda 3 Milyar 443 Milyon TL kira bedeli ödeyecektir.
Yani Kayseri Şehir Hastanesi için firmaya ödenecek 1,5 yıllık kira bedeli karşılığında
(1200 Yataklı) bir Devlet Hastanesi yapılabilecektir
!
-İngiltere’de yapılan çalışmalar, 1 adet Şehir Hastanesi için harcanan parayla,
3 adet Devlet Hastanesi yapılabileceğini ortaya koymuştur.
-Sağlık çalışanları, taşeron işçi haline getirilecektir…

Değerli Okurlar;
Bu proje yeni değildir. Küresel sermayenin Dünya Bankası aracılığıyla kendisine iş sahası açması için yapılmış bir sömürü aracıdır.
Ülkesini düşünen hiçbir dürüst- namuslu siyasetçi bu projeye imza atamaz. AKP’liler hariç!
İşin en iğrenç yanı ise şudur;
Türk Milleti hem kazıklanmakta hem de aldatılmaktadır.
-Yapılan işin namuslu-doğru düzgün olduğu iddia edilecekse, yapılan ihaleler niçin kamuoyundan saklanmaktadır? Devletimizi yönetenler, babalarının parasıyla mı hastane yapmaktalar?
Para Türk Milletinin değil mi? Niçin ve neleri saklıyorsunuz?
Kimlerin yakınlarının bu Şehir Hastanelerinde “Gizli Ortaklığı” var?

Tüm bu hırsızlıkların-soygunların-yolsuzlukların hesabının sorulması için, hırsızların gerçek yüzlerini ortaya çıkarmak için mutlaka ama mutlaka HAYIR oyu kullanmalıyız, kullandırmalıyız…

Ne diyor Erdoğan;
“Ahh benim vatandaşım ahh, eskiden hastaneye sağlam giren sakat çıkardı, yaa!”
İnsanda geçmişe biraz saygı olmalı. Hangi Doktor veya sağlık çalışanı bilerek kendi insanını sakatlar? O zaman Devletimizin imkânları ne kadarsa, o kadar eser yapılabilmişti.
Yoksa Osmanlıdan her şehirde bir Şehir Hastanesi kaldı da biz mi görmedik?
Ya şimdi ne olacak?

  • Şehir Hastanelerine hasta gireceksiniz ama orada donunuza kadar neyiniz varsa alacaklar,
    artık nasıl çıkarsınız orasını da siz bulun!

Soru şu : Hangi vicdanlı siyasetçi, ülkesindeki sağlık hizmeti üzerinden para kazanmak ister?
Bademler mi? Yok canım onlar Müslüman, onlar çalar mı?
Deniz Feneri mi burası? Reza Zarraf bunların patronu mu?

Sağlık ve başarı dileklerimle 07 Şubat 2017
==================================
Dostlar, 

Biz çok yazdık bu konuyu.. (Sitemizde..)

ŞEHİR HASTANELERİ ALÇAKÇA BİR SOYGUN VE TALANDIR… dedik..
Bir de eski Sağlık Bakanından okuyun..

Sevgi ve saygı ile. 20 Şubat 2017, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı AbD – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com

 

Rıfat Serdaroğlu: BEN ERDOĞAN’A ÇOK GÜVENİYORUM

BEN ERDOĞAN’A ÇOK GÜVENİYORUM

portresi_kravatli

Rıfat Serdaroğlu
(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)
Ne yalan söyleyeyim, Pazar günü yapılan Yeni Türkiye’nin Yeni Kapısındaki mitingde Erdoğan’ı dinleyinceye kadar, kafam biraz karışıktı!
Erdoğan’a güvensem mi, güvenmesem mi bir türlü kesin kararımı verememiştim.
Ne zaman ki Erdoğan, önce Cübbeli Jet Skici Hoca ile Türk Ordusunun altını tutamayan Baş Komutanını bir araya getirdi, aha şimdi bizi bütünleştirecek, dedim!
Bir de kürsüden aşağıdaki muhteşem konuşmayı yapınca kendi kendime dedim ki; “Rifat Aga, yeter artık yahu! Herkes Hülya Koçyiğit ve Rifat Hisarcıklıoğlu gibi de, bir tek sen mi akıllısın yahu! Dünya dönüyor diye kimse dünyaya “Dönek” diyor mu? Sen de dön, gerçekleri gör ve Kurtulan Numan ve çıplak Soylu gibi Karun ol yahu…”
Dinlemeyenler için Erdoğan’ın konuşmasından benim ona güvenmemi sağlayan bazı başlıkları sizinle paylaşmak isterim; (Dinleyin Dünya Lideri Konuşuyor) :
-Kahraman Millet, bu günden sonra her kim ki;
Millet Anayasayı rafa kaldırdı, demokratik parlamenter rejim askıya alınmıştır, diyorsa, iyi bilin ki o artık şerrefsizdir!
Lâik Cumhuriyet, inanç ve ibadet özgürlüğümüzün teminatıdır.
Din istismarcılığı yapanlar, dini kullanıp Deniz Feneri e.V ve FETÖ benzeri dernekler kurup Müslümanları dolandıranlar, namussuzdurlar!
-Cumhuriyetimizin ve Devletimizin kurucusu Atatürk’ün fikirlerine saygı duyuyorum. Kim ki kurucumuza “Ayyaş” veya “Kefere Kemal” der, Allah onları çarpsın, sonra bir daha çarpsın!
(Alkışlamaktan Kılıçdaroğlu’nun elleri pespembe oldu)
-Türk Milliyetçiliğini ayaklar altına almaya kalkanlar, Türk Milletinin düşmanı olan alçaklardır. (Uykuya dalmış olan Bahçeli’yi dürttüler, Bahçeli ağlayarak alkışlamaya başladı. Az daha tıkanacaktı adamcağız)
-Kuvvetler Ayrılığı demokrasinin olmazsa olmazıdır. Buna “Ayak Bağı” diyenler ihanet içindedirler!
-Kadın-Erkek eşittir. Kadınlarımız, kızlarımız her dalda yer almalıdırlar.
“Kadın-Erkek eşitliği yaradılışa terstir” diyenler varsa iyi bilesiniz ki, bunlar geri zekâlıdırlar.
-Ben ve ailem tüm varlığımızı Türk Hazinesine bağışlayacağız. Karı-Koca maaşımızla geçineceğiz. Bilal ve Burak gemilerini Gölcük Donanma Üssüne verecekler. Bilal’e bir boyacı sandığı alıp ayakkabı boyacılığı yaptıracağız. Bakan Damat ise istifa edip, köfteci dükkânı açacak. Siyaset yapıp zenginleşenler mutlaka ve mutlaka hırsızdırlar! Hele hanlar-hamamlar-gökdelenler alanlar, kelimenin tam anlamıyla “Hırsızlar İmparatorudurlar.” (Bu noktada beyaz elbiseleri içinde Tansu Çiller, beyaz mendilini çıkarıp, gözyaşlarını sildi. Çiller çok istediği halde mallarını şehit ailelerine bağışlamasını Meral Akşener engellemişti! “Ben de bağışlayacağım” diye yanındaki Yıldırım Akbulut’a fısıldadı!)
PKK-IŞİD-El Nusra gibi terör örgütleriyle iş tutanlar, bunlara lojistik destek verenler, düpedüz vatan hainidirler. (Hakan Fidan, havaya bırakılan balonları saymakla meşguldü)
Başbakan Binali’nin oğlu, tövbe edecek ve bir daha kumarhanelere gitmeyecek!
Burhan Kuzu kafayı kırdığı için onu kovdum. Onun yerine Ertuğrul Özkök’ü aldım. Artık ben de ayağımda şıpıdak terlik, bermuda şort, kadın-sex-lezbiyenlik-transseksüellik gibi konularda ondan yardım alacağım.
-Darbeyi zamanında bildirmediği için Melih Gökçek’i Bülent Arınç’ın danışmanlığına gönderdim. Yerine Diyanet İşleri Başkanı Görmez Mehmet’i atadım! Hem Diyanet’i, hem de Ankara Belediyesini yönetecek!
-Egemen denen fırlamaya aldırmayın. Onu buraya ben çağırmadım. Beni “Yengemgiller davet etti” deyip aramıza sızmış! Onu ve boyunsuz Muammer’i en kısa zamanda, hayırsever Reza Zarrab’ın yanına göndereceğim…
Bundan sonraki konuşmasını not alamadım. Güvenebileceğim bir lider bulmanın sevinciyle, heeeyyyt diye bir nara atıp Harmandalı Zeybeği oynamaya başlamışım. Allahtan, çocuklar yarım saat sonra zorla oturtmuşlar da, sevindirik olup, dört kolluya binmekten kurtulmuşuz…
Tekrar ediyorum;
Cübbeli Jet Skici Hoca ile altını tutamayan Genelkurmay başkanı ona tapıyorsa,
Meral Akşener’in tek evladının nikâh şahidi, ablası Çiller ise “Yurt dışı yatırımlar danışmanlığını” yapıyorsa,
İlker Başbuğ 4 metrekarelik hücreye tıkılırken, kendisine özel tek kişilik cezaevi açılan Mehmet Ağar “Onun önünde durmak lazım” diyorsa,
Türkiye’nin tek özgür basın kuruluşu olan “Havuz Medyası” onun arkasında ise,
Eyy tanklara ve uçaklara karşı osurukla savaşıp galip gelen Kahraman Millet;
Ben de O’nun arkasındayım ve O’na çok ama çok güveniyorum…
Peki ya sizler? Gazete bile okumayan oğlak sanatçılar, sizler de güveniyor musunuz?

========================================

Dostlar,

Sayın Rifat Serdaroğlu yazdıkça açılıyor maaşallah ve de maazallah…
Tam bir hiciv ustası oldu!.. Yüreğine ve kalemine sağlık diyoruz..
Ne var ki, Atalar “.. can çıkmadıkça huy çıkmaz..” buyurmuşlar..
Hem daha 15 Temmuz darbe girişiminin içyüzünü henüz tam olarak bilmekten öyle uzağız ki!

3 OHAL Kararnamesi ile TSK bitirilmiştir..
 Neden?? Buna ne buyurulur??

15 Temmuz Darbe girişimi ile başetmenin reçetesi Ordu’yu darmadağın etmek midir???
Bu olay (15 Temmuz) olmasa idi RTE – AKP bunca yıkımı kaç onyılda yapabilirlerdi acaba??
Öte yandan, bunca muazzam ölçekte ve içerikte kitlesel algı yönetimi örneğini insanlık tarihinde göremiyoruz!

Neciiiiip mi necip (soylu) milletimiz mucizelere kolay inanır, 600 yıllık “Padişahın kulluğu” hücrelerine sinmiştir ve tapınacak yeryüzü tanrılarına bağımlılık derecesinde gereksinimlidir.

Büyük ATATÜRK boşuna mı şu sözleri söylemişti :

  • Ulusları özgür, bağımsız, şanlı ve yüce yapan ya da tutsaklığa ve yoksulluğa sürükleyen eğitimdir. En önemli, en temel nokta eğitim sorunudur. Eğitimdir ki bir ulusu ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum durumunda yaşatır; ya da bir ulusu tutsaklık ve düşkün­lüğe bırakır. Ulusal eğitim politikasının temel taşı, bilgisizliğin yok edilmesidir (1922).

Türkiye’nin geleceği; Mustafa Kemal’in asker – sivil çocuklarının yüksek yurtsever tarih bilincine emanettir ve her durumda mutlaka korunup – kollanacak ve sonsuza dek özgür ve başı dik – onurlu.. yaşatılacaktır..

Böyle biline; herkes özünü – sözünü – eylemini… bu kadim gerçeğe göre ayarlaya…

Sevgi ve saygı ile.
09 Ağustos  2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

K.P.S.S. : Kamuya Palavra Sıkma Sınavı

K.P.S.S. : Kamuya Palavra Sıkma Sınavı

portresi_kravatli

 

Rifat Serdaroğlu

 

 

-Başörtülü Bacıma saldırdılar! Yanında bebeği olan bacımı dövdüler, yerlerde sürüklediler. Belden üstü çıplak olan 50 kadar erkek, bacımın üzerine işediler. Elimizde görüntüleri var. Mübarek Cuma günü açıklayacağız.

Soru; a)Doğru mu? b)Yalan mı?

-AKP tarafından göreve getirilen ve 8 senedir Diyarbakır Dicle Üniversitesi Rektörü olan Başörtülü Bacımız Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, elleri ters kelepçelenerek gözaltına alındı!

Başörtülü yüzlerce Bacımız, Zaman Gazetesi önünde Polis tarafından coplandılar.

TOMA’lar Başörtülü Bacılarımızın üzerine ilaçlı su sıktı!
Başörtülü Bacılarımız, sudan çıkmış sıpaya döndüler!

Soru; a) Doğru mu? b) Yalan mı?

-Bu seçim zaferinde büyük payı olan Pensilvanya ’ya ve
muhterem Hocaefendiye şükranlarımı sunarım.
(Dönemin Başbakanı Erdoğan)

-Cemaat ateşte pişmiş bir hizmet hareketidir. Yıllardır beraberiz! (Erdoğan)
-Cemaatle AK Parti arasında fitne ateşi yakmayı başaramayacaklardır.
Biz biriz, bir! (Adalet Bakanı Bekir Bozdağ)
-Ankara’yı Cemaate parsel-parsel sattılar! Bülent Arınç (Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç)
-Muhterem Hocaefendiye iftira atanlar, bir gün oOnu çiçeklerle karşılayacaklar! (Bülent Arınç)
-Terbiyeni takın. Fethullah Gülen Hocaefendiye FETÖ diyemezsin, terbiyesiz!
(İ. Melih Gökçek)
-Cemaat bir terör örgütüdür. Bunlar Haşhaşindir, katildir, vatan hainidir. (Erdoğan)
-Cemaat, bizim stratejik ortağımız olan ABD’nin CIA’sının adamıdır. Yani haindir. (İ. Kalın)

a) Hangisi Doğru? b) Hangisi Yalan?

15 Temmuz 2016 Silahlı Kalkışmayı inceleyen Sayın Savcılarımız;

Sizler şimdi “Sırat Köprüsünden” yaşarken geçen faniler gibisiniz. Allah her kuluna bunu
nasip etmez. Ya işinizi düzgün yapıp, yaşarken cenneti hak edeceksiniz, ya da cübbenizi faşistlere kiralayıp, adınızı Zekeriya Öz gibilerin yanına yazdıracaksınız.

Bu katilleri ve onları yönlendirenleri araştırıp mahkemeye sevk ederken,

14 yıldr T.C. Devletini FETÖ’cuların emrine veren siyasetçileri-bürokratları unutmayın!

Dün, Cemaate her türlü desteği veren Gazetecileri ve Sivil Toplum Örgütlerini bu soruşturmanın içine almazsanız, işinizi hakkıyla yapmamış olursunuz…

Hem Türk Devletinin tepesinde 14 senedir oturacaksın, hem 30-35 senedir Cemaatle işbirliği içinde olacaksın, sonra da mağduru oynayıp bir gecede 50 binden çok insanı ve ailelerini
aç bırakacaksın.

Hangi vicdan, hangi kanun bu haksızlığı kabul eder Sayın Savcı?

Gel beni dinle, yalnızca hukukun ve adaletin emrinde ol.
Bugünlere gelmemizde kimin suçu varsa, makamına-mevkisine bakma, yakasına yapış ve
adını Türk Hukuk Tarihine altın harflerle yazdır…

Soru; a)Yapar mı? b)Yapamaz mı?

15 Temmuz’un EN NAMUSLUSU;
Hepimiz tek yürek, tek vücut olacağız. Dimdik duracağız! (Bilal Erdoğan)
-Aynı anda aşağıdan bir ses gelir; “Cüzdanlar da tek olacak mı Bilal!”

15 Temmuz’un EN KOMİĞİ;
Devlet, milletine değil kendisine olağanüstühal ilan etti. (Kayınço Bin Ali)

-Üst aklın alt sesi; “O zaman sen niye oturuyon orda garip Bin Ali?
Hadi in Ali…

Sağlık ve başarı dileklerimle
22 Temmuz 2016

ÖRTÜ BUNLARI ÖRTER Mİ BACIM??

ÖRTÜ BUNLARI ÖRTER Mİ BACIM??

portresi_gulen

 

Rifat Serdaroğlu

 

 

(AS: Bizim katkımız yazıın altındadır..)

Allah aşkına inan be bacı! Bu sıcakta seni Cem Yılmaz’ın Gora filmindeki çakma astronotlar benzeri alüminyum folyo’ya sarıp sarmalanmış gibi görünce beni afakanlar basıyor, pişik her tarafımı sarıyor yahu! Biliyorum ki, inancınızdan dolayı örtünüyorsunuz! Eyvallah… Tamam da, Müslüman insan İslam Dininin işine gelen kısmını alıp, işine gelmeyeni “bu emir bana ters” deyip almamazlık edebilir mi? Tabii ki edemez! Edenler dinden çıkmış olmaz mı bacı?

Müslüman bir kadın, “Çarşaf bana yakışmıyor beni bozar, ben sadece başımı rahibeler gibi örter, tüm vücut hatlarımı belli edecek daracık pantolon giyerim. Makyajımı yapar, Şark Çıbanı büyüklüğünde yüzükler takarım. Benim Müslümanlık inancım budur.” diyebilir mi? Bunu yapan dinden çıkmış olmaz mı?

Müslüman bir kadın; “Bir erkeğin, yabancı (na-mahrem) bir kadınla tokalaşması haramdır, caiz değildir.” hadisine rağmen na-mahrem erkeklerle hele hele Hıristiyan erkeklerle tokalaşırsa ne diyeceğiz? Bunu yapan dinden çıkmış olmaz mı bacı?

Müslüman bir kadın, “Hayırsever” sandığı bir kişiden yardım alsa, o kişinin sonradan dolandırıcı olduğu anlaşılırsa ve o kadın aldığı parayı iade etmezse ne yapacağız? Bunu yapan dinden çıkmış olmaz mı bacı?

Değerli Okurlar;
Şimdi bu “Bacı” kim diyeceksiniz! Nereden çıkardın bu bacıyı diye soracaksınız! Milli ve Yerli Arap Bacılarımızdan herhangi biri diyelim…

Först Leydimiz de inancı gereği (!) yeni moda tesettür giyimin öncülerindendir. O’nun derneğine, Rıza Sarraf adlı dolandırıcının milyonlarca dolar tutarında yardım ettiğinin belgeleri açıklandı. Üç gündür Emine Hanım’dan tık çıkmadı! “Ne yardımı? Asla böyle bir şey yok, iftira bunlar” demedi! Erdoğan’ın “Hayırsever” dediği ve yere-göğe koyamadığı Rıza Sarraf’ın dolandırıcı olduğu meydana çıktı ve ABD’de yargılanıyor!

Soru şu;
-Sayın Först Leydi, bu dolandırıcıdan aldığınız haram parayı iade ettiniz mi?
-Oğlunuz Bilal, bu kişiden kendi vakıflarına aldığı haram paraları iade etti mi?

Son soru;

  • Allah aşkına sizler gerçekten Müslüman mısınız?
    Yoksa İslam dinini bozmak için parayla tutulmuş İsrail ajanları ile mi anlaştınız?

Londra’nın en lüks randevuevinin sahibi bir kadın, yıllardır her Pazar gittiği kiliseye gitmiş ve yine günah çıkarmak istemiş!
Papaza sormuş; Kutsal Peder, ben yıllarca hem çalıştım hem de randevuevimi yönettim. Çok günah işledim, biliyorum. Ama kilisenize de çok yardım ettim. Alın size 50 bin poundluk bir çek daha.. demiş ve çeki papaza uzatıp sormuş. Benim günah durumum nedir? Ben cennete gidecek miyim?

Papaz 50 bin poundluk çeki hemen kapmış ve düşünmeye başlamış! Uzunca bir süre sonra demiş ki;
“Hayırsever kızım, senin yaptığın yardımlar işlediğin günahları sildi. Üstelik bunca yıldır öpüldüğün de (!) yanına kâr kaldı…”

*****

Eyy Türk Milleti;
Siz yıllarca Müslüman bunlar diye AKP’ye çuvalla oy verdiniz. Hatta “Çalıyorlar ama çalışıyorlar..” dediniz. Sizin işiniz yukarıdaki randevuevi patronundan çok daha zor! Türk Milletinin Bademlere oy vermeyen kısmı sizi affetse bile, Allah affeder mi bilemem. Hele o sizin her kalıba giren işadamlarınız yok mu, onlar kesin cehennemlik…

Sağlık ve başarı dileklerimle
21 Mayıs 2016

============================================
Dostlar,

Kıssadan hisse;

– Emineanım haram paraları iade etmeli
– Bilal oğlan da…
– RTE ise;

  • “Bir kez daha kandırıldım. Rıza Sarraf da beni kandırdı.. Herkes beni kandırıyor. Bu kaçıncı!
    Buna engel olamıyorum, halbuki onlarca danışmanım var bin küsur odalı devasa, ultra lüks
    ve de kaçak sarayımda. Koca ülkeyi nasıl idare edeceğim? Ya Binali de gemicikleriyle kandırırsa?? Külliyemde külliyen açmaza düştüm.. “
    diye düşünmeli ve bu düşüncelerini kamuoyuna açıklayarak görevinden affını istemelidir..
    Şakacıktan da olsa kamuoyuna bu içerikte bir demeç vermeli ve sonra
  • “Şaka yaptııım, sizi kandırdıııım..” falan demeli..Sinirlerimiz öyyyyyle bozuk ki; minicik espri kırıntılarına takla atacağız…

    Sevgi ve saygı ile.
    22 Mayıs 2016, Ankara

    Dr. Ahmet SALTIK
    www.ahmetsaltik.net
    profsaltik@gmail.com

SEROK AHMET KAÇTI

SEROK AHMET KAÇTI

portresi_gulen


Rifat Serdaroglu

Kim ne derse desin, Erdoğan’ın yükü Serok Ahmet’e ağır geldi, biiir! Yurtdışı ilişkileri “ÇOK ÖZEL” olan Serok Ahmet,
kendisine yurtdışından yapılan telkini dinlemek zorunda kaldı, ikiii!

Ülkemizi “Stratejik Derinlik” diyerek soktuğu Ortadoğu bataklığında boğulmaktan korktu, üüüç!
Kaçıp kurtulmada has adamı Hakan Fidan’dan daha becerikli olduğunu gösterdi, dööört!

Serok Ahmet’in basın toplantısını dikkatle izledim! Dokunsanız ağlayacak gibiydi.
Sürekli olarak kendisinin ne kadar başarılı olduğunu anlattı.
Abisi Erdoğan’a bağlılığını ve bundan sonra da bağlı kalacağını söyledi.
Üç-beş kuru alkışla toplantı salonundan ve Türkiye’nin gündeminden kaçtı, gitti…

Serok Ahmet konuşmasını bitirir bitirmez abisi Erdoğan açıklama yaptı;
“Ben O’na ayrıl demedim, kendisi bana o öneriyle geldi” deyip, Başbakanı Cami avlusuna bırakıverdi…

Serok Ahmet, kendi işinden ayrılsaydı “gittiğin yeri güldür” der geçerdik!
Fakat Türk Milletine tek-tek hesap vermeden kimse kaçamaz. Serok da hesap verecek, hesabı temiz çıkarsa istediği yere gidebilir, amma hesabı alnının akıyla veremezse, gideceği tek adres var orası da Silivri

Eee Serok Ahmet;
PKK ve İŞID, Türkiye’yi bomba ve silah deposu yaparken siz icranın başında idiniz.
Ülkeye girmesine göz yumduğunuz bomba ve silahları almadan nereye gidiyorsunuz?
-Bu bomba ve silahlarla ölen, yaralanan gençlerimizin hesabını vermeden, onlardan
helallik almadan kaçabileceğinizi mi sanıyorsunuz?
-Cumhurbaşkanının, TBMM Başkanının “Anayasa İhlal Suçlarını” işlemelerine, Lâik Cumhuriyeti yok saymalarına söyleyecek tek sözünüz yok mu? Onlar gibi mi düşünüyorsunuz?
-Sizin namusunuza emanet edilmiş “Örtülü Ödeneğin” ne kadarının sizin tarafınızdan,
ne kadarının Erdoğan tarafından ve nerelere harcandığını Türk Milletine açıklamadan
nereye gidiyorsunuz?
Hırsızlık-Yolsuzluk yapan Bakanlarınızı Yüce Divan’a sevk etmediniz. Gözünüzün önünde özellikle “Özelleştirme Yüksek Kurulunda” ve yüksek rakamlı devlet ihalelerinde yapılanlara ses çıkarmayarak suça ortak oldunuz. Bunları anlatmadan kaçabileceğinizi mi sanıyorsunuz?
-Tankla-topla yıkılan mahalleleri-ilçeleri Toledo’ya dönüştürmeden nereye gidiyorsunuz?

Bakınız Serok Ahmet;
Vereceğiniz o kadar hesap var ki, hepsini yazmaya kalksak Zekeriya Öz’ün iddianameleri kadar kalın olur. Sizinle işimiz bitmedi yani, daha çok görüşeceğiz, çoook…
Siz hele bir iyice dinlenin, arayanız soranınız iyice azalsın, telefonlar sussun, kafanızı dinleyin.
Daha sonra sizi arayacağız.
Öptüm Serokçuğum…

Sağlık ve başarı dileklerimle
07 Mayıs 2016

BADEMLER Mİ MÜSLÜMAN??

 

BADEMLER Mİ MÜSLÜMAN??

Rifat Serdaroglu

Ortadoğu’yu yıllardan beri izleyen ve iyi bilen çağdaş düşünürlerin Türkiye ile ilgili ortak kanaatları şu noktada birleşir;

“Emperyalist Devletler Arap ve Müslüman ülkelerin işini çoktan bitirdiler.
Arap-Müslüman ülkelerin paraları, yatırımları çoğunlukla Amerika ve İngiltere’dedir!
Emperyalist ülkelerin askeri güçleri ise, Arap-Müslüman ülkelerinde!
Bunların kıpırdayacak hali kalmadı. ABD ne isterse onu yapmak zorundalar.

İslam ülkeleri içinde, yarım yamalak da olsa demokrasi ile yönetilen,
Lâiklik ilkesini ayakta tutmaya çalışan tek ülke Türkiye’dir.
Türkiye 21. Yüzyılda atılım yapabilecek, insan ve bilgi birikimine sahiptir.

Türkiye güçlenirse Batı’nın çıkarlarına zarar verebilir.

Yapılması gereken, Türkiye’yi diğer Arap-Müslüman ülkelerden farklı kılan değerleri
yok etmektir. Ortadan kaldırılması gereken değerler, Atatürk Cumhuriyeti‘nin
kuruluş değerleridir.
Örneğin Lâiklik, İslam’ı yıkmak için uydurulmuş Kemalist Din olarak tanıtılacak ve
cahil Müslümanlar, Cumhuriyet’e ve Atatürk’e düşman edileceklerdir.
Batı’nın, İkinci dünya savaşından bu yana, Türkiye için uyguladığı planlarının
en önemli maddesi budur…”

Bu düşünceye noktasına, virgülüne kadar katılırım.

  • Emperyalist Devletlerin 2002 yılı için geliştirdiği ve desteklediği AKP,
    bu büyük oyunun bir piyonudur.
  • Bademler bu ihanet için uygun bulunmuş, onlar da sahiplerinin emirlerini
    derhal yerine getirmeyi kabul etmişlerdir.
  • Daha milletvekili bile olamadan Erdoğan’ın, ABD Başkanı tarafından kabul edilmesi
    bu sebeptendir.
  • Bademler, “İndirilmiş İslam’ın” yerine, “Uydurulmuş İslam’ı” Müslümanlara yutturmak ve onları uyuşturmak için çok çalışmışlar ve Allah kelâmı olan “İndirilmiş İslam’a” da
    zarar vermişlerdir. 
  • Karşılığında büyük paralara ve siyasi güce kavuşmuşlardır.

Erdoğan Belediye Başkanı olmadan önce nişan yüzüğünü gösterip şöyle diyordu;

– “İşte tüm servetim bu yüzüktür. Duyarsanız ki, bir gün Erdoğan çok zengin olmuştur diye,
bilin ki Hırsız olmuşumdur!”

Bakın bir adet 18 ayar nişan yüzüğünden neler çıktı?
Onlarca adet gemi ve değerleri 100 Milyon Dolardan fazla eden taşıma filoları!
İstanbul’un en iyi yerlerinde 15 adet lüks restoran!
İstanbul’da 6 adet havuzlu-helikopter pistli süper lüks villalı, site!
Çatalca’da 50 bin metrekare büyülüğünde içinde 11 adet villa olan çiftlik!
Urla’da kaçak 4 adet, denize sıfır villa!
İstanbul’da 4 adet Şehrizar Konağı!
Bir defada 100 Milyon Dolar bağış alabilen vakıflar ve bunların yüzlerce mülkü!
24 saatte araçlarla boşaltılamayan, evde tutulan nakit döviz!
Kuzey Irak- Uzak Doğu- Malezya’daki yatırımlar…

Şimdilik bu kadarını yazalım ve “Müslüman Erdoğan” a soralım :

-Delikanlı, şimdi sen ne oldun? Hır lı mı, yoksa Hır sız mı?
-Servetini helal yolla kazanmayan kişiye Müslüman denir mi?

Erdoğan, Başbakan olmadan evvel ne diyordu?

Minareler Süngü / Kubbeler Miğfer,
Camiler Kışlamız / Müminler Asker…

Erdoğan iktidarının 14. yılında ne oldu o minarelere-kubbelere-camilere-müminlere?
Minareler, Amerikan askerlerinin süngüsü oldu!
Kubbeler, miğferli ABD askerlerinin tecavüzüne uğrayanların çığlıkları ile doldu!
Camiler, El-Kaide, El-Nusra ve IŞİD’in kışlası oldu!
Müminler ve Kur’an-ı Kerim, İncirlikte Amerikan askerlerinin nişangâhı oldu!

Müslüman Erdoğan’a soralım;

-Irak’ta on binlerce kadına kıza tecavüz eden Amerikan Askerleri için,
“Sağ salim ülkenize dönmeniz için dua ediyorum” diyen biri Müslüman olabilir mi?

Değerli Okurlar;
Gerçek İslam’a Bademler kadar zarar veren başka bir grup yoktur.
Kendi devletini soyan, soyduran, kendi insanına acımayan kişilere Müslüman demek,
en büyük günahtır…
Sözün özü;

  • T.C. Devletinin ve Türk Millerinin bir tane problemi vardır; RTE!
    Demokratik yolla gönderilmesi, ülkenin kurtuluşu demektir…

Sağlık ve başarı dileklerimle
24 Şubat 2016

========================================

Dostlar,

Yiğit ve namuslu yurttaş, eski Sağlık Bakanlarımızdan Sayın Rifat Serdaroğlu’dan müthiş bir yazı daha…

Tarihe not düşecek nitelik ve içerikte..
Dileriz yaygın olarak okunsun ve necip milletimiz acı gerçekleri gösün..
AKP – RTE’ye “iyi niyetle” bağlanan AKP’liler “artık” yakıcı gerçeği algılasın..
Çıkar bağı olanlar artık “insaf etsin”…
Ve suç ortaklığına son vererek Türkiye’nin son yılların en büyük belası olan bu kuşatmadan kurtulmasına destek vererek bir parça olsun günahlarını hafifletsinler..
Özellikle yandaş – havuz medyası.. Bu sefalet artık sürüdülemeyecek ölçüde iğrençleşti.

RTE_Wall_Street_Journal'de_ABD_askerine_duaci

Sevgi ve saygı ile.
25 Şubat 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com