Etiket arşivi: RAHMİ TURAN

Uğur Dündar : ‘İttifak kararsızları sandığa götürür’ ve düşündürdükleri

‘İttifak kararsızları sandığa götürür’ 
ve düşündürdükleri

Gazeteci ve program yapımcısı Uğur Dündar, AYDINLIK’ın
“Seçime giderken muhalefetin nasıl bir yol haritası izlemesi gerekir?” sorusunu yanıtladı. Dündar, 1 Kasım seçimleri için CHP’nin Vatan Partisi, DSP ve toplumun
önde gelen vatansever isimleriyle ittifak yapması gerektiğini belirtti.

1 Kasım seçimleri için CHP’nin Vatan Partisi, DSP ve toplumun önde gelen vatansever isimleriyle ittifak yapması gerektiğini belirten Dündar’ın açıklamaları şöyle:

Demokrasiye gönül verenleri ülke barajında göz önünde bulundurarak seçmen üzerinde psikolojik yönden olumsuz etki yaratan bu gerçeği değerlendirerek, demokraside birleşen, demokrasiye gönül veren tüm güçlerle güçbirliği yapması gerekir.

‘RAHMİ TURAN’LA AYNI DÜŞÜNCEDEYİM’

Ben SÖZCÜ gazetesinde yazıyorum, biliyorsunuz. Bizim önce başyazarımız, medya duayeni ağabeyimiz Rahmi Turan CHP’nin ittifak yapmasını yazdı.

Vatan Partisi,
– Sadettin Tantan,
– Abdullatif Şener gibi isimlerin de bu ittifakta bulunması gerektiğini ifade etti.

Sonra benim değerli arkadaşım araştırmacı gazeteci Soner Yalçın aynı çağrıyı yaptı. Dün de Cumhuriyet sevdalısı olarak bildiğimiz 101 yaşında ve Türkiye’nin düze çıkması ve Cumhuriyetin yaşamasından başka hiçbir dileği olmayan büyük Sümerolog değerli bilim insanı Muazzez İlmiye Çığ da bir mektup yazdı, hem sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na hem de sayın Doğu Perinçek’e… Mutlaka ittifak yapmaları gerektiğini, aksi takdirde bunun kolay bağışlanabilecek bir durum olmayacağını söyledi. Ben de onlarla yani Rahmi Turan’la, Soner Yalçın’la, Muazzez İlmiye Çığ’la aynı çizgide düşünüyorum.

‘GÜÇBİRLİĞİ CHP’Yİ OLUMLU ETKİLER’

Ve diyorum ki CHP, Vatan Partisi hatta DSP ve bazı partilerle; Ümit Kocasakal, Metin Feyzioğlu, Saadettin Tantan ve Abdullatif Şener gibi hem kirlenmemiş, cesur, en ufak bir şaibesi bulunmayan isimlerle de ittifak yapmalı. Ve bu seçimden tek başına iktidar olabilecek bir oy çoğunluğuyla çıkmayı bir görev edinmeli. Bu güçbirliği CHP’yi olumlu etkiler.

‘SANDIK KÜSKÜNLERİNİ MOTİVE EDER’

Anayasa ayaklar altında. Anayasa dışı bir ‘de facto’ durumla, düzenle karşı karşıyayız. Daha doğrusu AKP ülkeyi yönetme iktidarını gösteremiyor. Ve paralize (AS: felç) olmuş bir görüntü sergiliyor. Bundan bir an önce Türkiye’nin kurtulması, düze çıkması ve bunu demokrasi yoluyla gerçekleştirmesi gerekiyor.

Ben ittifakların yani demokrasiye gönül vermiş kesimlerin yapacağı güçbirliğinin, sandığa gitmemekte kararlı olan kesimleri de motive edeceğini düşünüyorum. Sandığa gitmeme oranı bu ittifakla hızla düşecektir. Sandığa gidenlerin %65 dolayındaki kesimi CHP’ye oy verecektir. Bu anketlerle, kamuoyu yoklamalarıyla ortaya çıkmış bir gerçek. Şimdi bu durumda eğer bir güçbirliği yapılırsa sandığa gitme konusunda isteksiz, kararsız hatta gitmemeye karar vermiş seçmenler sandığa gider.

===========================

Dostlar,

Çağrıyı ve gereğini biz de yerinde ve hatta “zorunlu” buluyoruz.

Bu birleşik güç, büyük ölçüde, oy kullanmayan % 16 gibi, yani her 7 kişiden 1’ni bir seçenek sunarak umutlandırır ve oy kullanmaya teşvik eder. Bu kitle, 7 Haziran’da %16 ile 9,1 milyon gibi muazzam bir rakama erişmektedir ve seçimin yazgısını belirleyecek büyüklüktedir. Kuşku yok ki, çok büyük çoğunluğu da AKP seçmeni değildir. MHP ve HDP seçmenleri, AKP çok gibi yüksek oranda oy kullanmışlardır. Atıl kalan bu kitle yüksek oranda coşkusunu yitiren (de-motive olan), CHP’den umudunu kesmiş – küskün kitledir ve “küçük” partilerin oy kullanmayı anlamlı bulmayan seçmenleridir..

Söz konusu güçbirliğini bu kez CHP, “Kapımız açık, isteyen gelsin..” gibisinden örtük bir red anlayışı ile yürütemez. İlgili tüm kesim ve kişilerle sonuç alma kararlılığıyla görüşülmeli ve “makul olmayan” istekler kamuoyuna açıklanmalıdır. Bu saydamlık tarafları sorumlu davranmaya itecektir. Nitekim Vatan Partisi Genel Başkanı Sn. Dr. Doğu Perinçek, CHP ile “seçim ittifakı için pazarlığa girmeyeceklerini”CHP’nin Kemalist  – Atatürkçü insanları vekil adayı yapmasını çok önemsediklerini belirtmiştir.

Seçime katılım arttıkça, AKP’nin sayısal olarak (nominal) sabit kalması beklenen 18,8 milyon dolayındaki donmuş oyunun toplam içinde oranı düşecektir. % 84 yerine, oy kullanmayan % 16’lık kitlenin yarısının daha seçime katılması sağlanabilirse, bu %92’lik katılım 4,55 milyon oy demektir ve en az 3/4’ü CHP oylarıdır. CHP’nin % 25 olan oylarını %50’ye dek artırabilecek bir büyüklüktür ve % 35’i aşarak 1. parti olma, iktidarı yakalama olanağı sağlayabilir! %92’lik katılım çok güç değildir; 12 Eylülcülerin Anayasa oylamasına katılım 7 Kasım 1982’de bu düzeyde (%91,3) olmuştu.

CHP’yi ve bu bağlamda muhataplarını ağır ve ciddi bir tarihsel siyasal sorumluluk beklemektedir. Ülkenin, AKP – RTE tarafından içine sürüklendiği iç savaş eşiğinden mutlaka alınması gerekmektedir. Bu kaçınılmaz zorunluk ivedidir ve ötelenemez. Gereğini yapmayanları tarih ve bu toplum bağışlamayacaktır. Zaten AKP bu seçimi de alırsa artık Türkiye’de çok partili demokratik yaşam göstermelik olacak, izleyen sözde seçimleri hep muktedirin partisi % 80’lerle alacaktır; tipik totaliter rejimlerdeki gibi..

Bir kez daha söylemiş ve yazmış olalım..
Hesap matematik netlik ve kesinliktedir.
Dostumuz, arkadaşımız, hemşehrimiz, Büyük ATATÜRK‘ün çooook onurlu o ökçüde de sorumluluğu ağır koltuğunda oturan sevgili – sayın Kemal Kılıçdaroğlu‘ndan kamuoyu önünde bizim de tarihsel dilek ve ricamızdır.. Kendi adımıza hiçbir beklentimizin olmadığını belirtmemize bile gerek yoktur, çünkü kamu görevimizi halen sürdürmekteyiz..

Sevgi ve saygı ile.
13.09.2015, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Ah AKP! Ülkeyi yakacaksın!


Ah AKP! Ülkeyi yakacaksın!

portresi
Rahmi Turan
rturan@sozcu.com.tr
SÖZCÜ, 18.3.15

Sadettin Tantan uyarıyor:
“Rejim ve sınırlar tehlikede”

Bu sözleri başka biri söylese pek aldırmam ama, Tantan söyleyince, üzerinde dikkatle durmak gerektiğini biliyorum. Tantan, eski bir polis müdürü olması nedeniyle istihbaratı kuvvetli bir siyaset adamıdır. Diyor ki:
“Ülke kaosa sürükleniyor. Seçimden sonra iç çatışma çıkabilir!

Korkutucu bir iddia doğrusu…
İç çatışma çıkan ülkelerin içler acısı, perişan halini çok gördük. Dilerim böyle bir felâket olmaz. Fakat ülkemizin kötü yönetimi beni de acı acı düşündürüyor.

* * *

Yurt Partisi Genel Başkanı Tantan “İktidar partisinin izlediği teslimiyetçi politikalar,
Süleyman Şah Türbesi’nin taşınmasıyla bir kez daha perçinlenmiş oldu.” diyor ve ekliyor:
“Afganistan ve Irak’la başlayan işgal, Libya ve Suriye ile devam ediyor.
Enerji, yollarının güvenliğini tesis etme mücadelesi; Türkiye’yi de ateş çemberine attı.
Ne yazık ki Parlamento milletimizi bu kumpastan kurtaracak kabiliyet ve basirette değil.

* * *

Türkiye’nin kaosa sürüklendiğini tekrarlayan Tantan’a göre:

“Türk Milleti, 7 Haziran seçiminde sandığa sahip çıkmazsa,
üniter yapı ile birlikte rejim ve sınırlar değişecek, kimlik, güç ve itibar kaybedeceğiz.
Ülkede kaos artacak, iç çatışma çıkacak, milli birlik ve beraberliğimiz büyük darbe alacak.”

* * *

Ben, Tantan’ın düşüncelerine ve istihbarat bilgilerine değer veririm.
Bunları nakletmem o nedenledir.
“İleri sürdüğü görüşler inşallah gerçekleşmez” diyorum.
Eğer dediği çıkarsa bu felâket demektir. Allah bizi böyle bir akıbetten korusun!

Dünyada aslını inkâr eden millet yoktur!

Tayyip Bey bir süre önce “Türk Milleti hepsini kavramaz, millet hepsini kavrar. Milletin içinde Türk’ü de, Kürt’ü de, Lâz’ı da, Arap’ı da Çerkez’i de, Gürcü’sü de, Boşnak’ı da vardır.” demişti ya…
Oktay Vural’ın, buna verdiği cevap geçti elime… Biraz geç ama değerini kaybetmiyor.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural “Cumhuriyet’i kuran iradeye düşmanca bir tavır sergilendiğini” belirtip tepkisini dile getirerek:

  • “Sen milleti nasıl tarif ediyorsun? Bu millet, binlerce yıldır var.
    Bu milletin adı da Türk milletidir. Neden söylemeye dilin varmıyor?” diyor.

* * *

Oktay Vural haklıdır. Türklük ve milliyetçilik kavramı, siyasi konjonktüre göre değişmez.
Dünyada aslını inkâr eden millet yoktur.
Biz sanki aslımızı inkâr ediyor gibiyiz!
“Türk yok, Türkiyeli var” diyen Tayyip Bey ne yapmak istiyor, anlamak zor!
Fransa’da yaşayanlara Fransız, Almanya’da yaşayanlara Alman,
Türkiye’de yaşayanlara Türk denir.

* * *

Oktay Vural diyor ki:

“Binlerce yıldır var olan bu kadim kavramı yok sayarak değersizleştirip, PKK’nın istekleri doğrultusunda dönüşümü, yeni dediği Türkiye’yi gerçekleştirdiğini düşünüyorsa yanılıyor.
Türk Milleti’nin egemenliğine göz dikenleri sevindirmek için ne mümkünse yapılıyor. Anayasa’dan Türk Milleti kavramı çıkarılmaya, her yerden Türklüğün izleri silinmeye çalışılıyor. Amaç, adı-sanı olmayan bir millet mi yaratmaktır?
Türk Milleti’ne böyle garez duymanın sebebi nedir?

Te­bes­süm

Geleceği bilen çocuk!
Adam gece yatarken kapı aralığından bakmış, küçük oğlu dua ediyor:
“Tanrım anneme, babama, büyükbabama uzun ömür ver. Güle güle anneanne !”
Adam, bir anlam verememiş bu duaya… Ancak ertesi gün acı haber gelmiş.
Anneanne sizlere ömür! Gözyaşları içinde cenazesini kaldırmışlar…
Ertesi hafta adam bakmış çocuk yine duada:
“Tanrım anneme babama uzun ömür ver. Güle güle büyükbaba !”
Ertesi gün büyükbaba vefat etmiş. Feryat, figan, gözyaşı…
Bir hafta sonra adam bakmış küçük çocuk yine dua ediyor:
“Tanrım anneme uzun ömür ver. Güle güle babacığım, güle güle…”
Sıranın kendisine geldiğini düşünen adam dehşet içinde kalıp doğru hastaneye koşmuş. Tetkikler, tahliller, kalp elektrosu, röntgen çekimleri. Hepsi çok iyi çıkmış.
Sevinçle eve dönmüş. Ama bakmış ki, karısı iki gözü iki çeşme ağlıyor:
“Ne oldu hanım?” diye sormuş… Karısı:
“Bizim postacı,” demiş “Ne de iyi adamdı… Bugün haber aldım. Ölmüş!”

Gü­nün Sö­zü

Tabiat insanları iyi yaratmıştır. Onları bozan toplumdur!

12 yılda 5324 kadın öldürüldü!


12 yılda 5324 kadın öldürüldü!

portresi

Rahmi Turan

SÖZCÜ, 18.02.15

Türkiye günlerdir ayakta!
Özgecan’ın vahşice öldürülüşünün kanattığı yüreklerdeki öfke dinmiyor.
Hiddet, şiddet, dehşet, vahşet…
Sözlüklerdeki kelimeler o canilerin yaptığı alçaklığı anlatmaya yetmez!
Türkiye, kadın cinayetleri ve kadına şiddet bakımından dünyada en önde giden ülkelerden biri…
Son 12 yılda (AKP döneminde) öldürülen kadın sayısı rekor düzeyde!

  • Ülkemizde 5324 kadın kurşunlarla,
    bıçak darbeleriyle, sopalarla can verdi.

Biz ulus olarak bu kadar yabani miyiz?
Böylesine ilkel bir toplum muyuz? Böyle aşağılanmayı hak ediyor muyuz?

* * *

“Nişanlıların el ele tutuşup gezmeleri günahtır!”
“Hamile kadın sokağa çıkmasın, tahrik edici oluyor.”
“Kardeşiniz bile olsa kadınlı-erkekli el ele tutuşup horon oynayamazsınız!”
“Annen de olsa, diz kapağının üstü tahrik eder!”
“Kadın toplu yerlerde kahkaha atmamalı.”
“6 yaşındaki bir kız çocuğu ile evlenilebilir!”
“Kız-erkek öğrenci aynı okulda, aynı sınıfta okumasın!”
“Kızların mini etek giymesi erkekleri tahrik eder!”
Yobaz kafalar, daha neler neler söylüyor, hayvanlıktan kurtulmamış,
ilkel içgüdüleriyle hareket eden insanlar bundan etkileniyor.

* * *

  • Kadını yalnızca “cinsel obje” olarak gören, kadınlara, erkeği baştan çıkaracak bir mal gibi bakan gerici zihniyetin kışkırttığı mahlûkatın işidir bu cinayetler!

Erkek-kadın ayrımı yapılan, erkeklerin kadına karşı aç yetiştirildiği gelişmemiş toplumlarda
bu tür cinayetlere çok rastlanıyor!
Kadına şiddet ve hunhar cinayetler, ilkel zihniyetin ve toplumdaki derin ahlâk çöküşünün sonucudur.
Çaresi, eğitimdir, aydınlanmaktır, cehaletten kurtulmaktır.
Fakat… Toplumun cehaletten kurtarılması, bugünkü siyasilerin becereceği bir iş değil.
Çünkü onların çoğu bu cehaletten besleniyor!
Oy oranlarına bakınca bunu anlarsınız!

O kafaları kopartmak!

Ülke günlerdir öfke, hiddet içinde…
“Vicdansız” lâfı azdır. Kadına şiddet uygulayan yabaniler, en adi, en şerefsiz, en bayağı yaratıklardır.
Aileden Sorumlu eski Devlet Bakanı, şimdiki Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin:
“Bu gibi olaylarda hadım edilme cezası uygulanmalıdır.” diyor.
Değişik bir ceza, belki iyi, fakat azdır. Bunu bir vatandaş olarak söylüyorum.
Aileden Sorumlu yeni Devlet Bakanı Ayşenur İslâm ise “Bir anne ve kadın olarak,
şahsa karşı işlenen suçların cezasının İDAM olabileceğini düşünüyorum.” diyor.
Evet, sanıyorum en doğrusu budur: İdam!

* * *

Türkiye’de cezalar ne yazık ki caydırıcı değil.
Avrupa Birliği’ne girme hevesiyle idam cezası kaldırılınca suçlarda patlama oldu!
Özellikle tecavüz edilerek işlenen “çocuk ve kadın cinayetlerine” idam cezasının
yeniden getirilmesi, sonrakilere ders olması, kamu vicdanı ve ülke huzuru için çok önemli.
Her sapık ve canavar, yaptıklarının cezasını mutlaka görmelidir.
Bunu bir vatandaş olarak söylüyorum. Vahşet başka türlü önlenemez!

* * *

Bu arada “İdamı geri getirmek, gözü dönmüş canavarları caydırmaz.
Kafaları değiştirmek lâzım..” diyenler de var tabii ki…
Ancak, bu değişim nasıl ve ne zaman olacak?
“Kafalar bin yılda değişmemiş. Bin yıl daha beklemek yerine o kafaları kopartmak daha doğru olur.” görüşünü savunanlar da o kadar çok ki…
İdam elbette ki kesin çare değildir ama hiç değilse caydırıcıdır,
toplum vicdanını rahatlatıcı ibretlik bir cezadır.
Bu soruna çözüm bulunacak mı dersiniz?
“Üç gün konuşulur, sonra unutulur” diyen siyasilerin bulunduğu ülkemizde bu tür vahşi olaylara “Dur” denilmesi ihtimali ne yazık ki, az!

*****

Te­bes­süm

Almanca, İngilizce, cebirce!
İşçi olarak ailesiyle birlikte İsviçre’ye giden Temel, oğlu Dursun’u bir okula yazdırmış.
Bir hafta sonra çocuk babasına müjde vermiş:
“Baba, düşünebiliyor musun? Okulda hem Almanca, hem İngilizce,
hem de cebir öğreniyoruz…”
Bu, Temel’in de çok hoşuna gitmiş ve “Ne kadar güzel” demiş,
“Hadi öyleyse bana cebirce bir ‘Merhaba’ desene!”

Gü­nün Sö­zü

Şaşkın toplumlar fırtınada, öteye beriye koşuşan çobansız sürüye döner!

KOYUNLUKTAN KURTULMALIYIZ..

KOYUNLUKTAN KURTULMALIYIZ..

portresi

Rahmi Turan
SÖZCÜ, 17.02.15, rturan@sozcu.com.tr

 

Özgecan Aslan… 20 yaşında, yaşamının baharında bir genç kız… Üniversite öğrencisi…
Tarsus’ta evine gitmek için bindiği minibüsün şoförü tarafından kaçırılıp tecavüz edilmek istendi, genç kız direnince vahşice öldürüldü.
Bıçakla delik deşik edildi, elleri kesildi, katil ile ona yardım eden babası ve arkadaşı tarafından ormana götürülüp üzerine benzin dökülerek yakıldı, dereye atıldı.
İnsanlık mı bu? Bırakın insanlığı, hayvanlık bile değil!
Çünkü hayvanlar, bunlardan çok daha soyludur!

* * *
Genç kızın annesi “Sabah sütünü verdim, harçlığını verdim gitti, gece oldu yavrum gelmedi. Alçakların kızımdan beter olmasını diliyorum.”diye gözyaşı döküyor.
Katil minibüsçü ile ona yardım eden babası ve arkadaşı cezaevinde…
Cinayetten mahkûm olacaklar… Olacaklar da, nereye kadar? Birkaç yıl içinde
bir af yasası ile paçayı kurtarmayacaklarını kim temin edebilir?
Biz çıkarılan ne aflar, serbest bırakılan ne caniler gördük!

* * *
Türkiye artık bir korku ülkesi oldu.
Soygunlar, tecavüzler, cinayetler artıyor. Gazetelerin 3. sayfalarına bakarsanız,
bu ülkede her gün yeni yeni vahşetlerin yaşandığını görürsünüz.
Kadına şiddet olanca dehşetiyle devam ediyor.
Kimsenin can güvenliği yok!
Hak arayan insanlar da, polisin orantısız şiddeti karşısında perişan oluyor.
İnsanlarımıza “İtiraz etmeye, şikâyete hakkın yok” diyorlar.
Yolsuzlukları protesto etme…
Hırsızlıklara, ahlâksızlıklara göz yum!
Pahalılıktan söz etme!
Haksızlıklara isyan etme!
Kuzu gibi sessiz ol, koyun gibi otla!
İktidar, böyle bir toplum istiyor!

* * *
Ne demişti AKP Konya Milletvekili?
Bir çoban ile Başbakan arasında fark yoktur! Biri sürüyü, diğeri halkı yönetiyor!”
İnsanları koyun sürüsü gibi gören siyasetçilerin bulunduğu bir ülkede böyle şeylerin olmasına şaşırmamak gerekir.

Nedir bundan kurtulmanın çaresi?
Koyun sürüsü olmamak gerek!
Sürü olmayıp, seni yöneten insanları akıllıca seçeceksin… İnsanca yaşamanın başka çaresi yok!
Koyunluktan kurtulamayan toplum, her zaman sopa yemeğe mahkûmdur!

*****

Bir umut, bir ışık!

Dün Ankara’da önemli bir olay gerçekleşti
Binlerce kişinin katıldığı Olağanüstü Kurultay’da, İşçi Partisi’nin adı “VATAN PARTİSİ” olarak değiştirildi.
Başka bir ifadeyle Türkiye’de yeni bir parti siyaset dünyamıza girdi.
Amblem olarak “Buğday başaklarının kucakladığı Çoban Yıldızı” seçildi.
7 Haziran seçimine 31 parti girecek. Bunların çoğu tabela partisi.
Vatan Partisi” yurtseverler arasında güç birliği yapmak ve ülke yönetiminde söz sahibi olmak amacıyla kuruldu. Zor bir girişim ama dilerim başarılı olurlar.

* * *
Vatan Partisi” harekâtının lideri Doğu Perinçek yaptığı hararetli konuşmada “Bu karanlık saltanatı yıkacağız, söz veriyoruz” diyerek şöyle devam etti:
Türk’ümüzü, Kürt’ümüzü eşitlikle, Türkiye’nin içinde özgürlükle, kardeşlikle birleştireceğimize söz veriyoruz.
Umudumuz gençlik… Gençlerimize güveniyoruz.
Herkesin iş sahibi olduğu, emeğiyle hayatını kazandığı, bilim yaptığı, aydınlanmış bir Türkiye için gençliğimize söz veriyoruz, onlardan kuvvet alıyoruz.”

* * *
Talihsiz Özgecan Aslan’ı alevler içinde çığlık çığlığa bırakmanın utancı içindeyiz. Bu karanlık manzara karşısında Cumhuriyet’in öncüleri olarak kendimiz affetmiyoruz.
Kadınımızı bu karanlık rejimden, bu cehennem zebanilerinin ayakları altından kurtaracağız. Söz veriyoruz.
Türkiye’miz şeyhler, dervişler, müritler, çelebiler, cemaatler ve tecavüzcüler ülkesi olamaz!
Söz veriyoruz, yemin ediyoruz. Milleti birleştiren, vatanı birleştiren, üreten Türkiye’yi kuracağız. Söz veriyoruz. Sözümüz andımızdır.”

Te­bes­süm

Zengin ve çapkın kurt!

Temel, zengin bir işadamı olmuştur. Yeni tanıştığı genç ve güzel kızla sohbet ederken kız:
Benim bir otomobile, bir eve ve güzel bir kürke ihtiyacım var. Bu üç şeyi öylesine arzuluyorum ki…” der.
Zengin kurt Temel çapkın çapkın güler:
Senin üç arzun var… Oysa benim arzum sadece bir tane. Ama aynısından üç defa!”

***

Gü­nün Sö­zü

Lüzumsuz adamı iftiharla ve ibretle seyredenler var!

BAŞBAKAN ERDOĞAN EFENDİ NE DEDİ; VATANDAŞLAR NE DEDİ?

E. Albay Cemil DENK

portresi

BAŞBAKAN ERDOĞAN EFENDİ NE DEDİ?

VATANDAŞLAR NE DEDİ? 

“… Abdullah Öcalan’a, 12 kanallı televizyon verdik.

… Haftada 3 gün jimnastik yapsın dediler, HER GÜN YAPSIN’ dedim.

Arkadaşlarıyla günaşırı görüşüyordu, HER GÜN 1’er saat GÖRÜŞSÜN’ dedim.”

VATANDAŞLAR NE DEDİ?

“… 30 bin kişinin katili Apo, bir televizyonla mı İkna Oldu? İnandırıcı değil!.

Başbakan’ın halktan gizlediği şeyler var. Açık açık orada ne PAZARLIK yapıldığını söylesin. Bizi böyle KANDIRMAYA devam etmesin.”

BAŞBAKAN ERDOĞAN EFENDİ NE DEDİ?

“… O güçlü Osmanlı İmparatorluğu’nda, LAZİSTAN, KÜRDİSTAN Eyaletleri vardı.
… Belediyeyi kabul ediyorsunuz, ama seçilmiş valiyi neden kabul etmiyorsunuz?”

VATANDAŞLAR NE DEDİ?

“… Biz Türk Bayrağı altında bir arada yaşamaktan gurur duyuyoruz. Başbakan, Kürt vatandaşları ayırdı. Yetmedi, Şimdi de sıra Lazlara mı geldi? Böyle giderse ÜLKE BÖLÜNÜR.”

BAŞBAKAN ERDOĞAN EFENDİ NE DEDİ?

“…Öcalan’a EV HAPSİ söz konusu değil.”

VATANDAŞLAR NE DEDİ?

“… Bu sözlerinin arkasında dur. Şehit evlatlarımızın kemiklerini sızlatma.
30 bin şehidin ölüm emrini veren caniyi affetme.”

DENİZ BAYKAL NE DEDİ?

“… PKK geçmişte SUÇ ÖRGÜTÜYDÜ. Apo’ya “SAYIN” diyen CEZA alıyordu,
AKP; hem Öcalan’ı, hem de TERÖR ÖRGÜTÜNÜ meşrulaştırdı.
Apo vatan kurtaran aslan oldu, PKK’lı Teröristler ise Özgürlük Savaşçıları!”

MEHMET TÜRKER NE DEDİ?

“… PKK ve ona yardım ve yataklık edenler; oluk oluk akıttıkları kanda boğulmak yerine, 30 yılın hesabını vermeden, İktidarın can simidiyle o kan denizini güle oynaya geçecekler.”

Askerimizi, subayımızı, sivil insanlarımızı kahpece katleden canavarlar, ellerini kollarını sallayarak, sırıtarak, birbirleriyle şakalaşıp, Türk Devleti ile dalga geçerek gidecekler!.. Türk halkına da, şehit anaları, şehit babaları, şehit eşleri, şehit evlatlarına da onları seyretmek düşecek!..

Anlaşılan, PKK terör örgütünün 30 yıldır işlediği cinayetler, toplu katliamlar,
ülkeye verdikleri yüz MİLYARLARCA dolarlık ZARAR yanlarına kar kalacak!..”

RAHMİ TURAN,TOKMAK KÖŞESİ, SÖZCÜ GAZETESİ

“… Başbakan’ın demokratik kurallara aldırış ettiği yok!
Kendisini ELEŞTİREN gazetecileri İŞTEN ATTIRIYOR,
TERÖRİSTLERLE PAZARLIK konusunda açıklama isteyen muhalefete:

“NAMERTSİNİZ! KUDURUYORSUNUZ!” gibi nazik (!) açıklamalar yapıyor.

Anlaşılan, demokrasiyi hiç sevmiyor ve bu nedenle PARLAMENTER SİSTEMİ değiştirmek İstiyor!”

EMİN ÇÖLAŞAN NE DEDİ?

“… Tutuklanan tüm teröristler ve KCK’lılar, Apo ile yürütülen pazarlıklar doğrultusunda, mahkemeler tarafından tek tek serbest bırakılıyor. Son olarak Van’ın BDP’li Büyükşehir belediye başkanı ve ekibi önceki gün tahliye edildi.

Adına Apo denilen katilin örgütüyle yıllarca dağlarda vuruşan komutanlar, subaylar ve astsubaylar ise tutuklu, hapishanelerde çile dolduruyorlar.

.. Bu rezil olayda karşımızda AKP-BDP koalisyonu var.
Türkiye’nin köküne bunlar ortaklaşa kibrit suyu dökecekler.

Ey Türk Milleti UYAN!

Yalnızca bir tek kişinin çıkarları ve aymazlığı doğrultusunda,
Senin sırtından oynanan şu oyunlara tepki koymak, DUR demek zorundasın.”

Naçizane ben de diyorum ki;

Ordumuzu, Yargımızı, Milletimizi, Vatanımızı Korumak ve yaşam düzeyimizi yükseltmek istiyorsak, iktidar olmaya en yakın bir partiyi, oylarımızla SANDIKTA BİRLEŞEREK iktidara getirmeliyiz!.

Çünkü; İKTİDAR OLMADAN HİÇ KİMSE HİÇBİR ŞEY YAPAMAZ!

Ben inanıyorum ki; bu Halk, bu UYUYAN DEV;

Önümüzdeki seçimlerde UYANACAK ve kendisine bu acıları çektirenlere gereken dersi verecektir.

Saygılarımla.
31 Mart 2013

Cemil DENK 
E. Albay

ATATÜRK’ÜN ve BİRİLERİNİNDin’e, Laiklik’e ve Kadına BAKIŞI” konusunda Araştırmacı Yazar 0 532 217 88 11   E-Mail:  denk.cemil@gmail.com